Yazdığımız makalelerle pek çok Şeytani projenin çökmesine vesile olduğumuzu gayet iyi biliyorum. Bazı yazılanlar hiç kimsenin duymadığı projeler/bilgiler… Bunların herkes tarafından bilinmemesi, yapılmadığı, olmadığı anlamına gelmiyor. O kadar çok gizli, Şeytani proje yapılıyor ki… Bunların bir kısmı daha hiç uygulanmadan akamete uğruyor. Bir “dokunuş”, milyonlarca dolar harcanmış Şeytani bir projeyi bertaraf edebiliyor. Şeytanilerin; “görünmez bir el projeyi mahvetti.” dediği veya “bu projenin ayrıntıları nasıl olur da bilinir ve deşifre edilir.” dediği pek çok şer proje bir şekilde engelleniyor. O görünmez ele kurban olurum.
Şimdi sizlere yine ilk defa duyacağınız bir proje ve uygulama alanından bahsedeceğim.
Projenin bir kısmı ile ilgili ilk işaret fişeğini Oktan Keleş Bey vermişti. Projenin adı: Gargad-DNA Görünmezliği Projesi.[2]
Oktan Keleş Kulbak Bilge’de:
“Yahudilerin Gargad Projesi sanıldığı gibi bir ağaç değil. Görünmezlik DNA’sıdır. Bu proje sadece Yahudi ırkını, soyunu kapsar. Ağacın arkasına saklanma mecazdır. Soyunu görünmez hale getirmektir. Gargad sıradan görünmezlikle alakalı değildir. Buradaki görünmezlik DNA görünmezliğidir. Geçmiş ve geleceği de kapsar. ‘DNA görünmezliği’ soy ağacı- zaman ve mekândan görünmezlik ve çok detaylıdır.”
Gargad ağacının adının geçtiği Hadis-i Şerif şöyledir :[3]
“Müslümanlarla Yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç Yahudi’yi kovalayan kimseye, ‘Ey Müslüman! Arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür!’ diyecek. Yalnız gargad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o Yahudilerin ağaçlarındandır.” Her ne kadar Yahudiler bu Hadis’e inanmadıklarını beyan etseler de yaşadıkları her yere bolca gargad ağacı dikmektedirler. Gargad ağacını Yahudilerin dikmesi ile bu hadis arasında bir bağ var gibi görünse de mesele tam olarak öyle değil. Hadis’de geçen gargad bir kod, bir benzetme, mecaz olarak görülmelidir. Yahudiler bu ağaç arkasına saklansalar görülmeyecekler mi? O halde Hadis-i şerif başka bir şeyi işaret ediyor olmalıdır. Yahudiler o ağacı sembol olarak görmekte ve bolca dikmektedirler. Bazı İslami sitelerde bu konuda bir bağ kurulmuş ama bu bağ, zayıf bir bağdır. Yahudiler onu sembol ağaç olarak dikmektedirler. O kadar…
Yahudiler DNA’larını gizlemeye uğraşıyorlar.
Bu projenin adı da Gargad-DNA Görünmezliği Projesi.
Amaç, Yahudilerin DNA’ları görünmez hale getirmektir. Nasıl mı?
Aslında Yahudiler bu projenin uygulanabilirliğini denediler. Şimdi uygulanan projeyi deşifre etme zamanı.
Bu proje dünya medyasında şu şeklide biliniyor:
Heilbronn Hayaleti, Hayalet Katil veya Yüzü Olmayan Kadın:
Hikâyenin ayrıntıları Avrupa basınında çok tartışıldı. Bizde de gazetelere konu oldu. Sonra, sonuca ulaşmayan araştırma dosyası bir şekilde kapatıldı. Kapatılmasının sebebi Gargad Projesi’nin uygulanabilir olduğunun görülmesiydi. Avrupa’da özellikle Almanya bu konunun üzerine çok gitti ama bir sonuca ulaşamadı. Uyduruk bir hikâye ile konuyu kapattılar.
Açalım o dosyayı o zaman:
Enteresandır 16 yıllık bir süreç var bu hikâyede.
Hikâyenin ara başlıklarından biri şöyle:
“16 yıllık bir süreç, 40'tan fazla suç, 6 cinayet... DNA izleri haricinde en ufak bir ipucu yok!”
“1993 yılından bu yana Avrupa’nın çeşitli yerlerindeki suç mahallinde DNA izi tespit edilen suçluya çeşitli isimler takılmıştı. ‘Hayalet katil’, ‘Heilbronn hayaleti’, ‘Yüzü olmayan kadın.’ Polis seri suçlunun izini sürerken, kamuoyunda kimliği meçhul bu kişi efsaneye dönüşmüştü. Başına da 300 bin Euro’luk ödül konmuştu.
Katile dair ilk izlere 2001 yılında rastlanıyor.
