Dünya değişiyor,

Bunu suda hissediyorum,

Toprakta hissediyorum,

Kokusunu alıyorum,

Dünya binlerce yıldır beklenilen, hazırlık yapılan dönemin eşiğinde nihayet,

Müslümanların Mehdi’yi beklediği,

Hıristiyanların İsa Mesih’i beklediği,

Yahudilerin kendi Mesihlerini beklediği,

Budistlerin Maitreya/Metteya’yı beklediği,

Brahmanların Vişnu’yu beklediği dönemin,

Dünya, Hıristiyan ve Yahudilerin Armageddon Savaşı olarak bildiği, Müslümanlarınsa Melhame-i Kübra olarak bildiği savaşın, 3. Dünya Savaşının eşiğinde.

Dünya, 11 Eylülden bu yana Eski Dünya değil.

Dünya değişiyor!

Sanki görünmeyen bir el Dünyayı olması gerektiğinden bambaşka bir yere doğru sürüklüyor.

Ve bu sürükleniş sırasında Dünyada pek çok hadiseler meydana geliyor.

Çoğu zaman anlam veremediğimiz.

Her ne kadar yaşananlarla ilgili bir takım açıklamalar yapılsa da bir türlü mantığını oturtamadığımız,

Ne kadar açıklama yapılırsa yapılsın, açıklamalarda hep eksik bir taraf bırakıldığını içimizde hissettiğimiz,

Ve bu anlatılanlardan bambaşka, yaşanan olayların bir de görünmeyen tarafı olduğunu bildiğimiz,

Milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanan,

Ve dünya üzerinde yaşayan Milyarlarca insanın da yaşamını kökünden etkileyen olaylar yaşıyoruz.

11 Eylülden itibaren!

11 Eylül neden yaşandı?

Amerika Birleşik Devletleri (United States of America) Afganistan’ı neden işgal etti?

El Kaide için mi?

Yoksa bambaşka bir sebebi mi vardı?

Amerika Birleşik Devletleri (United States of America) Irak’ı neden işgal etti?

Nükleer Silahlar için mi?

Irak’ta Nükleer Silah olmadığı ortaya çıktı.

Pentagon bunu zaten en başından itibaren biliyor muydu?

Peki Amerika Birleşik Devletleri (United States of America) Irak’ı neden işgal etti?

Condoleezza Rice Amerika Birleşik Devletleri (United States of America) Dış İşleri Bakanıyken Orta Doğuda 22 Ülkenin sınırları değişecek açıklaması yaptı.

Amerika Birleşik Devletleri (United States of America) Orta Doğuda 22 Ülkenin sınırlarını neden değiştirmek istiyor?

Büyük Orta Doğu Projesi’nin gerçekte amacı neydi?

Arap Baharı oldu.

NEDEN ?

Arap Baharından sonra Mısır’da (Egypt) iş başına gelen Hükümete darbe yapıldı.

NEDEN ?

Arap Baharıyla başlayan Suriye’deki (Syria) Savaş hala sürüyor ve bir türlü bitmiyor !!!

NEDEN ?

Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Nayif’in yerine Muhammed bin Selman getirildi !!!

NEDEN ?

Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman diğer Suudi Prensleri tutuklattı !!!

NEDEN ?

Sudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Cemal Kaşıkçı’yı öldürttü !!!

NEDEN ?

Arabistan Yarımadasında bunlar olurken Avrupa’da  her geçen gün milliyetçilik arttırılıyor !!!

NEDEN ?

Bu günlerde Amerika Basını, Amerika’nın İran’a Savaş ilan edip etmeyeceğiyle çalkalanıyor!

Amerika Birleşik Devletleri (USA) uzun yıllardır İran’ın önünü bir şekilde kesmek, kesemediği taktirde de savaşmak suretiyle durdurmak istiyor?

NEDEN ?

İngiltere (England) ABD’den (USA) rol çalmaya çalışıyor ve İran’a karşı girişimlerde bulunuyor.

NEDEN ?

İngiltere (England) Avrupa Birliğinden (European Union) ayrılmaya çalışıyor.

NEDEN ?

ABD (USA) Türkiye’ye (Turkey) Patriot Hava Savunma Sistemlerini satmadı.

NEDEN ?

Türkiye Rusya’dan S-400 Hava Savunma Sistemi satın aldı.

NEDEN ?

ABD (USA) bunun karşılığında Türkiye’ye yaptırım uyguladı.

NEDEN ?

Türkiye’yi F-35 Projesinden çıkarttı ve bizzat ABD Başkanı Trump kendi ağzıyla Türkiye gereğinden fazla silahlandı, Türkiye’ye bu kadar silah yeter açıklaması yaptı.

NEDEN ?

Suriye’deki savaş bir türlü sonlandırılmıyor.

NEDEN ?

Suriye’deki savaş bir türlü bitirilemeyince, bundan nemalanmak isteyen tüm dünya devletlerinin orduları Suriye’de toplatılıyor.

NEDEN ?

Çin Devleti de Suriye’ye Asker göndereceği açıklaması yaptı.

NEDEN ?

Acaba tüm Dünya Devletlerinin Orduları Suriye’ye toplatıldıktan sonra, çıkan kurmaca bir bahaneyle 3. Dünya Savaşı mı başlatılmak isteniyor?

Tüm yaşanan bu olaylar görünmeyen karanlık bir el tarafından, bir Güç Odağı tarafından mı organize ediliyor?

Belki de Hıristiyanların Antichrist Müslümanların ise Deccal (Dajjal) olarak bildiği güç tarafından.

Sahi Antichrist/Deccal gerçekten gelmiş olabilir mi?

Dünya 3. Dünya savaşına, Armagedon Savaşına doğru giderken,

Yavaş Yavaş taraflar netleşmeye başlarken,

 Gelin tüm bu soruların cevabını hep birlikte bulalım.

Doğruyla yanlış bir birine girmiş durumda.

Doğru ne taraf, yanlış ne taraf ayırt edilemez durumda.

Sanki görünmeyen karanlık bir el, doğruyla yanlış bir birinden ayırt edilemesin diye insanların zihnini bilerek bulandırmış ve büyü yapmış gibi.

Doğruyla yanlışı çok daha net görebilmek için,

Görünmeyen bu karanlık elin büyüsünü bozmak için,

Yaklaşan bu fırtınada doğru tarafı seçebilmek için,

Yaşanan ama anlamsız görünen bu hadiselerin,

Ve hatta yaşanacak olanların gerçek anlamlarını,

Hep beraber çözelim.

Tüm bu soruların ve daha fazlasının,

Yaşanmış ve yaşanacak olayların,

Görünmeyen tarafını görünür kılalım.

Yazının bu bölümüne geçmeden önce okumayı daha keyifli hale getirmek için,

Ve aşağıda paylaştığım müziği açıp,

Videonun üzerine geldikten sonra sağ tıklayıp,

“Döngü” seçeneğini seçin.

Şimdi okumaya daha keyifli olarak kaldığımız yerden devam edebilirsiniz.

Ama öncesinde sizlerle Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile yapılan bir söyleşiden küçük bir anekdot aktarmak isterim.

Atatürk’e “Çok büyük başarılar elde ettiğini, çok büyük işler başardığını ve bütün bunları nasıl yaptığını sorarlar.”

Atatürk bu soruya cevabı nettir;

“Önce hedefimi belirlerim,

Sonra bu hedefime giden yoldaki tüm engelleri bir bir ortadan kaldırırım,

Gerisi zaten kendiliğinden hallolur” diye cevap verir.

 

İşte büyük devletler ve güç odaklarının da stratejisi basitçe budur.

Önce hedeflerini belirlerler,

Sonra bu hedefin önündeki engelleri bir bir yok ederler, ortadan kaldırırlar yada etkisiz hela getirirler.

Ta ki hedefiyle arasında engel kalmayıncaya kadar.

 En sonunda da hedefledikleri şeyi ele geçirir.

Asıl amaç hedefi ele geçirmektir.

Geri kalan her şey o hedefi ele geçirme önündeki engellerdir ve hedefle arasındaki bu engelleri kaldırmak uğrunda yapılanlardır.

Hedeflerin önündeki engelleri kaldırırken bir takım kazanımları da olur elbette.

Ama kazanımlar asla gerçek hedefleri değildir.

Adı üstünde sadece kazanımdır.

Satranç’ta asıl hedef Şah’ı ele geçirmektir.

Geri kalan taşlar sadece Şah’ı ele geçirmenin önündeki birer engeldir.

Şah’ı ele geçirirsen oyunu kazanırsın.

Şah’ı ele geçirebilmek için önündeki engelleri bir bir ortadan kaldırmalısın, yok etmelisin.

Bu, Devletler ve Güç Odakları arasında oynanan Satranç Oyunu için de aynen böyledir.

Kimi zaman bu hedeflere ulaşmak 1 Ay veya 1 Yıl gibi kısa süreler alırken,

Kimi zaman da bu hedeflere ulaşmak Devletlerin ve Güç Odaklarının yıllarını alır.

Günümüzde yaşanan olayları (savaşları, felaketleri) bu güne bakarak anlayamayız.

Tüm bu yaşanan savaşları ve felaketleri Dünyanın Süper Gücü olması hasebiyle Amerika Birleşik Devletleri (USA) Dominize ediyor.

Ve tabi müttefikleri.

Afganistan Savaşı, Irak Savaşı, Arap Baharı, ve daha niceleri.

Bu savaşlarda milyonlarca insan ölüyor, milyarlarca insan da etkileniyor.

Peki ne için?

2025’li yıllarda varmak istediği hedefler için yaşanıyor.

Milyonlarca masum insanın ölmesine sebep olan hedefler için.

ABD (USA) 2025’li yıllarda varmak istediği hedefin önündeki engelleri bir bir ortadan kaldırıyor.

Hedefine ulaşmak için Müttefiklerini de kullanıyor.

ABD (USA) hedeflerine ulaşmak için Müttefikleriyle beraber 2000 yılından beri Dünyayı savaşlara ve kaosa sürüklüyor.

Ve tüm dünyayı neredeyse 3. Dünya Savaşının eşiğine getirdiler.

İşte bu hedefi bulduğumuzda bu gün ve geçmişte yaşananları çok daha iyi anlamış olacağız.

 Bu hedefi bilirsek bu gün yaşanan olayların üzerindeki sis perdesi dağılmış olacak.

 Milyonlarca masum insanın kanı neden aktı, akmaya devam ediyor ve akacak anlamış olacağız.

Hedefiyle arasına girme ihtimali olan Devletleri bölerek yok ediyor, bölemediyse de aynı Afganistan ve Irak gibi pasifize ediyor.

ABD hedefine ulaşmasına engel olan devletleri bir bir oratadan kaldırırken, ya da pasifize ederken de milyonlarca masum insanı öldürüyor.

Aranızda “Her Devletin kendine göre bir takım hedefleri vardır.

Her Devlet bu hedeflerini gerçekleştirmek ister.

Ve bu devletler hedeflerine ulaşmak yolunda savaşlar verir.

Bu savaşlarda da karşılıklı savaşan devletlerin askerleri öldüğü gibi masum insanlarda ölür.

Bu yeni icat edilen bir şey değil ki!

Geçmişte de böyleydi, günümüzde de böyle, gelecekte de böyle olacak” diyenleriniz olacaktır.

Evet bu konuda böyle düşünenlerin haklılık payı var. Ama tek bir şey dışında.

O da devletlerin kendisine koyduğu hedeflerin masum olup olmadığıdır.

Eğer devletin kendisine koyduğu hedef gerçekten insanlık içinse ya da devleti içinse, bu hedef uğrunda savaşıyor ve bu savaş sırasında da masum insanlar da istemeden öldürülüyorsa, bu bir noktaya kadar anlaşılabilir.

Dikkat çekerim “Bir noktaya kadar anlaşılabilir” diyorum.

ABD ve Müttefikleri kendisine bu hedefi koyarken ne kadar masum niyetle, sadece insanlığı, devletini ve devletinin geleceğini hedeflemiştir, gelin isterseniz hep beraber bakalım.

Ama ilk başta hedefin ne olduğunu tespit etmemiz gerekiyor.

Bir gün bakıyorsunuz Afganistan’ı düşman ilan edip işgal ediyorlar.

Bir bakıyorsun ertesi gün Irak’ı.

Bir bakıyorsun Arap Baharı ve darbelerle onlarca Müslüman ülkenin yönetimini değiştiriyor.

Bir gün El Kaide düşman oluyor, diğer gün İslam terörist dini oluyor.

Bir gün Deaş düşman oluyor, diğer gün Suriye.

Bir gün İran düşman oluyor, bir başka gün müttefikim dediği Türkiye.

Bunların her biri hedef midir yoksa hedefe giden yolun üzerinde birer engel midir?

Asıl hedef petrol müdür, vadedilmiş topraklar mı?

Yoksa Büyük Orta Doğu Projesi mi?

Sahi, Büyük Orta Doğu Projesi tam olarak ne, gerçekten bilen var mı?

Sadece söylentiler ya da ön görüler?

Size Amerika’nın Gerçek Hedefinin, bunların hiç biri olmadığını söylesem!!!

Bunlar Gerçek Hedefine giderken, hedefle aralarındaki engeller olduğunu söylesem.

Petrol vb. gibi şeyler de Hedefleriyle arasındaki engelleri ortadan kaldırırken elde ettikleri kazanımlar olduğunu söylesem.

Petrol, doğalgaz, maden…

Bunların hiç birinin ABD’nin ve müttefiklerinin Gerçek Hedefi olmadığını söylesem.

Daha iyi anlaşılması için küçük bir örnekle anlatalım.

Günümüzde üniversite çağına gelen her çocuk gelecekte yaşamını idame ettirebilmek için iyi bir meslek sahibi olmak ister.

İyi bir meslek sahibi olabilmek için iyi bir üniversiteyi kazanmak ister.

Ve bunun için de ailesiyle ve arkadaşlarıyla geçireceği güzel zamanlardan, eğlencesinden feragat ederek yıllarca ders çalışır.

Hesaplamaya kalktığınızda ortalama olarak bir insanın 60 yıl yaşadığını baz alırsak, yaşamının önemli bir kısmını iyi bir meslek sahibi olabilmek için, ailesiyle ve arkadaşlarıyla geçireceği veya eğleneceği zamanlardan ödün verip ders çalışarak geçirir.

“Gerçek Hedefi” iyi bir meslek sahibi olup yaşamını daha güzel şartlarda idame ettirmektir.

Ama Üniversiteyi kazanıp, kazandığı okula başlayınca veya öncesinde okula giderken bir çok farklı insanla tanışır.

Onlarla güzel zamanlar geçirir.

Anılar paylaşır.

Eğlenir.

Arkadaş kazanır.

Dost edinir.

Bu sayede yaşamı kendince daha güzel  hale gelir.

Bunu yapan kişinin “GERÇEK HEDEFİ” iyi bir üniversiteyi kazanıp iyi bir meslek sahibi olmaktır.

Yeni insanlarla tanışıp, tanıştığı insanlarla yaşamı boyunca devam edecek dostluklar geliştirip, onlarla güzel vakitler geçirip, güzel anılar biriktirmek ise “GERÇEK HEDEFİNE” ulaşmaya çalışırken yolda edindiği “KAZANIMLARDIR.”

İşte yukarıda saydığım petrol olsun, başka sebepler olsun bunlar Amerika’nın ve Müttefiklerinin“Gerçek Hedefi” değil, sadece “Gerçek Hedeflerine” giderken elde ettikleri ve edecekleri  Kazanımlardır.

Devamı:  https://kalpoder.com/bir-meczup-kalperenin-ruyasi-10-bolum-yeni-babilin-yikilisi/

 YANDEX DİSK LİNKİ: https://yadi.sk/i/xImIkXGxAWQVKA