Tohum Savaşları[1]
“Eğer petrolü kontrol ederseniz ülkeleri kontrol edersiniz, eğer gıdayı kontrol ederseniz insanları kontrol edersiniz.”
Henry Kissinger
Bilindiği gibi, İsviçre ve Fransa sınırı yakınlarında kurulu, European Organization for Nuclear Research (Avrupa Nükleer Araştırma Organizasyonu) (CERN)’deki Atlas Deneyi için Türk Bilim insanlarından oluşan bir ekip kurulmuş ve bu ekip oradaki çalışmalarda yer almıştı. Basında isimleri çıkan bu bilim insanlarımızdan Prof. Dr. Engin Arık 30 Kasım 2007 tarihinde Isparta yakınlarında düşen bir yolcu uçağında hayatını kaybetmişti.
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engin Arık'ın ve ekibi Atlas Deneyi'nde çalışıyorlardı.
CERN ekibinin öldürülme sebeplerini biliyoruz.
Türkiye'de Tohumculuk Bankası için de bir ekip kuruldu. Ancak bu ekibin, CERN Deneyi'ndeki gibi isimleri deşifre edilmedi. Kurulan bu ekipte yer alanların isimleri hiçbir şekilde basında yer almadı. Tohumculuk ve gıda güvenliği alanında faaliyette bulunan bu ekip, Türkiye'deki orijinal tohumları topluyor, çoğaltıyor ve bilinmeyen yerlerde depoluyor. Türkiye için hayati öneme sahip tohumlar, gıda güvenliğimiz için güvenli yerlerde depolanmış durumdadır. Kurulan bu ekip, çalışmalarını çok gizili bir şekilde sürdürmektedir. Bu konuda çalışmaların olduğunu 'sezenler', ekibe ulaşamadıkları için ilginç yöntemlerle bu ekibe ulaşmaya çalışmaktadırlar.
Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar çabaları beyhudedir.
Son zamanlarda bazı kişilerin bitkilerle ilgili "asıl branşları olmamasına rağmen- televizyonlarda ve basında oldukça sık yer aldığını ve hatta kitaplarının çok sattığını görmekteyiz. Yazılı ve görsel basında öne çıkan bu kişiler, bir nevi çığırtkanlık[2] yapmaktadırlar. Yapılan bu çığırtkanlık elbette boşa gidecektir. Ancak o çığırtkanlara da buradan sesleniyoruz: “Tuzak kurmayın, hile yapmayın. Bu ekibi deşifre edemezsiniz.”
Bizim burada kurulan bu ekipten söz etmemizin sebebine gelince; milletimizin içi rahat olsun. Zannedilmesin ki Devletimiz hiçbir çalışma yapmıyor, gıda savaşlarına hazırlıklı değil, tohumculuk konusunda bir hazırlığı yok. Sanılmasın ki tohumculuk konusunda piyasayı başıboş bıraktı? Türkiye için çok önemli bir konuda duyarsız davranılıyor sanılmasın diye bu küçük açıklamaları yapıyoruz. Davulla zurnayla yapılmaz bazı işler. Hayran olduğunuz ülkelerin çalışmalarına karşı, en âlâ çalışmalar bizde de yapılıyor. Devlet ve Hükümet farklı kavramlardır. İçiniz rahat olsun. Bu ekip dışında da, tohumla ilgili çalışmaların yapıldığını basından öğrendik.
Ülkemizin geleceğini yakından ilgilendiren gıda güvenliği konusunda bu önemli çalışmayı yapanlar, Anadolu'nun bir köşesinde bir bahçıvan da olabilir, şehrin göbeğinde başka bir meslek erbabı da…
Tohumculuğumuzu yok etmek isteyenlerin önemli adımlar attıklarını, belli aşamaya kadar planlarını uyguladıklarını söyleyebiliriz. Ancak İsrail'in ve şeytanilerin bir planları varsa bizim de onlara karşı planlarımız var.
Gıdaların genleriyle oynayarak öyle tohumlar yapıyorlar ki, böcekler sadece o tohumları yemiyor, onların ürettikleri tohumlar dışındakileri yiyor. Kendi tohumları dışındaki hububatı yok eden virüsler geliştirdiklerini biliyoruz.
Varsın onlar başardıklarını sansınlar. Anadolu'nun tokadı onların yüzlerine her zaman inecek kuvvete ve etkiye sahiptir. O tokat bir kez inince de artık bir daha ortalığa çıkamazlar. Türk Devleti büyük bir devlettir, bu millet büyük bir millettir.
Anadolu köylüsüne, çiftçilerimize de buradan bir uyarı yapmak lazım: Tanımadığınız insanlar, özellikle de yabancılar, köyünüzde kasabanızda sizlerin önem vermediğiniz bitkileri topluyorlarsa bunları hemen güvenlik güçlerine ihbar edin. Güvenlik güçlerine bu şahısların çalışmalar yaptıklarını acilen bildirin. Çünkü bunlar tohumlarımızı, bitkilerimizi toplayarak bir nevi karşı silah yapıyorlar. Orijinal tohumları toplayıp kaçırıyorlar.
Türkiye'de bazı sivil toplum kuruluşları da tohum savaşlarına karşı bazı yöntemler geliştirmişlerdir. İşte bunlardan biri olan Pembe Domates Ağı (PDA) hakkında bir yazarımız şunları söylemektedir:[3]
“PDA'nın pembe domatese sahip çıkması, Anadolu'da yetişen 3 binden fazla endemik/kendine has tarımsal bitki türünün korunması açısından da çok önemli. Çünkü binlerce yıldır bu topraklarda yetişen ve henüz lezzeti bozulmamış türler, 2011'de yürürlüğe girecek 'Tohumculuk Yasası' ile yok olma tehdidi altına girecek.
Bu tehlikeyi gören Ziraat Odaları, Anadolu çiftçisine kurulan tuzak konusunda sivil toplumu harekete geçirmeye çalışıyor.
Pembe domatesin yok olmasına karşı örgütlenen PDA, 'Tohumculuk Yasası'na karşı da etkin bir kampanya yürütüyor.
2006 yılında çıkan 5553[4] sayılı yasa, 2011'den itibaren ancak 'kayıt altına alınmış tohumların' ekimine olanak tanıyacak. Tohumuna patent alamayan çiftçiler ise, tekel durumundaki uluslararası şirketlerin insafına terk edilecek. Dünya tohumculuğu 6 büyük tekelin elinde bulunuyor, Türkiye'de tohum ıslahı yapan şirketlerin yüzde 90'ını ise bu tekeller oluşturuyor.
2011'den itibaren kayıt altına alınmamış tohumlukları satan köylüler, ağır para cezasına çarptırılacak ve el konulan ürünler imha edilecek. Böylece Anadolu'nun zengin türleri doğallığını yitirecek.
Gözlem Gazetesi'nin Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır'la görüşerek yayımladığı haber, Türkiye'nin 2007'de üye olduğu Uluslararası Yeni Çeşitleri Koruma Birliği'nin (UPOV) dayatmasıyla buğday başta olmak üzere biyoçeşitliliğin yok olma tehlikesine dikkat çekiyor.
Oysa Anadolu'da yetişen 11 bin farklı bitki türü, Avrupa'nın toplamı kadar.
Ziraatçiler, UPOV üyeliği ile Türkiye'nin genetik çeşitliliğinin yağmalanacağını; tarım ilacı ve gübre kullanımının yaygınlaşmasıyla toprakların, ürünlerin, suların kirleneceğini; sağlıksız kuşaklar yetişeceğini savunuyorlar.
Tohumculuk Yasası'na 'dur' denilmeli.
'Biyogüvenlik Yasası' da süratle Meclis'ten geçmeli.
Yaşasın PDA hareketi, pembe domateslerin özgürlüğü.
Bütün bunlara hak vermemek elde değil. Tohumculuk Kanunu'nun sakıncaları ile ilgili geniş tartışmalar yapılmış[5] hatta söz konusu Kanunun Meclis Genel Kurulu'nda kabulü sırasında da bu tartışmalar devam etmişti.[6]
Tohum savaşları devam ediyor…
[1] 24.12.2009
[2] Çığırtkan denen kuşlar, uzaktan yaklaşan sürüyü işitince öterek hemcinslerine cevap vermeye başlarlar. Bunu duyan sürü de güvenli bir yer olduğunu zannederek dikseye inerek, tuzağa yakalanmış olurlar. Başka bir ifadeyle çığırtkan; bir kafes içinde av yerine bırakılan ve kuşları yakalamada çığırtkan olarak kullanılan kuş.
[3] https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/derya-sazak/pembe-domates-agi-1082067
[4] https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/11/20061108-1.htm
[5] http://www.tarimsal.com/tohumculukyasasitartismalari.htm
[6] http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=1955&page=2
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle