“Kuş gribi bahanesiyle ekolojik dengenin bel kemiği
kırsal kümes hayvancılığını yok ettik!”
Türkiye coğrafyası, her ne kadar biz farkında olmasak da, tüm dünya devletlerini kıskandıracak kadar güzel bir coğrafyadır. Bu güzelliğe, Türk milletinin her bakımdan zenginliğini de katacak olursak, bizim için ebedi vatan olması daha da anlam kazanmaktadır.
Napolyon'un meşhur bir sözü vardır; “Dünya eğer tek devlet olsaydı, başkenti İstanbul olurdu.” Bunun içindir ki Türkiye, hep sorunlarla boğuşmaktadır. Hep ayağına çelme takılmaktadır. Gelişmesi ve kendi ayakları üzerinde durması hep engellenmektedir. Türkiye'nin tam anlamıyla ayakları üzerinde durması demek, tüm Türk milletlerinin ve İslam âleminin ayağa kalkması demek. Bunu her ne kadar birçoğumuz fark edemesek de, Türkiye üzerine oyun kuranlar, bunu bizden de iyi bilmektedirler. Bunun için her alanda Türkiye köşeye sıkıştırılmak istenmektedir. Bu güçler, ellerine geçen en ufak fırsatı aleyhimize kullanmaktan çekinmemektedirler. Küçük bir hareketle, adeta domino taşları misali yüzyıllık birikimlerimizi bir anda boşa çıkarmaktalar. Bu oyunları bozan, çok şükür, vatan sevdalılarımız, kendini bu millete adayan gül kokulu insanlarımız var. Ama bizlerin de her anlamda o güzel insanlara destek olmamız gerekmez mi? -En azından dua ederek-
Bu girişten sonra gelelim bu oyunlardan birine: Kanatlı Hayvancılığımızın Yok Edilmesi ve Kene Vakaları.
Kuş gribi (Sağlık Bakanlığı sitesinden daha geniş bilgi alınabilir.[2]) bahanesiyle bizim kanatlı hayvan neslimiz yok edildi. Burada bir parantez açarak şunu söylemek gerekir. Bu olayı tabii ki ciddiye alacağız ve gerekli tedbirleri uygulayacağız. Ama kuş gribini bahane ederek tüm kanatlı hayvanlarımızı yok etmeye kalkmak, işte bizim karşı çıktığımız nokta bu. Bu coğrafyada binlerce yıldır yaşayan yerli tavuk ırkları, hastalıklar başta olmak üzere her türlü iklim ve çevre şartına uyum sağlamış olup birkaç vaka ile bu nesli yok etmek, adeta altın yumurtlayan tavuğu kesmek gibidir. Kuş gribini bahane ederek bizim köylerimizdeki tüm yerli kanatlı hayvanlarımızı yok edenler, önümüzde tek seçenek bırakıyorlar: Entegre tesislerdeki tavukları alın, entegre tesislerde yetiştirilen kanatlı hayvanların etini tüketin. Oysa bu tavukların hastalığa daha çabuk yakalandıkları ve etlerinin kırsal alanda yetişen tavuklara göre daha sağlıksız oldukları bilinen birer gerçek.
Bakın bu konuda konunun uzmanı olan Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Kanatlı Hayvanlar Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Kırıkçı, ne diyor:
“Entegre tesiste, dış koşullardan arındırılmış yapay bir ortamda beslenen yumurta tavuklarına, sadece bol miktarda yumurta yapması için yem verilir. Vücut dirençleri son derece zayıf olan ve birer yumurta makinesi gibi görülen bu tavuklar zaten yolunmuş gibi duran tüyleriyle dikkat çeker. Bu tavuklar, ucuz olmaları nedeniyle köylüler tarafından da besleniyordu. Ancak, köye has yerli tavuğun hastalıklara karşı direnci, aslında çoğunun üzerinde tek bir tüy bile bulunmayan, entegre tesislerden çiftçiye satılan tavuklardan çok daha yüksek. Buna karşın, kuş gribinin, açık alanda yetiştirilen tavuklarda görülmesi sanki tek suçlu köy tavuğuymuş gibi gösterilmesine neden oldu.”
“Kuş gribi, aslında entegre tesislerden çok, hayvansal proteinini tavuklardan karşılayan köylüleri vurdu. Dar gelirli köylünün dengeli beslenmesini sağlayan unsur, neredeyse tek başına tavuktu. Aynı zamanda hayvansal proteinin en önemli özelliği, beyin fonksiyonlarını düzenlemesi ve çocuklarda beyin gelişimini sağlamasıdır. En önemli protein kaynağından mahrum olan köylülerimizde ortaya çıkan protein açığı kapatılmalıdır. Bu nedenle, yetkililerin köylüye hayvansal protein desteği sağlaması gerekiyor.”
“Kuş gribi görülen yerlerde vatandaşların kümeslerindeki tavukların tamamı bir bir toplanıp yok edilmektedir. İtlaflar yapılırken genetik yapıları Türkiye şartlarına tam olarak uyum sağlamış bu tavuk türlerinin yok olmaması için gerekli tedbirler alınmalı.”
