Binek ve Miraç

1 Ocak 2021 19:47 tsi
Ömer Genç Yazdı...

 Binek ve Miraç 

 

Bala’lar olarak Kambaba’dan çok şeyler öğrendik. Tefekkürlük konular iyice artmış, kafalarda soru işaretleri birbirini kovalıyordu. Ne kadar çok şey öğrenilirse cevap bulunandan daha fazla sorular beyinde yankılanmakta ve fıtrat gereği cevap beklemekteydi. Bu hengamede tesadüf bu ya Miraç hadisesinin geçtiği İsra suresi 1. ayeti dikkatimi çekti. Biraz okuma ile ilginç sonuçlar karşıma çıktı. Miraç konusu çok derin bir konu. Haddi aşmaktan Tangriye sığınırım. Benim amacım 1. Ayette kendi çıkarımlarımı paylaşmak. Detaylara girme niyetim yok. Hatalarım olursa önce Tengri sonra siz okuyucular affetsin.  Bengü taşlarda olduğu gibi “Teg Tengrinin adıyla” söze başlayalım. İsra surasi 1. ayette miraç hadisesinden bahis olunur. İsra 1. Ayetinde; ” Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”

Buradan anlaşılacağı üzere kulunu tabiri geçer. Fakat birçok tefsirde Hz.Muhammed olduğu ifade edilmiştir. Konuyu anlamak için Kehf suresinde geçen kul kelimesi bu konuda örnek verilebilir. Kehf 65.ayet “Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.” Demek ki hakkıyla kul olursak ilim verilebilir veya kul olarak miracı efendimiz gibi yaşayabiliriz. Herkese bu kapı açık yeter ki KUL olabilelim.  Ayetin devamında miracın Gece yürüyüşü olması düşünülmesi gereken konulardan biridir. Mescidi haramdan, Mescidi Aksaya yürüten manasında Esra kelimesi geçer. Ayetin adı isra ile aynı kökten gelir. TDK'da geçen sözlük anlamı itibari ile Esra isminin anlamı , 'en çabuk, pek çabuk' olarak yer almaktadır. Genel itibari ile benimsenen anlamı ise; çabuk, hızlı, yol gösterici, karanlıkta yol gösteren kimse şeklindedir. Ayrıca Gece yürüyüşü denilen bu hadise de uçmak yoktur.

Mescidi aksa anlam olarak en uzak mescid şeklinde anlaşılabilinir. Uzaklık kavramı görecelidir. Allah kelamı Kur-an da “Uzak mescid” olarak geçmesi üzerinde durulmalıdır. Uzak olması ile dünya dışı bir yer terifleniyor olması muhtemeldir. Mescid anlamı secde etmek fiilinden gelir. Araf 12; Allah buyurdu: "Sana emrettiğimde secde etmeni engelleyen neydi?" İblis dedi: "Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."

Ayette uzak(aksa), ilk secde fiili, burada geçtiğine göre burada dünya dışı bir mekan tariflenmiş olmalı. Toparlayacak olursak uzaktaki, ilk başlangıçtaki secde olan yere yani Mescidi Aksa’ya Burak bineği ile peygamberimiz gitmiş olduğu sonucu çıkarılabilir. Bilindiği üzere mescidi aksa peygamber efendimizin vefatından sonra yapılan bir yapıdır. Demek ki ayette başka bir yer anlatılmak isteniyor.

 Ayetin devamında “Çevresi bereketli” denilen yer Kudüs şeklinde yorumlanmış. Kudüs’ün bereketli bir yer olup olmadığı yorumunu sizlere bırakıyorum. Bereketli topraklar denince gözünüzde neler canlanıyor bir düşünün. Kanımca ayette geçen “şanı yüce Allah’ın”  gece yürüyüşü ile bu yerin Kudüs olduğu söyleminin hakikati örttüğü düşüncesindeyim, Allahualem.                                       

Ayette bereket anlamında geçen kelime “bâraknâ”. Başka bir ayette geçen barakna köklü kelime ile konuyu açalım. Enbiya 71; “Onu da, Lut'u da kurtarıp alemlere kutlu(bereketli) ettiğimiz yere ulaştırdık”.  Burada bereketli yerine “kutlu” bir yer olarak çevrilmiş. Mescidi aksa ile tariflenen yer etrafı Kut’lu kılınmış. Efendimiz miraca yürüdüğünde meva cennetinin yanında (Meva: sığınılacak yer,yurt,mesken) olduğu bilinir. Kutlu, bereketli cennet ve sığınılacak yer bize tanıdık geldi mi? Belki de Adem cenneti denilen yer olabilir mi? Adem ve eşinin rahat bir şekilde yaşadıkları sonradan indirildikleri yer. 

Efendimiz bu kutlu yolculuğu sırasında Burak adlı binek ile Sidretül münteya kadar, sonrasında Refref bineği ile devam etmiştir. Belki de  OK-OZ daki ÖĞ-Atlar ile.  Binek değiştiğine göre varılacak menzile mevcut binek ile gidilemiyor demek ki. Örnek verilecek olursa bir denizaltı ile havada uçulamaz, ya da hava aracı ile karada gidilemez. Aeodinamik, hidrodinamik kanunlar gereği. İlk binek Burak ile yola çıkılmıştı. Burak kelimesi irdelenecek olursa, Arapça yıldırım, şimşek, parıldamak, ışıldamak anlamlarına gelen Berk kelimesinden türetilmiştir. Başka açıdan bakılırsa BUR-AK  burularak akan, dönerek ilerleyen bir binek tarifi verilmekte. Bu tarif bize bildiğimiz bir şey  OZ tamgası (swastika) yı hatırlatmadı mı?

 

  

 

Biliyorum çılgınca olacak ama, Gök-Ataların Efendimizi Tengri buyruğu ile bir yere kadar ulaştırmakla görevli oldukları ve özel bir binek ile bu yolculuğun planlanması görevini üstlendikleri fikrini birde bu şekilde düşünün. Olabilir mi? Belki de bir meczubun rüyası. Kızmayın dostlar sadece klasik kalıpların dışında sadece bir ayeti kendimce tefekkür etmeye çalıştım.

 

TENGRİ YÜZÜMÜZE BOLSUN

ÖMER GENÇ  

Bu haber 4,142 defa okundu.