En Sıcak Konular

Dilin İktidarı-İktidarın Dili

7 Temmuz 2011 07:13 tsi
Dilin İktidarı-İktidarın Dili Bugün Avrupa’nın her şehrine, dilini, kültürünü, dinini, mabedini ve yemeklerini taşıyan, kendince bir hayat alanı açan işte bu halktır.


DİLİN İKTİDARI-İKTİDARIN DİLİ (1)
Mustafa EVERDİ


A.     Fatih       Fatiha      Miftah,     Fetih  
         Açan      Açılan       Dişil         Eril 


İnsanın ana dili -sözlük anlamıyla açılan- Fatiha’dır. Önümüzde bir dünya açılır. Bu dünyadan girmemezlik edemezsiniz. Bu nedenle her toplantı, her eylem el-fatiha nidasıyla biter (ya da başlar). Oysa yabancı dil Fatih’tir; kelime anlamıyla açandır. Ancak fail olan fatiha (açılan)dır; münfail olan Fatih (açan)dır. Dil bu yönüyle milletlerin birbirinden farklılığını ortaya koyan başlı başına mucizevi bir olaydır. İnsanın doğduğu kucağın yakınından gelen seslerle kendini ifade etmeye başladığı ilk dile ana dil diyoruz. Bu nedenle ana dil dişildir; fakat sevgi ve kendini ifade dilidir. İnsanı insanlaştırandır. Yabancı dil eril, fetihçi ve başkalarının duyuş ve düşüncesini kendine mal ederek ifade etme dilidir. Bu bakımdan münfaildir; eylem içinde olan aslında edilgen bir hale gelmiştir.


Yabancı dil öğrenme faaliyeti fetheder, fethedilen ana dilidir. Burada İktidar ilişkisi vardır. Bir başka zihniyeti, hayat tarzını, dünyayı algılama biçimidir. İktidar ilişkisinin başlangıcıdır çünkü dil küçüğün büyüğe; zayıfın güçlüye; cahilin bilgiliye; öğrencinin öğretmene, tabi olanın efendisine, yönetilenin iktidara öykünmesidir. Hiçbir toplumda tersi olmaz. Güçlüye benzemek isteyen onun dilini öğrenme çabası ve zorunluluğu içinde bulur kendini. Bu nedenle dil despotik bir niteliğe sahiptir. Yiğidi kılıç kesmez bir acı söz öldürür.


Kuran Arapça indirilmiştir. Başka dil mensupları İslamı öğrenmek için kaçınılmaz olarak yabancı bir dil öğrenme çabasına, yani iktidar ilişkisine girerler. Burada fetheden Kur’andır, Arapçadır; fethedilen gayrıarap halklardır. Bu yüzden başka milletlere ulaşan İslam; sonradan intisap edenlerin elinde ihtisas alanlarına (Hadis, fıkıh, siyer, kelam vb) ayrılmaya başlamıştır. Bu iktidar ilişkisi Kuranî kelimelerin anlam ve çağrışımları üzerine yoğunlaşarak Kur’anı anlamak çabası yerine olay ve olgularla ilgilenmeyi getirmiştir. Bu yöneliş; ihtisaslaşma yanında farklı yorumları, çatışmaları, hizipleri doğurmuştur. Böylece Kur’an dışında büyük bir külliyat oluşmuş; mezhepler meydana gelmiştir. Fethedilenler, (İslam’a giren gayrıaraplar) Fatihler (Müslüman Araplar) karşısında bir iktidar alanı oluşturmayı ancak böyle bulabilmişlerdir.


Bunun olumsuz olduğunu söylemek istemiyorum. Sadece bir olguyu açıklamaya çalışıyorum. Sultan II. Mehmet (Fatih)in; yönettiği milletlerin duyuş, düşünüş ve zihniyetlerini öğrenip daha yakından tanımak için birçok yabancı dil öğrenmesi iktidar ilişkisini tersine çevirmek, yani fethedilmemek içindi. Birçok ülkeyi ve milleti yönetmek için yabancı dil öğrenilmesi bir ilm-i siyasettir. Bütün büyük devletlere mensup görevli ve uzmanların azınlık dillerini bile öğrenmeleri bu bakımdan anlamlıdır.


Buna karşılık güçlü devlet ve milletleri anlamak için yabancı dil öğrenilmesi gönüllü fethedilmedir. 1908 Meşrutiyet ilanı ile gelen hürriyetten Servet-i Fünuncular’ın anladıkları İngiliz elçisinin arabasındaki atları çözerek kendileri koşulmaları bunun tipik örneğidir* Fatih Sultan Mehmet’le aynı iktidar ilişkisini yaşamıyorlardı. Onların yaptığı kendi milliyetlerine aykırı bir özenti içinde olmaktı. Çünkü yabancı dil bilmeleri ve Avrupa’yı Osmanlı’ya taşıma sevdaları fethedildiklerinin farkında bile olmayan bir yabancılaşma doğurmuştu. Bu zihniyetin hâlâ devam ettiğini söylemem gereksiz. Bu nedenle bir yabancı dil bilmeyenin kendi dilini daha iyi kullanacağı, sözlüklerde mevcut olmayan yeni kelimeler türeterek dili zenginleştireceği açıktır. Ancak bunu söylerken birçok eseri ve yazarı özgün dilinde okumanın okuyabilmenin üstünlüğünü reddedecek değilim. Benim meramım dil-iktidar ilişkisinde altta mı yoksa üstte mi olduğunuzu göstermektir.


Bu nedenle Türkler yabancı dili öğrenmekte zorluklar yaşamaktadır. Bunda mensup olduğu dil ailesinden gelen zorlukların etkisi yadsınamaz ancak asıl neden fetihçi bir milletin bir başka milletin dilini öğrenme çabasını gülünç bulmasıdır. Eğer Türklerle ilişki kurulacaksa karşı taraf Türkçe öğrenmelidir. Türk zihniyeti herkesin Türkçe öğrenmesini ister. Kendisini bir zahmete sokmaktansa, karşı tarafın çabasını tercih eder. Hatta Kürtçe anadil eğitimine karşı çıkmanın temel saiklerinden birinin de bu olduğunu düşünüyorum. Şimdi iddiaya göre Türkiye’de 20 milyon Kürt var. Onlarla anlaşmak için kendi yurdunda bir başka yabancı dil öğrenme zahmeti bütün siyasal çekincelerden daha baskındır.


Halkımızın eğitimi kıt, kafası kalın ve muhayyilesi zengin olduğundan fetihçidir. İslam dünyasına intisabının ardından kölelikten Memlukluğa, paralı askerlikten sultanlığa sıçramıştır. Avrupa, Paris güzellemeleri yapan aydınların nüfuz edemediği Batıya; eğitimi kıt, kafası kalın ve fakat muhayyilesi zengin halkımız dühul edebilmiştir. Bugün Avrupa’nın her şehrine, dilini, kültürünü, dinini, mabedini ve yemeklerini taşıyan, kendince bir hayat alanı açan işte bu halktır. Aydınlarımızın Avrupa güzellemesi yaptığı o eski dönemlerde Türkiye fes, sarık ve Ortadoğu ülkesi olarak biliniyordu. Bugün Türkiye’yi  tanımayan bir Avrupa ülkesi kalmamıştır. Bu aydınların yabancı dil bilme üstünlükleri ile batıyı fetheden eser ve faaliyetleri ile  değil eğitimi kıt, kafası kalın ve fakat muhayyilesi zengin halkımız tarafından gerçekleştirilmiştir. Tabii bunun tek başına özelde Türkiye’yi genelde Doğu Medeniyetini dört başı mamur temsil edip etmediği tartışılabilir.


Aydınların halkın açtığı bu alanlar üzerinde rafine bir temsil oluşturabilmeleri yabancı dil üstünlüklerini hangi tarafın lehine kullanma niyet ve iradesi ile belirlenecektir.


Dillin iktidarı, iktidarın dili böyle bir maceradır. Bu konuya devam edeceğim inşallah.


* Ahmet İhsan (Tokgöz), Matbuat Hatıralarım 1.Cilt



Bu haber 5,134 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,186 µs