En Sıcak Konular

Bengü Taşlar ve Dikilitaşlar

28 Mayıs 2020 05:47 tsi
Bengü Taşlar ve Dikilitaşlar Dr. Ömer Genç Yazdı:Bengü Taşlar ve Dikilitaşlar

Bengü Taşlar ve Dikilitaşlar

Kağanımız, Tonyukuk yazıtları ile ilgili bilindiği üzere Kambala-4 videosunda şaşırtıcı bilgiler verdi. Yazıtların gelecekten geldiği bilgisi sıradan bir durum değildi. Balaların ‘konuyu irdelemesi’ emri üzere, daha önce okuduğum yazıtları bir de bu gözle okuyup ipuçları aramaya başladım.

Tengri’nin izni ve Erenlerin himmeti ile başlayalım söze.

Yazıtların tarihçesi ve içeriği bilgi ağlarında ve rehber olacak birçok kitapta mevcut. Türkler Asya ve doğu Avrupa’ya kadar yayılmış alanda yaklaşık 600 kadar Bengü taş denilen kitabeleri bırakmışlar. Sonraki nesiller öğüt alıp düşünsünler diye.  Orhun Irmağı yakınındaki Orhun yazıtları denildiğinde Köl Tegin, Bilge Kağan ve Tonyukuk yazıtları anlaşılmaktadır.

Tonyukuk ismi; ton-tun: birinci ve -yukuk, -ukuk birkaç anlama gelmekle birlikte sözcük anlamı olarak: ‘anlayan, anlamış’ olma ihtimali bana konu itibari ile daha yakın gözükmekte. Ayrıca yazıtların bizzat kendi tarafından iki taştan oluşacak şekilde 8.yy da dikildiği iddia edilmektedir.  Belki de teknolojik olarak taşların gerçek yaşı tespit edilecek olsa tarihin nasıl alt üst olacağı aşikardır.

Yazıtın dikkat çekecek tabirleri nelerdir, yazıtın nerelerinde geçmektedir;

  1.  Batı yüzü 2 ; …..tenri anca temiş erinç kan bertim

                             Gök (Tengri) şöyle demiş elbette: Han verdim.

             3; ….tabi olduğun için Tengri öl demiş elbette.

             6;… Tengri bilgi verdiği için, kendim kağan yaptım…

             Güney yüzü 3;…..kağanı kahramanmış, danışmanı (Tonyukuk) bilgeymiş…

Daha birçok yerde Tengri buyruğundan bahsetmektedir. Kendisini bilge diye tarifleyen, yalvaç ya da erenlerden biri olmalı ki, Tengri’nin buyruğuna ve bazı ilimlere vakıf idi. Belli ki sıradan bir savaşçı değil, bilge ve aynı zamanda vezir olması münasebeti ile hitabet yeteneği de olmalıydı.  Tengri’nin bahşettiği ilimlere vakıf oldu ise, zaman ve mekân tasarrufu olabilirdi.

  1. Güney 8;… kaganım ,ben ,özüm bilge Tonyukuk ötüntök…..

                   …. kağanım, benim, bilge Tonyukuk un arz ettiklerini işitiverdi……

              Güney 5, 10 ;….Türk halkını Ötüken topraklarına ben, bilge Tonukuk, getirdim.

              Doğu 5, güneyi 5;…o sözleri işitince gece uyuyasım, gündüz oturasım gelmedi….

Bu yazıt kesitlerinde ben, özüm şeklinde geçmesi biraz ilginç değil mi?  Ben ve öz kim? Burada “ben” derken, özündeki halini görmesi veya özüne bürünmesi mi? Bu olay, Kam ayinlerinde olduğu gibi kişinin (ben), özüne dönmesi veya içgörüsü şeklinde açıklanabilir mi? Nasıl ki Okyay (Oktan) Kağan çağlar arası iş görüyorsa bilge Tonyukuk neden bunu yapmasın? Gece kam ayininde, gündüz seferde ise; ne uyurdu ne otururdu.

İkinci anıt, doğu, 8;…. Türük Bilge Kağan eline bititdim ben Bilge Tonukuk….

              Yazıt yazma işini Türk Bilge Kağan ülkesinde tamamladım.

              Ben bilge Tonyukuk. 

Şeklinde yazmakta. Burada dikkat edilirse ben ve özüm tabiri geçmemektedir. Burası dikkatli irdelenmelidir.

Bir örnek daha vererek bu konuyu pekiştirelim:

Kuzey 1; ikinci anıt….. İlteriş kağan kazanmasar yok erti erser ben özüm bilge Tonukuk kazganmasar ben yok ertim erser…..

Elteriş kağan başarmasaydı, o olmasaydı, ben, kendim Bilge Tonyukuk başarmasaydım, ben olmasaydım…

Başka yazıtlar incelenirse daha çok şeyler bulunacaktır.  Tarihimizi yabancılar yazdığından, onların uydurmalarına göre şekillendirdiğimizden kendi tarihimize yabancı oluyoruz. Atalarımıza sahip çıkarak özümüze töremize dönmemiz kaçınılmazdır. Onlar bize doğru yolu göstermiş Tengri buyruğu ile Bengü taşları gelecek (geçmiş) nesillere aktarmışlar.  Bu yazıtların bir kısmı gelecekten getirilerek ve geleceğin daha iyi sonuçlanması için yazıldı ise kurtuluş reçetesi olmalı. Bunları dikkate almamız halinde Tengri’nin rızası ile Kızıl Elmaya ulaşma ülküsünde birleşeceğiz.

Peki şeytan bunu taklit etmiş olabilir mi? O da kendi gelecek nesillerine Bengü taşlar bırakmış mı?

Boş durur mu aleyhillane: Dikilitaşlar !!!

   

 

 

İstanbul Sultanahmet meydanında bulunan dikilitaşta yazılanlara bir bakalım;

Kuzeybatı cephesi

18. sülaleden Yukari ve Asagi Mısır’ın sahibi 3. Tutmosis, Tanrı Amon’a kurbanını sunduktan sonra Horus’un yardımıyla bütün denizleri ve nehirleri hükmü altına alarak hükümdarlığının otuzuncu yılı bayramında bu sütunu daha nice zamanların getireceği bayramlar için yaptırdı ve dikti.

 

Kuzey cephesi

Gizli ve kutsal ismin her tecellisine mazhar olan tanrı Amon’a kurbanını büyük bir acz içinde sunduktan sonra, ondan yardımlar dilenerek güneyin dostu, dinin nuru iki tacın (Aşağı ve Yukarı Mısır) sahibi, kudretli hükümdar ülkesinin sınırlarını Mezopotamya’ya kadar götürmeye azmetti.

Güneydoğu cephesi

Güneşin doğduğu sırada sahip olduğu altın renkleri dünyaya yayan Horus’un verdiği kuvveti, serveti, kuvvetli sevgi, saygıyı taşıyan ve Aşağı ve Yukarı Mısır’ın tacına sahip olan ve bizzat Güneş tarafından seçilmiş olan firavun, bu eseri babası Ra için yaptırdı.

Güney Cephesi

"Tanrı Horus’un lütfuna mazhar olan ve Güneş’in oğlu unvanını taşıyan Aşağı ve Yukarı Mısır’ın hükümdarı olan firavun, kudret ve adaletle bütün ufuklara nur saçtı. Ordusunun önüne geçti. Akdeniz’de dolaştı, bütün dünyayı mağlup etti. Sınırlarını Naharin’e kadar yaydı. Mezopotamya’ya azimle gitti, büyük savaşlar yaptı".

 

Görüldüğü gibi İstanbul’daki dikilitaştaki hiyeroglif deşifresinde ve Türk yazıtlarında konu itibariyle benzerlikler var.

  1. Dört yönlü yazı olması

  2. Yazıların oyma yöntemi ile yapılmış olması.  

  3. Yaratıcı güç (Tengri -horus) bahsi

  4. Kazanılan zaferler.

  5. Dinin nuru iki tacın sahibi tabiri (çift boynuza atıf?). İki taç; aşağı ve yukarı Mısır şeklinde yorumlanmış. Yukarı Mısır gök şerlileri mi?

Daha benim göremediğim neler vardır. Şeytan taklit etmeye çalışmış. Doğrusunu Tengri bilir.  

Kur’an’dan örnek verelim:

Mutaffifîn/7-9. ayetler: “Doğrusu günahkârların yazısı, muhakkak Siccîn'de olmaktır. Siccîn nedir, bilir misin? Yazılmış bir kitaptır o.” Burada geçen “Kitâbun merkum (Yazılmış kitap)” ifadesine dikkat. Merkum kelimesi “Rakim” kelimesi ile aynı kökten gelir. Yani bu şeytanilerin diktiği taşlar “Siccin” olmasın?

Yine Mutaffifîn/18-29 ayetler: “Hayır! Andolsun iyilerin kitabı İlliyyûn'dadır. İlliyyûn nedir, bilir misin? Yazılmış bir kitaptır o.  Yine, “Kitâbun merkum”, ama bu sefer iyilerin kitabı. Yani İlliyunların. İlliyun, “yüce, âlâ” anlamına gelir. Yani: Yüce dostlar katı, Yücelerin katı. Bu durumda Orhun kitabeleri acaba nereden gelmiştir??

Bu yazıyı yazmama vesile olan Pirim Oktan Atabeyime ve Kalperenlere selam olsun. 

 

“Türük oguz begleri bodun eşidin üze tenri

Basmasar asra yer telinmeser türük bodun elinin törönün kim artatı.”

 

Saygılarımla

Ömer Genç



Bu haber 5,025 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,944 µs