Bir Zamanlardan Bir Zamanlara

30 Ağustos 2020 07:05 tsi
Buğra Ayyıldız Yazdı...

Bir Zamanlardan Bir Zamanlara

Daha önce yazdığım gibi hiçbir iddiam yok. Yazılanlar kurgu, hayal gücü değil. Sessiz gecelerde, üzücü olarak yıldızların çok görünmediği gecelerde, gönlü aydınlatan yurt sevgisiyle parça parça hatırlananlardır. Yurdumuzu bugün aydınlatan o zaman da aydınlatıyordu. Kendisinin dediği parlayan söner sözünün aslı sönmeyen şafakları, yurtları parlatan sayesinde azıcık ta olsa hatırladıklarımdır.

İL-ES-SAR Zümrüt kentin sakinleri. Salonların öğrencileri. Onun yoldaşları. Kalkanları iç güzelliğin süzülüp döküldüğü ayna gibi varla yok arası ipince ama asla deşilmez, silahları ellerinden doğan ışıktan mızraklar. Daha önce savaştan bahsetmiştim. Bu yurdumuzun müdafaa savaşıydı. Aslında yurdumuza düşman giremezdi. Yurdumuzun yaradılışı onları orada var etmezdi, yaşatmazdı. Ateş suya düşse sönmez mi alevli olursa olsun. Yurdumuzun kendisi zaten kötüyü yok eden etkisiz hale getiren bir yaratılışa sahipti. Büyük Atatürk’ün ‘’Onları vatanın masumiyetinde, harem-i ismetinde boğacağım’’ sözü de belki budur. Türk’ün yurdunu Tengriyle olan masumiyetini koruyanların her zaman ve her şartta koruduklarını kendisinden öğrenmedik mi? Oradaki düşman kimdi hatırlayamadım ama çok çirkinlerdi. Orduları kendi gökleri, yeri, denizi ile geldi. İki âlem tümüyle, her şeyiyle savaştı. Zümrüt kentin ortasındaki meydandaydık. Kol kola girip kumru kuşları gibi 2 kez kısa bir kez uzun ‘’Hu Hu Huuu’’ diye diye bir tür semah döndüğümüz meydan.(Kumrular iki kere kısa 1 kez uzun ku ku diye ötüşür). Korkumuz yoktu, içimizde gelmekte olanın tarifsiz bekleyişi vardı. O geldi ve diğerleri. O öğretmenimiz, yargıçımız. Başındaki taç şekil değiştirmişti. Tacı miğfer olmuştu. Gerçeğin güneşini temsil eden taç.’’Güneşe yüzünü dönen gölgesini görmez’’ demiş Vedud Sultan. Gerçeğin güneşinden, Hakk’tan yana olanlar gölgelere, kötülere karşı olur demekmiş. Bu miğfer de çağlayan bir akarsu gibi dalgalı dalgalı saçlarından çenesine kadar kavramıştı. Alnında yekpare bir taş vardı. Bir an görür olmuştum özellikle saf sabahlarda. O’nu gördük yakarışımızı Tengriye haykırdık

TEK O GÖĞÜ IŞIKLA PARLATANDIR

ÇAĞLA ÜSTÜMÜZDE SONSUZA KADAR

Bir ses yükseldi hepimiz adına ama hiçbir yerden değil yurdumuza olan sevgimiz ses olmuştu.’’İL-ES-SAR YURDUN İÇİN’’

Başımızdaki çiçek takılarımız kanada döndü �"takı olarak-.Ellerimizde gümüş beyaz ipincecik kalkanlarımız, ellerimizde ışık mızraklarımız zuhur etti. Birleşip tek bir odu tek bir ruh olduk. Hat yazılarında havada harfler olur onları anımsattı. Büyük bir çember olduk. Yurdun çocukları/balaları ışık gibi hızla ilerledik göklerimize yükseldik. Herkesin mızrağı çirkin düşmandan birini buldu ve devam etti. Çok kalabalık, çok çirkin düşman vatan sevgisiyle bir anda yenilmiş,pişman olmaya fırsat bulamamıştı.

Kendisi ise kılıcıyla daha da yüksekte idi. Kılıcıyla set mi çekti yargıda mı bulundu O bilir.

Not: Geçtiğimiz ramazan ayında bu yetersiz anlatımımla bunları yazdım.30 Ağustos’u hepimiz anıyoruz. Kabul edilir umarım. Başkumandan Atatürk ve kahraman Türk ordusunun aziz hatırasına armağan olmasını diliyorum.

Saygılarımla.

Buğra Ayyıldız

Bu haber 2,877 defa okundu.