Tartışmanın fitilini Fransa ateşledi. Bugün geldiğimiz noktada da Fransa’yı ateşe verdiler. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, ne demişti de ülkesi bugünlerde iç kargaşa ile karşı karşıya kaldı?
Macron Rusya tehlikesine dikkati çekerek, “ABD'ye bağımlı olmayan, egemen bir Avrupa Birliği ordusu kurmadıkça ‘Avrupalıların’ güvende olamayacağını” söylemişti.
Burada sorulacak kritik soru şu; Avrupalılar nerede güvende olamayacak? Burada kastedilen acaba Kıta Avrupa’sının coğrafi sınırları mı, yoksa Dünyanın her yerindeki Avrupalılar mı? Bu sorunun cevabı kıta dışı ise, o zaman bu ordu fikri ABD’nin endişeleneceği kadar da var.
Macron’un Avrupa Ordusu çıkışına ABD Başkanı Trump kendi üslubunca cevap verdi;
“Emmanuel Macron, Avrupa’nın ABD, Çin ve Rusya’dan korunmak için kendi ordusunu kurması gerektiğini savunuyor. Ama Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında Avrupa’ya saldıran Almanya olmuştu. Fransa o zaman ne yapmıştı? ABD kurtarıcı olarak çıkagelmeden önce Paris’te Almanca öğrenmeye başlamışlardı. Bedelini ya NATO’ya ödersiniz ya da ödemezsiniz!” diyordu.
Bütün bunlar Birinci Dünya Savaşı'nı resmi olarak bitiren "Ateşkes Günü"nün 100. yıl dönümü törenlerinin hemen öncesinde oluyordu. İtilaf Devletleri ile Almanya arasında 11 Kasım 1918'de imzalanan ateşkes anlaşmasıyla 1. Dünya savaşı bitiyordu. O zaman savaşan iki ülke, tam 100 yıl sonra Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un anıtlık ziyaretinde birbirlerine sarılarak fotoğraf çektirip, birlik ve beraberlik mesajı veriyorlardı. "Biz 100 yıl önce savaştık ama şimdi birlikteyiz" mesajını bütün dünyaya ilan ettiler.
(Trump’un vücut dili çok şey anlatıyor aslında)
Macron’un Avrupa Ordusu kurma fikrine destek, birlikte poz verdiği Almanya Başbakanı Angela Merkel'den gelecekti. Merkel, Avrupa Parlamentosu'nda şunları söylüyordu: "Geçen senenin gelişmelerine bakacak olursak, aslında önemli olan, gerçek bir Avrupa ordusunun kurulması vizyonu için çalışmamızdır. Sadece daha güçlü bir Avrupa, Avrupa'yı savunacak. Eğer toplumumuzu korumak istiyorsak Avrupa kaderini kendi eline almalıdır." diyerek ortak ordu fikrini şöyle somutlaştırıyordu; “başkanlığı rotasyon ile değişecek bir Avrupa Güvenlik Konseyi kurulmalıdır.”
Ortak ordu kurma fikrine Rusya cephesinden de şu tepki geldi:
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Avrupa güçlü bir ekonomik oluşum ve ittifak. Bu nedenle üye ülkelerin savunma ve güvenlik alanlarında bağımsız ve egemen olma isteği çok doğal. Bunun çok taraflı dünyada olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyorum.” diyordu.
AB ülkesi 23 ülke, (Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Lüksemburg, Avusturya, Yunanistan, Polonya, Bulgaristan, Letonya, Hollanda, Finlandiya, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Belçika, Slovakya, Hırvatistan, Slovenya, İsveç, Kıbrıs, Litvanya, Macaristan ve Estonya) 14 Kasım 2017'de savunma alanında sıkı işbirliği kurmak için PESCO (Permanent Structured Cooperation) yani Kalıcı Yapılandırılmış İşbirliği Savunma Anlaşması'nı imzaladı. Anlaşma ile Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarının düzenlenmesi, Avrupa halkının korunması ve ortak bir güvenlik ağı oluşturulması amaçlanıyor. Anlaşmayı şu an için beş ülke imzalamadı: Danimarka, Malta, İrlanda, Portekiz ve İngiltere. İngiltere’ye ayrı bir başlık açmak lazım. Çünkü İngiltere, Avrupa’nın savunmasının NATO’ya bırakılmasını savunuyor.
Bu imzalar yani PESCO, 1949 yılında kurulan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) acaba alternatif mi? Şuan ki açıklamalar böyle olmadığını söylüyor ama yarın ne olacağını kimse kestiremiyor.
Peki Avrupa Ordusu kurma fikri tartışılmaya başlandıktan sonra bu işte başı çeken ülkeler; Fransa ve Almanya’da neler oldu?
Yukarıda girişte de ifade ettim, Fransa iç eylemler ile uğraşmak zorunda kalıyor, Paris’teki olaylar tırmanıyordu. Ülke adeta yangın yerine dönüyor, sistem kilitleniyordu.
Almanya ise en büyük bankalarından Deutsche Bank’ın Frankfurt merkezinde, kara para aklama soruşturmalarıyla karşılaşıyordu.
Belli ki Pentagon bu oluşuma karşı şimdiden tedbirler almaya başlamış. Pentagon iki ülkede operasyon yapıyordu. Gerçekte NATO, ABD’nin silahlı gücü gibi algılanmaya başladığından beri, varlığı ve amacı çeşitli ülkelerce sorgulanmaya başlandı. Özellikle İtalya ve Türkiye’ye yığdığı silahlar Avrupa’da tartışılmaya başlandı. Bu kadar silah kimin için? Burada ayrı bir parantez açmak lazım; dikkat ederseniz Türkiye’deki darbelerde dâhil dünyadaki darbelerin çoğu NATO organizasyonudur. NATO bu konuda sabıkalı bir kuruluş haline gelmiş, Pentagon’un illegal işlerini yapan bir örgüt haline dönüşmüştür.
Peki bu Avrupa Ordusu kurulması birden bire mi ortaya çıktı? Fikri yıllar evveline dayanan bu oluşum için neden şimdi düğmeye basıldı? Ve asıl soru; Avrupa Ordusu kurulması ne kadar gerçekçi? Kısa vadede böyle bir oluşumun hayat bulması zor gibi gözüküyor. Şartlar değişirse, konjonktür müsait olursa bu ordu fikri hayat bulabilir. Hayat bulabilmesi için de “büyük olaylara” ihtiyaç var. Bu büyük olaylar ordu işini hızlandırabilir. Bunun için iki kutuplu dünyanın değişmesi de dahil, büyük olaylara gebeyiz demektir.
Burada Almanya ilginç bir şekilde bir anlamda 'radikal' bir çizgiye itiliyor. Merkel İsrail’den soykırım için özür dilemişti. Ancak şimdi bir anlamda Hitlervari bir role büründürülebilir. Yakında İsrail’e karşı bir çıkışı olabilir. Bu çıkış, İsrail tarafından Almanya’nın hiç değişmediğini ve Hitler ruhunun Almanya’da yaşadığını cümle aleme ilan edecek bir çıkış olacaktır.
Türkiye ile Almanya’nın yakınlaşması Pesco’nun geleceğini etkiler mi? Ya da Türkiye’nin Pesco kararı bütün dengeleri değiştirir mi? Ya da ters bir soru ile devam edelim Pesco Nato’ya, mı Rusya’ya mı, Çin’e mi, Türkiye’ye mi karşı? Zaman içerisinde bu soruların cevaplarını yaşayıp göreceğiz.
Diğer yandan enteresan bir şekilde Vatikan’ın ve Papa’nın Avrupa Ordusu ile ilgili bir açıklamalarının olmaması. Neden acaba? Neden bu konuda hiç açıklamaları yok? Burada acaba Pentagon ve Vatikan arasındaki sıkı ilişkilerin mi bir rolü var? Bir anekdot eklemem lazım; bilindiği gibi Tapınakçılar ile Vatikan’ın arasının açılmasının asıl sebebi, Tapınakçıların ordu kurmak istemeleriydi. Avrupa Ordusu’na karşı çıkanlar arasında Malta’nın da olması ilginç geliyor bana.
Avrupa Ordusu fikri bir kışkırtma mı? Yarın gündeme Asya Ordusu kurulsun önerisi de gelir mi?
AB’nin düşmanı kim? Bu ordu; Rusya, Çin tehlikesine karşı mı kuruluyor? Yoksa yeni bir düşman mı belirlenecek?
Bu ordu kurma fikri NATO ve Rusya’ya karşı bir blöf mü?
Yıllar evvel güzide bir kurumumuzda bir anlaşma metni görmüştüm. Anlaşmanın ismini tam hatırlamıyorum ama özet olarak şunlar aklımda kalmış:
"1. Dünya savaşı sonrası bütün ordular yıprandı. Dünya yeni bir harpten çıktı. Yeni savaşların olmaması için ordu kurmayı zorlaştıran kararlar alınarak, ordular kontrol altında tutulmalı. "
Daha sonra Hitler alınan bu ortak kararlara uymadı. Ve 2. Dünya savaşı kaçınılmaz oldu.
Şimdi Avrupa Ordusu kurulması fikri alınan bu ortak karara aykırı değil mi? 100 yıl sonra bu karar niye? Bu anlaşma acaba süreli miydi?
1987 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin eski lideri Mihail Gorbaçov ile ABD Başkanı R. Regan arasında imzalanan anlaşmada 'bu hükümler' uygulanmıştı.
Enteresandır Donald Trump'ın Soğuk Savaş döneminde imzalanan ve orta menzilli nükleer füzeleri yasaklayan anlaşmadan (INF) çekilme kararını geçtiğimiz aylarda açıklayacaktı.
Bu hengâme arasında ülke olarak biz nerede duracağız?
Atatürk’ün dediği noktada:
“Türk Birliği’nin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapatacağım. Türk Birliğine inanıyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk Birliği ile açacak, dünya sükûnunu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türklüğün varlığı bu köhne âleme yeni ufuklar açacak, Güneş ne demek, ufuk ne demek o zaman görülecek.”
Emir Yıldızdan
Twitter:@emiryildizdan
03.12.2018
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle