Kuşkusuz ‘On Altı Yıldız’ sitesini farklı kılan pek çok özellik sayabiliriz. Oktan Keleş ismi ile özdeşleşen sitemiz; yayınladığı belgeler, araştırmalar, görüntüler ve ilk defa açıklanan bilgilerlerle milyonlarca insana ulaştı.
Söylenceler, mitolojiler, kaybolmuş kadim bilgiler zamanı gelince ‘hakikati’ ile kendini gösteriyor.
Gündelik hayatın, telaşın arasında ‘hikmeti’ aramayı bıraktık. Mümin’in yitik malı olan ilimi bulmak için yola çıkmadık. Tefekkür denizlerine yelken açmadık…
Artık yeni bir devir başladı; hikmeti ve yitiğini arayanlar var, tefekkür denizlerine dalanlar var... Kalperenler var amma düşman yine amansız takipte...
İç ve dış hainler, bilerek veya bilmeyerek kadim düşmanımızla işbirliği içersinde…
Herkesin bir hedefi elbette var…
Herkesin bir hesabı varsa, biz hep diyoruz: Allah’ın da bir hesabı var. Muradullah var...
Bize yanlış istikameti gösterenler de elbette olacak. Üstelik onlar kendilerini doğru yolda olduklarını sanarak, doğru yolda olanlara ‘yanlış’ yoldasınız deme cüreti içerisinde olacaklar… Oysa hakikat bambaşka, hikmet bambaşka. Hz.Musa (as) ve Hz. Hızır arasındaki olayları hep aklımızda diri tutalım…
Dünya’yı masmavi gökyüzü olarak düşünürsek, Türkiye ortada Ay-yıldız gibi parlıyor.
Türk milleti kadim görevine dönüyor…
Bu görevin zahiri ve batıni yönleri ehillerince biliniyor. Bilinen ve bilinmeyen nice ehiller işbaşında…
Unutturulan kadim geçmişimizin ‘kod’larını çözmemizi engelleyenlerin bundan sonra işleri daha da zor. Çünkü Kalperenler zuhur etti Allah’a şükür ki…
Atatürk’e dil uzatan İngiliz uşakları, deliler ve ajanlar hep var oldu. Bazen hakikat apaçık ortada iken, monşer kulelerinde gözleri bağlı yaşadılar.
Onlara derim ki, Atatürk hiçbir şey yapmadıysa, size bir vatan bıraktı. Dünya’nın incisi bir vatan. Vatansızlar ne bilir vatanın kıymetini…
Ata’nın da, vatanın da kıymetini bilenler var çok şükür ki…
Aklımıza sığdıramadığımız o kadar şey var ki? Ama Gönlümüzün genişliği bizim de farkımız …
Siz ister hikaye diye okuyun ister gerçek diye…Nasıl olsa bir gün hakikat ortaya çıkacak:
Başlayalım:
Gazi Paşa bir gün yanında yaverlerinden birisi ile yolda giderlerken, Ankara’da Ulus’ta bir kahvenin önünde nargile içmekte olan Arabacı İsmail Efendiyi görür ve İsmail Efendi’ye asker selamı verir:
Yaver şaşırır, Atatürk neden bu kişiye asker selamı vermiştir? Gazi Paşa’ya sorar:
-Paşam, neden bu sakallı ihtiyara asker selamı verdiniz?
Atatürk:
-Bizim yapamadığımız inkılapları bu zat yapıyor.
Der.
Yine Melami Arabacı İsmail Efendi’ye ‘içte ve dıştaki düşmanların Atatürk’ü öldürmek isteyebileceklerini’ söylerler.
Melami Arabacı İsmail Efendi:
-Atatürk benim tasarrufum altındadır , benim suretimdir , ona kimse dokunamaz.
Demiştir.
Melami Birliği kadim görevinin başında.
Bu kaynak kurudu mu sanırsınız?
Arabacı İsmail Efendi ve Atatürk arasındaki bağı biz 1902 yılına götürelim:
Oktan Keleş’in yayınlanmayan Kulbak Bilge-2’den bir kare 16 Yıldız okuyucuları için:
Emir Yıldızdan
Twiter:@emiryildizdan
01 Mayıs 2016
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle