En Sıcak Konular

Tarık C.

Köşe Yazarı
Tarık C.
25 Ocak 2017

Ordan Burdan-7




Ordan Burdan serisinin nicelik olarak küçük, nitelik olarak büyük tesbitleri -çoğu itibariyle- Tarık C.’ye değil, onun muhterem büyüğüne; yani Oktan Keleş’e aittir. Elbette ifadeler bir çok konunun sadece giriş kapısı mahiyetinde yada o kapının zili hükmündedir. Muğlaklık ve bazen şifreyi andıran kısa ifadeler, bu tesbitlerin sahibi olan Oktan Abi’nin kapısının zili -ehil olanlarca- çalınsın diyedir. “Ben sana sadece kapıyı gösteriyorum.” Morpheus 


31 Aralık 2008 tarihindeki konuşmalarımızdan birkaç satır: 


1) Ebu Turab Sırlarından:

Hz. Âdem (as) topraktan yaratılmış. Toprağın hakikati, Hz. Ali’nin (kv) hakikatidir. Dolayısı ile Hz. Âdem’in babası sayılır Hz. Ali. Dolayısı ile bütün insanların…

(Bu babalık elbette bildiğimiz babalık değil. Hakikatler boyutunda bir babalık… Zira Hz. Ali’nin doğumu belli, babası Ebu Talip belli… Ama mana boyutunda Hz. Ali’nin hakikati, tüm insanların olduğu gibi Ebu Talip’in de aslı sayılır. Sanki “Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallarken” ifadesi burada zuhur ediyor. Ebu Turab, “Toprağın babası” demektir. Ebu Turab’dan toprak; topraktan Âdem; Âdem’den de Âdemoğulları; yani bütün insanlık... - Tarık C.)

2) Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) nuru herşeyin aslıdır. Hz. Ali’nin de ve dolayısı ile toprağın da aslıdır. Yani bir nevi toprağın babasının da babasıdır.

(Yanlış anlaşılmasın. Bildiğimiz babalık ve oğulluktan bahsetmiyoruz. Hakikat boyutundaki bir nükteyi, bir inceliği izah etmeye çalışıyoruz. - Tarık C.)

3) Hz. Âdem’in bedeni; yani toprak kısmının hakikati Hz. Ali’den;

ruhu ve bedeninin aslının aslı Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’den gelir.

4) Herhangi bir kafirde bulunan cesaret vasfı bile, o kafirin mayasında toprak olduğu için ve toprak da Hz. Ali’den olduğu içindir.

(Aklıma Braveheart filmi ve William Wallace geldi. Ondaki cesaretin dahi Hz. Ali kaynaklı olması ne güzel ve ne derin bir nükte… - Tarık C.)

5) Elimizdeki 5 parmağın 4’ü halife efendilerimizle; başparmak ise Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile alakalıdır. Yumruk yapınca secde eder 4 parmak. Başparmak etmez. Onların önündedir.

(Buradaki secde manası itaat, başparmağın etmemesi ise onun imametine işarettir. En doğrusunu Allah bilir. Bu ifadelerim, üzerinden bir hayli zaman geçtiği için (8 sene kadar) benim tam aktaramamdan kaynaklı bazı hatalar içeriyor olabilir. Ama hepten kaybolmalarına gönlüm elvermediği için, bu ihtimali göze alarak bu halleri ile paylaştım. Akla takılan ve yadırganan ifadeler olursa, onlar benim bu kusurlu ifadelerime yada konunun derinliğine ait olabilir. Bu durumun gözden uzak tutulmamasını okuyucularımızdan rica ederim. - Tarık C.)

6) Hz. Ali, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından niye çok seviliyor?

Meşhur hadisedir:

Birgün ashab Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’den Hz. Ali'yi niçin çok sevdiğini sordu. Hz Peygamber o anda mecliste bulunmayan Hz. Ali'yi çağırmaya adam gönderdi ve orada bulananlara sordu:

- Birisine iyilik etseniz, o da size kötülük etse ne yapardınız? Cevap verdiler:

- Yine iyilik ederiz. 

- Yine kötülük yapsa?

- Biz yine iyilik ederiz? 

- Yine kötülük yapsa?

Ashab cevab vermedi, başlarını öne eğdiler. Bunun anlamı kötülüğe kötülükle mukabele etmesek bile iyilik yapmaya devam etmeyiz, demekti. 

Bu sırada Hz. Ali o meclise geldi. Rasulullah Hz. Ali'ye sordu:

- Ya Ali, iyilik ettiğin biri sana kötülük etse ne yapardın? 

- Yine iyilik ederdim.

- Yine kötülük yapsa? 

- Yine iyilik yapardım.

Hz. Peygamber soruyu tam yedi defa tekrarladı. Hz. Ali yedi defasında da "yine iyilik ederdim" diye cevap verdi. Ashab, 

- Ya Rasulallah, Ali'yi çok sevmenizin sebebini şimdi anladık, dediler.

(http://www.sevde.de/Kissadan_his/Kissadan1.htm )

Bir diğer hadisede ise bir savaş esnasında Hz. Ali bir kafiri yere yatırıp tam onu öldüreceği esnada, kafir onun yüzüne tükürür. Allah için cihad eden Hz. Ali, kendi nefsinin araya girme ve ihlası yitirme endişesine binaen, kafiri öldürmekten vazgeçer. Bundan etkilenen kafir müslüman olur. Bilinen bir hadise olduğu için detaya girmiyoruz. 

7) Afv ve bir insanın hidayet ile dirilmesi…


Toprağa tükürdüğünde toprak sana bir şey yapmaz ve gizler, örter onu… Aynı zamanda hayat veren, bitiren (bitki gibi)bir şeydir. Ölü, orada hayat bulur. Aynı tüküren ve sonra dirilen kafir gibi…

(Konunun ciddiyetine inşallah aykırı görmezsiniz. “İkinci Bahar” dizisinden etkilendiğim bir sahneyi, konu ile irtibatından dolayı paylaşmak istiyorum. 

http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/230605/ikinci-bahar-vakkas-antep-sofrasini-yakar-unutulmaz-sahne 

Tevafuğa bakın ki, yine bir kötüyü afveden ve afvetmesi ile ölü gönüllü kötüyü dirilten bir Ali; hem de Ali Haydar var. Detaya girmeyeyim. Yapılan kötülüğe misliyle karşılık vermek bir yana, kendi canını riske atarak o kişinin hayatını kurtarır. Maddi bedeni bir yana, belki ebedi hayatını kurtararak da onun manen dirilmesine vesile olur. Şener Şen’in nâra atarak ateşe girme sahnesi, bilmem sizin de gözlerinizi doldurur mu? - Tarık C.)  

8) Önemli bir hikmet şu ki, Hz. Ali, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in mescidde ona “Ebu Turab” lakabını vermesinden sonra bu hakikati; yani kendi ile ilgili toprağın babası olma hakikatini anlamış ve yukarıda geçen iki hadise bu idrakten sonra gerçekleşmiş; daha önce değil.

(Hz. Ali’nin mescidde niye mahzun bir şekilde uzandığını ve Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) mescidi şereflendirme meselesinin detayını siyerden öğrenebilirsiniz. Ama hikmete bakın ki, Hz. Ali’nin o mahzun hali, kendi ile ilgili büyük bir hakikatin zuhuruna davetiye olacakmış… O en çetin “Hüzün senesi”nde de Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Mirac yolculuğuna davet almış ve o en kutlu seyahat ile Hakikatler Hakikatine vâsıl olmuştu. İnsan için ne kadar ümitlendirici bir hikmet değil mi… Madem gecelerden sonra, sürprizleriyle gündüzler de gelirmiş, niye kendimi yeisin (ümitsizlik) karanlıklarına salayım ki… Eğer bu ifadelerimde cahilliğimizden kaynaklı yanlış ifadeler kullanmış isem Rabbim beni afvetsin. - Tarık C.)

 

Tarık C.

tarkci@gmail.com

06.01.2017 



Bu yazı 5,253 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Ekim 2018 2 Aralık 2014 Olayı
    • 20 Temmuz 2017 Ordan Burdan-15
    • 28 Haziran 2017 Ordan Burdan-14
    • 20 Haziran 2017 Ordan Burdan-13
    • 10 Mayıs 2017 Ordan Burdan-12
    • 22 Nisan 2017 Ordan Burdan-11
    • 21 Mart 2017 Ordan Burdan-10
    • 5 Mart 2017 Ordan Burdan-9
    • 8 Şubat 2017 Ordan Burdan-8
    • 25 Ocak 2017 Ordan Burdan-7
    • 28 Aralık 2016 Ordan Burdan-6
    • 25 Kasım 2016 Ordan Burdan-5
    • 28 Aralık 2015 Ordan Burdan-4
    • 5 Kasım 2015 Ordan Burdan-3
    • 5 Kasım 2015 Ordan Burdan-2
    • 10 Mart 2015 ORDAN BURDAN-1
    • 26 Kasım 2014 Surete Aldanmak
    • 14 Kasım 2014 Kalperenler
    • 1 Ekim 2014 Yol
    • 21 Ağustos 2014 Oxford’a “HAYIR!” Diyorum!

    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    10,276 µs