En Sıcak Konular

Cesetler Çürümüyor

22 Ocak 2013 14:25 tsi
Cesetler Çürümüyor Her şeyi öyle bir kirlettik ki artık mezarlardaki cesetlerimiz bile çürümüyor.

Oktan Keleş’in Melekler Ağlarken Kitabı’nın 236. Sayfası:

 

“İlhami Abi’nin verdiği bu bilgilerden içim titredi bir an. Şeytan topraktan yaratılan Âdem’den dolayı Rabbimiz tarafından kovulmuştu ve toprağa da düşmandı. Kendisi dumansız ateş olan; yani yaratılışı ateş olan İblis insanı topraktan ayırmak için her türlü planı yapmakta.

 

Örneğin: Çeşitli plan ve projeler sayesinde insanlar bugün antibiyotikler alıyor. Öldüklerinde olanlarda bir bilim adamının BM Güvenlik konseyine sunduğu raporlarda görüleceği üzere çok ürperticiydi. “Toprak altı çürümeyen cesetlerle dolu; çünkü beslenme ve alınan antibiyotik maddeler, toprağa karşı insan vücudunun dirençli olmasını sağlıyor. Ceset geç çürüyor ya da çürümüyor. Bu da ayrı bir insanlık felaketinin ve hastalıkların habercisi. Bu yüzden cesetler yakılmalı.”    

 

İlhami Abi bilim adamının bu ifadesini şöyle açıklamıştı:

 

- Ateş toprağı yakarak intikam almak istiyor; yani ateşten yaratılmış İblis topraktan yaratılmış Âdemoğlunu.”

 

Geçenlerde bir bilim adamı bu konuda şöyle demişti:

 

 

Korkunç bir son: İnsanlık, Dünya’yı son 200 yılda bitirdi artık cesetler çürümüyor

 

Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin, Milliyet'te yayınlanan makalesinde insanlığın geldiği korkunç sonu kaleme aldı. Makale hepimizi Kur'an-ı Kerim'deki: "Başınıza gelenler yapıp ettikleriniz yüzünden" Ayet-i Kerime'sini bir kez daha hatırlattı. İşte acı gerçekler...Yaklaşık 4.5 milyar yıllık yaşam tarihinde dünyamızın biyo-sistemi, şimdiye kadar hiç karşılaşmadığı işgalci bir canlı türünün faaliyetleri sonucu son 30 yılda hızla yok olma sürecine girdi. Bu hesap bilmez canlı türü insandır! Dünya nüfusu 1830’da 1 milyarken, 2102’de ise 7 milyarı geçti. İnsan popülasyonu 182 yılda 7 kat arttı.

 

Oysa bugünkü ekosistem değerlendirmelerinde gelinen son nokta gösteriyor ki; her geçen gün önlenemez bir hızla artan çeşitli kirlenme şekilleri ve yok edilmeleri yüzlerce yıl sürecek atıklar nedeniyle tüm canlı türleri ve doğal yaşam ortamları birbiri ardına hızla yok oluyor.

 

KAYNAKLAR TÜKENİYOR

 

Ne yazık ki gezegenimiz “6. Kitlesel Yok Oluş Süreci’ne” girmiş oldu. Bu konudaki önemli bir uyarı 2005 yılında yayımlanan 95 ülkeden 1360 bilim adamı tarafından hazırlanan Dünya Bankası’nın “Milenyum Ekosistem Değerlendirmesi” raporuyla ortaya çıktı. Yeryüzünde yaşamın devam edebilmesi için gereken doğal kaynakların üçte ikisinin insanlar tarafından hızla tüketilmekte olduğu acı gerçeği idi.

 

Nitekim, Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) yayımladığı geniş kapsamlı “Yaşayan Gezegen 2012 Raporu” da, kaynakların sömürülmesi ve aşırı tüketim nedeniyle dünyanın “sağlık durumunun” giderek kötüye gittiğini bir kez daha ortaya koymuş oldu.

 

İlk kitlesel yok oluş günümüzden yaklaşık 440 milyon yıl önce gerçekleşmiştir. 5. Kitlesel Yok oluş süreci bundan 65 milyon yıl önce gerçekleşmiş olup, bu olayın en önemli özelliği ise, dinozorların 150 milyon yıllık süren egemenliğinin son bulmasıdır. Bu sefer sahnede insan faktörü var. Yaratmış olduğumuz ekolojik yıkım insan medeniyetinin de sonunu hazırlamış oldu! Ne kadar başarılı bir medeniyet seviyesine ulaştık ki, 4.5 milyar yıllık zaman dilimin sadece son 200 yıllık döneminde her şeyi altüst etmeyi başardık ve 1980li yıllardan beri gezegenimizin kendini yenileme gücü artık kalmadı.

 

Bilindiği gibi 2008’in sonunda başlayan Amerika’daki ekonomik kriz başta Avrupa olmak üzere domino taşı etkisiyle zaman içerisinde birçok ülkeye yayıldı. Maalesef insanlık doğanın ekolojik yasalarıyla kendi kurgulayıp hayata geçirmiş olduğu sosyo-ekonomik yasalarını bir türlü gerçek anlamda bağdaştıramadı. Yaşam kalitesi ve mutluluğun anahtarının ekonomik büyümeden geçtiğine inanıyordu. Oysa bugünkü gelmiş olduğumuz ekonomik büyüme, kendisini yaratan biyo-sisteme sürekli zarar veren ve zararın faturasını ödemeyen ve ülke sınırlarını yok edip uluslararası büyük şirketlerin bencil çıkarlarına hizmet eden vahşi bir sisteme dönüştü.

 

KURALLAR ÖNEMSİZ

 

Klasik ekonominin kuralları artık çoktan önemini yitirdi. Klasik ekonomi bilimi insanı her alanda sadece kendi çıkarını düşünen bir canlı olarak görür. Ekolojik ekonominin kurallarını da maalesef birçok ülkede henüz geçerli kılamadık. Bu ülkelerden biri de bizim ülkemiz! Ekolojik ekonomi büyümenin artık tehlikeli bir sınıra ulaştığını söylüyor. Bundan sonra büyüme artık “sosyo-ekonomik” olmadığı gibi asla ekolojik de değil. Çünkü büyümenin ekolojik maliyeti üretimden elde edilen kazançtan daha yüksek. Büyüme yerine insanın yaşam kalitesini ön plana çıkaran ve doğa yasalarına uygun, doğayla barışık sağlıklı “gelişme” kavramına önem vermeliyiz.

 

İnsan kendi tabiriyle modern hayata adım attıktan sonra, özellikle sanayi devrimiyle birlikte bilim ve teknolojiyi kullanarak miktarları her geçen gün hızla artan birçok ürün üretmeye başladı. Bugün geldiğimiz nokta hem bu ürünlerin kendileri atık olduklarında, hem de üretim sırasında ortaya çıkan katı, sıvı ve gaz halinde yan ürünler, artık öyle miktarlara geldi ki, ne teknolojik geri kazanım mekanizmalarıyla ne de gezegenin biyolojik çevirim mekanizmalarıyla yok edilebilmesi mümkün olmamakta. Sözün kısası dünyamız devasa bir çöplüğe dönüşüyor. Bu yetmezmiş gibi atmosfer çevresini de uydu çöplüğüne çevirmeye başladık.

 

GEZEGEN S.O.S VERİYOR

 

Şöyle bir düşünün; 7 milyar insan, yaklaşık 4-5 milyar hayvanlar alemi, her geçen gün sayıları artan milyonlarca fabrika, otomobil, uçak, deniz ulaşım araçları, iş makineleri vs. yaklaşık 50 milyar canlı ve cansız sistem her gün milyonlarca ton katı, sıvı ve gaz halinde atıkları dünya ekosistemine bırakıyor. Bu kadar ağır yükün altında gezegenimiz S.O.S veriyor. Belki de evrenin tek yaşam gezegeni olan dünyamız/evimiz bu kadar yüke sizce daha ne kadar dayanabilecek? Son ekolojik göstergeler 7 milyarlık insan popülasyonunun 4 milyarının artık fazlalık olduğuna işaret etmekte. Gelişmiş ülkelerdeki aşırı tüketim alışkanlıklarını ve gelişmekte olan ülkelerdeki hızlı nüfus artışını çok acilen önlemek zorundayız. (AÇIKLAMA: Gıda Hareketi olarak nüfus artışının önelme fikrine kesinlikle katılmıyoruz. Sorun nüfus artışında değil, ahlaksiz kapitalis anlayıştadır. Dünya 7 değil 70 milyarı da besler. Allah yarttığı hiçbir canlıyı rızıksız bırakmaz. Ama ahlaksız insanlar diğer canlıların rızıklarını gasp eder.)

 

CESETLER ÇÜRÜMÜYOR

 

Her şeyi öyle bir kirlettik ki artık mezarlardaki cesetlerimiz bile çürümüyor! Hem bizi hem de diğer hayvansal ve bitkisel canlıları öldüklerinde moleküllerine kadar parçalayıp biyosisteme geri dönmelerini sağlayacak toprakları onlarca çeşit toksik kimyasal atıklarımızla hızla kirlettik. Birçok yerde biyolojik geri dönüşüm işini yapacak olan böcek, mantar, bakteri v.s gibi toprak mikro fauna ve florasının işlevselliğini yitirmesine sebep olmaya başladık.

 

MUMYALAMA GİBİ

 

Diğer taraftan koruyucu katkı maddeli çeşitli konserve ve işlenmiş gıdalar, hava, su vs. gibi kaynaklar vasıtasıyla almış olduğumuz ve bünyemizden bir türlü atamadığımız çeşitli toksik maddelerde, bir çeşit mumyalama yarattığından biyosisteme geri dönememenin ciddi sıkıntılarıyla karşı karşıya kalacağız. Bu nedenle mezarlıkları bile bilimsel metotlarla tespit etmemiz gerekecek! Toprak suyu, havalanması, mikrofaunası ve florasının sağlıklı olduğu ve kentsel kaynaklı her türlü kirlikten uzak bakir alanlar ölüleri parçalayabilecek nitelikte olduğu için tercih edilmelidir.

 

TEHDİDE DÖNÜŞTÜ

 

Hamamböcekleri 350 milyon yıl, keneler 225 milyon yıl ve at kestanesi bitkisi 75 milyon yıldır gezegenimizle uyumlu şekilde canlılıklarını sürdürmelerine rağmen, yaklaşık 30 bin yıl gibi kısa bir zamandır varlığını sürdüren insanoğlu bu uyumu sağlayamayarak, son 200 yılda kendi neslini ve gezegenimizdeki yaşamı yok edecek bir tehdide dönüştü.

 

Kuşkuya yer yok ki, küresel iklim değişimi ve küresel ekolojik kaos, bir an önce ciddi şekilde ele alınmazsa, tarihin en fakir ve en çok acı çeken insanlarının dünyası bizi beklemektedir.

http://www.gidahareketi.org/Korkunc-Bir-Son--Insanlik,-Dunya’yi-Son-200-Yilda-Bitirdi-Artik-Cesetler-Curumuyor-1617-haberi.aspx

 



Bu haber 4,698 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,633 µs