Öncelikle, 1993'ün Mayıs ayında Almanya'da 62 yaşındaki bir kadın boğularak öldürülüyor. Bu cinayet sonrasında katille ilgili uzun bir soruşturma dönemi başlatılıyor; fakat hiçbir sonuç alınamıyor ve dava kapatılıyor. 2001 yılına gelindiğinde ise Almanya'nın Freiburg şehrinde yine boğularak öldürülen 61 yaşındaki bir adamın evinden alınan DNA örnekleri, benzer olmalarından dolayı 8 yıl önce işlenen cinayet mahallinden alınan nesnelerin üzerindeki DNA örnekleriyle karşılaştırılıyor. DNA'ların uyuştuğu fark edilince polisler ortada 8 yıldır dolaşan bir katilin var olduğunu anlıyorlar.
Yine aynı sene içerisinde bu sefer bir soygun olayı sonrasında toplanan DNA örneklerinin katilinkiyle uyuştuğu fark ediliyor. Aynı zamanda o bölgedeki bir çöp konteynırında eroin içeren bir şırınga tespit ediliyor; üzerindeki izlerin katile ait olduğu anlaşılıyor. Tüm bu kanıtlar sonrasında polis ekipleri, uyuşturucu problemi olan, hırsızlık ve soyguna bulaşan ve yaşlı insanları öldüren bir suçluyla karşı karşıya kaldıklarını anlıyor.
Takip eden süreç içerisinde hayalet katile dair kanıtlar artmaya devam ediyor.
2004 yılında bir soygunda kullanılan oyuncak silahın üzerinde, 2006 yılında bir soygun esnasında camı kırmak için kullanılan bir taşın üzerinde ve yine 2006'da soyulan bir dişçinin camında her defasında katilin izlerine rastlanıyor.
Olay bunlarla da sınırlı kalmıyor, 2003-2007 yılları arasında tam 20 araba hırsızlığı olayında hayalet suçlunun DNA izlerine ulaşılıyor. Hal böyle olunca polisler suçlunun zaman içerisinde önce cinayetten soygunculuğa, sonra da araba hırsızlığına kaydığını düşünüyor. Olaylar iyice ciddiye binince tüm Avrupa genelinde birçok suçlu profili oluşturma uzmanı tam 16 bin saat ekstra mesai yaparak suçluyu bulmaya çalışmak zorunda kalıyor.
2007-2008 yıllarında ‘Yüzü Olmayan Kadın”ın suç yönelimi bir kere daha değişiyor.
Bu yıllarda suçlu, tekrar soygunculuğa dönüyor. 5 farklı ev soygununda katilin DNA izlerine rastlanıyor. Sonrasında yönelimi tekrar değişiyor ve tekrar daha fazla şiddete başvurmaya başladığı fark ediliyor. İlk olarak bir kadının dövülüp soyulduğu bir olayda, sonrasında ise ölü bir hemşirenin arabasında katilin izleri bulunuyor.
Katil hiç hız kesmeden suçlarına devam etmiş olacak ki, kısa bir süre sonra da 22 yaşındayken öldürülen Alman bir polis memurunun cinayetinde rastlanılan izler yine kendisini işaret ediyor. Tüm bunlara ek olarak da içerisinde 3 ceset bulunan bir araçta da bu kadının DNA izleri tespit ediliyor.
16 yıllık bir süreç, 40'tan fazla suç, 6 cinayet... DNA izleri haricinde en ufak bir ipucu yok!
Bu noktada işleri ilginçleştiren bir gelişme ise olayların görgü tanıklarından bazılarının, suçu işleyen kişinin erkeğe benzediğini söylemeleri oluyor. Polis DNA sonuçlarına daha çok güvendiği için, görgü tanıklarının da yanılma ihtimallerinin yüksek olmasını hesaba katarak bu ifadeleri çok önemsemiyor.
Olay tüm Avrupa'da duyuluyor. Medya tarafından ‘Yüz yılın en gizemli seri katili’ ilan edilen bu kadın, beraberinde birçok soruyu sorduruyor: ‘Tek bir kadın, onlarca farklı yöntem kullanarak ve her defasında arkasında sadece DNA izi bırakmayı başararak tüm bu suçları nasıl işliyor?’
2009 yılında kadının peşine düşmesi için en iyi görevlilerden oluşan özel bir tim oluşturuluyor, ancak 3 ay sonra hiçbir ipucu bulunamayınca tim dağıtılıyor. Daha sonrasında katilin yeriyle ilgili bir bilgisi olanlara, haber vermeleri ve sonrasında katilin yakalanması durumunda 300.000 Euro ödül vaat ediliyor. Yine hiçbir sonuç çıkmıyor.
2009'un Mart ayında, polisler Fransa'da bir yangında ölen bir adamın kimliğini belirlemek için DNA örnekleri topluyor. Adamdan alınan DNA örnekleri analiz edildiğinde, oldukça şaşırtıcı bir sonuç ortaya çıkıyor. Çünkü sonuçlar sonrasında gelen profil bir kadına ait, üstelik yıllardır aranılan o hayalet kadına.
Polisler bu sonuçlar sonrasında hemen yeni bir ekipman kullanarak tekrar adamdan DNA örnekleri topluyor, ve bu sefer doğruya ulaşıyor; gelen profil bir erkeğe ait. Tüm bu durumlar sonucu polisler, DNA örneklerini toplamaya yarayan kulak temizleme çubuklarının, muhtemelen üretildikleri fabrikadaki bir kadın nedeniyle kontamine olduğunu anlıyor.”
“Almanya, Avusturya, Fransa olmak üzere Avrupa’da 40 kadar suç mahallinde bulunan aynı DNA izinin suçluya değil de testi üreten şirkette çalışan bir kişiye ait olabileceği şüphesi doğuyor.
Baden Württemberg Adli Tıp Kurumu, çubukların steril olup olmadığıyla ilgili soruşturma başlattı. Bu durumda Baden-Württemberg, Rheinland-Pfalz, Saarland ve Avusturya’da ’hayalet katil’e mal edilen suçlar başka kişi ya da kişiler tarafından işlenmiş olabilir.
Yanlışlığın nasıl ortaya çıktığına gelince. Polis, yanmış halde bulunan bir cesedin kime ait olduğunu araştırdı. 2002 yılında ortadan kaybolan bir siyasi sığınmacıya ait olabileceği şüphesi vardı. Ancak cesedin genetik izinin, ‘hayalet katil’ ile aynı olduğu anlaşıldı. Ceset, uzun süre önce ölmüş birine aitti, oysa ‘hayalet suçlu’ olay yerinde DNA izi bırakmaya devam ediyordu. Sonuç itibarıyla DNA çubuğunun kirli olduğu ihtimali belirdi
Böylece de tarihin gördüğü en ilginç suçlulardan biri olan, aslında var bile olmayan ‘Yüzü Olmayan Kadın’ da adını tarihe yazdırıyor.”
Yani pek çok farklı ülkede işlenen suçlarla ilgili aynı DNA izi vardı ve bu izin sahibi kesin olarak bulunamıyordu.
Yahudiler DNA görünmezliğini bu olayda uygulamışlar ve DNA üzerinden kendilerine ulaşılamayacağını test etmişlerdir. Sonrada bu konuyu kulak çubuğu üreten firmadan kaynaklandığı yalanını uydurarak kapatmışlardır.
Bu önemli bir projeydi Yahudiler için. Soylarının izlerinin silinebileceğini ve DNA üzerinden kendilerine ulaşılamayacağını kendilerince ispatladılar.
Konunun başka bir boyutu daha var. Bu proje ile bağlantılı başka bir şeytani proje daha var ve çok tehlikeli.
Burada kullanacağım iki kelime literatüre ilk defa buradan girecek. Konuyu çok fazla açmadan bu projenin deşifresi için o kelimeleri kayda geçirelim:
Manyetik Biyoloji©
Bu bilinmeyen ve ilk defa açıklanacak bir proje olup Manyetik Biyoloji’de işleyiş şu şekildedir: Yarı sentetik, yarı organik, suni organlar üzerinde etkisi olan bir çalışma. Ne demek bu? Örnek; size implant yapılıyor veya başka suni bir organ takılıyor. Bu da o takılan organa tesir eden ve etkisi altına alan yeni nesil bir çalışma. Diyelim ki Yahudi’ye takılan suni organ ile başkasına takılan suni organ üzerinde aynı etkiyi vermeyen bir çalışma. Bu çalışmayı diğerlerinde ayıran özellik ise kişi veya gruba göre özellik verilebiliyor olması. Bu yarı sentetik yarı organik parçalar isteğe göre yönlendirilebiliyor.
Türk Devleti her şeyin farkındadır. Çöllerdeki, şehirlerin altındaki laboratuvarlarda yapılan Şeytani projelerden haberdardır.
Saygılarımla...
[1] 21.07.2017
[2] https://www.onaltiyildiz.com/?haber,2983
Oktan Keleş, Kulbak Bilge, İlgi Kültür Sanat Yayınları, Sayfa 42.
[3] Buhârî, Cihâd 94, Menâkıb 25; Müslim, Fiten 82
[4] https://onedio.com/haber/tarihin-tanik-oldugu-en-gizemli-seri-katil-hikayesi-heilbronn-hayaleti-708289
[5] https://www.hurriyet.com.tr/dunya/hayalet-katil-hayalet-cikti-11300293
Emir Yıldızdan
buulkem@gmail.com
Twitter:@emiryildizdan
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle