En Sıcak Konular

Kalperence Tefekkürler

13 Ekim 2015 09:15 tsi
Kalperence Tefekkürler Ay’ın Bombalanması Ve Nobel Ödülü

AY’ın BOMBALANMASI VE NOBEL ÖDÜLÜ


Geçtiğimiz günlerde Nobel ödülleri sahibini buldu ve Nobel ödülü kazananlar arasında bir Türk profesörü bulunuyordu. Nobel kimya ödülünü alan Prof. Dr. Aziz Sancar, DNA onarımı mekanizmasını açıklığa kavuşturarak bu ödüle hak kazanmıştı. Fakat bütün bilimsel gelişmelerde olduğu gibi, yaşanan bu gelişmede ki ayrıntılardan da halkımız mahrum bırakılmış ve saçma sapan konular ile meşgul edilmiştir...


Kendini bilmekten mahrum bir muhabirin Aziz Sancar’a ‘’Arap mı sınız?’’ sorusu şuanda Türkiye gündemini Nobel kimya ödülünün konusunun inceliklerinden daha fazla meşgul etmektedir. Kimileri basının yönlendirmesiyle ‘’Bak gördün mü yine Türklük, adam Kürt, aslını inkar ettirmeye çalışıyorlar, yaşasın kürt kardeşliği’’ naraları atarken, kimileri de ‘’ Sadece bu tezin karşısında durarak ‘’O bir Kürt, Türk olamaz bizim ülkemiz için almış madem alkışlayalım ’’ demekte.

Tez + Anti-tez= Sentez

Sultanımızdan öğrendiğimize üzere bir tez ortaya atıldığında onun bir karşıt tezi de muhakkak ortaya atılırdı ki bu oluşturulan sentez ayakta durabilsin. Kapitalizm, Sosyalizm gibi.. İnsanların bilinçlerini istedikleri yöne kaydırmaları için yüzyıllardır sergilenen bir İNGİLİZ OYUNu…

Aklıma takılan şey, neden ülkemizde kimse BBC muhabirinin sorusunu AHLAKsızca bulmuyor da Türklük Kürtlük üzerine tartışmalara dahil oluyor? Nasıl bir ırkçı anlayıştır bu? A tabi doğru nede olsa o bir İngiliz değil mi, basın özgürlüğü var ne de olsa? BBC muhabiri sorduğu soru ile zihniyetini belli etmiştir!! Şeytan da Ademin suretine bakıp onu topraktan yarattın demedi mi? Şimdi  aynı ameli İngiliz Kraliyet Ailesinin desteklediği BBC kanalının muhabiri yapmıyor mu?? Anlaşılan düşmanımızı ve kendimizi tanımaktan hala çok uzağız..

İngiliz basını bilim konularından bile çıkarımlar yaparak ülkemizde bölücülük oluşturmak istemektedir. Türk-Kürt ayrımını her yönden bilinçlere sokmaya çalışmaktadır. Halbuki İngilizlerin daha yeryüzünde adı anılmazken, Türk ile Kürt kardeş idi!!

Şimdi biz basının yönlendirmesinden dışarıya çıkarak Aziz Sancar’a Nobel ödülü kazandıran bilimsel gelişmeyi biraz inceleyelim.

Naçizane konuyu anlatabilmek adına, gelişmeleri madde madde sıralayacağım;

- Aziz Sancar ve ekibi biyolojik saat mekanizması ve DNA onarım mekanizmasını inceliyordu.

- Bakteriler de mavi ışığı kullanarak, mor ötesi ışığın açtığı DNA yarasını tamir eden ‘’fotoliyaz’’ adında bir enzim Sancar ve ekibi tarafından keşfedilmiştir. Bu molekül bakterilerde DNA onarımı yaparken aynı zamanda bakterilerin biyolojik saatini de kontrol etmekteydi.

- Aziz Sancar tarafından bu molekülün bir çeşidinin memelilerde sadece biyolojik saati ayarlamak üzere çalıştığı keşfedildi.

- Daha sonradan anlaşılacağı üzere DNA onarım mekanizmasını tam olarak çözen Sancar, DNA onarımını başlatan ve bitiren yani bir nevi kontrol eden sistemin biyolojik saat olduğunu keşfetti fakat bu sistem bitkilerde ve memelilerde biraz daha farklı yapılar sergiliyordu.

- Aziz Sancar ‘’ biyolojik saat insan vücudunun bütün fonksiyonlarını kontrol ediyor. Özellikle mental ve psikolojik rahatsızlıklar, kanser hücrelerinin bölünmesi, mevsimsel depresyon, uykusuzluk, vücudumuzda ki basınç değişimi, sıcaklık değişimi, DNA onarımı, hücrelerin ne zaman bölüneceği nasıl gelişeceği gibi üreme olaylarını kontrol etmektedir.’’ şeklinde ki açıklaması ile biyolojik saatin önemini vurgulamaktaydı.

- Aziz Sancar, tarafından memelilerde biyolojik saati ortaya çıkarak 4 adet geni keşfedildi..

- Aziz Sancar, gün içinde DNA onarımının maksimum ve minimum olduğu zamanların mevcut olduğunu bunun biyolojik saat tarafından kontrol edildiğini eğer biyolojik saatin işleyişini tam olarak çözersek özellikle kanser vakalarında ilaç tedavilerinin DNA onarımının minimum olduğu zamanlarda verilmesi gerektiği ve böylece kanser ilaçları ile daha etkin bir tedavi oluşturulabileceğinden bahsetmiştir.

- Aziz Sancar, aslında tıp alanında (biyolojik saatin işleyişinin keşfi, DNA onarımı ve etkin ilaç tedavileri) bir ödül beklediğini fakat kimya alanında (DNA onarımı) bu ödülü alarak şaşırdığını belirtti.

- Aziz Sancar, ‘’uykusuzluk sorunu, mevsimsel depresyon, kansere karşı ilaç geliştirmek için İLAÇ firmalarının biyolojik saat hakkında elde ettiğimiz BİLGİLERİ SATIN alıyorlar.’’ şeklinde ki açıklaması ile biyolojik saat ile yapılacak keşiflerin Dünya genelinde şirketler tarafından takip edildiğini anlatıyordu.

Burada önemli olan nokta, Nobel ödülünü alan Sancar DNA onarım mekanizmasını kontrol eden sistemin biyolojik saat olduğunu vurguluyordu. Biyolojik saati biraz daha inceleyelim; nedir biyolojik saat?

- Biyolojik saat; insanların vücudun da hormonların ne zaman salgılanacağı gibi metabolik olayları düzenler. Örnek verelim, ortamdaki sıcaklık yükseldiği zaman, biyolojik saat tarafından bu yükseliş fark edilerek vücut sıcaklığımızı azaltmak için hipofiz bezimizden bazı hormonlar salgılanır. Bu hormonlar ile vücudumuzda tekrar sıcaklık dengesi sağlanır.

- Biyolojik saat, uyku düzenimizi ayarlar. Ortamda bulunan ışık frekansına göre (aydınlık-karanlık döngüsü) biyolojik saat tarafından bu frekans farkı algılanarak, epifiz bezimizden melatonin hormonu (uyku) hormonu salgılanır. Hava kirliliğinin yanında, uykusuzluk probleminin nedenleri arasında Dünyada oluşan manyetik kirlilik gösterilmektedir.

- Biyolojik saat, yemek düzenimizi ayarlar. Obezite gibi Dünyamızı kasıp kavuran bir hastalığın şuanda ana neden insan vücudunun dengesinin bozulması, biyolojik saatin işlevinin bozulması gösterilmektedir. Bununla ilgili bir çok makale yayınlanmaktadır.

- Biyolojik saat, mental durumumuzu kontrol eder. Örneğin uyku dengemiz bozulduğu zaman ertesi gün hafızamızda ve akılımızı kullanmakta güçlük çektiğimiz olmuştur. Alzeimer, Parkinson vb mental kaynaklı hastalıkların ana nedenleri arasında biyolojik saat yaşanan kaymalar (zaman kaymaları) olduğunu vurgulayan makaleler mevcuttur.

- Biyolojik saat hücre bölünmesi ve gelişmesi durumlarını kontrol altında tutar. Aziz Sancarın belirttiği üzere DNA onarımında, yeni molekül sentezinde biyolojik saat mekanizması işler, aynı şekilde üreme hücrelerinin etkinliği de biyolojik saat tarafından kontrol edilir.

Yer Gök ve İnsan bir bütündür…

Özetle, Vücudumuz 24 saatlik periyotlar ile bir takım değişimler gösterir. Örneğin günün belli saatlerinde çeşitli hormonlar ve enzimler artar ve azalır, bu hormonların artıp azalmasını kontrol eden mekanizma biyolojik saatimizdir. Biyolojik saatimiz ,  gök yüzü saati olan bizlerin 24 saat dediğimiz zaman dilimine bağlantılı olarak çalışır. Yani bir nevi gök yüzü saatimiz ve biyolojik saatimiz birbirlerine bağımlıdır ve denge içinde çalışmaktadır.

Bu dengede yaşanan aksaklıklar ile ilgili olarak ortaya çıkan en somut etki jet lag sendromudur. Jet lag sendromu; insanlar uzun mesafeli uçak yolculuklarında ortaya çıkar. Bu yolculuklarda, insanların biyolojik saatinin gök yüzü saatine göre uyumsuzluk göstermesi ile ufak bir zaman kayması yaşarlar… Bunun sonucunda iki hafta boyunca, uyku ve yeme düzeninin bozulması, baş ağrısı, zihinsel performans düşüklüğü, yorgunluk hissi kendini gösterir, bazı durumlarda depresyon etkisini gösterir ama tabi ki de Jet lag sendromu geçici bir durumdur.

Örneğin, Türkiye de yaşayan bir insanın biyolojik saati ile Kazakistan’da yaşayan bir insanın biyolojik saati farklıdır, 05:00 da Kazakistan bulunan bir insan istemsiz olarak gün ışığı ile birlikte melatonin hormonu salgısını durdururken, Türkiye’de yaşayan insanlar için henüz bu hormon salgısı devam etmektedir çünkü melatonin hormonu salgısı gün ışığına bağlıdır… Bu nedenle Türkiye’den Kazakistan’a giden bir yolcunun gök saati farklılaşacağı için otomatik olarak, biyolojik saatin işleyişi de farklılaşacak ve biyolojik saat ile gök saati dengeye gelene kadar yolculuk sonrası insanlarda çeşitli sorunlar baş gösterecektir. 

Yukarıda bahsettiklerim vücut fonksiyonlarımız için biyolojik saat mekanizmasının ne kadar önemli olduğunu anlatmak için yeterlidir ki Aziz Sancar ve ekibi DNA onarım mekanizmasını açıklayarak Nobel ödülüne hak kazanmış ve DNA onarım mekanizmasının içinde de biyolojik saate yer vermiştir.

Şimdi hatırlayalım Sultanımız geçtiğimiz yıllarda hem kitaplarında hem makalelerin de , AY’ın bombalama çalışmalarının olduğunu, Ay bombalandığında bir çok olayın yeryüzünde meydana geleceğinden bahsetmişti ve insan beyninde AY ile irtibatlı bulunan bir noktadan bahsetmişti.

Bu Sözler tarihi sözlerdir ve boşa söylenmemiştir!!

Düşünelim, jet lag etkisi ile insanların algıladığı gün uzunluğu olan gökyüzü saati ve biyolojik saat eşitliği değişince insanlar birçok sorun yaşıyordu bunun nedeni de gök yüzü döngü periyodu ile biyolojik döngü periyodumuz eşitliğinin bozulması, biyolojik saatin farklı bir zaman dilimine girmesiydi. Peki  bu döngü jet lag etkisi gibi geçici bir süreliğine değil de tamamen bozulursa ne olur? Bu biyolojik saat ve gök yüzü saati arasında ki denge kalıcı bir şekilde nasıl değiştirilebilir?

Dünyamız kendi etrafında belli bir hız ile dönerek, bu dönmeyi 24 saatte tamamlar. Bu dönüş hızı %70 AY’ın çekim etkisi tarafından kontrol edilir. Ay ile Dünya arasında ki mesafe artar ise Dünyanın dönüş hızı yavaşlar!! Ay ile Dünya arasında ki mesafe azalırsa Dünya’nın dönüş hızı artar… Yani bir ters orantı mevcuttur yörünge mesafesi ve dönüş hızı arasında.

AY, büyük bir nükleer bomba ile yörüngesinden saptırılırsa, bugün gökyüzü döngü periyodumuz 24 saate eşit olamaz, bunun nedeni yukarıda bahsettiğimiz yörünge mesafesi ile hız arasında ki ters orantıdan kaynaklanmaktadır. Örneğin, ilk zamanlarında Dünya kendi etrafında ki dönüş süresini 8 saate yakın bir sürede tamamlıyordu çünkü Ay Dünya’ya şimdi olduğundan 2 kat daha yakındı. Yani 1 gün 8 saate eşit idi.

Gökyüzünün 24 saatlik olan periyodu değiştirildiğinde insanlar ne yaşayacak? Uçak yolculukları ile geçici bir süreliğine küçük bir oranda değişen gökyüzü saati ile insanların biyolojik saatlerinde kayma yaşanıyor ve jet lag sendromu ortaya çıkıyordu. Peki  AY ‘ın bombalanması ile insanlarda jet lag sendromundan çok daha ağır etkiler ortaya çıkmaz mı? Sadece küçük bir saksı kafamıza düştüğünde bile beynimizde oluşan basınç dengesizliği ile geçici bir süre hafıza kaybı yaşayabiliyoruz…

Ay’ın yörüngesinden çıkmasıyla değişecek 24 saatlik dilim, biyolojik olarak çok daha ağır etkilere neden olacaktır… Örneğin, Hafıza kaybından, DNA bozulmalarına, uzun süreli uyuklamalara kadar… Öyle ki bugün Nobel ödüllü Profesörümüz kanser vakalarını Biyolojik saatte ki küçük zaman kaymalarına bağlamaktadır halbu ki Ay’ın yörüngesinden kayması ile biyolojik saat çok büyük ölçüde ani olarak değişecektir.

Sultanımızın söylediği her söz bugün biz Kalperenler için çok mühimdir ve ders niteliğindedir… Demek ki Gök yüzü saatimiz (24 saatlik dilim) AY’ bağlı olarak değişmekte ve bu değişim insanların bilinçlerini ve vücut fonksiyonlarını etkilemekteymiş…

BAKARA 189:’’Sana hilalden soruyorlar. De ki: O, İNSANLAR ve HAC için vakit ölçüleridir….’’

Son olarak, Sultanımızın bahsettiği Gökyüzü saati (aydınlık-karanlık döngüsü) değiştiğinde bu değişikliği algıladıktan sonra biyolojik saati değiştirerek yukarıda saydığımız etkileri yaşatan insan beyninin AY ile irtibatlı noktası neresidir?

İki göz arasında bugün biyolojik saati ve vücut fonksiyonlarını kontrol eden küçük bir nokta vardır ve bu nokta henüz keşfedilmeye çalışılan suprakiazmatik çekirdektir (Allahualem). Bu alan çevremizde ki  manyetik alan kaynaklı ve basınç kaynaklı bütün değişimleri algılayarak tepki verir… Çok ilginçtir araştıracak olan koldaşlarım görecektir ki Dünyamızda yaşanan manyetik kirlilikte biyolojik saatte zaman kayması yaratan en büyük etmenler arasındadır…

Ay’ın bombalanması ile biyolojik saat arasındaki ilişkisini bize gösteren Sultanımıza olur mu böyle şey canım diyenler, Prof Dr Aziz Sancar’ın,  DNA onarımı ile aldığı Nobel ödülüne de komplo mu diyecekler? Aziz Sancar DNA onarımını kontrol eden mekanizma için biyolojik saat demedi mi?

Erol abimizin söylediği üzere Can Sultanımızın kıymeti gelecek yıllarda çok daha fazla anlaşılacak… Allah her an Sultanımızın ve Erenlerin gönlünde olabilmeyi nasip eğlesin…

Saygılarımla

Bugün ERENLERE kurban
Serim meydanda meydanda
Bütün ikrar canım feda
Canım meydanda meydanda
                                        Seyyid Nesimi

 

Ozan AYDIN



Bu haber 4,265 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,286 µs