En Sıcak Konular

İstanbul'un Fethi

19 Şubat 2012 11:36 tsi
İstanbul'un Fethi Fetih 1453 filminin gündemde olduğu bu günlerde,Fethin manevi cephesi ile ilgili Dr. Münir Derman'ın yazısı.

Mekke'den Medine'ye (HİCRET) edilmiştir. Hicret emri ilâhi ile olmuştur.Hicret müşriklerin korkusundan bir kaçma değildir.Hicret büyük bir hikmettir. Hikmeti şudur:

Bilirsiniz güneş doğar batar. Resulullah Mekke'de doğdu. Hira dağında eline Lâ ilahe illallah Muhammedin Resulullah bayrağını aldı. Medine'ye gitmelerinin sebebi budur.

Medine'de irtihali darı illiyn etmelerinin sebebi de vardır.

 

Allah çok Gayyurdur. Yani kendisinden başkasının sevilmesini istemez. Onun için Kabe'de gömülseydi Resulullah'a kâbe'ye gidip tazim edenler bir an Resulullah'a teveccüh edecekler, onun için ikilik doğacak...Cenabı Allah O'nu oraya gönderdi. Sonra bir ayeti Kerimede de (Rabbil maşrıkeyni Rabbil magribeyn febi eyyi âlâyı rabbiküma tükezziban)

Şarkın Allah'ı garbın Allah'ı bilmiyorsunuz bu da mı yalan. Şarkın garbın Allah'ı olur mu? Hayır.

Mekke'de doğup Hira dağından ilk sureyi alıp, insanları peşine takarak, Medine'de vefat edecek. Bu bayrağın peşine takılıp, Resulullahın yardımı ile ancak ahirete intikal edilecek demektir.Onun için namazda selâm. Esselâmın aleyküm ve rahmetullah Rabbil maşrık, esselâmı aleyküm ve rahmetullah rabbil mağrib. Birisi

Allah selâmıdır. Biri Resulullah'a selâmdır.

 

Resulullah efendimiz bir gece Mekke'den çıktılar. Sevir mağarasına sığındılar. Küçük bir mağara. Hz.Ebubekir yanındalar. Resulullah çok yorgundu. Mübarek başlarını Hz. Ebubekir'in dizine koydular. Biraz uyumaya çalıştılar. O sırada bir küçük delik var Ebubekir sol ayağını bu deliğe kapatır. Çıplak ayakları... Bir yılan geliyor ayağını sokuyor. Ebubekir hiç kıpırdatmıyor ayağını, gözünden bir damla yaş Resulullah'ın mübarek yüzüne damlıyor. Resulullah uyanıyor Ya Ebubekir ne oldu diyor. Hemen mübarek tükrüklerini yaraya sürüyor.

 

Bu sırada öğle zamanı Resulullah'm peşine düşen müşrikler mağaraya geliyorlar. Hemen bir örümcek mağaranın ağzını ağ örerek kapatıyor. Ve bir güvercin gelip orada yumurtaya yatıyor. Müşrikler geliyorlar ağı görünce içerde olmayacaklarını düşünerek gidiyorlar. "Biz arzu edersek en büyük şeylerde bile bir üfürme ile kopacak bir iplikle bile en büyük felâketleri önleriz." Ankebut suresi. Cenabı Allah isteseydi mağaranın ağzını kapatabilirdi bir taşla. Fakat, istediği zaman bir örümceğin ipiyle bile Peygamberini, velisini koruyabilir demektir. Müşrikler dönüyorlar ordan. Fakat o sırada Ebubekir ne kadar olsa beşeriyet var, titremeye başlıyor. Korkuyor.Kendinde değil. Resulullah dizine dokunuyor hüzün etme, üzülme, Allah bizimle beraberdir.

 

Sonra Medine'ye teşrif ediyorlar. Gusva ismindeki bir devenin üstünde idiler. Davetler geliyor. Gusva nerede durursa orada ineceğim diyor Resulullah. Geliyor bir evin önünde çöküyor deve. O ev Eba Eyyubul Ensari'nin evi. Kendisi 20-23 yaşlarında evini tahsis ediyor. İki katlı evinin üst katını veriyor. Resulullah efendimiz diyor ki; Ya Eba Eyyüb bana yerde yatmak farzdır. Onun için ben aşağıda yatacağım. 20-28 gün kalıyor bu evde. Bir gün Resulullah evden çıkıp sabahleyin giderken bakıyor ki evin

karşısında Eba Eyyüb anası kız kardeşi ve çocukları orada yatak sermiş

yatıyorlar.

-Ya Eba Eyüp burda niçin yatıyorsun?

-Ya Resulullah, sen alt katta yatarken ben üst katta edebimden

yatamam.

Resulullah ondan sonra 7 gün üst katta yatıyorlar. Bir gün, Eba Eyyubul Ensari'yi yalnız gördükleri zaman Resulullah efendimiz, Ya Eyüp ben bir deniz kenarında şehit olduğunu görüyorum demiş.

 

-Ya Resulullah benmiyim O.

 

-İstermisin demiş.

 

Peygamber Efendimiz vefat ediyorlar. Aradan seneler geçiyor.Halifeler gelip geçiyor. Halifeler Emevilere intikal ediyor. Muaviyehalifedir. Resulullah efendimizin bir hadisi vardır."Konstantiniye fethedilecektir, onu fetheden ne mübarek askerdir ne mübarek emirdir buyurmuştur"

 

Bu hadis üzerine, İslâm ve Osmanlı orduları tarafından 462 defa İstanbul muhasara edilmiştir. En son Hz. Fatih'e nail olmuştur. Bu hadis üzerine Muaviye, Eba Müslime kumandasında 250 bin kişilik bir ordu gönderiyor, istanbul'a. Harp ediyorlar ikibuçuk ay muhasara devam ediyor. Fakat fetih müyesser olmuyor. Bu sıra Muaviye Medinededir. Birgün ikindi vakti sokaktan geçerken Semriyye isminde genç bir kadın, l yaşındaki oğlunu salıncakla sallıyor ve bir ninni söylüyor,

“Oğlum Emeviler saraylarda zevki sefa ediyorlar, senin baban Konstantiniyye surlarında bu kış zamanında harbediyor.” Muaviye'ye bu çok dokunuyor. Oğlu Yezid Mekke valisidir. Emir gönderiyor, Yezide 120.000 kişilik bir ordu daha hazırlıyor.

Eba Eyyübül Ensari 74 yaşındadır. Muaviye'ye harbe katılmak islediğini söylüyor.

 

-Siz artık şeyhudat devrine girdiniz, peygamberin harplerine iştirak ettiniz, nasıl gidebilirsiniz diyor.

 

-Resulullah bana birgün deniz kenarında şehit olacağımı söylemişti, onun için gideceğim.

Yezitle beraber orduya katılıp istanbul'a geliyorlar. Yezid prens olduğu için baş kumandanlık ona geçiyor. Geldiklerinin yedinci günü Eba Eyyubul Ensari dizanteriye

tutuluyor. Bir akşam güneş batarken son nefesinde Yezid'i çadırına çağırıyor. Diyor ki, Ben Allahu alem Allah'a gidiyorum.Mübarek parmakları ile bugünkü Eyüp Sultan tarafını gösteriyor. Şuraya beni defnedin diyor. Ruhu muallalarmı teslim ediyor. Ertesi

günü şehit olduğu için elbisesi ile beraber koyuyorlar tabuta omuzda götürüyorlar. Surun üstünde, Konstantinin askerleri ve Konstantin görüyorlar bu manzarayı. Beş gün sonra Konstantin mütareke imzalamak için çadıra geliyor.

 

-Oraya siz birşey gömdünüz diyor. Büyü yaptınız... Bizim dinde büyü yasaktır tabii.

 

-Bizim peygamberimizin bir sahabesi vardı. Tifodan şehit oldular,

 

-Hayır siz büyü yaptınız biz onu açıp bakacağız.

 

Yezid diyor ki anlaşmanın l inci maddesi budur, her sene gelip ziyaret edeceğiz: Eğer bir taşı yerinden oynarsa bizde 250 bin Rum vardır kılıçtan geçiririm diyor. Mütareke akdediliyor. Bundan sonra seneler geçiyor. Hattâ asırlar. İbni Hallegân tarihinde der ki; Konstantiniyede Eba Ensari'nin kabrinde her gece kandilleri papazlar yakardı diyor.

 

Aradan yine asırlar geçiyor. Son Bizans imparatorluğu türbeyi yerle bir ediyor. Tarla haline geçiyor.

 

Fatih İstanbul'u fethettikten sonra Akşemsettin'e diyor ki, Eba Eyyubul Ensari'nin mezarını istiyorum. Hz.Fatih, muhafızları, zahir uleması, şeyhülislam, sadrazamlar, paşalar, yanında da boynu bükük Fatih'in hocası AkşemseddinHazretleri, Herkesde bir sükûn.

 

 Akşemseddin hazretleri manevi antenlerini, televizyonlarını harekete geçiriyor. Murakabeye dalıyor. Bir an duraklıyor. Bir değnek alarak toprağa sokuyor değneği.

Ensari hazretlerinin kabri burasıdır diyor.

 

Fatih veziriazama türbe yapılmasını emrediyor. Akşemsettin, durun şevketlüm ben basit bir dervişim, siz ulu emri veren büyük bir hükümdarsınız. Tarih sizi yarın bahsedecektir. Koskoca imparator bir dervişin sözüne uydu da bir türbe yaptı buraya derler.

 

Ayak ucundan eşelim emir buyrun diyor.Akşemsettin kendisi el ile eşmeye başlıyor. Aynen oradan okuyorum size. Eşiyor eşiyor bir de bakıyorlar topraklar arasında ayaklarında sandalı, tozları sildikten sonra Akşemseddin hazretleri ayakları öpüyor, çıkıyor.

 

Hz.Fatih kılıcını çıkarıyor belinden yere koyuyor iniyor çukura ayakları öpmeye. Elini ayaklara uzattığı zaman ayaklar çekiliyor. Fatih elini değdiremiyor ayağa. Çıkıyor yukarı. Hocasının göğsüne başını koyarak ağlıyor. Hocam ben bu mezarı açtırmakla bir hatâ mı işledim. Bana niye ayaklarını vermedi. Keder ve hiddetle karışık.

 

Üzülme şevketlim, ben basit bir dervişim bana ayaklarını öptürür. Fakat siz ulul emirsiniz. Ulul emre itaatin farz olduğunu bildiği için edeben ayaklarım çekti diyor.

 

Fatih yukarı çıktığı zaman tekrar ayaklarını uzatıyor Ensari Hazretleri. Tercüme bitti.

 

Şimdi ben konuşuyorum. Mezarı kapatıyorlar. Bugünkü kabir işte o zamandan kalmadır. Bir hadisi peygamberide (Benim sahabemden birisi hasbel kader bir yerde vefat eder, şehit olur defnedilirse, onun bulunduğu mıntıka, mahşerde onun libası altında baas olunur.) diyor.

 

Onun için İstanbul ne kadar azarsa azsın o mübareğin hürmetine şefaat görecektir.

Bir hadisi peygamberide de (Benim sahabeme dil uzatmayın. Onlar gökte yıldızlar gibidirler. En büyük Veli, benim varisim olacak en büyük veli bir sahabenin ayağının altındaki toz olamaz), diyor. O halde sahabenin büyüklüğünü takdir et. Bu vaziyetde Hz.Muaviye'ye buyrun dil uzatın. Bunlar sapıklıktır. Belki Muaviye'nin hatâsı olabilir. Belki indi ilâhide suçludur. Bir hadisi peygamberide de Muaviye yarın ahiretde ateşten tabuta konulacaktır buyrulmuştur.Bunlar o mübareklerin, o büyüklerin arasında geçmiş manevi diplomatik hareketlerdir. Bunları sizin ve bizim söz yürütmeye, tenkit etmeye, hüküm vermeye selâhiyetimiz yoktur. Edep haricine çıkarız. Onlar bir hikmete matufturlar. Allah Gayyur'dur. Kendisinden başkasının sevilmesini istemez.

 

Çok hassasdır, Cenabı Allah. Resulullah Hz. Hasan'ı ağzından öpmüştür, Hz. Hasan zehirlenerek Ölmüştür. Hz. Hüseyin efendimizi boynundan öpmüştür, katledilmiştir.

Dikkat ederseniz bunlar büyük hikmetlerdir. Bizim aklımız ermez.Ancak onların önünde el pençe divan durup sükût etmek gerek. Başka söz olmaz.

 

Resulullah Efendimiz irtihal ettikten sonra Hz. Ebu Bekir halife oluyor. Bir gün Cuma'da minbere çıkıyor. Hz. Hüseyin 5 yaşında. Camiye giriyor. Bakıyor bakıyor Ebu Bekir'e bağırıyor.

 

Dedemin yerine niye çıktın in aşağıya diyor. Ebubekir hutbeden 3 basamak aşağıya iniyor.

Dikkat ederseniz, bugün en son basamağa çıkmazlar hatipler. O sırada Hz.Ali, Ya Emirel mü'minin ben söylemedim, çocuk kendisi söyledi diyor. Onun yüzünde nuru Resulullah var söylemekte haklıydı diyor.Onlar bizim halledemeyeceğimiz işlerdir. Bazı hareketler sevgimizden dolayı hiddete veya gareze inkilâp edebilir. O garazımızı

izhar etmemek, içimize atmak ve içimizden defetmek gerek. Tazim ve hürmet budur.

Bu olmazsa ne ibadetimizin kıymeti kalır ne o ibadetlerde hiç bir yere gidemeyiz.

 

Allah cümlemizi delâletden korusun.

 

Dr. Münir Derman

 

NOT: Yukarıdaki yazı Münir Derman'ın "ALLAH DOSTU DER Kİ…" isimli eserinden alınmıştır. buulkem@gmail.com



Bu haber 14,145 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,779 µs