“Şehirde dokuz kişilik bir çete vardı. Bunlar yeryüzünde
bozgunculuk yapıyorlar ve ıslaha çalışmıyorlardı.”
Önemli sanayileşmiş ülkeler tarafından ekonomik politikaların koordinasyonunu sağlamak amacıyla 1975 yılında kurulmuş olup, bu oluşum G7 ülkeleri olarak tanımlanmaktadır. ABD başkanı Bill Clinton'un Denver Zirvesi’ni Sekizler Zirvesi olarak belirlemesi suretiyle Rusya'nın da katılımıyla bu ülkeler G8 ülkeleri olarak anılmaya başlanmıştır. İlk başta G7'ler olarak yola çıkan bu ülkeler;1975'ten beri her yıl ekonomi zirveleri düzenlemektedirler.
1975 yılındaki ilk zirve (Rambouillet, Fransa: 15-17 Kasım 1975) ABD dolarının altın standardından ayrılması, petrol fiyatındaki aşırı yükseliş ve artan enflasyon ve işsizlik gibi sorunların yol açtığı 1970'li yılların başında dünyada yaşanan krize karşı önde gelen batılı sanayileşmiş ülkelerin tepkilerini koordine etmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu uygulama, ilk bakışta iyi bir amaç için devreye alınmış gibi gözükse de söz konusu uygulamanın aslında bambaşka amaçlar için kurulduğu zamanla ortaya çıkacaktır. Bu konuyu birazdan ele alacağız. Biz yine temel bilgilerle asıl konumuz için hazırlık yapalım.
G8 olarak bilinen ülkeler şunlardır: Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Rusya, İngiltere ve Amerika.
G8 ülkeleri nüfus olarak dünya nüfusunun yaklaşık %14'ünü oluşturmalarına rağmen, dünya ekonomisinin yaklaşık %65 ini temsil ederler. “Grubun aktiviteleri yıl bazında konferanslar ve politik araştırmaları içerir. Üye ülkelerin hükümet başkanlarının yıllık zirve toplantısına katılması ile doruğuna ulaşır. Her yıl G8'in üye devletleri grubun başkanlık görevini üzerine alır. Başkanlığı elinde bulunduran grubun gündemini belirler ve o yılki toplantı için ev sahipliği yapar.”[2]
2007 yılında başkanlığı Almanya, 2008 yılında Japonya yapmış olup 2009 yılı için sıra İtalya'dadır.
“G-7 zirvelerinin amacı:[3]
- Hükümetler arası işbirliğini güçlendirmek,
- Karşılıklı anlayışı geliştirmek,
- Uluslararası örgütlerin faaliyetlerini canlandırmak,
- Gelecekte karşılaşılabilecek önemli sorunların çözümü için ortak çaba sarf etmek,
- Gelişmekte olan ülkelere yönelik daha kapsamlı işbirliği girişimlerini başlatmak,
- Zirvelerde alınan kararların uygulanmasını ve verimliliğini değerlendirmek,
- Dünya para ve ticaret sistemlerinin işleyişini geliştirmek,
- Daha güvenli, sağlıklı, modern, zengin, özgür ve huzurlu bir dünya yaratmak için birlikte çaba sarf etmek,
- Uluslararası uyuşmazlıkları çözme ve önlemedeki kapasitesini güçlendirmek suretiyle Birleşmiş Milletleri yeniden canlandırmak için işbirliği yapmaktır.
Bu hedefleri gerçekleştirme G8’lerin her yıl yapılan zirvesinin var oluş nedenidir. Fakat her zirve tüm katılımcıların kararlar üzerinde anlaşmaya varmasıyla sonuçlanmasına rağmen alınan kararlar her zaman önemli veya etkili olmayabilmektedir.
1975 yılından beri G8'lerin gündemi ve konusu sık sık yaşanan ekonomik ve politik krizlerin baskısı altında sürekli genişlemiştir. Ekonomik konulardaki tartışmalara ilaveten her zirvede toplantıların bir tam günü terörizm, nükleer silahlar ile enerji ve çatışma bölgeleri gibi ekonomi dışı konuların müzakerelerine ayrılmıştır. Demokrasi, insan hakları, çevre, bulaşıcı hastalıklar, nükleer güvenlik, suç, uyuşturucu, terörizm, insan kopyalanması, rüşvetin önlenmesi gibi konular da G-8 toplantılarında ele alınan konulara örnek olarak gösterilebilir.”
Bu toplantılarda alınan kararlar; Dünya Bankası, IMF, OECD, DTÖ ve NATO gibi uluslararası kuruluşların politikalarının yönlendirilmesinde son derece önemli rol oynamaktadır.
Bu temel bilgilerden sonra gelelim asıl konumuza: Bilinen bu G8’lerin gerçek amacının G9'a ulaşmak olduğunu ‘Bir Meczubun Rüyası-Melekler Ağlarken’ kitabından öğreniyoruz.[4] Ve anlıyoruz ki gerçek G'9lar bu oluşumun arkasında kendilerini gizleyerek dünyanın geleceği için birtakım kararlar almaktadırlar. Mevcutlar ya da daha başka bir ifade ile görünen G'8'ler (G'9ların aldıkları) kararları uygulamaktadırlar.
Neden 9'a ulaşmak için gayret gösterilmektedir? 9 sayısı bu grup için neden bu kadar önemli? Bu soruların cevabı, kitapta şu şekilde açıklanmaktadır: “İlk insan, ilk peygamber Hz. Adem’e (a.s.) kadar gitmektedir. İblis üstünlük taslayıp cennetten kovulunca, insanoğluna düşman oluyor. Hz. Adem'e düşman olan İblis, bu düşmanlarının sayısının ne zaman artacağı endişesi içindeyken, o dönemde şeytani bir cin olan W Şeytan ona şu cevabı veriyor; 3. düşmanın 9 ay sonra gelecek. İnsan 9 ayda doğduğu için, İblis için bu durum düşmanlarının çoğalması demekti. Bunu engellemek için her ay bir cini Hz. Adem'in eşine musallat ederek yeni bir insanın dünyaya gelmesine mani olmak istiyor. İblis her ay bir cini Hz. Adem'in eşine yolladı ama Allah'ın izni ile bu planlar tutmadı ve doğum gerçekleşti (9 canlı deyimi de bu olaydan gelmektedir.). Bu arada Hz. Adem'in eşine verilen vesveseler arasında şunlar vardı: 'Bunu dünyaya getiriyorum, ama bakabilecek miyim? Ya asi olursa Rabbimize vs. Sonraki Ademoğulları için de aynı planlar işledi, doğumlara engel olunmak istendi ama bu çabalar boşa çıktı. Ta ki Ademoğullarından biri karnındaki çocuğu, cenini düşürerek (öldürerek) dünyaya gelmesini engelleyene kadar. Bu durum İblis için milat oldu ve "artık bu iş için cinlere ihtiyacım kalmadı, insan bu işi artık kendi yapıyor" diyerek sevindi.” diye anlatılmaktadır.
“Çocukların doğmadan öldürülmeleri işi bazı ülkelerde yasa ile korunmasına rağmen bazı ülkeler de sınırlı sayıda doğuma izin vererek, çocukların doğmadan öldürülmelerini desteklemektedir. Planlar arasında doğum izinlerini kura ile bazı ailelere vermek, sonra da sadece İsrailoğulları çocuk yapabilir aşamasına getirmek” gibi amaçlarının olduğunu öğreniyoruz aynı kitaptan.
Çocuk sahibi olmanın önüne geçmek için: küresel ısınma, kuraklık, savaş, geçim derdi vs. türü etkenlerle insanların çocuk yapmamaları konusunda psikolojik olarak baskı yapıldığına bugün artık herkes şahittir.
“Çocukların doğmadan öldürülmeleri işi bazı ülkelerde yasa ile korunmasına rağmen bazı ülkeler de sınırlı sayıda doğuma izin vererek, çocukların doğmadan öldürülmelerini desteklemektedir. Planlar arasında doğum izinlerini kura ile bazı ailelere vermek, sonra da sadece İsrail oğulları çocuk yapabilir aşamasına getirmek" gibi amaçlarının olduğunu öğreniyoruz aynı kitaptan.
Çocuk sahibi olmanın önüne geçmek için; küresel ısınma, kuraklık, savaş, geçim derdi vs. türü etkenlerle insanların çocuk yapmamaları konusunda psikolojik olarak baskı yapıldığına bugün artık herkes şahittir.
Şimdi tekrar asıl konumuza dönecek olursak: Bu 9 cinin yerini zamanla 9 şeytanlaşmış insan aldı. İşte 9 rakamının sırrı buradan gelmektedir. Bu 9'lar insanoğlu'nun felaketiyle meşgul olup bunun için bir takım planlar yapıp uygulamaya koymaktadırlar. Kur’an’ın ifadesiyle bozguncudurlar. “Şehirde dokuz kişilik bir çete vardı. Bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar ve ıslaha çalışmıyorlardı.”[5]
G8'lerin amacı bu sayıyı G-9'a çıkarmaktır. Amaç 9'a ulaşmaktadır. Bu rakama ulaşmak için yeni planlar yapılabilir. Nitekim Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, sanayileşmiş ülkelerden oluşan G-8'e Çin, Hindistan, Güney Afrika, Meksika ve Brezilya'nın dahil edilmesi zamanının geldiğini söylemişti. Bu tamamen göstermelik bir durum olup bu sayı aşılsa bile, amaç gelişmiş ülkeleri simgeleyen harfi de kaldırarak, kutsal 9'a dönmektir.
Ancak burada asıl mesele bilinen bu liderler (şu an ki G-8) gerçek liderler olmayıp G-9'lar bu liderlerin dışındaki isimlerden oluşmaktadır. Gerçek G-9'lar perde arkasında kalmakta ve toplantılarını bu resmi toplantılardan ayrı yapmaktadırlar. Mesela G-8'lerin 2008 yılı resmi toplantısı 7-9 Temmuz 2008 tarihlerinde Japonya'da yapılmışken, gerçek G-9'lar bu toplantıyı nerede yapmışlardır? Türkiye, özellikle İstanbul, bu bölge G-9'lar için niçin önemlidir? Bu son toplantı siz okuyuculara hiç de yabancı olmayan bir ülkede yapıldı. Ve bu toplantıda milletlerin felaketi için acaba hangi kararlar alındı? Bu son toplantıda alınan kararların şu dönemlerde ABD'de başlayan ve yayılan ekonomik krizle bir bağlantısı var mı? Rusya-Gürcistan arasındaki savaş kararı acaba bu toplantıda mı alındı? Tek kutuplu dünyadan iki kutuplu dünyaya geçmek için hazırlıklar mı yapılıyor?
Bu şeytanilerin (9'ların) 11 Eylül kararlarını İstanbul'da Yerebatan Sarnıcı'nda MEDUSA heykelinin önünde aldıklarını Oktan Keleş daha önce kitabında açıklamıştı: “Bu şeytaniler oturup bir sürü karar almıyorlar. Oturup iki tane karar alıyorlar ve onları uygulamaya başlıyorlar." Burada bir parantez açarak acaba Şahmeran Efsanesi'nin İstanbul ile bağlantısı nedir? Yerebatan Sarnıcı ve Medusa Heykeli ile ilgisi ve 9'larla bir bağlantısı var mı?
Görünen G8 toplantıları genellikle bir iki istisna dışında Haziran ve Temmuz aylarında yapılmaktadır. Neden acaba?
Kur’an-ı Kerim'de Neml/48'deki ayetin bunlarla ilgisi var mı acaba? Ve devamındaki ayetler 50,51,52 ve 53. ayetler bizlere hangi müjdeleri vermektedir?
[1] 06.03.2009
[2] https://www.hurriyet.com.tr/gundem/g-8-g-15-olsun-turkiye-de-girsin-10324019
[3] http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/KonjokturIzlemeDb/g7.doc
[4] Oktan Keleş, Melekler Ağlarken, 1.Baskı İstanbul:Kırk Kandil Yayınları,2008 Sayfa 233 vd.
Not: Bu Kitap daha sonra İlgi Kültür Sanat Yayınlarınca basılmıştır.
[5] Neml Suresi 48. Ayet
Emir Yıldızdan
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle