Diriliş-Deruni Devlet

16 Şubat 2016 10:30 tsi
Diriliş-Deruni Devlet

Diriliş-Deruni Devlet

Oğuz Kağan'ın Mührü Peşinde...

TRT 1'in en iyi dizilerinden biri olan Diriliş Ertuğrul 44. Bölüm'de Sungur Tekin'de bulunun Oğuz Kağan’ın  Mührü'nü herkes ister. Bir taraftan Noyan, bir taraftan Gümüştekin Oğuz Kağan'ın Mührü'nü çalmak ister. Ertuğrul'un tek derdi ise, kaderlerinin yazıldığı Söğüt'e gitmektir.

Noyan Oğuzhan’ın Mührü’nün peşindedir hala. Yeni sığınağı olan mağara’da yaralı elini kendisi dikmeye başlar. Şaman ve Noyan Oğuz Kağan Mührü’nün öneminden bahsetmektedir. Bu mührün kesinlikle  Ögeday’ın elinde olması gerektiğini söyler Noyan. Bu sayede o mühürle Moğol içerisinde yer alan Türklerin daha canlı ve Ögedayı’ya daha yakın olacağı belli olur… "

 

Evet TRT’nin sevilen Dizisi Diriliş Ertuğrul’da Oğuz Kağan’ın Mührü işlenmektedir. Ve Mührü çalmak isteyenler vardır….

Diriliş Ertuğrul’un son bölümlerine Oğuz Kağan’ın mührü (madalyonu) damga vuruyor…

Doğrusu bu konu benzerliğinden; TRT gibi bir kurumun ve Diriliş gibi bir başyapıtın olmasından yana biz çok memnunuz. Senaristleri de yürekten kutluyoruz.

Bilindiği gibi Oktan Keleş’in Deruni Devlet Kutsal Halı Kitabı’nda Oğuz Kağan’ın Madalyonu geniş bir şekilde yer almakta ve Romanın kahramanı Adem’de; Oğuz Kağan’dan Mührü (Madalyonu) alarak Kutsal Halı’nın peşine düşmektedir. Yine bu Madalyonun da peşinde birileri vardır. 

Deruni Devlet Kutsal Halı Kitabı’nda Oğuz Kağan ve Madalyon:

 

“Başbuğ Oğuz Kağan’dan çok bilgiler öğrenmiştim. Oğuz Kağan bana bir madalyon uzatarak, “Bunu al Bahadır. Bunu gerekli kişilere gösterince onlar anlarlar. Kim diye merak etme. Hepsini göreceksin. Seni götürürler. Şimdi biraz dinlen, istersen uyu. Sabahın ilk ışıkları ile seni geldiğin yere geri götürecekler. Allah muvaffak etsin.” Dedi ve bana sarılarak veda etti….”

---

…

“Turan Bey, “Oğuz Kağan sana bir nişane verdi mi?” diye sordu. “Evet, bir madalyon.” dedim. Turan Bey. “Görebilir miyim?” diye sordu. Bende madalyonu gösterdim. Bunun üzerine Turan Bey, “Ferman başbuğumundur” dedi ve ekledi: “İyi sakla bu senin anahtarın, parolan olacak.” Oğuz Kağan da bana aynısını tembihlemişti….”

…

“…Latif Baba ile hem yürüyor hem de sohbet ediyorduk. Bir ara Latif Baba’ya, Oğuz Kağan’ın bana verdiği madalyonu, cebimden çıkarıp gösterdim. Eline aldı, tekrar bana uzatarak, “Koy şunu cebine. Öyle ulu orta her yerde çıkarma.” dedi. Ben ise hemen hızlı bir hareketle madalyonu cebime koydum. Latif Baba’ya, bana “Kutsal Halı”yı bulma görevinin verildiğini söyledim. Turan Bey’in de bana bu konuda Latif Baba’nın yardımı olacağını söylediğini aktardım. Latif Baba oldukça düşünceli bir şekilde, “Kutsal Halı ha?”dedi…”

…

“…Latif Baba bana dönerek, “madalyonu Cemâl’e göster!” dedi. Denileni yaptım. Balıkçı Cemâl bir anda iyice ciddileşti, “Buyruk Başbuğumundur!” dedi. Biraz önceki Cemâl gitmiş, yerine sanki başka bir Cemâl gelmişti. …”

….

“Cebimden Oğuz Kağan’ın bana verdiği madalyonu çıkarıp, kimsenin görmeyeceği bir şekilde Efe Dayı’ya gösterdim. “Gözlerim artık iyi görmüyor kızanım.” dedi. Eğilerek dikkatli bir şekilde elimdeki madalyona baktı. Bir anda o sevecen, tatlı ihtiyar gitmiş; çok ciddi bir hal gelmişti. Gerçekten bir efe tavrıyla ağzından  şu cümleler döküldü Efe Dayı’nın: “Buyruk Başbuğundur!” dedi ve ardından da, “Sok onu cebine!” dedi. Bana sordu, “Durum nedir?...”

…

“..Sonra cebimden madalyonu çıkarıp gösterdim. Haydar Ağa, tıpkı diğer madalyonu görenlerde olduğu gibi birden daha da ciddileşti ve, “Buyruk Başbuğundur. Buyruğu başım gözüm üstüne…”

“…Artık zamanı gelmişti, yani madalyonu gösterme anı. Cebimden çıkarıp, kendisine gösterdim. Gözleri iyi görmüyordu. Madalyonu eline aldı, iyice inceledi. Birden o tanıdık sözler ağzından dökülüverdi: “Buyruk Oğuz Kağan’ımındır!”

“…Madalyonu çıkarıp Nusret Amca’ya uzattım. Birden ayağa kalktı, esas duruşa geçerek, “Buyruk Başbuğum Oğuz Kağan’ındır.” Dedi Çoban Baba, “Allah’ım sana şükürler olsun. Bu günleri de gördük.” dedi. Madalyonu gösterince, “Buyruk Oğuz Kağan’ındır.” dedi.

Deruni Devlet Kutsal Halı ilham olmaya devam ediyor...Ne mutlu...

Türk'ün kendi kaynaklarını kullananları da tekrar tebrik ediyoruz.
 

     

Erol Elmas     
    

buulkem@gmail.com     

Twiter:@emiryildizdan 

 

Bu haber 7,981 defa okundu.