Hocamız böyle diyor. Peki biz ne yaptık? Önce, Tavuk Aşıları Üretim ve Tavuk Hastalıkları Araştırma Enstitüsü'nü kapattık. Gerekçe: zarar ediyordu. Şimdi kâra mı geçtik? Bunun gibi yerli üretim yapan enstitülerimiz sessiz sedasız kapatıldı. Serbest piyasa ekonomisinin kurallarına uyduk(!)
Peki kuş gribinden şimdiye kadar Türkiye'de ve dünyada kaç insan hayatını kaybetti? (Aaşağıdaki linkten bu verilere detaylıca ulaşabilirsiniz[3])Türkiye'de 4, dünyada ise 245. Peki bu konu neden bu kadar abartılıp panik ortamı yaratıldı? Bu durumu kullananlar, önce tavukçuluğumuzu yok ettiler, ardından daha sağlıksız olan entegre tesislerde üretilen hayvanları tüketmemizi sağladılar ve keneleri toplayan tavuklar, köylerde yok edilince kene vakalarında artışlar meydana geldi.
‘Melekler Ağlarken’[4] kitabında, gönül eri İlhami Abi diyordu ki: “Farz et ki birileri atıyor bu keneleri. Peki, bunların buralarda yaşaması için gereken ortamı da biz hazırlamadık mı? Kuş gribi bahanesiyle ekolojik dengenin bel kemiği kırsal kümes hayvancılığını yok ettik. O keneleri atanlar şunu da iyi biliyorlardı: Bunları buralara atsak bu kenelerin yaşaması için gerekli ortamı da sağlamak lazım. Konu sadece kene değil. Yerli doğal kanatlı hayvanların neslini keserek biyolojileri ve genleri ile oynanmış tavuk, piliç görünümünde hastalık unsurlarını bizlere satıp yedirmek istiyorlar.”
Onlar kene atar, bizim tavuklar da yer(di).
Ya şimdi? Atılan keneleri kim toplayacak?
Tavuklar toplamayınca ne oluyor? Kene vakaları yayılıyor. Bunun yanı sıra biz sağlıklı tavuk yemiyoruz ve başka hastalıklara yol açan bir beslenme düzenine geçiyoruz. Beslenme alışkanlıklarımız değiştikçe hastalıklar da artmaktadır. Hastalıkların artması yanında, daha önce olmayan hastalık çeşitleri de ortaya çıkmaktadır.
Adeta her şey tek tuşla kontrol edilebilir hale geliyor. Hastalıklar, ilaçlar vs.
Kırım Kongo hastalığının “Biyolojik terör ajanı olarak GATA'da kaydı olduğu” söyleniyor. Tüm bu zincirlere baktığımızda aksi düşünülebilir mi? Savaş sadece cephede olmuyor. Artık o hale getirildi ki, tek tuşla ülkelerin sistemleri kontrol edilebilir duruma getirildi dememizin sebebi bu. Bu olaylar, zincirleme birbirine bağlı.
Kırım Kongo hastalığında (Bakınız Kırım Kongo ile ilgili Sağlık Bakanlığı sitesinden daha geniş bilgi alınabilir.[5])Şimdi bizim yerli tavukçuluğumuzu ya da daha geniş anlamıyla yerli kanatlı hayvancılığımızı yok edenler, hastalıkların ve kene vakalarının artacağını bilmiyorlar mıydı? Elbette biliyorlardı ve o plana göre hareket edildi. Maalesef bu planı göremeyenler de bilmeyerek de olsa onların amaçlarına hizmet etmiş oldular. Gündemde bu kadar tutulan Kırım Kongo hastalığındaki vaka ve ölüm sayıları nedir diye baktığımızda ise 2007 istatistikleri ile 33 vatandaşımızın hayatını kaybettiği görülmektedir. İnşallah bu rakamlar artmaz.
Medyada bu kadar yaygara koparanlar, Türkiye'deki trafik kazalarındaki ölümleri neden görmezlikten geliyorlar? Onları sıradan olaylar gibi gösterip keneden ölenleri neden manşet yapıyorlar? İkisi de can değil mi? Niye böyle bir ayrımcılığa gidiyorlar? Sahi neden?
Kuş gribine sebep oluyor bahanesiyle tüm yerli/yerel tavukçuluğumuzu yok edenler, trafik kazalarına sebep oluyor diye arabaları da yok ediyorlar mı? Onların mantığına göre edilmesi lazım! O zaman şehirlerarası otobüs taşımacılığını da yasaklayalım, kazaya sebep oluyor diye. Böyle bir mantık olabilir mi? O halde biz yerli tavukçuluğumuzu neden yok ettik?
[1] 06.09.2009
[2] https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/bulasici-hastaliklar/avian-influenza-ku%C5%9F-gribi.html (Not: Daha önce verdiğmiz link kaldırıldığı için yeni linki verdik.
[3]http://www.kusgribi.gov.tr/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF6B09426E0F9E5145
[4] Oktan Keleş, Melekler Ağlarken, İlgi Kültür Sanat Yayınları, Sayfa 65 vd.
[5] https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/zoonotikvektorel-kkka/detay.html (Not: Daha önce verdiğmiz link kaldırıldığı için yeni linki verdik.)
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle