Selam olsun Kalbi erenlere, selam olsun okuyanlara, selam olsun Oktan Keleş pirime ve onun nezdinde tüm Türk Atalarıma.
Arkaik dönem çalıştayları sırasında “Kuran’da neden sadece insan kelimesi geçmemiş de bazı ayetlerde beşer, halife ve adem kelimeleri kullanılmış? Bu tefekkür edilmesi gereken önemli bir konu” dediğinden beri Oktan Keleş pirim, uzun süredir idrak etmeye çalışıyorum bu farkları. Aslında bu konuda sanal alemde yazılar mevcut, ancak mutlak tek, sadece o mutlak olana ulaşma yolları farklı. Ben de kendi yürüdüğüm yoldan görülen manzaramı aktarmak istedim sizlere. Yazıya dökülmesi ise ancak bu güne nasipmiş. “Dem bu demdir, dem bu dem!” diyerek başlayalım naçizane sözümüze.
Yaratılış ayetlerine baktığımızda; Halife olan Adem’in (Bakara 30-31), insan (Hicr 26) ve beşerin (Hicr 28) hepsinin su ve topraktan (balçık ve çamur) yaratıldığının ifade edilmekte olduğunu görürüz. İblisin secde etmeye layık görmediği yaratılanlardır; insan, beşer ve Adem. “O, yarattığı her şeyi güzel yarattı (Secde 7)”. Peki nedir aralarındaki fark?
Kuran’da insan ve insanlar kelimeleri; Adem, halife ve beşer kelimelerinden oldukça fazla sayıda geçmekte. İnsan kelimesi birçok olumsuz özellikler ile birlikte anılmış. Aslında bunları incelemeden önce sadece bir ayet ile insanların birçoğunun en önemli sıfatını rahatça anlayabiliriz: “İşte insanlardan birçoğu, hakikaten âyetlerimizden gafildirler (Yunus 92)”. İnsan; zayıf tabiatlı (Nisa 28), işi rast gitmeyince Rabbine düşman olan (Nahl 34), zalim ve nankör (İbrahim 34), hayra dua eder gibi şerre dua eden, aceleci (İsra 11), cimri (İsra 100), her şeyden daha fazla tartışmacı (Kehf 54), tekrar dirileceğine inanmayan (Meryem 66), sadece kendi ilmi sayesinde nimete kavuştuğunu zanneden ve şımaran (Zümer 49) ve zalim/cahil olduğu halde göklerin, yerin ve dağın korkup yüklenmekten kaçındığı emaneti kabul edendir (Ahzap 72). Muradullahta olmalı ki bu emanetin kabul durumu, Allah şirke sapanlara azap vererek ve müminlerin de tövbeleri kabul ederek, insanlara bu cahil davranışlarını affettirmek için bir nevi şans vermiştir (Ahzap 73). Kitabı sağından verilenlere ne mutlu, bir kıl kadar haksızlığa uğratılmayacaklardır (İsra 17). İnsanlar, bazı kulları tıpkı İsa peygamber gibi Tanrının bir parçası sayma gafletine düşerler (Zuhruf 15). Hırslı ve huysuzdur insan (Mearic 19), cömertliğini görmez Rabbimin (İnfitar 6). Cömert Rabbimin verdiği malı depolayıp, yetime yardım etmez (Fecr 23). Peygamberler ile uyarıldıkları halde iğreti hayat onları aldatır (Enam 130). Tek bir ümmet olarak bulundukları halde ve ümmete peygamberler gönderildiği halde anlaşmazlığa/kıskançlığa düşerek ümmeti dağıtmışlardır (Bakara 213). Kıyamet günü kaçacak yer ararken kendi nefsini de görür orada aslında, anlar ama ne yazık geç olmuştur (Kıyame 10-14). Yalancıdır insan, “iman ettik der”, ama iman etmez gönlünce (Bakara 8). Yaşamaya da pek düşkündür (Bakara 96, Ali İmran 14). Bu demek ki; insanların çoğu iradesini kötüye, günaha, hırsa, mal depolamaya, zülme doğru kullanandır. Bu nedenle hüsrandadır hep (Asr 2), gözleri görmez kulakları işitmez. Ve sonuç olarak aşağıların en aşağısına müstahak olur (Tin 4-5).
Kuran’da insanlar için her türlü örnek, öğüt açıkça verilir (Kehf 54, İsra 89), Anlayana. Yüce Rabbim nefislerin insanlara neler fısıldadığını bilir ve ona şahdamarından daha yakın olduğunu belirtir (Kaf 16). Başıboş bırakılmaz insan, böyle sananlar yanılırlar (Kıyame 36). Rahman insanı Kuran’ı anlayabilecek şekilde yaratmıştır (Rahman 3) ve kalemi kullanmayı, bilinmeyeni öğretmiştir (Alak 6). Yalnız bırakmaz Tanrı yarattığını. O’na yönelip, teslim olan insan ise cennetliktir (Ahkaf 15). İnsana ana/babasına itaat etmesi, iyi davranması öğütlenir (Ankebut 8, Lokman 14, Ahkaf 15), güzel sözler söyleyin ki şeytan aranıza girmesin denilir (İsra 53). Rüşvet verilmemesi, yeryüzünde bulunanların temiz ve helal olanlarından yenmesi öğütlenir (Bakara 188, Bakara 148).
Ayetlerde insanın adı, şeytan ve cinlerle birlikte sık sık anılmıştır. Şeytan o ki, insanı yüzüstü bırakır (Furkan 29), insana apaçık bir düşmandır: “Şeytan size apaçık bir düşmandır” (İsra 53, Yusuf 5). Uymayın şeytana, siz de şeytanlaşırsınız diyor. Şeytanın ve münafıkların durumu aynıdır, insanlara inkârı telkin ederler (Haşr 16). Şeytan ne kötü bir dosttur (Nisa 38). Resul bile uyarılır insanlara karşı: “Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur… (Maide 67).
İnsanlara ve cinlere peygamberler gönderildiği halde iğreti hayatı seçip (Enam 130) kendilerine benzeyen cinleri dostu edinip sapan insanlar vardır, ancak her iki grubunda da yeri bellidir (Enam 128). Bunlar birbirlerine cehennemde bile zulmedip, birbirlerini daha aşağıya atmaya çalışırlar (Fussilet 29). Kuran’a ve peygamberlerin öğretilerine “öncekilerin masalları” diyenler hep bu iki gruptan çıkmıştır (Ahkaf 18). Halbuki cinler ve insanlar Allah’a kulluk etmek dışında başka bir şey için yaratılmamıştır (Zariyat 56). Ancak insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazı kimselere sığınırlardı da, onların taşkınlıklarını arttırırlar (Cin 6).
Peki sevgili Kuran’da insan kelimesi hep kötü davranışlar ile birlikte mi anılmıştır? Az sayıdaki ayette insanların küçük bir kısmından iyi bahsedildiğini görürüz. Kitabı sağından verilen ve mümin insanların kolaydır hesabı, cennet ile müjdelenirler (İsra 17, İnşikak 7, Ahzap 73). Lut ve ailesi temiz kalmaya çalışan insanlardır ve bu nedenle pisliğe batmış kavimleri tarafından dışlanırlar (Neml 56). Ana babasına iyi davrananlara, şükre, iyi işler yapmaya yönelenlere ve Allah’a teslim olanlara müjdeler vardır hep (Ahkaf 15). İnsanlardan öyleleri de var ki, Allah'ın rızasını almak için kendini feda ederler (Bakara 207).
Beşer ne demek peki? Beşer kelimesi ile aynı kökten gelen beşir: güzel yüzlü ve müjdeleyici, beşere: derinin üst tabakası ve beşare: güzellik anlamında. Bu kelime anlamlarına bakarak beşeri deriden boş bir kap yada suret zannedenler yanılırlar. Kuran’da insanın sperm (nutfe), atık sudan yaratılışına birçok ayette dikkat çekilirken (Alak 6, Tarık 5, Yasin 77, Nahl 34, İnsan 2), beşerin tek yaratılış malzemesi su, toprak ve çamurdur. Beşerin topraktan yaratılması O’nun ayetlerinden biridir ve beşerler her bir tarafa yayılırlar dünya yüzünde (Rum 20). Hal böyle iken bazı sorular cevaplanmalıdır: “Beşer sadece içi boş insan görünümünde deriden bir kap mıdır? Kısıtlı bilgilerimizle anne ve baba eşey hücrelerinden üremeyi mi daha kolay anlarız ya da su/toprak ve çamurdan yaratılmayı mı?”
Beşer kelimesi Kuranda hep peygamberler ile birlikte olumlu anlamda kullanılmakta. Peygamberler anlatılırken yada diğer yaratılanlar kendilerini kibir takınarak peygamberler ile kıyaslarken hep beşer kelimesi söz konusu edilmiş. Beşer; inkarcılar tarafından boş bir suret olarak görülüp, peygamberlere “Sen de bizim gibi içi boş, sıradan bir vücutsun” demeye çalışmışlar. Musa (Enam 91), Nuh (Hud 27, Mümin 24)), Salih (Şuara 154), Şuayb (Şuara 186), Yusuf peygamberlere (Yusuf 31), Ad ve Semud kavminin peygamberlerine (İbrahim 10, Kamer 24) ve sevgili Peygamberimize (İsra 94, Enbiya 3) hep “Sen beşersin, nasıl bize vahiy aldığını söylersin ki” diye ithamlarda bulunmuştur inkarcılar. Bir beşerin kılavuzluğunu kabul etmezler küfre sapanlar ve hep böyle olur bu (Tegabun 6). Kuran’ı beşer sözü zanneder şaşkınlar (Müddesir 25). Kendini büyük bir tevazu ile beşer olarak tanımlayan peygamberlerdeki üstünlük ve erdemi göremezler, onları yalancı ilan ederler. Ne yazık! Halbuki peygamberlik ve kitap verilen hiçbir beşer: “Allah’ı bırakın beni ve melekleri Rab edinin, bana kul olun” zaten demez, diyemez. Ancak şöyle söyler: “Kitaba ve öğretilere uyun, Rabbe halis olun (Ali İmran 79)”. Dikkat! Aynı ayette hem beşer hem de insan kelimesi geçmekte. Ad ve Semud kentinin peygamberleri bir beşer olduklarını söyler kavimlerine, ancak Allah’ın kendilerine verdiği nimet ile deliller getirebildiklerini de eklerler (İbrahim 11). Sevgili Peygamberimiz de “Ben beşer bir elçiyim der” (İsra 93) büyük bir tevazu ile, üstün görmez çevredekilerden kendini, o arkadaştır anlayana, sapmamış, delirmemiştir (Tekvir 22). “Bana Tanrı’nın tek olduğu vahyediliyor. İyi işler yapın, ona ortak koşmayın” diye uyarır herkesi (Kehf 110). Allah’ın tek olduğunu ve yalnızca onun Rab olduğunu kabul eder beşer, Rabbani yolu tutar. Hiçbir beşere ebedi yaşam verilmemiştir ve verilmeyecektir, bilir bunu (Enbiya 34). Ölümsüz olacağını zannedenler yanılmaktalar.
Tanrı beşere öğütler verir ve onunla nasıl iletişime geçtiğini açıkça anlatır Kitabımızda. Allah, bir beşerle ancak vahiy ile ya da perde arkasından konuşur. Yahut bir peygamber gönderir de kendi izniyle ona vahyeder (Şura 51). Vahiyleri okuyan ve anlayan beşerlere ne mutlu. Cehennem beşer için bir uyarıcıdır (Müddesir 36), cehennem ile azap göreceği ifade edilmez ayetlerde. Ama “ayağını denk al” diye de uyarılır. Cehennemin işlerine bakan meleklerin sayısı inkarcılar için imtihan iken, iman eden ve öğüt alan beşerler kuşkuya düşmezler (Müddesir 31).
Beşer bu kadar anlatıldıktan sonra bir soru aklımıza gelebilir: “Beşerin şeytanla /cinlerle bir ilişkisi, iletişimi var mıdır? Kuran’da hiçbir ayette bu konudan bahsedilmez. Tek bahsi geçen toprak/çamurdan yaratılan beşere iblisin secde etmemesidir (Hicr 33). Bu olaydan sonra beşerin şeytanla/cinlerle ilişkisi kesilmiştir. Sadece kendini bir beşer olarak tanıtan her peygambere insan ve cin şeytanları düşman edildiği ifade edilmektedir (Enam 112).
Halife kelime anlamı olarak “ardından gelen, yerine geçen, bir öncekinin/selefin yerini alan” anlamındadır. Adem bir halifedir. Kendinden önce yaratılanın yerini almıştır. Ki bu konu çalıştaylarımızda konuşuldu. Yaratılacak olan halifenin (Adem’in) müjdesi meleklere verilince, melekler şöyle söylemişti: “Orada bozgunculuk yapan, kan döken birini mi yaratacaksın. Oysa biz seni hamd ile tesbih ediyoruz” (Bakara 30). Belli ki bu bir endişeydi ve Adem yaratılmadan önce yeryüzünde bulunanlar bozguncu, kan dökücü idi. Adem bu toplulukların ardından gelen bir halife sıfatını taşıyordu. “Sizi yeryüzünün halifeleri yapan odur. Verdiği nimetler ile sizi denemek için kiminizi kiminize üstün kılmıştır” (Enam 165). Anlaşılıyor ki biz de öncekilerin yerine geçirildik, imtihandayız. Helak edilen kavimler yerine onların ardından yeryüzünde yeni halifeler getirilir (Yunus 14, Fatır 39). İnkarcılar seller ile boğulur, Nuh ile birlikte gemiye binenler halef olurlar (Yunus 73). Davut da halifedir Adem gibi, hakla hükmetmek ve hevese uyarak yolundan sapmamak öğütlerini kendisine (Sad 26).
Adem, isimlerin tümünü Allah’tan öğrenen ve isimleri meleklere anlatan, ilim sahibi olan ve bir halife olarak atanandır (Bakara 30). Hz.Nuh, Hz.İbrahim ve ailesi ve İmran ailesi ile birlikte alemlere üstün kılınmıştır (Ali İmran 33). İsimleri öğrenerek ve meleklere öğreterek ilim sahibi olmuştur. Ancak yasak ağaca yaklaşması ile kaderini farklı bir yerde yaşamaya devam etmiştir (Bakara 35, Araf 19). Adem ahiti unutmuştur (Taha 115). Halbuki Adem iblis konusunda uyarılmış ve şöyle söylenmişti: “O, senin ve eşinin düşmanıdır. Dikkat et seni cennetten çıkarmasın!” (Taha 117). Adem ve eşi, yasak ağaca yaklaşması/meyvesini yemesi konusunda vesvese veren şeytan ile birlikte birbirlerine düşman olarak ve kendilerine avret yerleri gösterilip utanç içinde aşağıya indirilmişlerdir (Taha 121). Adem daha sonra tevbe etmiş ve Allah’a yönelerek O’ndan af dilemiştir. Rab Tevvab’dır (Bakara 37). Tekrar önceki satırları hatırlarsak; “Adem, davranış biçiminden dolayı hem beşer hem de insan özelliklerinin her ikisini birden barındırıyor” diyebilir miyiz?
Ademin hikayesi böyledir. Peki Ademoğullarına (Ademden gelen soya/ırka) bir öğüt, bir hatırlatma yok mudur? İsra suresinde de Ademoğullarının; yaratılan birçoğu üzerine üstün kılındığı, onlara ikramlar/rızıklar verildiği hatırlatılmıştır (İsra 70). Ademoğullarına edep yerlerini örtsünler, süslensinler diye giysiler verilmiş, ancak en güzel giysinin takva olduğu belirtilmiştir (Araf 26). Yine onlara; anne ve babalarının (Adem ve eşi) şeytan tarafından cennetten çıkarıldığı, şeytanın her zaman gizli gizli onları izlediği ve inanmayıp şeytanı dost edinirlerse başlarına belalar geleceği bildirilmiştir (Araf 27). Yiyin için, israf etmeyin (Araf 31) ve resuller geldiğinde onlara uyup hallerinizi düzeltin (Araf 35) denir Ademoğullarına. Neden Araf suresinde hatırlatır bunca öğüt? Bu sorunun cevabı; arafın “cennet ile cehennem arasında bulunan bir yer, arada kalan yer” manasına geldiği için olmasın, Allahualem. Yani dikkat edin diyor, seçim sizin diyor, sıfır noktasındasınız, iradenizi doğru yolda yürümek içim kullanın diyor Yüce Rabbim. Ya cennet, ya cehennem! Araf suresinde Ademoğlunun Tanrı’ya verdiği “ant” da anlatılır. “Rabbiniz olduğumu kabul ettiniz, sakın kıyamet gününde bundan habersizdik demeyin!” (Araf 172). Haberimiz var mı peki?
Gelelim Ademin, Tanrı’ya kurban sunan iki oğlunun hikayesine (Maide 27). Bunu hatırlatmadan geçmemek lazım. Biliyoruz ki oğullarından sadece birinin kurbanı kabul edilmiştir. Takva sahibi, inanan ve en değerli ve sevdiği kuzusunu kurban eden Alim oğul. Tengrinin Türkü’ünde şöyle yazmış Oktan Keleş pirim: “Türk Ata tinini (ruhunu) hayat ağacından almıştır. Bu yüzden hayat var oldukça Türkler var olacaktır. Ok-Oz’dan Türk Ata’nın soyu, adamın arzda Tengrici oğlundan devam etmiştir”. Kadim Türk töresi ile Kuran ayetleri arasındaki benzerlikler için, değerli Oktan Keleş’in tüm kitaplarını ve www.onaltiyildiz.com’daki Kalpoder Çalıştay-12’yi izleyin lütfen. Çünkü bu konu derya deniz, ben şahsım kaybolurum bu denizde, size de tek başına yardımım dokunmaz/dokunamaz.
Sonuç olarak değerli Oktan Keleş pirimin bize öğrettiği gibi “Sevgili Kuran’da hiçbir kelime boşuna, gereksiz yerde ve zamanda kullanılmamıştır! Kuran ayetlerini birbirini tefsir eder”. Bunu bir kez daha idrak etmemiz gerektiğini kendime ve sizlere hatırlatmak istedim. Ve kendimce bir derleme yaptım sizlere, tefekkür bile denemez. Adem, ademoğlu, insan, halife, beşer ve bu kelimelere yüklenen anlamlar farklı farklı ama birlikte ve birbirinin içinde tam karşımızda duruyor. “İşte bu (Kuran), onunla uyarılsınlar, Allah'ın tek ilah olduğunu bilsinler, aklı ve gönlü işleyenler de ibret alsınlar diye, insanlara yöneltilmiş bir tebliğdir (İbrahim 52).
Sağlıcakla kalın…..
Özlem Genç
drozlemg@gmail.com
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle