En Sıcak Konular

Y. Murat YİĞİT

Köşe Yazarı
Y. Murat YİĞİT
12 Temmuz 2019

Kur'an Kurultayı - 1




“...Medresen var mı senin? Bence o çoktan yürüdü.
Hadi göster bakayım şimdi de İbnü’r-Rüşd’ü?
İbn-i Sinâ niye yok? Nerde Gazâlî görelim?
Hani Seyyid gibi, Râzî gibi üç beş âlim?
En büyük fâzılınız: Bunların âsârından,
Belki on şerhe bakıp, bir kuru ma’nâ çıkaran.
Yedi yüz yıllık eserlerle bu dînin hâlâ,
İhtiyâcâtını kâbil mi telâfi? Aslâ.
Doğrudan doğruya Kur’ân’dan alıp ilhâmı,
Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâm’ı.
Kuru da’vâ ile olmaz bu, fakat ilm ister;
Ben o kudrette adam görmüyorum, sen göster?
Koca ilmiyyeyi aktar da, bul üç tane fakîh:
Zevk-i fıkhîsi bütün, fikri açık, rûhu nezîh?
Sayısız hâdise var ortada tatbîk edecek;
Hani bir tane “usûl” âlimi, yâhu, bir tek?
Böyle âvâre düşünceyle yaşanmaz, heyhât,
“Mültekâ ” fıkhınızın nâmı, usûlün “Mir’ât ”
Yaşanır, zannediyorsan, Baba Ca’fer’liksin,
Nefes ettir, çabucak, kendine, olsun bitsin!
Ölüler dîni değil, sen de bilirsin ki bu din,
Diri doğmuş, duracak dipdiri, durdukça zemin...” , Mehmet Akif Ersoy, Safahat


“...DİRİ DOĞMUŞ, DURACAK DİPDİRİ, DURDUKÇA ZEMİN...”

“Rabb’i Musa’ya ağaçtan seslendi. Şu an da bize sesleniyor olamaz mı?..” Demirci Ocağı çalıştaylarında, Komutan'ın (Oktan Keleş) Kuran'ı tefekkür etme yöntemleri üzerine açılımını yaptığı bu husus, bu projenin başlangıç noktası olmuştur. Projenin ana hedefi, Kuran metnini veri bilimi analiz yöntemleriyle (istatistiksel analizler, veri madenciliği, makine öğrenmesi, doğal dil işleme, yapay zeka, vb.) değerlendirip ortaya "tefekkür yakıtı" olabilecek çıktılar koyarak insanların Kuran'a daha geniş bakış açılarıyla bakabilmesine yardımcı olmaktır. Veri bilimi analizlerinden elde edilecek nicel çıktılar, insanların nitel tefekkürleriyle birleştiğinde; hem sayısal hem de sözel bu değerlendirmelerin birlikteliğinden değerli sonuçlar elde etme ihtimali artacaktır.

Şu kısmın altını çok net bir şekilde çizmek gerekir ki, proje çıktıları kendi başına bir yargı içermeyecek; Kuran'ı tefekkür etmeye çalışan insanların ocağına "tefekkür odunu" taşıma gayesinde olacaktır. Belki Yunus Emre de kırk yıl boyunca dağdan ocağa sadece normal odun taşımamış, bir yandan da tefekkür odunu taşımıştır... Projenin yolu, bu yol üzere olacaktır...

Bu projenin ekibi, Onaltı Yıldız nezdinde tüm Türk Milleti'dir... Bizim tarafımızdan yapılacak olan her çalışma, Onaltı Yıldız'da yayımlanacak ve okuyucular da çalışmanın içeriğine yönelik yorumlarıyla ve tefekkürleriyle katkıda bulunduklarında bu geri bildirimler, aralarında hiçbir farklılık gözetilmeksizin tekrar değerlendirilip onayı alındıktan sonra bir sonraki çalışmanın taslağına yedirilecek ve bu şekilde bir geri bildirim ve analiz döngüsü durmadan devam edecektir. Esnafından memuruna, işçisinden emeklisine, doktorundan askerine,vb. bir çok farklı bakış açısı sahiplerinin yapacağı katkılarla çalışmaların zenginliği de artmış olacaktır.

Kuran, kutsal kitaba verilen isim anlamından başka, kıraat (okumak) kelimesi ile aynı kökten, ka-ra-e kökünden gelmektedir. Kökün anlamı bir araya getirmek, toplamaktır. Okumak (kıraat) eylemi de harflerin bir araya getirilip toplanması ile gerçekleşmektedir. Bu bağlamda Kuran kelimesi, kümelenme, toplanma anlamına gelmekte ve Türkçe kurultay kavramı ile de bu bakımdan bir eşdeğerlik göstermektedir. Kurultaylarda milletin iradesi toplanıp devlet yönetimine katılırken, Onaltı Yıldız'da toplanacak bu dijital kurultaylarda da Türk Milleti'nin tefekkürlerinin toplanmasıyla farklı bir Kur'an tefsiri oluşturulmuş olacaktır.

Çalışmaları, bu işleri bizden çok daha iyi yapacak olanlara teslim edene kadar kardeşim Melih Kölük'le beraber yürütüyor olacağız. Çalışmalar sonucunda ortaya çıkması muhtemel her türlü faydalı model, yöntem, yazılım kodu, algoritma ve bulguların tamamının sahibi Onaltı Yıldız'dır. Tefekkürün yanlışı olmaz, ancak analizin yanlışı olur. Analitik kısmın sorumluluğunu şimdilik ben yürütüyor olduğumdan, açık ve seçik bir biçimde ispatlandığı sürece, sayısal analizlerle ilgili ortaya çıkabilecek muhtemel tüm yanlışların sahibi de benim (Yasin Murat Yiğit).


1. Projeye Başlarken

Sayısal analizlere geçmeden önce elde güvenilir ve tutarlı bir veri olması gerekmektedir; burada bahsettiğimiz veri, mushaf olan Kuran metninin tamamının dijital hale getirilmiş olan veritabanı halidir. Bu kısım, başlangıç kısmındaki en kritik kısımdır, çünkü teknik olarak Kuran metninin harf harf dijital ortama aktarılması sıkıntı değildir; esas önemli olan bu iş yapıldıktan sonra dijital formattaki metin ile orijinal metnin karşılaştırılması ve dönüşüm doğru bir şekilde yapıldıysa bunun onayının uzman bir kurul tarafından verilmesidir. Kuran metnini dijital ortamda hiç bir kaynaktan bulamasak bile, oturup cep telefonuyla mushaftan teker teker her sayfanın fotoğrafını çeker, optik karakter algılatma yöntemiyle resim dosyalarındaki tüm harfleri, Arap alfabesi harflerine dijital olarak çözümleriz, bunda sıkıntı yoktur; ancak ortaya çıkan dijital sonucun orijinal mushafla birebir aynı olup olmaması değerlendirmesini biz yapamayız. Bu durumun önemine yönelik, "uzman bir kurul tarafından hazırlanmış ve onayı verilmiş dijital Kuran veritabanı" ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. İlk başlangıç noktamız ise, devletimizin bir kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın web sitesi olmuştur. Burda, 'yayınlarımız' sekmesindeki Kuran kaynakları word, pdf ve web sitesi üzerinden okunabilen e-kitap kaynaklarından oluşmaktadır.

 


Ancak bu formatları, biz analizlerimizde kullanamayız; çünkü yazacağımız analiz kodunun, üzerinde çalışacağı bir veritabanına ihtiyacı vardır. Veritabanı, en temel anlamda "veri kabı" demektir. Nasıl ki su, kovaya boşaltılğında artık kovaya su ekleme, kovadan su çıkarma işlemleri rahatlıkla yapılabilir; veriler veritabanlarına boşaltıldığında da veritabanındaki veriler, yazılımlar aracılığı ile okunabilir, güncellenebilir, silinebilir, üzerine ekleme yapılabilir. Bu veritabanı, en basitinden ham bir txt dosyası bile olabilir; ancak word, pdf, vs. gibi hazır halde formatlanmış dosyalar olamaz. Dolayısıyla Diyanet İşleri'nin resmi web sitesinde maalesef aradığımız kaynak yoktur. Sitenin 'kütüphane' sekmesinde ise başka Kuran sitelerine referans veren bağlantı adresleri vardır. Sonuçta Diyanet, resmi sitesinde bu referans bağlantılarını veriyorsa bizim için de bu kaynaklar güvenilirdir ve ihtiyacımız olan veritabanını bunlardan birinde bulabiliriz.

 


Bu referanslardan biri olan tanzil.net sitesinde aradığımız uzman kurul onaylı dijital Kuran veritabanı bulunmuş ve ilk değerlendirme testlerine tabi tutulmuştur. Tanzil, Kuran'ı dijital forma dönüştürme amacıyla kurulmuş olan uluslararası bir oluşumdur ve dijital Kuran veritabanının tutarlılığını onaylamış olan oniki kişilik bir uzman kadrosu vardır.

 


Sitenin "kaynaklar(resources)" kısmında ise harekeli veya harekesiz, duraklı veya duraksız, vb. birçok seçeneğiyle beraber dijital Kuran veritabanları, isteyen herkes tarafından indirilebilmekte ve kaynak belirtilerek kullanılabilmektedir.

 


Böylece projenin başlangıcındaki en kritik kısım olan, uzman kadronun onayından geçmiş dijital Kuran veritabanı ihtiyacı bu şekilde karşılanmış olmaktadır. Ancak bizim gönlümüz isterdi ki kendi devletimizin bir kurumu olan Diyanet'in de böyle bir hizmeti olsun ve biz bunu kullanalım. Diyanet sitesindeki word, pdf ve e-kitap olarak hazırlanmış formatların bu arada oldukça güzel olduğunu belirtelim. Üzerinde ciddi emek harcanmış ve yurttaşlarımızın hizmetine sunulmuştur. Büyük ihtimalle, veri analizlerinde Kuran metninin kullanılabileceğine ihtimal vermedikleri için veritabanı oluşturmamışlardır; yoksa yapamadıklarından dolayı değil. Özellikle hazırlamış oldukları e-kitap şeklindeki site üzerinden okunabilen Kuran uygulaması, bizim bahsettiğimiz Kuran veritabanınından çok daha karmaşık ve zordur; bunu yapmış olan veritabanını halini hayli hayli yapar. Umarız böyle bir hizmeti yakın bir gelecekte sitelerinde görebiliyor oluruz.


2. Dijital Kuran Veritabanının İncelenmesi

Veritabanımızı sağlıklı bir kaynaktan elde etmemiz, içindeki tüm bilgilere %100 güvenip hemen analize başlamamız anlamına gelmemektedir. Burada güvenilirlikten kasıt, tutarlılık güvenilirliği değil  (bunu 1. kısımda halletmiştik), format güvenilirliğidir. Yani, dosya içindeki veri düzgün sıralı bir biçimde midir yoksa satır, sıra kavramı olmadan uzunca birbirine eklenen bir metin halinde midir? Ayetleri ve sureleri birbirinden ayırıcı belirteç karakterler veya karakter öbekleri var mıdır, varsa bunlar hangileridir? Tamı tamına 114 sure ve 6236 ayet yerli yerinde midir? Her sure ve ayetin yazım formatı, mushaftakiyle birebir aynı mıdır?

Şimdi bu sorulara cevap bulmak üzere, yazılım kodlarımızı da yavaş yavaş oluşturarak ilk analiz safhası olan "keşif analizi"ne başlayabiliriz.

 


Dosya açıldığında (bu bir txt dosyasıdır, en basitinden bir notepad'de bile içini açıp herkes inceleyebilir) tanzil sitesinin kendine özgü formatlama şekli görülecektir: Tüm metin, her satıra bir ayet gelecek şekilde düzenlenmiştir. En soldaki numaralar, en baştan itibaren gelen kümülatif ayet numaralarıdır (bu numalar tanzil'in verdiği numaralar olmayıp text editor'un her satıra atadığı standart satır numaralarıdır). Her satırın sağ yandan itibaren en baştaki numarası, sure numarasıdır ve yanında "bar" işareti ile belirteci vardır. Yine onun hemen solundaki numara ise ilgili surenin ayet numarasıdır ve o da yine bar belirteci ile ayrılmıştır. Bu belirteçler önemlidir, çünkü yazılıma bu bar işaretlerini belirteç olarak kullanıp ayet ve sure numarası sütunlarını oluşturmasını söyleyeceğiz.

 


Dosyanın son kısmında da görüldüğü gibi son ayet olan 6236.ayet de 114. surenin 6.ayeti olarak yer almıştır. Şimdi bu dosyayı artık yazılıma çekip ilk incelemelere başlayabiliriz.

 


İlk sekiz ayete göz gezdirdiğimizde önemli bir durum dikkatimizi çekmektedir: 1. sure olan Fatiha'da 1. ayet Besmele'dir. 2.sure olan Bakara suresi, ElifLamMim ile değil, Besmele ile başlamıştır; yani Bakara 1, ElifLamMim ile değil, Besmele ve ElifLamMim'in yan yana beraber yazılmasıyla oluşturulmuştur. Öncelikle bu durumları orijinal mushaftaki Fatiha ve Bakara surelerinin başlangıçlarıyla karşılaştıralım.

 


Fatiha suresi incelendiğinde Besmele'nin 1. ayet olduğu görülecektir, yani veritabanındaki format doğrudur.

 


Bakara suresinin başlangıcı incelendiğinde ise 1. ayetin sadece ElifLamMim'den oluştuğu, Besmele metninin sayfanın tepesinde yer aldığı, ama ayetlerin içinde yer almadığı görülecektir. Öyleyse tanzil sitesi, mushaf halindeki orijinal metindeki her surenin başlangıç sayfasının tepesinde bulunan ve ayetler bölümüne dahil olmayan Besmele'yi dosyada her surenin başlangıcına mı eklemiştir? Bu sorunun cevabını, yazılıma ilgili kodu ekleyip çalıştırarak vermeye çalışacağız:

Öncelikle bir bakalım, Fatiha'ya benzer şekilde ilk ayeti sadece Besmele'den oluşan başka sure kaydı var mı dosyada:

 


Sonuç ,tek kayıt olarak çıkmıştır, o da Fatiha suresinin kendisidir; bu kısım tamamdır. O zaman ilk ayeti Besmele'den oluşmayan sure sayısı da 114-1 = 113 olmalıdır. Yazılıma, ilk ayeti Besmele'den oluşmayan sureleri saydırdığımızda 113 sonucunu vermektedir, bu test de tamamdır. Her surenin ilk ayetine şöyle bir göz gezdirelim, tanzil formatına göre, Fatiha suresi hariç, her surenin birinci ayetinin önüne Besmele eklenmiş olmalıdır.

 


Görüleceği üzere, her surenin 1. ayetine orijinal mushaf sayfasının tepesinde bulunan Besmele metni de eklenmiştir. Burda farklı bir durum daha vardır. 9. surenin başında Besmele yoktur, o zaman mushafda da bu surenin başlangıç sayfasının tepesinde Besmele yok mudur? İnceleyelim.

 


Evet, 9. sure olan Tevbe suresinin mushaftaki başlangıç sayfasında da tepede Besmele yoktur, dolayısıyla dosyadaki bu kayıt da doğrudur. Peki bu duruma benzer bir şekilde dijital dosyada, 1.ayeti içinde Besmele olmayan başka kayıt var mıdır? Bunu da sorguya çektiğimizde sonuç, "yoktur" şeklindedir.

O zaman tanzil sitesinin dijital formattaki metni düzenleme mantığı ortaya çıkmıştır: Orijinal Kuran mushafında, her surenin başlangıç sayfasında, eğer tepede Besmele varsa bu Besmele metnini dijital dosyada her surenin 1. ayetinin başına eklemiş, sayfa başında Besmele yoksa (Fatiha ve Tevbe surelerinde olduğu gibi) her surenin 1. ayetinde herhangi bir değişiklik yapmadan kaydetmiştir.

Analizlerimizi mushaftaki bu ayet bölgeleri içinde olan metin üzerinde yapacağımız için, bizim elimizdeki dijital dosyanın da sayfa tepelerindeki Besmele metinlerinden ayrıştırılmış olması gerekmektedir. Ayrıştırmanın nasıl yapılacağının algoritması da sade bir şekilde ortaya çıkmıştır: Yazılıma şöyle talimat vereceğiz:

 



Sonuç tablosundan da görüleceği üzere, tanzil'in Fatiha ve Tevbe sureleri hariç, her surenin 1.ayetinin başına eklediği Besmele metni çıkarılmış ve ayet kısımları, orijinal Kuran mushafıyla birebir aynı hale getirilmiştir. Böylece Fatiha suresinden başlayarak en başından itibaren, orijinal Kuran mushafına uygun bir dijital format oluşturulmuştur.

 

       
3. Frekans Analizleri

İstatistiki analizlerin en temeli ve başlangıcı olan frekans işlemleri için eldeki veritabanı dosyamızı iki eksende tekrar düzenlememiz gerekecektir. Öncelikle bu frekans analizlerini yapmaktaki temel amaç nedir onu belirtelim. Başlangıçtaki araştırma sorularımız şu şekildedir: "Kuran metnindeki anlamlara geçmeden önce her kelimenin, hatta her harfin sayısal yoğunluk dağılımı tüm metinde nasıldır? Bu dağılımlarda frekans sayılarına göre kendi kendine doğal olarak oluşan segmentler (guruplar) var mıdır? Varsa bunların neden bu şekilde olduğu tefekkür edilebilir mi?"

Kuran metni dosyası, bu analizleri yapabilmek için
1.) metnin normalizasyonu: aynı harflerin tek harf altında toplanması
2.) metnin, harfler dışındaki tüm karakterlerden (noktalama işaretleri, vs.) arındırılması
işlemlerinden geçirilmiştir.

Bu işlemleri yapmaktaki amaç ise dilin mümkün olan en temel tekil yapıtaşlarına ulaşmak ve bu yapıtaşları üzerinde frekans sayımı yapmaktır. Eğer bu düzenlemeler yapılmazsa en temel harflerin nasıl bir dağılım gösterdiği tam olarak anlaşılamaz. Mesela diyelim ki bir Arapça metinde 500 adet Elif harfi var. Yazılım, saydırma işlemini yaptı ve bu 500 adet Elif harfini buldu, eğer yazılımda normalizasyon kodu yoksa her Elif karakterini tıpkı diğer farklı harfler gibi (Be, Te, Se, Cim, vs.) algılayacaktır. Yani "500 adet Elif harfi var" demeyecek; 100 adet şu harften var, 100 adet bu harften var,vs. şeklinde Elif'in her beş çeşidi için yüzer tane bulmuş olacak ve bu sonuç da bizi yanıltacaktır. Bu durumun önemi aşağıdaki Arapça alfabe tablosunda gösterilmiştir.

 


Alfabede toplam 28 adet tekil harf vardır. Birbirinin çeşidi olan harfler tabloda belirtilmiştir. Bu tablodaki veriler baz alınarak analiz yazılımımızın normalizayon kodu güncellenmiştir. Yani yazılım, harf saydırma işlemi yaparken bu tablodaki verileri dikkate alarak Elif'in her 5, Te'nin 2, Vav'ın 2 ve Ye'nin de her 3 çeşidi tek bir harf olacak şekilde tekilleştirme işlemi yapmıştır (LamElif harfi tekil olmayıp bitişik bir yapı olduğundan alfabede yer almamıştır).

Bu etkiye benzer bir etki de harekelerde görülecektir. Eğer harekeleri ayıklamazsak, o zaman belli bir harfin veya kelimenin orijinal harekesiz görüntüsünün dışında birçok çeşidi olacak ve bunlar birbirinden bağımsız, farklı sonuçlar gibi algılanacak ve o şekilde bir sonuç çıkacaktır. Harekeli olan kelimeleri incelemeyecek miyiz? Elbette inceleyeceğiz, ama buna daha sonra bakacağız. Belirttiğimiz gibi bu ilk safhadaki amaç, mümkün olan en temel yapıtaşlarını incelemek olacaktır.

Bu iki düzenlemeyi yaptıktan sonra da yazılımın harf sayma mantığını artık test edebiliriz. Test için en kısa üç sureyi seçip bunların harf sayımlarını hem kendimiz gözle yapacağız hem de yazılıma yaptıracağız. Sonra da sonuçları karşılaştıracağız.

1.örnek: Nasr suresi

 


Nasr suresi, üç ayetten oluşmaktadır ve her ayetteki harfler ayrı ayrı saydırılıp ilgili sütunda büyükten küçük değerlere doğru sol baştan itibaren listelenmiştir. Burda harekeler çıkarılmış ve birden fazla çeşidi olan harfler de tekilleştirilmiştir. Belirli bir harfin, içinde geçtiği kelime anlamına göre okunup okunmaması durumu baz alınmamış, görüntü olarak hangi karakterler varsa direkt onlar saydırılmıştır. Ayetlerdeki harfler gözle sayıldığında da yazılımın bulduğu sonuçla aynı olduğu görülecektir.

2.örnek: Kevser suresi

 


3.örnek: Asr suresi

 


Bu test aşamasında, başka surelerin de gözle harf sayımını yaparak bize destek olan İlyas Zırıh ve Ali Akın kardeşlerime de desteklerinden dolayı teşekkür ederim.

Artık yazılım, tüm Kuran metninde harf sayımı yapmaya hazırdır. Tüm metindeki Arap alfabesinin 28 harfi ve bunların frekans dağılımı aşağıdaki grafikte gösterilmiştir.

 


 Yatay eksende harfler, alfabe sırasına göre değil, frekans yoğunluğuna göre en büyük değerden en küçük değere gidecek şekilde sıralanmıştır; bunun yapılmasındaki amaç ise sayısal olarak birbirine yakın olan unsurlardan oluşan doğal frekans segmentlerini (guruplarını) gözle yakalayabilmektir. En başta Elif harfi, 60,000'den fazla tekrarla çıkmıştır, ikinci Lam harfi 38,000+, üçüncü Nun harfi 27,000+, dördüncü Mim harfi 26,000+, beşinci Ye harfi 25,000+ ve altıncı Vav harfi 25,000+ tekrarla sonuçlanmıştır.

3. ve 6. sıralar arasındaki dört harf (Nun, Mim, Ye, Vav), görüleceği üzere bir segment oluşturmuştur. Bu durum, Arapça'ya ve Kuran'a aşina olan, ilahiyat mezunu olan veya konuyla yakından ilgilenmiş olanların yorumlarıyla belki biraz açıklığa kavuşabilir. Gözün görmekte zorlandığı veya göremediği diğer segmentler de şu şekildedir:

Burda iki farklı bakış açısını da sunacağız. Birincisi, herkesin göreceği üzere Vav'dan sonraki tüm harfler aralarında büyük bir sayım farklılığı olmadan tek bir segment gibi görünmektedir ve bu yorum doğrudur.

İkinci bakış açısı ise, bu tek segment gibi görünen gurubun içinde de alt guruplar vardır, bunları da yazılımla her harf sayımının birbiri ile arasındaki sayısal mesafeyi ayrı ayrı hesaplayıp buna göre harlferi guruplayarak yapacağız. Bu işlemin sonucunda ortaya çıkan diğer segmentler şu şekildedir: dörtlü(He, Te, Ra, Be), üçlü(Kef, Ayn, Fe), üçlü(Kaf, Sin, Dal), üçlü(Zal, Ha, Cim) ve dokuzlu(Hı, Şin, Sad, Dad, Ze, Se, Tı, Ğayn, Zı).

Bu adımı da bu şekilde tamamladıktan sonra şimdi başka bir araştıma sorusu soruyoruz: "Bu harflerin birbiri ile bir araya gelerek oluşturdukları kelimelerin frekans dağılımı nasıldır?" Yani harf saydırmadan sonra, şimdi de yazılıma kelime saydırma işlemi yaptıracağız. Harf birlikteliklerinin hem harekesiz hallerini, hem de harekeli hallerini inceleyeceğiz.



Analitik kısmı şimdilik burda noktalıyoruz. Şu ana kadar çıkan nicel sonuçlar, nitef tefekkürlerle birleştirilmeye çalışılacaktır.


4. Tefekkürler

Kelimeleri incelerken ilk önce harekesiz olanları inceleyeceğiz. Aslında harekesiz olan kelime sayıları, bunların harekeli tüm çeşitlerinin sayılarının toplamından oluşmaktadır. Örnek olarak, harekeli ve harekesiz sonuç grafikleri incelendiğinde Mim ve Nun birlikteliğinden oluşan harekesiz kelimenin sayısı; min, mine, men, vb. gibi bu birlikteliğin tüm harekeli çeşitlerinin sayılarının toplamına eşittir. Görüldüğü gibi en sık tekrarlanan kelime Mim ve Nun harflerinin bir araya gelerek oluşturduğu kelime olmuştur. İkinci olarak Allah kelimesi, üçüncü olarak da Elif ve Nun harflerinin bir araya gelerek oluşturduğu kelime vardır. Allah kelimesine en yakın sayısal sıklıkta olan bu iki kelime üzerinde nasıl bir düşünce yayılımı gerçekleştirilebilir? Henüz dilbilim ve semantik bakış açılarına geçmeden bu nasıl yapılabilir? Akla ilk gelen kelimenin etimolojik anlamları üzerinden düşünmektir. Başka ne türde bakış açıları ile inceleme yapılabilir? Bu kelimelerin içinde bulunduğu harekesiz grafikteki ve kelimeleri oluşturan harflerin sayısal değerlerinin bulunduğu harf sayım grafiğindeki veriler, birbirleri ile bir araya getirilip bağlanarak yeni bir bakış açısının doğmasına olanak sağlayabilir mi?


ElifNun ile MimNun, kağıt üzerine çekilip bu ikisine genel olarak bakıldığında Nun harfi üzerinde paydaşlıkları olduğu görülecektir. Bu iki kelime, bu ortak payda merkeze alınarak yeniden düzenlendiğinde dört harflik iki kelimeden üç harflik tek bir yapı oluşturulmuş olacaktır. Bu kısım, sözel yani dil boyutundan görsel boyuta geçişi sağlayan birinci kısımdır.

İkinci kısımda ise artık bu yeni yapı üzerinde düşünüldüğünde yapıtaşlarının kendi özellikleri ve aralarındaki ilişkiler öne çıkacaktır. Yapıtaşları bağımsız harflerdir ve üstteki harf sayım grafiğindeki her harfin karşılığı olan sayısal değerler, bu yapıtaşlarına bireysel özellikler olarak atanabilir. Mim 26,000+, Nun 27,000+, Elif ise 60,000+ civarı frekans değerlerine sahiptir. Bu değerleri oransal olarak harflere yedirdiğimizde ise en büyük ebatlara sahip olan harf Elif olacak, diğer Mim ve Nun da aşağı yukarı aynı ebatlarda olmak üzere Elif'in ortalama yarı hacmine denk gelecek şekilde konumlanacaktır. Harflere bireysel özellikleri bu şekilde yedirdikten sonra şimdi de kendi aralarındaki ilişkileri anlamlandırmaya sıra gelmiştir. Bu noktada da yukardaki harekesiz kelime sayım grafiğindeki MimNun ve ElifNun birliktelikleri frekansları kullanılacaktır. Mim ile Nun 2,700+, Elif ile Nun ise 1,600+ defa yan yana gelmiştir. Bu harfler eğer harf değil de elektromanyetik madde olsaydı ve aralarındaki çekim kuvveti değerleri de bu sayılar olsaydı, o zaman MimNun kuvveti, ElifNun kuvvetinin ortalama 1,5 (2,700 / 1,600 = 1.69) katı olacaktı. Çekim kuvveti, aradaki mesafe ile ters orantılı olduğundan ElifNun mesafesi,  MimNun mesafesinden daha fazla olacak, ve şekildeki görüntüye benzer bir geometrik yapı ortaya çıkacaktı. Bu ikinci kısım da verinin görsel boyuttan geometrik boyuta geçiş sürecidir.

Üçüncü kısımda da artık bu yeni geometri üzerinde düşünüldüğünde bu geometrinin, üç atomlu bir molekül yapısını andırdığı görülecektir. Tüm üç atomlu moleküllerin moleküler geometrisi incelenip elimizdeki geometriye benzeyenler var mı diye araştırıldığında da tam da bu görüntüye benzer iki adet molekül olduğu sonucuna varılacaktır (http://www.astrochymist.org/properties/3ATOMS/3atoms.html). Burda ince bir ayrıntı da, seçilecek üç atomlu moleküllerin içinde tekrar eden atom olmamalıdır, çünkü elimizdeki orijinal taslak olan ElifMimNun'da hepsi birbirinden farklı üç harf vardır; bu listede de üçlü moleküller arasından hepsi birbirinden farklı ve görüntüsü, çizdiğimiz görüntüye en çok benzeyenlere bakılmıştır. Bu üçüncü kısım da geometrik boyuttan moleküler kimya boyutuna geçiş kısmıdır.

 


OCS (karbonil sülfit) ve SiNC (silikon izosiyanit) moleküllerinin en çarpıcı ortak özelliği ise, bunların "yıldızlararası moleküller" (interstellar molecules) olduğudur... "Kimyasal Evrim ve Yaşamın Kökeni" (Chemical Evolution and the Origin of Life) adlı eserde bu iki molekül, yıldızlararası ve yıldızçevresi moleküller (interstellar & circumstellar) listesinde yer almaktadır.


Karbonil sülfit (OCS), ayrıca organik bir moleküldür ve yıldızlararası bir molekül olmasının yanısıra, dünyadaki kara parçaları üzerinde yaşayan "yeşil" bitki örtüsünün, fotosentez sürecinde karbondioksitle beraber emilimini yaptığı bir moleküldür... Karbonil sülfitin dünya üzerinde üretimi ise en yoğun olarak okyanuslardan, daha sonra da yanardağ ağızlarından salınımlarla gerçekleşmektedir.

"Ve-nnecmu ve-şşeceru yescudân", (Rahman Suresi, 6.Ayet). "Yıldızlar ve ağaçlar, (Allah'a) secde ederler."

Bu ayetin tefsir örnekleri incelendiğinde, ayetin yoğunlukla "gövdeli ve gövdesiz ağaçlar, secde ederler" şeklinde tercüme edildiği görülecektir. Yani yıldız anlamına gelen necm kelimesini başka bir çeşit ağaç olarak anlamlandırmışlardır. Eğer başka çeşit bir ağaç anlamı verilmek istense, o zaman neden yıldız anlamını çağrıştıracak necm kelimesi kullanılmış olsun? "yıldızlar ve ağaçlar" dendiğine göre, bu iki kavram beraber yan yana kullanıldığına göre bu ikisinin ortak bir özelliği olmalıdır. Karbonil sülfit (OCS), hem yıldızların, hem de ağaçların özütünü oluşturan ortak bir yapıtaşıdır...

Böylece, en başta Kuran'daki harflerden ve temel kelimelerden yola çıkılarak veriler ilk etapta aritmetik, ikinci adımda geometri, üçüncü adımda moleküler kimya ve dördüncü adımda da astrokimya boyutlarında gezindikten sonra en son yine tekrar Kuran'a dönmüştür...Kuran'dan Kuran'a bir tefekkür yapılmaya çalışılmıştır.

Diğer yandan, 1997 yılından itibaren yapılan uzay araştırmalarında karbonil sülfitin (OCS), Venüs gezegeninin çevresinde önemli miktarda bulunduğu saptanmıştır.  Venüs'teki şartlarda bu molekülün inorganik olarak üretilmesi çok düşük bir ihtimal olduğundan bu durum, Venüs'te organik yaşam formları olabileceği yorumunu getirmiştir... Burada önemli bir nokta da, yaşamın dünyamızdakine benzer şekilde Venüs'ün gezegen yüzeyinde değil (yüzey sıcaklığı kurşunu rahatlıkla eritebilmektedir), gezegenin çevresinde, atmosferinde, yani etrafındaki "kızıl" bulutlarda olma durumudur...

Dünyadan bakıldığında Venüs, Güneş etrafında 8 yıllık döngüsünü tamamlarken başladığı noktaya geri döner ve bu süreçte, gökte kendi iç döngülerinin aldığı geometrik şekil beş köşeli bir yıldıza benzer. "5 köşeli yıldız" şeklindeki bu döngü, Amerika yerlilerinden Maya'ların da dikkatini çekmiş, bu konuda çok ayrıntılı çalışmalar yapmışlardır...

Venüs gezegeni, eski Türkler'de "Gök Göbeği" olarak da adlandırılmıştır. Türk Mitolojisi'nde "Gök'ün Direği ve Göbeği" olarak tanımlanan bu yıldız, tünemiş bir "kartal"la simgelenmiştir... Gök'ün Göbeği'ndeki direğe tünemiş bu kartal, bazı durumlarda çift başlı olarak da betimlenmiştir...





"5 köşeli yıldız" yörüngeli Venüs, "Ay"dan sonra Dünya'ya en yakın olan gezegendir.





Kölük, Melih
Yiğit, Yasin Murat



Bu yazı 2,547 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Mayıs 2023 CIA Psikolojik Harp El Kitabı 2.Bölüm: Silahlı Propaganda
    • 21 Mayıs 2023 CIA Psikolojik Harp El Kitabı
    • 7 Eylül 2022 Siber Operasyon: ?Amtrak Joe
    • 3 Temmuz 2022 Bozkırın Mübarekleri: Temuçin 1
    • 26 Mart 2022 İstihbarat Araştırmaları
    • 2 Ocak 2021 Atatürk, geometri ve Subutay
    • 25 Mayıs 2020 Bilim Bilinci ve Türk Töresi
    • 20 Nisan 2020 Algoritma: Koddaki Kod - 1
    • 3 Nisan 2020 Hangi Yapay Zeka?
    • 15 Mart 2020 Kara Talım - 2
    • 1 Mart 2020 Kara Talım - 1
    • 9 Kasım 2019 Sosyal Medyada Yapay Zeka
    • 12 Temmuz 2019 Kur'an Kurultayı - 1
    • 6 Haziran 2019 Türk Bilim - 2
    • 27 Mart 2019 Türk Bilim - 1
    • 22 Ekim 2018 Atatürk, Karahandır
    • 28 Eylül 2018 TÜRKÇE DÜŞÜNMEK - 3
    • 14 Eylül 2018 TÜRKÇE DÜŞÜNMEK - 2
    • 7 Eylül 2018 TÜRKÇE DÜŞÜNMEK - 1
    • 11 Temmuz 2018 Kutuplaşmanın Anatomisi: 2

    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,658 µs