En Sıcak Konular

Su Savaşları...

28 Mart 2013 08:22 tsi
Su Savaşları... Petrol savaşından su barışına (!)

Petrol savaşından su barışına 

  
19. yüzyılda bir damla petrol için savaşların yaşandığı Ortadoğu’nun yeni stratejik kaynağı su! Bölge ülkelerini İstanbul’da toplayan ‘Mavi Barış’ inisiyatifi, suyu barış zeminine çevirme imkânını masaya yatırdı.


‘Bugünlerde Suriye’de duş almak, önceden planlanması gereken ince bir mesele. Hele kadınsanız çok boyutlu düşünmeniz lazım. Suyun hangi saatte, hangi bölgeye verileceği, kaç saat sonra kesileceği gibi bazı püf noktalarına sahip değilseniz temiz ve  sıcak bir suyla duş almayı unutun! Şimdilerde Suriyeli kadınların yeni trendi iyi bir duş için otellerde oda tutmak…”

Suriyeli gazeteci Hamoud El Mahmud, bu anekdotu, Suriye’de geçmişten bu yana yaşanan su kıtlığının Arap Baharı sonrası patlak veren iç savaşla daha da arttığını yansıtmak için kullanıyor. El Mahmud, bir taraftan rejimin diğer taraftan muhaliflerin fütursuzca çarpışıp su rezervlerini ve altyapısını tahrip ettiğinden yakınıyor: “Esed gidecek belki ama ülke de bir damla suya muhtaç kalacak!”

Mısırlı radyo yayıncısı Mai El Sahfie, Mahmud’a “Bu daha iyi günleriniz!” diyerek giriyor söze. Asırlık rejimi değiştirmeye soyunan devrimci iktidarın, en az rejim kadar sorunlu su rejimine el atmaya çekindiğini iddia eden El Sahfie, devasa Nil Nehri’ne rağmen su sıkıntısı çeken Mısırlıların her gün başkent Kahire’de eylemler düzenlediğini aktarıyor…

“Irak’ın su sistemini de ABD işgali sonrasında yaşanan iç savaş yıktı.” diyerek başlıyor tebliğine Irak Milletvekili Safia Al Suhail de. Her geçen gün azalan ve kirlenen sularının kolera salgınlarına yol açmaya başladığına değiniyor. Fırat ve Dicle’den daha fazla istifade için Ankara ile sürdürdükleri ‘su diplomasisinin’ neticeye ulaşmamasından bahsediyor: “Türkiye, Iraklı çocukların koleradan ölmesini ister mi?”

Lübnan, Ürdün, Yemen, Filistin, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelen üst düzey diğer katılımcılar da benzer sunumlarda bulunuyor ülkeleriyle ilgili… Özetle, Ortadoğu’da demografi, endüstri ve şehirleşme artarken temiz su kapasitesi tam tersine hızla azalıyor… Bölgesel önlemler devreye girmezse yakın gelecekte su çatışmalarının patlak vermesi işten bile değil.

Geçen hafta (18-19 Mart) Turkish Review Dergisi ile Strategic Foresight Group (SFG-Stratejik Öngörü Grubu) ortaklığında İstanbul’da düzenlenen “Ortadoğu’da Mavi Barış Konferansı”nın ana amaçlarından biri buydu zaten. Ortadoğu’daki su kıtlığının ulaştığı boyutu yerel bürokrat, akademisyen ve gazeteciler üzerinden öğrenmek… İki gün süren uluslararası toplantıda bölgeye dair gelecek perspektifleri de çizildi. Gelmekte olan büyük su krizine karşı kolektif mücadelenin zaruri olduğu, bu yönde bölge halkları ile iktidarlarında yeni bir algı inşasının gerektiği vurgulandı. Bu yüzden 17 farklı ülkeden davet edilen 70’ten fazla katılımcının ağırlığını medya mensupları oluşturuyordu.

Konferansın Türkiye ayağını yöneten Turkish Review Genel Yayın Editörü Kerim Balcı, Arap Baharı sonrası Ortadoğu’nun ana gündemi olacak bölgesel su krizlerini bugünden masaya yatırarak ön almaya çalıştıklarını anlatıyor: “Değişim sancılarından ötürü kimse bu meseleyi tartışamıyordu. Hindistan merkezli partnerimiz SFG ile bölge ülkelerini yaklaşmaktaki krize karşı uyarmak istedik. Bir ilk niteliğindeki Mavi Barış Konferansı sayesinde, aralarında su sorunları bulunan taraflar bir masa etrafında buluşup empati yapma imkânı yakaladı. Daha önce sınır aşan sularla ilgili gelişmeleri Batı kaynaklı ajanslardan öğreniyorlardı. Bundan sonraki bilgi akışının İstanbul’daki konferansta kurulan network üzerinden sağlanacağını düşünüyoruz.”

Su krizi neden çözülemiyor?

Konferansın belki de en verimli kısmı, tarafların ilk elden birbirinin duruşunu görme imkânı elde etmesiydi. Mesela Irak grubu, Türkiye’yi kendilerine yeterince su bırakmamakla eleştirirken, Türk tarafı Bağdat hükümetinin Dicle ve Fırat üzerinden saniyede 500 metreküp kadar akan suyu halkına dağıtmak yerine kurduğu 15 barajla elektrik üretimine yönelmesini hatırlattı. Keza bir Ürdünlü katılımcının Kur’an ayetlerinden yola çıkarak Allah’ın suyu tüm insanların kullanımı için yarattığına, su zengini komşu ülkelerin paylaşımdan kaçtığına işaret etmesi karşında Türk gazetecinin verdiği cevap da manidardı: “Evet, doğrudur, Allah suyu bütün insanlık için yarattı. Peki, petrolü, gazı, madenleri tüm insanlık için yaratmadı mı? Türkiye, bedava su verdiği Müslüman komşularından neden bedava petrol alamıyor?”

İki gün boyunca sunumların ardından süren tatlı sert atışmalar, sınırı aşan sular üzerinden sorun yaşayan ülkelerin karşı tarafın durumuna dair ‘komplovari’ bilgilere sahip olduğunu ortaya koydu. Mesela Suriye ve Irak grubu ülkelerindeki su kıtlığının ana sebebini Türkiye’nin barajlarda su tutması olarak yansıtırken, Türk tarafının komşularına Avrupa ve dünya standartlarından daha fazla oranda su bıraktığını resmî verilerle ortaya koyması önemliydi. Keza Filistin, Ürdün ve Lübnan gruplarının da İsrail’in düşmanca tavrının yanında sularının küresel ısınma, nüfus artışı ve tuzlanma gibi negatif çevre şartlarından etkilendiğini görmeleri de konferansın sunduğu büyük kazanımlardandı.

Yanlış yargılardan biri de Türkiye’nin su zengini olduğuydu! Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Altınbilek, verdiği resmî rakamlarla kırdı bu algıyı. Aksiyon’a konuşan eski Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürü Altınbilek, Türkiye’nin su sıkıntısı çekmediğini ancak bu durumun su zengini olduğu anlamına da gelmeyeceğini söyledi: “Su yüzde 100 hesaba gelebilir mi? Rezervler yağmur yağarsa bol olur. Ortadoğu’yu, Türkiye’yi de etkileyen ciddi bir global iklim değişikliği yaşanıyor. Yağışlar azalıyor, nüfus artıyor, sulanması gereken araziler çoğalıyor. Bugün kişi başına düşen kullanma su miktarı 1400 metreküp civarında. Yakın gelecekte bu oranın 700-800 metreküpe düşeceğini öngören çalışmalar var. Dolayısıyla komşularının Türkiye’den mutat su salınımı beklemesi doğru değil. Zira su rezervi bizde de azalıyor.”

Altınbilek, bazı komşu ülke iktidarlarının su sorununu iç politikaya alet ettiğine değiniyor. Sorunu çözmek yerine halkı yönlendirme aracı olarak kullandıklarını düşünüyor: “Teknoloji ilerledi. Deniz suyunu içme suyuna dönüştüren sistemler var günümüzde. Suudi Arabistan denizden arıtıyor mesela… İktidarlar uğraşsa su sorunlarını farklı yollarla da çözebilir.”

Konferans kapsamında su kaynaklarının doğru yönetimi, etkin tasarrufu, adil paylaşımı gibi ufuk açıcı sunumlar da yapıldı. Su tasarrufu için baraj yerine nükleer enerjiden elektrik üretimine geçilmesini öneren de oldu, damıtma tarıma geçilmesi fikrini savunan da… Avrupa’da sınır aşan nehirler üzerinde yaşanan sorunları çözen barış anlaşmalarını Ortadoğu’ya uyarlayan da çıktı salonda. Ancak ana vurgu medyaya yapıldı. Yeni dönemde bölge halkları ile yönetimlerinin tasarruf, doğru yönetim ve paylaşım konularında aydınlatılması görevi basına düştü. İnisiyatif, bu bağlamda bölge medyasına dönük müşterek eğitim programları üzerine çalıştığını duyurdu. Mevcut medya mensuplarının yetersiz bilgileriyle hazırladıkları haberlerin su krizini daha da derinleştirdiği vurgulandı.

Peki, Ortadoğu ortak sorununu münferit çözebilir mi? Cevabını Ürdün’ün eski Su Bakanı Dr. Maysoon Zoubi veriyor: “Bir araya gelemezsek su barış değil, savaş unsuru olur!” Mavi Barış Konferansı’nın bir ilki başarıp onlarca yıldır sorun yaşayan bölge ülkelerini tek masada toplayabildiğini, bunun kendilerine verilmiş en büyük mesaj olduğunu anlatıyor Zoubi: “Ortadoğu’da suyu silah gibi kullanan İsrail ile hepimizin ciddi sorunları var. Tel Aviv hükümeti Ürdün ile geçmişte yaptığı anlaşmalara sadık kalmadığı gibi Filistin’e, Lübnan’a bir damla suyu çok görüyor. Su üzerinden Ortadoğu’yu yönlendirmeye çalışıyor. Bir an önce kolektif su politikaları üretemezsek geleceğimiz çok aydınlık olmayacak.”

Benzer hassasiyet, konferansın eş tertipçisi Strategic Foresight Group Başkanı Dr. Sundeep Waslekar’da da mevcut. Hintli uzman, meseleye dışarıdan dâhil olmanın verdiği rahatlıkla daha net konuşuyor: “Bu sorun hepinizin sorunu. Devlet politikalarınız birbiriyle örtüşmeden, entegre olmadan üstesinden gelmeniz çok zor.”

İki günün sonunda ortaya çıkan tablo pek iç açıcı değil aslında. Arap Baharı, küresel ısınma ve artan nüfus dolaylı olarak Ortadoğu su rezervlerini vuruyor. BM ve Dünya Sağlık Örgütü, bölgenin adım adım su savaşlarına sürüklendiğine işaret ediyor. Gidişat böyleyken bölge ülkelerinin birbirini suçlamaktan öte gitmeyen su politikalarını değiştirmesi elzem görünüyor. Bir bakıma su sorununu barış zeminine çevirmek bölge iktidarlarının elinde…

Mavi Barış’a mecburuz

‘Mavi Barış’ inisiyatifinin liderliğini Ürdün Prensi Hassan bin Talal yürütüyor. Bu üst yapıda Türkiye’yi eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, Lübnan’ı eski Finans Bakanı Dr. Muhammed Chatah, Irak’ı eski İnsan Hakları Bakanı Dr. Bahtiyar Amin, İngiltere’yi de Liberal Demokrat Lord Alderdice temsil ediyor. İstanbul’daki etkinliğe Prens Talal adına kızı Prenses Sümeyye bint El Hassan katıldı. Prenses Hassan, konferansın galasında yaptığı konuşmada, yakın dönemde Ortadoğu’yu derinden etkileyecek su krizlerini sorunsuz atlatabilmek için ülkelerin kolektif hareket etmeye mecbur olduklarını vurguladı. Prenses Sümeyye, Ortadoğu’daki su kaynaklarının yönetim, paylaşım ve korunması yönünde ciddi sorunlar bulunduğunu, bu sorunların Mavi Barış inisiyatifi gibi müşterek adımlarla halledilmesi durumda siyasi krizlerin de azalacağını söyledi.

http://enerjienstitusu.com/2013/03/26/petrol-savasindan-su-barisina/
 



Bu haber 3,139 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,773 µs