Tengri’nin Türk’ünü Anlamaya Çalışmaya Devam

Tengri’nin  Türk’ünü Anlamaya Çalışmaya Devam

Nahl suresi 78.ayette ve Müminun suresi 78.ayette Yüce Allah’ın bizlere görme yetisi,işitme yetisi ve gönüller verdiği yazar.Kendimce Allah’tan gelen her şeyi bu ayetlerdeki görme yetisi,işitme yetisi ve gönül ile anlaşılacağını düşünürüm.Elbette bunlara ilave edilebilecek pek çok anlama,öğrenme yolu da vardır.Tabi böyle düşünmemi sağlayan gönlümün Hünkarı sayın Oktan Keleş’in bu çalıştayda dedikleri olmuştu.(23.Çalıştay)  https://www.youtube.com/watch?v=Dpe-POoEmwY

Sayın Oktan Keleş’in Tengrinin Türkü kitabını birkaç kere okudum.Fakat bence bu yukarda ayetlerdeki görme yetisi,duyma yetisi ile okumadım.Gönülle okumaya gelince sanırım onu da yapamadım.Bu sebeple bu iddiasız,sakin yazıya anlamaya çalışmak dedim.

Tengrinin Türkü Tengriyi sevip,sayıp,inanıp sonra severek,sayarak öğrenip inanmanın üstünde bilerek yaşamaya geçen kahraman kişileri anlatıyor.Yada severek,sayarak,bilerek yaratılmışların başkaları da bu sonsuz sevgi,saygı ve bilmeye katılmaları için verdikleri uğraşları,dersleri ve yaşadıklarını anlatıyor.

Son diye bir şey yoksa bu kutlu eser kendince önce gelenler ve sonradan gelecek olanlarla bir.Tekin Biri gibi sanki.

Düşünelim:Kendisinin derdinden geçmiş.Tengriden gelen bir aşkla tüm varlığı sevenler onlara iyilik edenler,düzeltmeye çalışanlar,kötülük etmek isteyenlere karşı duranlar bir olmuyor mu? Bu insanların varsa yazdıkları varsa söyledikleri ama öncelikle bu gönülleriyle yazdıkları bir olmaz mı Tekin biri gibi.Bilmem yalnızca anlamaya çalışıyorum.

Bu kitap anlamaya çalıştığım kadarıyla yaşayan gerçek.Kitabın arkasında yazan çağları delen ok sözünden böyle anlamaya çalıştım.Bu yaşayan gerçek içinde bir çeviri kısmı var.Yüce Allah’ın gökleri ve yeri 6 günde yaratması ile ilgili Araf/54,Yunus/3 ,Secde/4, Kaf/38 i buldum.Sultanımızın Deruni Devlet Kutsal Halı kitabının üçüncü bölümünde Fakir Dede bu 6 gün olarak bilinenin 6 zaman 6 evre olduğunu söylemişti.Anlamaya çalıştığım ile anladığım şu oldu:Bu 6 gün kendi içinde başlayıp biten birer oluş.Bu günlerin içinde belki dünya yılı ile çok ama çok zaman geçti yada bizim bildiğimiz döngü kavramından çok başka oluşlar oldu.Sonuç olarak Yüce Türk Devleti ve Sultanımız ile tarihin tarih 6 günün tarihi,olanını öğrenme imkanımız olu.(Elbette  onların irfanı ile açıklanması gereken kadarı açıklanmıştır.Çünkü son sayfanın çevirisi yok.Bazı sayfalarının çevirisinin tamamı aktarılmamış.Demek ki böyle uygun görmüşler ama tıpkıbasımda kitapta olduğu için anlamak isteyenin önünde duruyor.)

Gönül Sultanımızın yapay zeka ile ilgili videosundan ve bu videonun alındığı çalıştaydan yapay zekanın bir nevi atası olduğunu anlamıştım.Bu çevirinin 9.sayfasında üretilen yapay varlık acaba yapay zekanın ilki mi? Belki öyle belki değil ama Araf 54.ayette ‘Allahın emretmesi ve yaratması ne büyüktür’ diye bir kısım var.Bu ayette yerin ve göklerin 6 günde yaratılması da anlatılıyor.Hatta şöyle

Rabbiniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmış, sonra da arş üzerinde egemenlik kurmuştur. Geceyi gündüze bürüyüp örter. O bunu, bu da onu aralıksız ve titiz bir biçimde kovalar durur. Güneş, Ay, yıldızlar O'nun emrine boyun eğmiş. Gözünüzü açın; yaratış da O'nundur, emir veriş de/yaratış da O'nun içindir, emir veriş de. Alemlerin Rabbi olan Allah çok yücedir.

Çeviriden öğrendiğimiz 6 gün,Kün-Ay meselesi,ayettekinin aksine birilerinin gözünü kapatıp yaratmaya kalkması ve bunun başlarına getirdiği belalar anlatılmıyor mu?

Gönlümden geçeni diyeyim Sayın Oktan Keleş’in eserleri,anlattıkları,çalıştayları Kur’an tefsiridir.

Gene çeviride geçen Kara Hayattan Ak Hayata sızan varlık oranın insini köleleştirip kendini ilah ilan ediyordu.Bu kısmı okurken Sultanımdan,Baran Aydın Beyin 10’lar Konseyi kitabından okuduklarım aklıma geldi.Milletimizin Hakkı düşmanları insan soyunu yok edip yapay bir tür (singularity) türetip ilahlık taslama üzerine şerli bir planları vardı.Belki bu deccal misyonu yaratılışın ikinci gününde böylece zuhur ediyordu.Çeviride yecüc ve mecücün yaratılışın başka günlerinde de olduğunu görünce anlamaya çalıştığımdan şu kanı oluştu bende:Deccal,yecüc,mecüc,şeytan birer misyon bu misyonları benimseyenler bunlar oluyorlar.Bu misyonları yaratılışın günlerinde benimseyenleri karşı ise tam tersi bir misyonu benimseyenler duruyorlar:Türklük misyonu.

Bu misyonu anlamaya çalışıyorum.Sultanımızın yaptığı çeviride ilk günün Melikleri büyük kudretlere sahip.Bu kudretleri ile aldanıp kara hayata el atıyorlar ve esir oluyorlar.Peki bunun Türklük misyonu ile alakası nedir? Necm suresinde Allah Resulü Efendimiz Hz.Muhammed için gözü şaşmadı ayeti var.

Sultanımız bu ayetle ilgili bir videosu vardı.Oradan anladığım Efendimiz miracında ne kudretler gördü.Neler neler gördü de Tekin Biri gibi ‘HU’ O dedi.Belki Türkün misyonu içinde bu da vardır.Her güzelliğe,kudrete onu yaratandan ötürü sevgi,saygı gösterip ama gözü şaşırmadan O deyip.Sonra en güzeli varlık için en iyisini istemek.Ben böyle anladım ama anlamaya çalışmaya devam edeceğim.Anladığım bir şey yok kitapta gerçek bilim gerçek ilim anlatılıyor.Bunların ne olduğunu anlamadım sadece anlatıldığını anladım.Bu kitapta gerçek ve yaşayan tarihin olduğunu anladım.O yaşayan gerçek ve tarihin ne olduğunu anlamadım