En Sıcak Konular

Manyetik Kapıları Bulmuşlar!

26 Kasım 2013 08:51 tsi
Manyetik Kapıları Bulmuşlar! Bilim adamlarının dünyanın manyetik alanında bulduğu "kapılar" bakın neler yapıyorlar!

Hep söylediğimiz bir şey var;  bir gün gelecek Oktan Keleş takip edilmek zorunda kalınacak. Oktan Keleş'in anlattıkları ve kitaplarındaki konular zamanımızın ötesinden de bilgileri bizlere sunmaktadır. Anlayana... Bu söylediklerim bazılarına iddialı gelebilir ama konunun ehilleri için ne demek istediğim gayet iyi anlaşılmaktadır. Hatta bana göre Oktan Keleş, Türkiye'den çok, başka ülkelerden daha çok takip edilmekte ve yazdıkları büyük bir titizlikle incelenmektedir. Oktan Keleş'in yazdıklarından acaba NASA nasıl yararlanıyor, veya başka istihbarat kuruluşları? 

Size şimdi çok ilginç olarak sunulan bir haberden bahsedeceğim. Haber sıradan okuyucu için "müthiş" denecek bilgilerle dolu. Ama Oktan Keleş'i okuyanlar zaten o konulara vakıftılar. Hele Deruni Devlet-Kutsal Halı kitabını okuyanlar. 

Haber şöyle:

Bilim adamları "gizli kapılar" buldular

Bilim adamlarının dünyanın manyetik alanında bulduğu "kapılar" bakın neler yapıyorlar!         

NASA'ya göre Iowa Üniversitesi araştırmacısı Jack Scudder, "dünyanın manyetik alanında her gün yüzlerce kez açılıp kapanan gizli kapılar" buldu.

Scudder, bu kapıların zaman zaman uzun süre açık kalabildiğini ve "gezegenimizden 93 milyon mil uzaklıktaki güneşin atmosferine kesintisiz bir yol oluşturduğunu" söylüyor. X-noktası veya difüzyon alanı olarak adlandırılan kapılar, gök cisimlerinin manyetik etkisi ile oluşuyor. Kapıların "görünmez, kararsız ve yakalanması" zor olduğu, herhangi bir uyarı vermeden açılıp kapandığı söyleniyor. Kapılar açıldığında, faal parçacıkları yüksek bir hızda dünyanın atmosferinden güneşin atmosferine aktarabiliyor. Bu ise jeomanyetik fırtınalara yol açıyor.

Kapıları bulmanın şu anki tek yolu, Scudder tarafından keşfedilmiş bulunuyor. Scudder, NASA'nın Themis uzay aracı ve ESA'nın Cluster uydularından sağladığı bilgiyi kullanarak NASA'nın Polar uzay aracından gelen veriler arasında kritik ipuçları bulmuş. Scudder, uygun donanıma sahip bir uzay aracının bu ölçümleri yapabileceğini ve kapıları algılayabileceğini söylüyor. NASA, Magnetospheric Multiscale adındaki görevi kapsamında böyle bir uzay aracını hazırlıyor ve onu 2014'de uzaya gönderecek.

http://www.chip.com.tr/haber/bilim-adamlari-gizli-kapilar-buldular_34613.html    

Haber böyle. Oysa biz Oktan Keleş'in Deruni Devlet-Kutsal Halı kitabında bu kapıları öğrenmiş ve bunların uzayla bağlantıları hakkında fikir sahibi olmuştuk. 

Kitapta ilgili bölümler şöyleydi: 

Manyetik Kapılar

Arşivciler bu kapı vuruşunu çok iyi biliyorlardı. “Hayırdır inşallah, erken döndü!” dediler. Kapıyı açınca yanılmamıştık, karşımızda Âmâ’ların Efendisi duruyordu. Âmâ içeri girince tekrar kapıyı sürgülediler. Âmâ’ların Efendisi’nin ağzından şu cümleler döküldü:

“Geliyorlar! Zaman azaldı. Manyetik perdeyi de delmişler! Çabuk olmalıyız!”

Binlerce yıl önce Türkler, ‘demir at’ ismini verdikleri birçok araçlar yapmışlar. Tarih ilerledikçe antik kütüphanelerde, eski Mısır’da birçoğu yerini hiyeroglif yazı olarak almış. Aslında, gerçekler bugün anlatıldığı gibi değilmiş. Belgeyi dikkatle inceleyip, hesaplamalar yaptı arşivci. Sonra şunları söyledi: “Tarih günümüzü gösteriyor olmalı. Şeytanîler lojistik hazırlıklarını yapmışlardır. Manyetik kapılar kırılmış olmalı veya kırılmak üzeredir. Bütün bu hesaplar, Şeytan ve müttefiklerinin rövanş tarihini gösteriyor olmalı.”
...
Latif Baba yolda bana şu bilgileri verdi: “Dünyanın birçok yerinde, şehirlerde, dağlarda, denizlerde vs. manyetik alanlar ve kapılar bulunmaktadır. İstanbul’da da bu manyetik alanlar mevcut. Fakat bu manyetik alanlar bilindiği, zannedildiği gibi değil. Çok daha vahim.” dedi.

...

