En Sıcak Konular

Emir Yıldızdan

Köşe Yazısı
Emir Yıldızdan
19 Ocak 2011

Büyük Oyunun Tarafları



Büyük Oyunun Tarafları[1]

 

“ABD’yi bir birey gibi gör. Nasıl tarif edersin?


Beyinsiz, şuursuz, psikopat, oraya buraya saldıran,


 diğer insanları, bireyleri (Birleşmiş Milletler) takmayan biri.


 Bunların hepsi zahir görüntüler, analizler.”


 

Pulitzer Ödüllü gazeteci Seymour Hersh, ‘Amerikan ordusunda OPUS DEI üyeleri var.’ dedi.

Bugünkü gazetelerde şöyle bir haber yer aldı: ‘Amerikan ordusunda OPUS DEI üyeleri var.’[2]

Haberin devamında:

Amerikan medyasının en saygın isimlerinden olan Pulitzer Ödüllü gazeteci Seymour Hersh, şaşırtıcı ididalar gündeme getirdi. Georgetown Üniversitesi’nin bir konferansında Bush ve Obama yönetimini karşılaştırmak üzere sahne alan Hersh, Amerikalı generallerin bir kısmının Malta Şövalyeleri ve Opus Dei örgütlerinin üyesi olduğunu idida etti. Seymour Hersh, Amerikan yönetiminin ‘sekiz, dokuz Haçlı zihniyetli kişi’  tarafından esir alındığını söyledi.

‘Kongre ve medya da bu kişilere teslim oldu.’ diyen 73 yaşındaki gazeteci ABD Başkanı Barack Obama’nın yönetime gelmesinin ardından durumun değişmediğini, bu kişilerin özellikle istihbarat ve orduda etkili olmaya devam ettiğini iddia etti. Neo-con’ların izin verdiği yasadışı tutuklamaların, zanlılarının ‘hayalet uçaklarla’ başka ülkelere taşınması uygulamalarının ve işkencenin devam ettiğini belirtti.

Hersh bu kişilerin zihniyetinin Irak’ın işgalinden beri aynı olduğunu, ‘Irak’ta camiler yerine katedraller yapmayı hayal ettiklerini’ söyledi. Hersh daha sonra ‘Birleşik Özel Operasyonlar Kumandanlığı (JSOC)’nın büyük kısmında bu tavır var’ dedi. Hersh konuşmada İran ve Pakistan dâhil birçok ülkede gizli ve özel operasyonlar düzenleyen JSOC’nin başındaki komutanların bu bakış açısına sahip olduğunu iddia etti.  Daha sonra JSOC’nin eski komutanı General Stanley McChrystal ve mevcut komutanı Amiral William McRaven dâhil bu birimdeki birçok kişinin Malta Şövalyeleri olduğunu söyledi. (Ortaçağ’da Haçlı Seferlerini düzenleyen Malta Şövalyeleri’nin bugün bir tarikat olarak hareket ettiği iddia ediliyor. Ancak aynı ismi taşıyan Katolik bir yardım kuruluşu da bulunuyor.)

Hersh konuşmasının sonunda bu kişilerden bazılarının yine Vatikan’a ait gizli bir tarikat olan Opus Dei üyesi olduğunu iddia etti. ‘Orduda bazı kişiler görevlerini Haçlılarınkine benzetiyor. Müslümanlara karşı Hristiyanları koruduklarını düşünüyorlar. Kendi aralarında sembolleri ve madalyonları da var.’ dedi.

Haberi analiz ettiğimizde aslında oldukça doğru tespitler yapıldığını anlıyoruz. Ancak haberde işlenmeyen bir ayrıntı var: Asıl oyuncular kim? Bu mücadele neden?

Bu konuda yine ‘Melami Savaşları’[3] kitabına müracaat ediyoruz. Kitapta, bu mücadelenin ana tarafları anlatılmaktadır. Asıl oyuncular kim, bu mücadele neden? İşte bu soruların cevaplarını kitapta bulmaktayız.

‘Melami Savaşları’ kitabında, İLHAMİ ABİ'nin anlattığı konuyla ilgili bölümler:

“Haçlı koalisyonu dediği, Hristiyan Âlemi’dir…


Yahudiler bu şerleri yaparken direk kendileri meydanda gözükmezler. Onların asıl hedefi ‘İslam Dünyası’dır.

Bunun birçok sebebi vardır. Ama en önemli olan, çağımızı ilgilendiren sebebi; Büyük İsrail’in kurulması için kabul ettikleri toprakların İslam ülkeleri elinde olmasıdır.

Bu sebeple bu ülkeleri savunacak insanlar Müslümanlar dolayısıyla da İslam âlemidir. İslam âlemiyle direk-doğrudan doğruya yüz yüze gelmezler. Aslında Hristiyanlarla da politikaları birbirlerine düşürmedir. Bizim için yaptıkları en belirgin şey şudur: Hristiyanları İslamla çatıştırmak.

En büyük projelerinden biri Vatikan’ı tamamen ele geçirmektir.

Çünkü tamamen ele geçirilmiş bir Vatikan İslam dünyasına karşı çok iyi bir silah olacaktır. Bu yüzden Haçlı konseyi adını taktıkları Hristiyan dünyasına karşı da bir mücadele verirler. Ama bu mücadelenin asıl sebebi, İslam dünyasıdır.

Haçlı konseyinin içine de sızmışlardır, Vatikan’a da. En büyük projeleri Vatikan’ı ele geçirmek, dedik.

Haçlı konseyini bir bütün olarak görürler. Katolik, Protestan, Ortodoks ayrımını işlerine geldiği zaman yaparlar. Hristiyanları da bölerler. İslam dünyasına karşı kışkırtırlar.

ABD’yi ele al:

Bu kadar kötü imaja sahip oldu. ABD’yi bir birey gibi gör. Nasıl tarif edersin? Beyinsiz, şuursuz, psikopat, oraya buraya saldıran, diğer insanları, bireyleri (Birleşmiş Milletler) takmayan biri. Bunların hepsi zahir görüntüler, analizler. Bunun altında, en temelinde şemanın birinci unsuru olan Şeytanîler ve ikinci unsuru olan Haçlı konseyi vardır.

Savaş; Şeytanîler, Haçlı koalisyonu ve Hilâlîler arasındadır dedik.

Şimdi bu şemaya dikkat et.

Nuri Abi cebinden bir kâğıt, bir kalem çıkardı. Koca Sultanın Türbesi’nde ben de dikkatle ve dehşetle anlatılanları dinliyordum.


                                 


 



….


Bu açıdan Şeytanîler ile Haçlılar birdir. Karşılarında Hak yol da birdir.

Küfür tek millettir bu mânâda.

Biz sana işin en kökenini söylüyoruz. Şeytanîler ve Haçlı konseyi arasındaki mücadele bellidir: İnsanlığı, İslam’ı yok etmek.

Kendinden olmayan diğer milletleri imha etmek ve köle hâline getirmektir. Aralarında mücadele var demiştik.

Emelleri adına Şeytanîlerle Haçlı konseyi arasındaki mücadeleye ayrıca şemadaki mekanizma unsurlarının da nasıl çalıştığına bir örnek:

Şeytanîler, İsrail vasıtasıyla ABD’yi kollamacı devlet olarak tam etki altına almışlardı. İkiz kuleler olayından sonra ileri kare yapmışlardı. ABD süper güçtü. Onun üzerinde de Şeytanîler ve Haçlı konseyi arasında mücadele vardı. Şeytanilerin ABD’yi ve Bush’u etki altına almaları Haçlılar tarafından kendi emelleri adına endişe hâsıl etmişti. Bir adım atmalıydılar. Ve Haçlı konseyi mekanizmayı çalıştırdı. Şemada 18 numaralı maddede yer alan Tarikatların gücünden faydalanarak Evanjalistler ve diğerleri vasıtasıyla isteklerini harekete geçirdiler ve istekleri bir mesajdı.

İşte o mesaj şuydu:

Bu Bir Haçlı Seferidir!’

Evet, bu kelimeyi ABD Başkanı George Bush sarf etmişti. Çoğu çevreler gaf yaptı demişti.

Ama işin aslı:

*Şemadaki mekanizmayı çalıştıran Haçlı konseyinin bir mesajıydı.

*Mesaj yerine ulaşmıştı.

*Şeytanîler bu mesajla karede yerinde kaldılar.

Evet, zahirde yaşanan bu hadisenin iç yüzü buydu. Şimdi analizlerini anlatılanlara göre yap. Düşün. Tart. Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Bu mesajla Haçlı konseyi Şeytanîlere ve Hilâlîlere de mesajını verdi:

Bush Bizim Elimizde.’

Yine Oktan Keleş'in ‘Melekler Ağlarken’ kitabında,[4] Pentagon’daki iç savaş (bir yerde tarikatların savaşı) şu şekilde anlatılmıştı:

“Oturduğumuz yerden patlamalar, sesler geliyordu. Bunları sorduğumda Latif Baba şöyle demişti:

- Şu anda dünyada, Amerika’da bulunan Pentagon’da bir iç savaş yaşanıyor. Şeytanîler burada Gönül tepesini ele geçirmek için orada hamle yaptılar. Ama orayı; Pentagon’u ele geçiremediler. Yoksa dünyanın tamamını kana bulayıp ele geçirmeye çalışacaklardı.

Daha sonra şunları da öğrenecektim:

11 Eylül olaylarında Pentagon’un sözde vurulma haberleri aslında yalandı. O gün Şeytanîler orayı ele geçirmeye çalışmış ve bir iç savaş yaşanmıştı. Bu yüzden orada olanların hiç fotoğrafı yoktu ve detaylar dünya kamuoyuna yansıtılmamıştı. Sözde uçak çarpmıştı. Sadece böyle denilmişti. Tabii Şeytanîler bu mücadelede başarılı olamamışlardı.

Dünyada neler oluyordu ve insanlığa nasıl anlatılıyordu?”

Şimdi kitapta anlatılan bilgilerle, gerçekleşen olaylara baktığımızda, oynanan oyunu daha iyi anlıyoruz. Olaylara daha yukarıdan bakarsak; asıl mücadelenin kimler arasında olduğunu daha net görürürüz.

Diğerleri hep ayrıntıdır: Asıl Mücadele; Şeytan ile Âdem arasında.

İlk günkü gibi.

Müadele sürüyor.


 Emir Yıldızdan


[1] 19.01.2011

[2] http://www.milliyet.com.tr/-amerikan-ordusunda-opus-dei-uyeleri-var-/dunya/haberdetay/19.01.2011/1341061/default.htm

[3] Oktan Keleş, Melami Savaşları, İlgi Kültür Sanat Yayınları,  Sayfa 171 vd.

[4] Oktan Keleş, Melekler Ağlarken, İlgi Kültür Sanat Yayınları,  Sayfa 331 vd.




Bu yazı 8,334 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 1 Aralık 2023 Discovery Skandalı
    • 26 Mayıs 2021 Kara Yöneticiler ve Yılanların Öcü
    • 13 Ocak 2021 30 Saat Savaşları
    • 4 Ocak 2021 Günümüzün Fuggerleri, Aşı ve Korku İmparatorları
    • 30 Mayıs 2020 Göktürklerden Hediye
    • 1 Nisan 2020 Kulbak Bilge İle Çağı Anlamak
    • 7 Aralık 2019 Turks ve Caicos Adaları
    • 19 Mayıs 2019 Barbarosun Sancağı
    • 12 Aralık 2018 NATO mu PESCO mu?
    • 17 Ağustos 2018 Papaz Kaçtı Oyunu
    • 17 Aralık 2017 Yüzyıllık İntikam
    • 13 Ağustos 2017 Gökteki Türklerle Yerdeki Türkler Birleşti!
    • 31 Temmuz 2017 Pentagon'un Planını 5 Yıl Evvel Deşifre Etmiştik
    • 21 Temmuz 2017 Gargad-DNA Görünmezliği Projesi ve Manyetik Biyoloji
    • 23 Haziran 2017 27 Uçağın Sırrı
    • 4 Mayıs 2017 LOLAN (LÜLEN)-ECE-AYSULU TÜRK'e Kavuştu!
    • 6 Şubat 2017 13 Ocak 16.40, Denktaş, İstanbul
    • 1 Ocak 2017 Tarikatlar-Cemaatler ve İstihbarat-1
    • 6 Aralık 2016 Ordu, Bütün Türk Milletidir!
    • 1 Kasım 2016 Sessiz Sözsüz Yaşananlar

    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,393 µs