En Sıcak Konular

Yada Taşı ve AYAZ Ata

9 Ocak 2021 09:48 tsi
Yada Taşı ve AYAZ Ata Okuyucu tefekkürleri....


Sultanımıza, Başkanımıza
Ve Kalperenlere Saygı ve Sevgilerimle

 Yada Taşı ve AYAZ Ata

"Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız
Tufanları gösteren, tarihlerin yadıyız
Kanla,irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti
Cehennemler kudursa, ölmez nigahbanıyız"

Bu dizeleri Ordusu Millet olan bir Ulusun, Harbiye Marşının başına koyan akıl neleri kodlamış olabilir?

Bu Milletin hafızasında kaç tane tufanın bilgisi kayıtlı? Yerde tufan görenler ayrı, gökte tufanı görenler ayrı! 

Nice sembol ve marşlarla geleceğe miras bırakıldı yaşananlar, yeniden yaşandığında yapılması gerekenlerin kodlarıyla.

"Yıldırımlar yaratan bir ırkın torunlarıyız" dizesinin manası ne olabilir?

Bu dizenin bana çağrıştırdığı ilk şey; 
"Yada Taşı" bilgisi.  Bu taş ile ilgili kayıtlarda birçok bilgi mevcut.

Asıl soru şu; bu dize neden Harbiye Marşının başına kondu?

Mesaj şu olabilir mi?

"Gün gelecek hava ve iklime müdahalenin savaş tekniği olarak kullanılacağı çağ, yeniden yaşanacak!

Birçok kez yaşandı, ilk değil!

O gün geldiğinde bu bilginin Atalarında mevcut olduğunu hatırla! Bu Cumhuriyet kanla ve tüm bu yaşanmışlıkların bilgisi ile kuruldu"

Peki, Allah'ın nizamına insan eliyle müdahale içeren  bir bilgi ya da teknoloji neden Türk'e verildi?

Burada iki olasılık olabileceğini düşünüyorum. Biri; zaruri durumlarda Milletin bekası için kullanılmak üzere verilmiş Rahmani bilgi olabilir.

Diğeri; Şeytanın el uzatmasıyla çağ ötesi bir bilgi ya da teknolojinin kullanılması sebebiyle, Atalar tarafından verilen anti bilgi olabilir.


Peki, Yada Taşı ile Ayaz Ata arasında bir bağ olabilir mi?

Öncelikle, Hz. İbrahim kıssasına baktığımızda ne görüyoruz? 

Bir tarafta Ulul Azm diye ifade edilen  büyük Peygamberlerden biri olan Hz İbrahim, diğer yanda Ulu bir Türk Atası ve karşıda şerlilerin başı var.

Şimdi, böyle muhteşem bir kadro bir araya gelirse; orada basit, ilkel bir mücadelenin yaşanmış olması bana olası gelmiyor. Olsa olsa üst düzey bilgi ve teknolojilerin kullanıldığı bir mücadele olmalı! Diğer yandan Marduk'un bir yaratma yetisi oluşu ve Hz. İbrahim'in buna itiraz etmemesi bu görüşü destekler. 

Peki; burada Hz. İbrahim'in ateşe atılması ne ifade ediyor olabilir?

Ateş sembol dilinde; arınmayı, ilahi bilgiye ulaşmayı da simgeler.
Dolayısıyla; Hz İbrahim 'in ateşe atılması ilahi bir bilgiye ulaşmayı da ifade edebilir. Dolayısıyla, bu durumda bu bilgi Ayaz Ata tarafından kendisine verilmiş olmalı.

Diğer yandan, burada reel manada da bir ateşin olduğunu düşünüyorum.
Israrla ateşi serinletme, ayaz, bıçak gibi kesen soğuk tabirleri kullanılıyor.
Bunun manası olmalı!
Neden ateş söndürüldü denmiyor?
Ya da eğer bu odunlardan yakılan bir ateş ise; yağmur yağması ateşi söndürmeye yeterdi!
Niçin ısrarla serinletme, ayaz, keskin soğuk kavramları kullanılıyor?
Bu soruların cevabını verebilmek için, ateşin nasıl oluştuğuna bakabiliriz.

Öncelikle ateş yanıcı maddenin oksijen ile temas etmesi sonucu meydana gelen kimyasal bir tepkime. Yanıcı maddenin türüne göre, müdahale yöntemi değişiyor. 
Eğer burada yanıcı madde odun gibi katı bir madde olsa idi, sadece yağmur yağdırılması ateşi söndürmeye yeterdi.
O halde yakılan ateşin cinsi farklı mı? Serinletme tabiri ile ateşin mahiyeti arasında bir bağ olabilir mi?
Demek ki, bu ateş sıradan bir ateş değil!
Direkt Su ile müdahale edilmiyor.
Ateş soğutuluyor!

Peki, bu ateşin mahiyeti ne olabilir?

Burada bazı parçaları bir araya getirerek okuma yapmanın daha sağlıklı olacağını düşünüyorum.

▪︎Marduk, şerlilerin başı
▪︎Marduk, Nemrut ya da Baal'in  bir yaratma yetisi var 
▪︎Hz İbrahim putları kırdı, en büyük putu bırakıp suçlu gösterdi. Bu olay neticesinde ateşe atıldı.
▪︎Hz İbrahim ateşe atılınca Ayaz Ata yardıma geldi.
▪︎Ateş serinletildi.

Marduk'un yaratma yetisi var ise; bu bize üstün bir bilgi ve teknolojiyi elinde bulundurduğunu gösterir. 

Hz İbrahim'in putları kırması; insanların putlaştırdıkları bir sistemi yıkmayı da ifade edebilir. En büyük putu bırakıp suçlu göstermesi; sistemin elebaşısını deşifre etmesi olabilir.

İnsanların ateşe odun taşıması; mevcut düzenden çıkar sağlayanların düzeni koruma çabasını ifade edebilir!

Şimdi; bu tabloya bakınca manzara sanki bugünü anlatıyor!

Teknolojiyi kullanarak Tanrıyı kıyamete zorlamaya kalkanlar, ben de yaratırım hatta daha sağlamını yaparım diyenler, yeni ırklar yaratma çabaları, sistemin putlaştırılması, mevcut sistemden nemalananların dört bir yandan insanlığı kuşatarak, sistemi koruma çabası! Diğer yandan ceninlere müdahale, insanın şah damarını kesip, yapay zekaya bağlama. Tüm bunlar, insanların Tek Tanrı  ile bağının koparılıp putlara yönlendirilmesi değil mi?

Arada ne fark var?

O çağda yaşananlar, bu çağda yeniden mi yaşanıyor?


Şimdi, olaya bu açıdan bakarsak ateşin mahiyetini çözebilir miyiz?

Öncelikle, her çağın insanının fıtratının, yaşamının kendi çağının ekinine ve doğal ortamına bağlı olduğunu biliyoruz. Ekin bozulduğunda nesil de bozuluyor. Ekini bozmak için, bir yandan ekinlerin genetiğine müdahale ediliyor. Diğer yandan Haarp silahı ile atmosfere müdahale ediliyor. Bu silahın kullanımı ile; İklimlerin değiştirilmesi, kutupların eritilmesi, yapay depremler, kasırgalar, tsunamiler oluşturulması, radyasyon yaymayan termonükleer patlamalar meydana getirilmesi ve  insanların beyinlerine müdahale edilmesi mümkün.  Dolayısıyla, suni afatlar ile ekolojik denge bozuluyor, aynı zamanda insan fıtratına sistematik bir müdahale yapılıyor.

Diğer yandan, Kış mevsimindeyiz. Ancak, hava sıcaklıkları normalin çok üzerinde. Sürekli kuraklık ve kıtlık gündeme getiriliyor. Bu durumun normal olmadığı ve Haarp silahının kullanılmakta olduğu iddiası yüksek sesle dillendiriliyor. Dolayısıyla, Haarp Silahının kullanıldığının bütün emarelerinin görüldüğü bir dönemde, Ayaz Ata bilgisinin yeniden gündeme getirilmesi ayrıca manidar!

Peki; Haarp silahı ile yakılan ateş arasında bir bağ olabilir mi?

Bunun cevabını verebilmek için Haarp silahının çalışma şekline bakabiliriz.

Haarp teknolojisinin hayata geçirildiği istasyon 3,5 megawatt gücünde ve 10 megahertz boyundaki dalgaları iyonosfere gönderiyor. Belirli bir alan üzerinde güneşten 1000 kat daha kuvvetli enerji gönderebilme özelliğine sahip. Uzmanlara göre, bu yapay ışınların yeryüzünde 600 km yüksekte yansıtılarak dünyanın herhangi bir bölgesine yönlendirilmesi durumunda, bölgede mikrodalga fırın etkisi yaratıyor. 


Şimdi, bu da gözle görülmeyen, ancak hissedilen bir tür ateş değil mi?
Elektromanyetik dalgalar, elektrik ve dolayısıyla ateş elementi ile ilişkili değil mi?

Burada başka ilginç detaylarda var!

Haarp silahının kullanıldığı bütün olaylarda gökyüzünde anormallikler gözlemleniyor ve Haarp bulutu denen farklı bulut kümeleri oluşuyor. 

Peki, bunun neresi ilginç?

Bulutlar yerin ısısını koruyor!

Bulutlu havalarda sıcak hava buluta çarpıyor ve yeryüzünde kalıyor. 

Gökyüzüne baktığınızda eğer hiç bulut yok ise bu havaya; ayaz hava deniyor. 

Bu havalar genelde daha soğuk. Kış aylarında don olmasının en önemli sebebi gökyüzünün açık olması. 

Ayaz havaların soğuk olmasının sebebi, sıcak havanın gökyüzüne gitmesi. 

Dolayısıyla, havanın daha fazla soğumasına sebep oluyor!

Buradan şu sonuç da çıkabilir mi?

Haarp Silahının kullanıldığı bölgede, gönderilecek bir anti frekans ile sistemin işleyişi bıçak gibi kesilebilir, bu durumda Haarp bulutları da dağılacağı için mikrodalga etkisi kalkar ve hava serinler.

Peki, tüm bunlarla aşılar arasında nasıl bir bağ var?

Hani, aşıların içine konabilecek parçacıklar ile, aşılanan insanlar ile dünya dışı varlıkların  temas kurması ihtimali vardı. Peki, bu temas nasıl kurulacak? Haarp Silahı ile gönderilecek bir frekans ile, aşılanan insanlar aktive edilebilir mi?

Neden kasım ayı beklendi aşı için?

Anadolu geleneğinde yıl en geniş anlamda ikiye ayrılıyor.
7 Kasım-6 Mayıs arası; Kış günleri 
7Mayıs-6 Kasım arası; Hızır günleri
Dolayısıyla, Hızır günlerinin sona erdiği döneme, bölen ve 9 manasına gelen kasım  denmesi ilginç. Bu durum aşıların neden kasım ayında çıkarıldığı konusuna farklı bir boyut kazandırıyor.

Peki, ateşin ateşi kesmesi ne ifade ediyor olabilir?

Suyun kimyasal formülü H2O.
Hidrojen; yanıcı madde. Normalde oksijen ile temasa geçtiğinde yanması gerek. Ancak; aralarındaki kuvvetli bağ nedeniyle yanma olayı gerçekleşmiyor.
Aksine; ateşi söndürüyor!
Ateşin ateşi kesmesini birde bu açıdan tefekkür edebilir miyiz?


Netice itibariyle bir toparlama yaparsak;bir kez daha görüyoruz ki , çağlar kendini tekrar ediyor!

Her peygamber Tek Tanrı inancını yerleştirmek ve putları yıkmak için mücadele verdi!

Ve yine her çağda insanlar kendi elleriyle yeni putlar inşa etti. Adına, sistem dedi. Her sistem, kendi menfaat grubunu yarattı. İnsanlık inşa ettiği putları, korkuları ve hırslarıyla besleyip büyüttü. Ve her seferinde Allah'ın gönderdiği dini terkedip, atalarının dinine geri döndü. Tepki vermesi  gereken yerde susmanın putlara boyun eğmek olduğunun  farkına varmadı!

Hakk ve adalet için mücadele ederken sisteme kurban verilen insanların, ateşe atılan Ademler olduğunu anlamadı!

Sustuğu her haksızlıkta  bir gün sıranın kendisine de geleceğini hesap etmedi!

Hani, öyle kolay değil!
Putları yıkmadan İbrahim olunmuyor, ateşe atılacak yürek yoksa Ayaz Atalar gelmiyor!

Peki; çare direnmek mi?
Direnmek; pasif eylemdir!
Eğer; iradeler hiçe sayılırsa, tarihimiz pasif unsurların nasıl hızlıca, organize bir şekilde aktive edilebileceğinin misalleri ile dolu!

Son olarak Harbiye Marşı ile başladık, 
Harbiye Marşı ile bitirelim!

"Göklerden  gelen bir ses sana ne diyor, dinle,Cehennemler kudursa, ölmez nigahbanıyız"

 

Gamze Orcan



Bu haber 3,958 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,956 µs