Bu arada Turan Bey kapıya yöneldi, yani dolaplı kütüphaneye. Dışarı çıktı ve bir süre sonra elinde bir kâğıtla geldi. Turan Bey sinirli bir şekilde elindeki kâğıda bakarak,“Manyetik kapıları açmışlar. Şu anda İstanbul’un manyetik kapıları açılmış durumda, çok büyük tehlikedeyiz.” dedi. “Aldığımız habere göre başbakan şu an İstanbul’da maiyetiyle birlikte o kapıların altından geçecek. Acilen haberdar etmeliyiz.” dedi. Bana, “Muhtereme git ve tekrar bana gel, Oğuz Kağan’a gideceksin.” dedi. “Bu durumu acil olarak bildirmemiz lazım, ondan başkası şu an bize yardım edemez. Hemen muhteremi bul!” dedi Turan Bey. Bu konuşmadan sonra hemen vedalaşıp odadan çıktım.

... 

Manyetik kapılar hakkında o gün şok edici şu bilgileri edindim:

Bir nevi harp teknolojisi olan bir teknikle İstanbul’un manyetik kapıları açılmıştı. Bu  şu manaya geliyordu, şehrin bütün kurşun metalleri bu iş için malzeme idi. Bunlar kullanılıyordu ve manyetik kapılar başka bir boyuta açılıyordu. Başka boyuttan kasıt  bir kitap konusu. Kısaca, öyle yerler vardır ki, mimlenmiştir. Manyetik alan boyutu kısaca anlaşılsın diye anlatayım: Buradan başka boyuta geçiş, cinlerinde kendi boyutlarından bizim boyuta geçmeleri anlamına geliyordu. Cinler Kuran-ı Kerim’de bilindiği üzere, ‘örtülü varlıklar’ demekti. Yani cinlerin birçok çeşidi vardı. ‘BEN CİNLERİ VE İNSANLARI ANCAK BANA KULLUK ETSİNLER DİYE YARATTIM.’ Zâriyât/56 Uzaylılar da cinler sınıfına giriyordu. Ateşten yaratılmış olan cinlerin hepsi bir değildi.

Yaratılışları tıpkı etten kemikten yaratılmışlar gibi. Yani nasıl insan da hayvanlarda etten kemikten yaratılmış ama ikisi birbirinden çok farklı. Cinlerde böyle, ateşten yaratılmışlar ama hepsi aynı değil.

İlhami Abi’den şunu öğrendiğimde şok olmuştum: Cinlerden öyle tayfalar var ki, Araf’ta gibidir. Hem ateşten yaratılmış olmalarına rağmen, etten kemikten yaratılmışa zuhur edebilirler. Yani bu tür yaratılışta olan cinler belli terkiplerle et ve kemik yaratılışına bürünebiliyorlar yaratılışları gereği. Ondan öğrendiğim bir ders de Â’râf Suresi 179. ayetin tefsiri ile ilgiliydi.

‘AND OLSUN Kİ, CEHENNEM İÇİN DE BİRÇOK CİN VE İNSAN YARATTIK; 
ONLARIN KALPLERİ VARDIR AMA ANLAMAZLAR; GÖZLERİ VARDIR AMA GÖRMEZLER; KULAKLARI VARDIR AMA İŞİTMEZLER. İŞTE BUNLAR HAYVANLAR GİBİ HATTA DAHA SAPIKTIRLAR. İŞTE BUNLAR GAFİLLERDİR. ’ 

Ayette Allah (cc) burada cinlerin de kalpleri olduğunu açıkça beyan ediyor. Yani    etten kemikten olana ait bir vasıf. Ancak her cin böyle değildir. Dabbet’ül arz olduğu gibi Dabbet’ül Arş da varmış. Yani yerde sürünenler olduğu gibi gökte sürünenler de varmış. O da ayrı ve uzun bir konu.

Bir de Kuran’da Â’râf Suresi 27’de, ‘ŞEYTAN, CİNLER VE KABİLESİ SİZİ, SİZİN ONLARI GÖREMEYECEĞİNİZ YERDEN GÖRÜR.’ denilmektedir. Birçok âlim bu ayete dayanarak, ‘cinlerin asıllarını göremezler’ diye beyan ederler, ‘gördüm’ diyeni de kâfir ilan ederler. Oysaki orada BİR MEKÂNDAN SÖZEDİLMEKTEDİR. Onların bulundukları yer anlamıyla. Bu konu ile ilgili bir gün İlhami Abi şöyle demişti: Yüce Allah, ‘öyle kulumun gören gözü, işiten kulağı olurum’ buyurmuyor mu? Allah’a gizli bir yer mi var hâşâ. Öyle bir kulağa ve göze sahip olan kula da gizli yer olur mu? Allah kelâmı ile yani Kuran’ı ile muhatap oluyordu da biz onun kelâmı ile muhatap oluyor muyuz acaba?"

..

"Herkül Projesi doğrultusunda manyetik alanlar açılıp, Yecüc-Mecüc bu manyetik kapılardan geçecekti. Türk Devleti’nin 16’ları ve Derûnî yapılanması bu ilme vakıf olduğu ve Kutsal Halı bilgisinden bunları bildiğinden dolayı her şeye hazırlıklı idi. Demirci Baba’dan demir ve bakırın sırrını hatırla. Bu Zülkarneyn sırrıdır. Zülkarneyn, Kutsal Kitabımız’da da belirtildiği gibi demir bakırı eriterek Yecüc ile Mecüc ve insanlığın arasına set çekmiştir. Tıpkı kendi çağında yaşadığı gibi. O başlıklar Zülkarneyn bilgisinden bir settir. Türk Milleti ile Yecüc Mecüc arasına çekilmiş bir settir, dolayısıyla insanlık arasına..."

Evet Oktan Keleş, kitaplarına öyle bilgiler veriyor ki, zamanımızın bir adım ötesinde... Yeter ki anlayalım, anlamaya çalışalım...

 

Erol Elmas 

buulkem@gmail.com    

Twitter: @emiryildizdan 
 

     



Bu haber 34,239 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,507 µs