En Sıcak Konular

Y. Murat YİĞİT

Köşe Yazarı
Y. Murat YİĞİT
14 Eylül 2018

TÜRKÇE DÜŞÜNMEK - 2






Birinci bölümde İngilizce füzyon kelimesine gelecek Türkçe karşılıklara yönelik birtakım denemeler yapmış ve Türkçe düşünmenin bizi daha güçlü düşünce ürünlerine götürdüğünü saptayarak bu sürecin, beyindeki tüm nöronları aynı anda çalıştırarak keşif yollarını açan gama dalgaları üretimde artışa sebep olduğu tezini ortaya atmıştık. Bu bölümde ise Arapça istihbarat kelimesine yönelik bir düşünme pratiği geliştirmeye çalışacağız.

Arapça istihbarat kelimesine yaklaşımımız, İngilizce füzyon kelimesine yaklaşımımızdan farklı olacaktır. Bu keyfi bir tercih değil, bir zorunluluktur. Çünkü füzyon kelimesi Türkçe’miz için çok daha yeni ve dar kullanım alanları olan bir kelimedir, istihbarat kelimesi ise yüzyıllar önce dilimize yerleşmiş, herkes kelime söylendiğinde ne manaya geldiğini bir şekilde kavrayabilmektedir. Füzyonu ele alırken “kaynaşma, birleşme, vs.” gibi karşılıkları kullanmak sıkıntı yaratmayacakken, istihbarat kavramına aynı şekilde kendi kendimize yeni karşılıklar bulduğumuzda hem yerleşik hale gelmeyecek, hem de kavramla ilgili diğer insanlarla olan iletişimimizde sıkıntılar çıkma olasılığı yükselecektir. Dolayısıyla istihbarat kavramının yerleşik bir Türkçe karşılığını ortaya çıkarma işini, bizden çok daha yetkin olan dilbilimcilerin yapması yerinde olacaktır. Bu durumu şöyle bir benzeştirme ile belki daha net bir şekilde açıklayabiliriz: Kırsal kesimde ve köylerde insanımızın pratik zekasını kullanarak ürettiği taşıma ve ulaşım araçlarını ara sıra haberlerde izlemekteyiz. Kimi eski ve parçalanmış bir arabaya değişik şekillerde ek lastikler, dingiller, vs. eklemekte, kimi de tepeden tepeye kendine özgü kısa mesafe makara sistemi kurmaktadır. Ancak bu araçlar ancak kendi köy yerinde, çok sınırlı alandaki bir coğrafyada etkin olabilmektedir. Köyden İstanbul veya Ankara’ya, veya Almanya ve İngiltere’ye bu araçlarla gidemez. Bunun için uzman ekiplerin ürettiği ve genel olarak herkesin bildiği ve kullandığı standart arabalara, uçaklara ihtiyacı vardır. Biz de füzyon kelimesini kendi alanımızda belli çerçevede kendi ürettiğimiz Türkçe karşılıklarla kullanabilsek de istihbarat kelimesi daha genel bir kavram olarak çok daha geniş bir etki alanına sahip olduğundan uzman dilbilimciler tarafından çalışılıp karşılığı üretilmelidir. Peki biz ne yapabiliriz?

Eğer kelime Arapça’dan yüzyıllar önce dilimize geçtiyse, biz de yüzyıllar öncesine gidip Türklerin dil bakımından Arap etkisi altına girmediği tarihlerdeki kelimenin karşılığının peşine düşeceğiz. İstihbarat gibi askeri bir terime karşılık gelecek mananın, askerlik tarihinin en eski ve en etkin ulusu olan Türklerde öz Türkçe olarak özgün olarak üretilip kullanılmamış olması, bunu sanki yeni öğreniyormuş gibi Araplardan almış olması mümkün değildir.

Buna geçmeden önce Arapça kavramın kendisindeki öz mananın genel olarak bilinen istihbarat işlevlerini nasıl fakirleştirdiğini hem kavramın kendisini inceleyrek, hem de İngilizce karşılığı olan “intelligence” kelimesi ile karşılaştırarak değerlendirelim. Kavramın özü “haber, ihbar” kelimesine dayanmaktadır. Haber ve ihbar kelimelerinin temelinde ise “yeni olan ve değişime uğramış veri” manası vardır, ancak bu eksik bir tanımlamadır. Şöyle bir haber bülteni düşleyelim: “Evet sayın seyirciler, şu ilimizin şu köyündeki köy çeşmesi beş senedir aynı şekilde akmaya devam ediyor. Dün gidip baktık, değişik bir şey göremedik.” Böyle bir haber karşısında seyirci ya kendisiyle dalga geçildiği, ya da haber bültenini hazrılayanların ruh ve sinir sağlığının yerinde olmadığı fikrine varacaktır, çünkü bu verinin haber değeri yoktur. Veri, mevcut durumda bir değişiklik sonucu ortaya çıkmamıştır ve de yeni değildir. Halbuki verinin istihbarat değeri vardır: Birincisi, sadece sen gidip baktığında sana hiçbir değişiklik yokmuş gibi bilinçli bir izlenim vermek için tertibat kurulmuş olma olasılığı vardır. Dolayısıyla tertibatı kuranlar senin ne zaman gözlem yaptığını ve yapacağını bilmektedir ve gerçek durumu senden “sabite” kamuflajıyla gizlemektedir. Bu duruma en güzel örneklerden biri kuantum fiziğindeki çift yarık deneyidir. Elektron, gözlemlendiğinde sanki gözlemlendiğini anlıyormuş gibi parçacık özelliği göstermekte, gözlemlenmediğinde ise dalga özelliği göstermektedir. Bu özellikleriyle elektronlar bir nevi “uzman istihbaratçılar” olarak da belki tanımlanabilir… İkincisi ise gerçekten sistemde hiçbir değişiklik yoktur, ancak bu durumda da bu veri değerlidir. Çünkü sabitlik durumundan emin olunduğu takdirde bu sefer değişen verilerle oluşturulan “doluluğun fotoğraflanması” değil, değişmeyen verilerle oluşturulan “boşluğun fotoğraflanması” bambaşka değerli bilgiler ortaya çıkaracaktır. Eğer değişen aktörler gözlemlenemiyorsa, değişmeyen boşluklar tam olarak ortaya çıkarıldığında, bütün bir fotoğraf karesinin boşluktan geri kalan diğer kısmında diğer aktörlerin kendini kamufle ettiği kesinlik kazanmış olacaktır.

Bu noktada akla şöyle bir soru gelebilir: “İstihbarat sahasında olan birisi zaten neyin değerli veri olup olmadığını, veri analizini genelde bilmiyor mu? Sırf bu kelimeyi telaffuz ediyor veya düşünüyor diye aklına bu haber bülteni örneğinde olduğu gibi sadece güncellik kavramı mı gelecek?” Elbette gelmeyecek, kavramın kendisinde sıkıntı olsa bile ilgili sahada çalışan kişi konunun diğer yönlerini de bilir, bizim esas dikkat çekmek istediğimiz nokta sıkıntılı kavramla düşünüldüğünde sıfır verim elde edildiği iddiası değil, ulaşılabilecek kapasitenin çok altında bir verim elde edildiği iddiasıdır. İşin esas tehlikeli kısmı da zaten bu “bilme” durumunun altında yatmaktadır. Bilme durumu bilinçli zihin fazında gerçekleşir, ancak davranma ve eyleme geçme durumları genelde bilinçaltı zihin fazından tetiklenir. Durumu şöyle bir örnekle açıklamaya çalışalım: Bilindiği üzere video filmleri, çok fazla sayıda sabit resmin birbiri ardına sırayla belli seviyede yüksek bir hızda geçmesiyle elde edilmektedir. Bu geçiş hızı, zihnin bağımsız film karelerini algılayamayacağı kadar hızlı olduğundan filmdeki nesneler kesintisiz bir şekilde hareket ediyormuş gibi görünür. Saniyede otuz kare akıyorsa   bu karelerden biri film karesi değil de bir içecek reklamı olduğunda, film arasında izleyici kendini o içeceği ararken bulacaktır. O içecekle ilgili izlediği bir reklam filmi veya bir yönlendirme olmasa da o içeceğe yönelim oluşmaya başlamıştır. Kendisi de bu durumun nedenini tam anlayamayacaktır, çünkü reklam kişinin bilincini değil, bilinçaltını etkilemek üzere tasarlanmıştır. Esas tehlike bu noktadadır. Belli bir kavramın açıklamasını, o kavramın ait olduğu sahada çalışanlar bilinçli olarak bilse de; kavramın altındaki esas mana bu kavram her düşünüldüğünde veya söylendiğinde biliçaltına sızarak kendini o noktada daha da güçlendirecek ve kişinin farkında olmadan tüm işlerini ve ortaya çıkaracağı ürünleri etkileyecektir.

İstihbarat kavramında da bu kavramın esas açıklamasını ve tam olarak ne demek istediğini bu sahada çalışanlar bilse de bu kelimeyi her söylediklerinde ve düşündüklerinde bilinçaltında “haber” kelimesinin işaret ettiği “güncel veri” tanımlaması etkin olacak ve yapılan tüm işlerin ve çıkan sonuçların en baskın belirleyicisi olacaktır.

Şimdi bu kelimenin İngilizce karşılığını inceleyelim. İstihbarat’ın İngilizce karşılığı “intelligence” kelimesidir. Manası, “zeka, anlayış, kavrayış” şeklindedir. Görüldüğü gibi istihbarat işlevleri açısından bu kavram, Arapça olanından daha kapsayıcı ve daha güçlüdür. Ayrıca Türkçe “yapay zeka” olarak kullanılan söz öbeği de, İngilizce “artificial intelligence” söz öbeğinin karşılığı olarak dilimizde kullanılmaktadır. Artificial kelimesinin manası ise “yapay, doğal olmayan, aldatıcı” şeklindedir. Burda hissedileceği üzere işin rengi değişmeye başlamıştır. Anadili İngilizce olanların konuya bakış açısı ile bizim bakış açımız farklılık göstermektedir, çünkü anadili İngilizce olanların zihninde bizim “yapay zeka” olarak algıladığımız kavramın diğer bir anlamı da “aldatıcı istihbarat” olarak belirmektedir... Biz yapay zeka kelime öbeğini söylerken ve düşünürken kendi kendine zeka sahibi olan makineler genelde akla gelirken, onlarda bunun yanında bir de karşı tarafa aldatıcı istihbarat yaymak algısı vardır… Bu noktada teknoloji üretiminde sadece teknolojinin üretiminin değil, teknolojiyi üretirken kullanılan kavramların ve dilin de milli olmasının bizim için büyük avantajlar doğuracağı, dilin milli olmamasının ise tam tersine farkına varamadığımız büyük riskler ve tehditler içerebileceği sonucu ortaya çıkmaktadır.

Peki istihbarat kavramının eski Türkçe’deki karşılığı nedir? Yazı dizimizin üçüncü bölümünde bu kavramı inceleyeceğiz. Bu, öylesine mükemmel bir kavramdır ki istihbarat işlevleri açısıından bakıldığında sadece Arapça olana değil, İngilizce olana da üstündür. Ancak kelimenin bugünkü Türkçe’deki türevi “eskimiş, değersiz” manasında garip, viran ve harap bir haldedir. Sanki çöpe düşmüş altın gibidir…

“...altın çöpe düşse, değerini kaybeder mi?
tenekeyi parlatsan, hiç çeyrek altın eder mi?..”

Düriye " Barış Manço

Burdaki Düriye, kanımca komşu kızı Düriye falan değildir. Bu şarkıda bir kamuflaj var gibidir. Düriye, Arapça bir kelimedir ve manası “parlayan” demektir. Öz Türkçe’de “yal” kökünden türeyen Yaldız/Yıldız/Ilduz kelimeleriyle aynı manadadır.

“...inci boncuk tanesi, boynunu süsleyen
yedi köyün hanesi, feda sana Düriye... ”

Yedi köyün hanesi, durup dururken bir kişiye feda olmaz; hayran olabilir, ancak feda olmaz… Türk’ün Düriyesi, yani Yıldız’ı boynuna beyaz inci gerdanlığı taktığında karşıdan şu şekilde görünecektir…


Yasin Murat Yiğit



Bu yazı 1,145 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Mayıs 2023 CIA Psikolojik Harp El Kitabı 2.Bölüm: Silahlı Propaganda
    • 21 Mayıs 2023 CIA Psikolojik Harp El Kitabı
    • 7 Eylül 2022 Siber Operasyon: ?Amtrak Joe
    • 3 Temmuz 2022 Bozkırın Mübarekleri: Temuçin 1
    • 26 Mart 2022 İstihbarat Araştırmaları
    • 2 Ocak 2021 Atatürk, geometri ve Subutay
    • 25 Mayıs 2020 Bilim Bilinci ve Türk Töresi
    • 20 Nisan 2020 Algoritma: Koddaki Kod - 1
    • 3 Nisan 2020 Hangi Yapay Zeka?
    • 15 Mart 2020 Kara Talım - 2
    • 1 Mart 2020 Kara Talım - 1
    • 9 Kasım 2019 Sosyal Medyada Yapay Zeka
    • 12 Temmuz 2019 Kur'an Kurultayı - 1
    • 6 Haziran 2019 Türk Bilim - 2
    • 27 Mart 2019 Türk Bilim - 1
    • 22 Ekim 2018 Atatürk, Karahandır
    • 28 Eylül 2018 TÜRKÇE DÜŞÜNMEK - 3
    • 14 Eylül 2018 TÜRKÇE DÜŞÜNMEK - 2
    • 7 Eylül 2018 TÜRKÇE DÜŞÜNMEK - 1
    • 11 Temmuz 2018 Kutuplaşmanın Anatomisi: 2

    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,520 µs