Rusya başbakanı Dmitri Medvedev'e mektup yazan Petersburg Yasama Meclisi üyesi Vitali Minolov, Rusya'da İstanbul'un adının resmi olarak "Konstantinapolis" olarak değiştirilmesini istemiş.
Niye bu teklifler sürekli gündemde tutuluyor? Hala İstanbul üzerinde emeli olanlar var.
Şimdi:
İstanbul ismi tarih boyunca birçok kez değişmiş ve ahir zamanda yine ilk ismine yani İstanbul’a kavuşmuştur. İstanbul şehri de tarih boyunca birçok milletlere ev sahipliği yapmış ve ahir zamanda yine ilk sahibine yani Türklere kavuşmuştur.
Münir Derman Hazretleri, “efsanelerde hakikatler gizlidir” der.
Aşağıdaki bölümü ister efsane, ister gerçek olarak okuyun. Türklerin ilk şehri İstanbul’a bir de böyle bakın. Zaten bugün çıkan arkeolojik bulgular da İstanbul’un Türklere ait olduğunu söylüyor, ama daha neler çıkacak neler…
Buraya şunu da ekleyelim bazıları hala Türklerin soyunu Yafes’e dayandırıp, orada bitiriyorlar. Yahudi kaynaklarını hala kullananlara sormak lazım, ya Yafes’ten öncesi?
Efsane’den Gerçeğe:
“Âdem (as)’ın yeryüzüne indirilişinin ikinci bin yılı idi. Âdem (as)’ın torunları, Âdem (as)’ın talimatıyla yeryüzüne dağılmaya başlamışlardı. Âdem (as)’ın 19. Nesilden torunu TURK de Adem (as)’ın vasiyet ettiği topraklara maiyeti ile birlikte gitmişti. Gitmeden evvel de dedesi Hz. Âdem’in mezarını son bir kez daha ziyaret etmişti. Turk’un maiyeti ile birlikte gittiği topraklar, bugün coğrafî olarak değişikliklerine uğramış olan İstanbul’dur. Şehirdi demiyoruz çünkü İstanbul’u TURK kuracaktır.
…
Turk’un bu topraklara (İstanbul’a) gelişi yüzyıl kadar olmuştur. Turk’un bir oğlu olmuş ve o da 40 yaşlarına gelmiştir. Bu oğul diğer oğullarından farklıdır. Diğerlerine benzemez, erdemli, salih ve bilge bir kişidir. Diğer kardeşleri çok cesur ve sadıktırlar.Ama bu oğlunun farklı meziyetleri vardır. Turk, bu oğlunun adını rüyasında gördüğü gibi İSTANBUL koymuştur. Bu isim zamanla bulundukları toprağın ve şehrin ismi olacaktır. Bu oğlun ismi, daha sonra Yaratıcı’dan ilim alan ve dünya zamanlarında değişik zamanlarda Yaratıcı’nın muradıyla icraatlarda bulunacak ‘HIZIR’ diye anılacak olan isimdir. (*)
…
http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=2145
Dedik ya, Türklerin ilk şehri İstanbul birçok milletlere ev sahipliği yapmış, ama ahir zamanda yine asıl milletine dönmüştür.
Bunu hala hazmedemeyenler var, hala İstanbul’u Konstantinapolis olarak görmek isteyenler var.
Şimdi yine Oktan Keleş’in araştırmalarından birine daha bakalım. Daha Ayasofya yokken, oranın HUN TOPRAĞI olduğuna dair VATİKAN BELGELERİNE bakalım:
“Ayasofta’nın bulunduğu yer bile bir zamanlar HUN toprağı sayılıyordu. Bunu Vatikan arşivleri söylüyor.Ayasofya ortada yokken, temelinin Türklere ait olduğunu arşiv belgeleri söylemektedir.
1664 basım Papa Clemens imzalı iki cild kalın kitap var Vatikan Arşivlerinde .
Alessandro Sperelli’in gravürlerinde Sultan Ahmet’teki Mısır’dan gelen taş vardır ve ilk Bizans Kilisesi Aya İrini de açıkça görülür Nova Roma İstanbul’un geçiş adıdır ve Costantinapol yazar. Resimde ayrıca Hun atlıları; 4 savaş atı ve 4 kımız sağılan kısrak vardır. Çadırda Göktürk harfleri vardır ki bu harfler bu gün Ayasofya’nın ikinci katında aynen bulunmaktadır. (Sanki gizli bir el onları Ayasofya'ya nakşetmiştir.)
…
Saptırılmış şekilde yani asıl Aya İrini eski pagan tapınağı üzerine yapılmıştır duvarın hemen yanı Hun otağıdır. Yani Hun toprağıdır. Bu arşiv belgesi bize neyi anlatıyor; bugünkü Ayasofya temeli, toprağı, Vatikan arşivlerindeki belgelerde de TurkuHunas olarak geçmektedir. Ve burası konsolosluk gibidir. Daha sonraki yıllarda 1.Ayasofya tahtadan yapılıp, yok olmuştur. Bugünkü Ayasofya çok sonra yapılmıştır. Nereye? Türk topraklarının üzerine… O günlerde her medeniyet, başka yapıların üzerine kendi yapılarını yaparlar.
Bugünkü Ayasofya daha ortada yokken, Ayasofya’nın bulunduğu yer Türk toprağıdır. Bunu da Vatikan arşivlerindeki yukarıdaki belgeden öğreniyoruz. Yani Fatih bizim olanı geri almıştır. Hıristiyanlık açısından Ayasofya önemlidir algısı bilinçlidir.
Bu belgeler açıkça Ayasofya’nın Hıristiyan dünyası için aslında teolojik kutsal bir anlam taşımadığını ispat ediyor. Bugün Ayasofya meselesi Hıristiyan dünyasının meselesi algılatmalarıyla en azından müze konumunda tutulması sağlanıyor. Hatta burası kilise olarak açılsın diyen hainler, ahmaklar bu algının bilinçli veya bilinçsiz piyonlarıdır.
Sonuçta Ayasofya yani Fetih Camii zaten kılıç hakkıdır ve zaten bizimdir. Bu çalışmanın gayesi, bütün dünyaya bu mabedin Hıristiyan dünyasının malı gibi sunulmasını kanıtlarıyla ortadan kaldırıyor. Bu safsata şimdiye kadar başarılı olmuştu ama artık bu belgelerden sonra bu algıda yıkılacaktır. Çünkü konjonktüre göre Hıristiyanlar bu algıyı da kullanıyorlar. Katolikler Ortodokslar'a karşı Ayasofya’yı cami olarak açın demekten çekinmiyorlar.
Kısacası Ayasofya daha yokken arsası binlerce hektarlık alan Hun Türklerinindi. Fatih bizim olanı bir kez daha geri almıştır.
Devamı resimler ve daha geniş bilgi için:
http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=3373
Dünyada ahmak mı yok, İstanbul’u hala Konstantinapolis olarak görmek, öyle anılmasını isteyenler var.
Bütün bunlar bize bir şey anlatıyor, İstanbul zaman zaman el değiştirse de Türklerle bağı hiçbir zaman kaybolmamıştır. AHİR ZAMANDA yine SAHİBİNE kavuşmuştur.
Oktan Keleş’in bu belgeleri önceden yayınlanması boşuna değil. Bu tartışmalara belgelerle önceden cevap vermiştir.
Biz uyumuyoruz, uyuyanları da uyandırmıyoruz:
Ama hala rüya görenler:
Rus Meclis üyesinden skandal İstanbul önerisi!
Rusya başbakanı Dmitri Medvedev'e mektup yazan Petersburg Yasama Meclisi üyesi Vitali Minolov, Rusya'da İstanbul'un adının resmi olarak "Konstantinapolis" olarak değiştirilmesini istedi.
Rus devlet tv kanalı Russia Today'nın haberine göre, milletvekili Vitali Minolov Başbakan Medvedev'e gönderdiği mektupta, "İstanbul'un tarihi adına dönüşü halkımızın şehrin trajik kaderini hatırladığının sembolü olur" dedi.
Minolov'un, Dmitri Medvedev'e İstanbul'un isminin Rus yapımı haritalarda ve devletin ders kitaplarında "Konstantinapolis" olarak anılmasını savunduğu mektupta kentin "modern ismini reddetmediklerini" ancak "şehrin tarihi ismine dönüşünün Rus halkı açısından tarihi önem arz ettiğini" öne sürdü.
Şimdi:
Bu arada şunu da not olarak ekleyelim; İstanbul ile ilgili ilk tarihi bilgilerde M.Ö 3.500'lere kadar yerleşim olduğu söyleniyordu. Yeni Kapı kazılarından sonra bu M.Ö 8.500'lere çıktı. Bakalım ne zaman 20.000 seneye çıkacaklar?
İlhami Abi’nin anlattığı şu cümlelere dikkatlerinizi tekrar çekmek istiyorum:
“İstanbul Boğazı’nın dibi didik didik araştırılıyor. Çok sırlara vakıf olunuyor; ama gizleniyor. Tüp geçitte birçok medeniyetin tünelleri ve kalıntıları bulundu; ama unutturuldu ve gizlendi.”
http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=676
Emir Yıldızdan
Twiter:@emiryildizdan
19.06.2016
(*) Oktan Keleş’in Deruni Devlet-Kutsal-Halı Kitabından.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle