En Sıcak Konular

Sutuboğda Bilgisi ile Tarih Analizi

11 Mayıs 2019 08:30 tsi
Sutuboğda Bilgisi ile Tarih Analizi Stonehenge, Newgrange ve Piramit Takvimi

Sutuboğda Bilgisi ile Tarih Analizi

Stonehenge, Newgrange ve Piramit Takvimi

Günümüz Türkiye’sinde ve Dünya kamuoyunda tarihin gizemleri arasında sayılan Stonehenge ve Newgrange’in çalışma mantığı üzerinde araştırarak, aslında bunların birer gizem olmadığını anlamaya çalışacağız. Gizem sadece iç yüzü bilinmediğinde mantığımızın almadığı olaylara denir. Oysa mantık bunu belirli bir zemine oturttuğu zaman artık gizemden çıkıp kendine has nitelikleriyle kavranır duruma gelir. Bu şekilde artık gizem bitmiştir fakat elde edilen bilgi vasatın üstüne çıkarsa ancak o zaman insan bir bilgi ile doyuma ulaşacaktır.

Stonenhenge’in Güneş Saati olduğu birçok kaynakta verilmiştir. Fakat çalışma prensibinin nasıl olduğu hakkında o kadar çeşitli söylemler vardır ki sonunda bu karmaşaya dönüşmüş, insanlarda o kadar çok seçeneğin olması durumunda doğrunun ne olabileceği konusunda nihai bir yargıya ulaşamamaktadır.

Diğer bir tez ise Hıristiyanlık öncesi rahiplerin yani Druid’lerin belirli zamanları hesaplamak için kullandıkları yönündedir. Druid’ler nasıl biz Türk’lerin İslamiyet öncesinde Şifacılarımız ya da Kaman’lar var ise Stonehenge Bölgesinde yaşayan Din Bilginlerine de Druid denilirdi. Druidlerin belirli zamanlarda ayin yaptıklarına ve bu zamanları hesaplamak için taşların kullanıldığı inancı diğer bir görüştür. Ayin yapmak ya da özel günleri hesaplamak insanların ne işine yaradığının sorusunun cevabını aslında toplumların sosyal düzende nasıl dirliğin sağlandığını ve Devlet bilincinin ilk nüvesinin birleştirici noktalarını keşfedip sonunda zirvesine yani Ulus bilincine ulaşmak olduğunu anlarız. Ulus’u dar bir çerçeveden inceleyip aynı ırktan bağlılık şeklinde gösterilip içine toplumu bölmek için atılan nifak tohumlarını düşünmeyip sadece kavramın doğrusunu ele alarak düşündüğümüzde 20. Yy. dan bu yana Ulus kavramının bugünkü karşılığını “Birlik” olarak gözükmektedir. Bugün “Türk Birliğine” karşı olanların Avrupa Birliğini en yüksek perdeden destekledikleri görülmektedir. Avrupa Birliği, Avrupa Halklarının dirliği ve refahı için kurulmuş bir oluşumdur. Kurulduğundan itibaren misyonunu en iyi şekilde yapmış ekonomik anlamda müreffeh bir uygarlık oluşturmuştur. Bugün Türk Birliği kurulursa Avrupa’dan uzaklaşırız korkusunu empoze edenler aslında Avrupa’nın Türk Birliğine ihtiyacının artmasının endişesini gizlemektedirler.

Yaklaşık 5000 sene önce inşa edilmeye başlanan Stonehenge ve Newgrange yapılarının Din Bilginleri, Devlet ve Birlik olabilmenin kodlarını biliyorlardı. Özel gün, Bayram ve ekim-hasat zamanlarının hesaplanabilmesi için inşa edilen bu yapılar ayrıca bizlere tarım kültürünün o zamanlarda var olduğunu ispat etmektedir. Tarım sanki Sümerliler tarafından ilk kez bulunmuş gibi düşünmemiz, bazı iktisatçıların tarihi Sümer ile başlatmalarındandır. Göbeklitepe ve Stonehenge gibi devasa yapıların zamanla yapıldığını, taşların kilometrelerce uzaklıklardan getirilip işlenmesini düşündüğümüzde avcı toplayıcılıkla bunları yapmak mümkün gözükmemektedir. Avcı-toplayıcılar kendilerince iklim koşullarını, yerleşim yerlerinin verimliliğini ölçüyor olabilirler ama bu şekilde bir uygarlık kurabileceklerini düşünmemiz için bu halkın yerleşik yaşama geçmiş olmasını gerektirmektedir.

Bugün önemli iktisatçılar Avrupa’nın Kuzeyinde ki verimli toprakların işlenmesini ve Avrupa’nın tarım devrimini ortaçağa dayandırmaktadırlar. Gerçekte Druid’ler tarımın başlamasına vesile olmuş, kökeni gözüken M.Ö. 3500’lü yıllara kadar gider. Daha öncesi de olabilir. Uygarlıkların birbirleriyle etkileşimi, ticaret yollarının elverişli olması dolayısıyla, Sümer Uygarlığının kayıtları saklaması, Mısır Uygarlığının inşaat faaliyetleri ve buğday ticareti, Atina Devletinin, Avrupa’ya köprü olması açısından önemi ve meyve ticareti bu üç şehir devleti ekseninde tarihi okumalarımızı, tarihi anlamak adına yetersiz kılmaktadır.

Özel günler, bayramlar ve toplu etkinliklerin saptanmasını ve yerine getirilmesi devlet ve ulus olabilmek açısından önemini basitçe bu şekilde görebiliriz. Bunları saptayabilmek için zamanı doğru okumak gereklidir.

Stonhenge’ de Zaman Ölçümü:

Stonhenge’de zamanı anlayabilmemiz için yerin konum bilgisini, Güneşin hareket bilgisini, gece-gündüz uzunluk farklarının bilinmesi ve taşların bu bilgilerin görüntüsünü gösterecek şekilde konumlandırılması gerekmektedir. Druid’lerin yani Kaman’ların bu bilgilere vakıf olduğunu Stonehenge’in kusursuz konumlandırılmasından anlamaktayız.

Güneş, her gün Dünyamızın doğusundan doğmaktadır. Bu her ne kadar Güneş’in doğudan doğduğunu teyit etmiş olsa da Dünya’nın Güneşin ekseni etrafında dönerken Güneş’in, Kuzeyinde iken Doğudan doğması, Güneşin Doğusuna geçince Doğu’dan doğması, Güneyine geçince Doğu’dan doğması ve son olarak Batısına geçince Doğudan doğması şeklinde Dünyanın 4 hareketi ile düşünülmelidir.

 

 
Yazacaklarımız konumuz Stonehenge olduğu için Yengeç Dönencesi yani Dünya’nın Kuzey bölgesi içindir. Güneş, Dünyanın Kuzeyinden Mart 21’de gece ile gündüzün eşit olduğu dönemde doğar. Üç Ay boyunca Dünya, Güneş’in Doğu yönüne ilerler. Bu sırada günler uzar geceler kısalır. Doğu Bölgesine gelince artık en uzun gün olan 21 Haziran’dır. Daha sonra 21 Aralık’a kadar günler kısalır geceler büyür. Bu arada 22 Eylül’e gelince gece-gündüz eşitlenir. 21 Aralık’ta ise en uzun gece yaşanır. Sonra günler tekrar uzamaya başlar ve 21 Mart’ta yine eşitlenir. Günlerin uzaması ve gecelerin uzaması şeklinde iki ana bölüm vardır. Yengeç Dönencesinde günler uzarken, Oğlak Dönencesinde geceler uzar. Yani tam tersi oluşum şeklinde bir meydana geliş vardır. 21 Haziranda Güneş öyle bir konumdadır ki Gökyüzünde 3 birim gözüküyorsa 21 Aralık’ta gözükmesi 2 birime düşer. Yine aynı şekilde 21 Aralık’ta gece 3 birimse gündüz 2 birime düşer. Bu 6 aylık zaman diliminde Güneş gökyüzünde 21 Haziranda gözüktüğü ufuktan 21 Aralık’a kadar 23 derecelik bir sapma olur. Yani ilk gözüktüğü noktadan gözükmez toplamda 6 ayda 6 noktadan gözükür.
1.Resimde 23 derece Ekvator’da bir sapma vardır. Bu sapmalar Yengeç, Oğlak dönencesindedir. Bu fark Dünyanın ekseninin ortalama 23 derece sağa doğru eğik olduğundan kaynaklanmaktadır. Bu farktan dolayı ve Dünyanın Güneş’in bir yıllık çevresinde ki dönüşünden dolayı Güneş her ay yaklaşık 2 derecelik bir sapma ile doğar. 21 Mart’ta Ekvator Bölgesinden doğuyorsa 21 Nisan’da 2 derecelik bir sapma ile batıya ya da doğuya yaklaşarak doğacaktır.

 

Resimden anlamaya çalışırsak Mart 21 de Dünya’nın Asya Kıtası yüzünü güneşe verirken 22 Eylül’de Amerika Kıtası vermektedir. Buralarda günler gecelere eşittir. Çalışmada bunları Ay olarak ele alıyoruz. Bunların yerine Burçları da koyabilirsiniz aynı şeydir. Haziran 21’e bakarsak Güneş, Kuzey Kutbunu 23 derece geçmektedir. Yani Dünyanın yarısından Kutup bölgesinde 23 derece fazla almaktadır. Buna mukabil Güney Kutbundan 23 derece eksilmektedir. Burada Güneş Yengeç Dönencesine yakın bölgede olduğunu gösterir. 21 Aralıkta tam tersi Kutup Bölgesinden 23 derece eksilmekte, Güney Kutbundan 23 derece artmaktadır. Bu dönemde de Güneş Oğlak Dönencesine yakın olduğunu anlatır. 21 Mart ve 22 Eylül’de tam Ekvator bölgesinden geçmektedir.

Güneş, her ay doğduğu evin karşısında ki yerden batar. Yani Mart’ta doğuyorsa Eylül’den batar. Başka bir ifade ile Koç burcundan doğuyorsa Başak Burcundan batar. 6 Ay sonra Eylülden Doğar ve Mart’tan batar. Yani Başak Burcundan doğar, Koç Burcundan batar. Bu şekilde 6 doğan ve 6 batan burç vardır. Burçlar ve aylar Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılır.

Rahman Suresi 17.Ayet: O, iki doğunun da rabbi iki batının da rabbidir.

Mesela Güneş doğar sonra ardından Ay doğar. Yine iki doğu vardır. Bunlar kanunlardır.

 

Bir kanunda eğer Güneş Doğunun 6. Evinden doğuyorsa, Batının 1. Evinden batar. Batının 5. Evinden doğuyorsa Doğunun 2 evinden batar. Bunun gibi değişmez kanunlar gölge gölge birbirlerini tasdikler.

Mülk Suresi 3. Ayet:
O, yedi göğü, birbiri üzerinde tabaka, tabaka yarattı, Rahman'ın yaratmasında bir aykırılık, uygunsuzluk görmezsin. Gözü(nü) döndür de bak, bir bozukluk görüyor musun?

Mülk Suresi 4. Ayet:
Sonra gözü(nü) iki kez daha döndür (bak). Göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) umudu keserek hor ve bitkin bir halde sana döner.


Bu gerekli bilgilerden sonra Stonehenge’in nasıl çalıştığını anlatabiliriz.

İngiltere'deki Salisbury Düzlüğü'nde eskiden dinsel törenler için kullanılan ve Kelt rahiplerinden oluşan bir sınıf olan Druidlere atfedilen büyük taşlardan oluşan bir çember vardır. Druiler'in bu taş çemberini kullanmış olması mümkünse de, başlangıcı İngiliz Adaları'ndaki Neolitik insanlara kadar uzanmaktadır. Keskiyle yontulmuş, düzgünleştirilmiş ve dışarıdan yerel bölgeye taşınmış, dik konumundaki 30 taştan (bunlardan halen 17'si ayaktadır) oluşan ve kavisli hale getirilerek dik duran taşların üzerine yerleştirilen lento(kiriş) taşlarını içeren ve böylelikle çember şeklinde kapı boşlukları oluşturan tek taş çemberdir. Stonehenge'in çemberi bölen ve yapının girişinden geçen ekseninin yaz dönencesindeki (21 Haziran) gündoğumuna doğru konumlandırılmış olması, buna karşılık, yakındaki İrlanda'da yaklaşık olarak aynı zamanlarda inşa edilen Newgrange anıtının kış dönencesindeki (21 Aralık) gündoğumuna yöneltilmiş olması ilginçtir.

https://www.seslisozluk.net/stonehenge-nedir-ne-demek/

 

Güneş Dünyanın Doğusunda doğar. İngiltere konum itibarıyla Yengeç Dönencesinde bir noktadadır. Güneş Stonehenge’e göre Güney Doğu’dan doğup, Kuzey Batı’dan batmaktadır. Sesli sözlüğe göre giriş kapısının 21 Haziran’a göre konumlandığı belirtilmiştir. Biz örneğimizde 21 Mart’ı esas alarak anlatmaya çalışacağız.

Stonehenge’in Güney Doğusunda 2 Büyük taş vardır. Bu taşların günümüzde sağdaki kırılmış, diğeri ise ayaktadır. Taşın çevresinde yapının merkezinde 2 adet taştan oluşan ve üstü kirişle birbirine bağlanan 4 adet taş daha vardır. En dış bölümde ise 30 adet taş yine kirişlerle birbirine bağlanmıştır. En dıştaki 30 taşın, taşlarının açıklıkları bir kapı gibi iken ortadaki taşların arasında ki açıklıklar belki 15-20 cm civarındadır.


 

Güneş 21 Martta bir kulesinin yıkılmış olduğunu belirttiğimiz 2 taşın arasından tam karsısında bulunan 6 taştan 4.’ye ilk ışığını vurur. 1 ay boyunca bu şekilde devam eder. 21 Nisan’da yukarıda anlattığımız gibi Dünya, Güneş’in çevresinde döndüğü için konum itibarıyla 5 nolu taşa ilk ışığını vurmaya başlar. Mayıs 21’de 6 nolu taşa vurur ve 21 Haziran’a geldiğinde yukarıda yine gösterdiğimiz gibi Dünya, Güneşin Doğusundan Güneyine doğru harekete başladığı için bu sefer göstermediği öteki yüzünü Güneşe döndürdüğü için 6. Taşa yine ışığını vurur. 21 Temmuz’da 5 nolu taşa 21 Ağustos’ta 4 nolu taşa 22 Eylül’de 3 nolu taşa gelir. Gün ve gece eşitlenir. 6 aylık dönem bu şekilde tamamlanır. Ekim’de 2 nolu Kasım’da 1 nolu taşa vurur. Bu sefer Dünya, Güneş’in Batısından Kuzeye yönünü döner ve yine göstermediği öteki yönünü yani ilk başlangıçta ki yönünü Güneşe çevirdiği için Aralık 21 ‘de de 1 nolu taşa ilk ışığını vurur. 21 Ocak’ta 2 nolu taşa, 21 Şubat’ta 3 nolu taşa ve 21 Martta başladığı noktasına yani 4 nolu taşa ilk ışığını vurarak yılı tamamlamış olur. (4,5,6), (6,5,4), (3,2,1), (1,2,3) şeklinde 4 ana parçayla ifade edebileceğimiz dönemler, merkezde ki 4 duble taşların da ne anlama geldiğini anlatır. 2 taşı birbirine bağlayan kirişler 4 mevsimin ortalarında ki aylardır.

Göbeklitepe’yi yapanların nesillerinin Stonhenge’i yapmış olabileceği söylentilerinin doğruluğunu ispat etmek için Göbeklitepe’de izlerinin görülmesi gerekmektedir. Bu izler şaşırtıcı şekilde birbirini desteklemektedir. Fakat bunun içselleştirilebilmesi için sembol okuması yapılabilmesi gerekmektedir.

http://www.onaltiyildiz.com/?haber,6511


 

Daha önce ki bir makalede Göbeklitepe’de ki D Yapısı anlatılırken bu konuya aynı şekilde değinilmişti. 21 Mart ve 23 Eylül Kış ve Yaz ekinoksları 21 Aralık Uzayan Gün ve 21 Haziran uzayan gece şeklinde vurgulanmış, alt bölümde ki T taşlarının önünde ki beyaz yuvarlaklarla belirtilmiş noktalar Güneş’in batış yönünü temsil etmektedir. Yine 6’lı sistemle sembolik olarak açıklanmıştı. Aynı şekilde Kuzey Burçları ve Güney Burçları olarak 2’ye ayrıldığı vurgulanmıştır. Fakat burada Kuzey ve Güney değil de Doğu ve Batı Burçları şeklinde düzeltmek gerekmektedir. Güney ve Batı ile belirtilen bölümde taşların önünde ki beyaz daireler Güneş’in batış noktalarına işaretti.

Bu bilgilerin bir çoğu genelde hikaye kitabı gibi okunan Hanok’un Kitabındandır. 71. Bölüm sayfa 111’den sonrasına bakınız. Bu kitap özünde İdris AS ve Nuh AS’ın zamanının hangi bilgilere vakıftılar? Sorusunun cevabı niteliğindedir.

Stonehenge Yapısı İngiltere’nin Portsmouth şehrindedir. Oktan Abi’nin bir araştırmasında Portsmouth Futbol Kulübünü kuran kişinin Abdülhamit Han olduğunu söylemişti.

http://www.onaltiyildiz.com/?haber,14

 
Stonehenge’i yapan Druid’lerin aslında çok daha derinlemesine araştırılması gerekmektedir. Onlar bizim düşüncemize göre Asya’dan Dünya’yı uygarlaştırmak için dağılan 3 Boydan bir tanesiydi.
Oğuz Kağan Destanı;

Dağ ile Deniz ve Gök, Buldular yolda birden,
Som gümüşten tam üç ok, Sundular Oğuz-Han’a,
Han sevindi hem güldü. Aldı üç gümüş oku, oğullarına böldü.
Dedi: “- Ey, oğullarım! Sizlerin olsun bu ok,
“Yay atmıştı onları, OLUN SİZDE BİRER OK!”
Türklerin en eski ismi Ok’lardır. Okalt ya da bilinen ismiyle Okült Türk demektir.

Portsmount’un bir anlamı da Altın Boynuz demektir. Abdülhamit Han’ın neden Portsmouth Bölgesini tercih ettiği de ilginç durmaktadır. Bunu Newgrange’yi açıklarken biraz daha detaylandıracağız.
http://www.onaltiyildiz.com/?haber,4281
Newgrange, Drogheda - İrlanda:

Newgrange da Stonehenge gibi M.Ö. 3500 yılları civarında yapılmış olduğu söylenmektedir. İrlanda’nın Dublin şehrinin kuzeyinde kadim şehirlerinden biri olan Drogheda, Newgrange Tümülüsünün içinde olduğu bölgedir. Newgrange, Stonehenge gibi Güneş Takvimi özelliği taşımaktadır. 12 adet sütunun farklı noktalarda olması Stonehenge’ye göre daha Kuzeyde olması ve de rakımın daha yüksek olmasından dolayı Güneş ışınlarının daha farklı gelmesiyledir. Stonehenge ile aynı mantıkla çalışır.

 

Newgrange, içinde mezar odaları olan ölüm kültünü anlatır. Tümülüsün tepesinde bir pencere olduğu ve 21 Aralık’ta Güneş ışınını 17 dakika bu pencereden vurup mezar odalarını aydınlattığı söylentisi tamamen şehir efsanesi olup, restorasyon çalışmalarında sonradan açılan Hz. İsa’nın doğumunu kutladıkları için turizm adına yapılmış bir ekleme olabilir. Tümülüsün girişi Stonehenge’de olduğu gibi Güneydoğu yönünü gösterir. Yani takvim yönü aynı Stonehenge gibi çalışır diyebiliriz. Fakat burada ölüm kültü ön planda gözüktüğü için sadece yapının özellikleriyle açıklamak çok zordur. Çünkü burada sunakların, mezar odalarının ve yapıyı inşa eden neslin o topraklarda ki izlerini bu zamanda da kendilerinde barındırabileceğini göz önünde bulundurursak, yapıyı daha sosyal ölçekte mantık dizilimlerini birleştirerek ilerlemek daha fazla bilgi sağlayabilir.

Newgrange’in bulunuşunu özetlersek, İrlanda’da büyük kuraklık zamanında toprak yüzeyinde şekiller oluşmuş ve bu şekillerin arkeolojik çalışmayla gün yüzüne çıkarılması neticesindendir. Kuraklıkta meydana çıkması bir zamanlar sular altına kalmış olabileceğini düşündürebilir. Yani yapı yapılmış sonra sular altında kalmış, zamanla yavaş yavaş suların çekilmesiyle verimli toprak gözükmüş, nüfus oluşup tarımsal alan olarak kullanılmış nihayetinde kuraklıklar sayesinde yine o ilk yapıldığı zamana denk gelmiş bir zaman boyutu düşünebiliriz. Son cümle dikkatli okunmalıdır. Neden dikkatli okunması gerektiğini Sutuboğda Bilgisi bölümünde açıklamaya çalışacağız.

https://www.artstation.com/artwork/ZY90N

 

Bu resim M.S 360 yılındaki İstanbul’un panoramik haritası olduğu söylenir. Burada Kız Kulesi karada gözükmektedir. 1000 yılında çok büyük bir deprem olduğu söylenir ve o bölge büyük ihtimal sular altında kalmıştır. Yani İstanbul’un suları yükselmiş olabilir. Newgrange ya da İngiltere - İrlanda Bölgesi o dönemden beri suların azalmasına şahit olmuş olabilir. Bunun gibi düşünürsek sonunda Tümülüs ortaya çıkmıştır.

Tümülüsü yapanların Druidler yani şifacı Kamanlar olduğu söylenmektedir. Druidler için söylencelere baktığımız zaman büyücü olarak efsaneleştirildiklerini görmekteyiz. Bugün Kamanlar içinde aynı şekilde büyücü benzetmeleri yapılır. Druidlerin ne olduğunu anlamamız için Kamanlardan yola çıkmamız yeterlidir. Fakat biz İrlanda’nın ilk mimarları olan Druidlerin, kadim şehirlerinden biri olan Drogheda’dan yola çıkacağız.

Druid sesinin ne zaman ortaya çıkmış olabileceği bilinmemektedir. Fakat 6 yy. dayanan Kral Arthur Efsanesinden yola çıkarsak Druid sesini ilk adımda buraya kadar götürebiliriz. Bundan daha da ileri gidebilmemiz için Kral Arthur Efsanesini biraz açmak gerekiyor.

http://www.onaltiyildiz.com/?haber,3914

Dünyada ilk kez Kral Arthur Efsanesinin aslında Kadim Türk Tarihinin bir kesitinde yaşayan Atamız Kalkan Usta, ya da Amantur Ata’nın neslinin, Atalarını hafızalarında, söylencelerinde yaşattıklarını Oktan Abi’nin Kulbak Bilge 18. Bölümünde öğrenmiştik. 6. Yy o bölgede öyle bir şey olmuş ki karşı propaganda olarak Kral Arthur Efsanesi, Kral Amantur Ata’nın dezenformasyon haline sokulması ve gerçek bilginin unutulması amacıyla yozlaştırılmış ve sahte bir tarih ile Dünyaya pompalanıp gerçek tarih unutturulmuş olduğunu da dolayısıyla öğrenmiştik. Amantur, Arthur sesine dönüşmüş, Drogheda sesi de, Druid sesine dönüşmüş olduğu açıkça görülmektedir. Drogheda, İrlanda yerli dilinde fonetik olarak Drowuda şeklinde, W harfine fazla basmadan söylendiğinde Druid sesini verecektir. Druid sesi oluşturulurken sonda ki A harfi atılmış W harfi de U harfi şekline dönüştürülmüştür.

Drogheda kelimesi aslında bir özelliği anlatır. Mesela Türkler nasıl Göktürk özelliğini kendilerine benimsemişlerse Druidler de aynı şekilde aslında kendilerine Göktürk’ler demişlerdir. Onlar o bölgeye yerleştiklerinde kendilerine Drogheda’lar diyorlardı. Drog kelimesi aslında kelime olarak öz Türkçede ki Doruk yani Turuk, bildiğimiz Türk demekti. Kaman oldukları için bitkilerden, hayvanlardan bir takım ilaçlar elde ediyorlardı ve bu ilaçlar sayesinde şifacı olarak tanınıyorlardı. Sonra bu şifacı özellikleri kara propaganda olarak geliştirilen Kral Arthur efsanesinde büyücü olarak lanse edilmiştir. Bugün tıp dilinde Drog kelimesi, bitkilerin ve hayvanların ilaç yapımında işe yarar bölümlerine denilmektedir ki bunu tıp literatürüne Duridlerin özellikleri sokmuş olduğunu anlarız. Drogheda’yı oluşturan ikinci hece yani Heda sesi Drowuda sesinin sonunda ki “Da” sesi Öz Türkçe’de ki “Dağ” demektir. Kelimeyi toparlarsak “Yüksek Dağ” ya da Dağın Doruğu anlamına ulaşırız. Bu bizim kültürümüzde ki “Tanrı Dağı” ile her bakımdan aynıdır. Drow yine eski İrlanda yerlilerinin dilinde “Çekmek” anlamına gelmektedir. Çeken Dağ olarak ta düşünülebilir. Bu Oğuz Kağan Destanında ki:

Dedi: “- Cansızı çeksin, canlılar Kanğa ile!”
“Adınız Kanğaluğ olsun, belgeniz de araba!”
Canlıların cansızı Kanğa ile çekmesi metaforunun aynısıdır. Bu sembolik anlatımlar yaratılış kodlarını nesilden nesile aktarılması için destanlaştırılmıştır. 
 

Tümülüsün içine girdiğinizde 19 metre sonra yapı sanki bir kılıç oluşturuyormuş gibi 3’e ayrılır. 19 metre boyunca mezarlar vardır. 19 metre gelişi güzel değil bilinçli olarak 19 metre olarak yapılmıştır. sanki kılıcın kabzasına benzeyen bölümün 6 m. olması ve kabzanın kılıçla beraber 25 m. yi bulması hepsi belli bir ölçünün astronomik değerlerini gösterir. 22 adet mezarın dahi bir anlamı vardır. 19 sayısını kutsayanları rakamdan ziyade 19’un neyi anlattığını yani anlam olarak özelliğinin ne olduğunu peşine koşulması gerekir. Tümülüsün bu özelliklerinden dolayı yapıyı bazı kişiler astronomik bir yapı olarak görmüşlerdir. Astronomik derken aslında şu kastediliyor. Yapının ortasında ki kılıcın kabzası ve Doğu-Batı’ya ayrılan 2 yol aslında 3 mevsimdir. Güneşin bu uçlara gelmesiyle takvim çalışır. Her 4 ayda bir mevsim geçer ve sonraki mevsime geçiş olur. Buradan anlıyoruz ki İrlanda Bölgesinde de Mısır’da olduğu gibi sel taşkınları oluyormuş. Yani Nil Nehri gibi Drogheda’da ki Boyne Nehri’nde de taşkınlıklar olması muhtemeldir.

 

Bu takvim biraz daha farklı işler ortada ki Güneş konumundayken vurduğu ilk ışını 4 ay ortadaki noktaya vurur. Sonraki 2 Ay boyunca sağdaki noktadan tekrar 4 ay ortaya, sonra geri kalan en solda ki konumuna gelip ortada ki yerine geri döner. Bunu Piramitlerin 4 yüzü gibi düşünmek gerekir. Güneş her zaman 3 yüzüne ışınını vurur bir tanesine vurmaz. Bu durumda birine tam vurur 4 ay sonraki yukarıda bahsettiğimiz Dünya’nın Güneş etrafında ki mesela Doğusundan batısına geçişine denk gelir 3. Bölüme 2 ay boyunca ışınını sağda ki piramide vurur tekrar orta alana 4 ay boyunca devam eder ve soldaki alana 2 ay ışınını vurarak yılın başına geri döner. Tümülüs toprakla kaplı olduğu için semboller ya da üzerinde ki olması muhtemel işaretler, odaya giden delikler vs. gözükmemektedir. Burada mevsimler iç içedir fakat yılın sonunda yine aynı noktaya gelinecektir. Mısır’da son iki ay Sirirus’un beklenmesi hadisesi vardır. Son 2 ay bitip Sirius gözükünce Nil Nehrinin taşması zamanı geldiği anlaşılır. Mısırda ki 3 piramit bu mantıkla yani takvim mantığıyla kurulmuştur. Sfenks’in başının gölgesi 4 ay boyunca ortadaki Büyük Piramide Kefren’e düşer sonra 2 ay boyunca sağdaki Mikerinos’a sonra tekrar Kefren’e geri döner sonra en soldaki Khufu’ya 2 Ay boyunca vurur. Bu zaman zarfında Sirius görünmez. 2 Ay sonra tekrar Kefren’e Sirius’un görünümüyle döndüğünde artık yılbaşıdır. Oğlak dönencesinde bu olay gerçekleşmektedir tam tersi Yengeç Dönencesinde cereyan eder.

 

Resimden anlamaya çalışırsak ortada ki Güneş başlangıç 4 aydır. Sonra 2-4-2 şeklinde tekrar başlangıca dönüş olur. Burada bu araştırmada Kefren’den mikerinos’a Güneş döner dedik belki Khufu’ya döner ama mantık bu şekilde işler. Piramitlerin mahiyetini anlayamayan insanlar onlara bir takım gizemler, tılsımlar uydurup bunları anlamadan kutsuyorlar. Oysaki hiyeroglifleri bu düzlemde okumak doğru sonuca ulaştıracaktır. Mesela Khufu tamamen Ölüm Kültünü anlatır. Orada ki birçok resim cennet, cehennem gibi ruhun enkarne olmasını betimleyecektir. Mikerinos’ta kiler ise tamamen tersi yani var olan şeylerin ne işe yaradığı ile alakalı okunmalıdır. Burada küçük bir anekdot paylaşıp yine konumuza bağlı bir şekilde devam edeceğiz.

Taha Suresi 58. Ayet:
"Biz de mutlaka sana o(se)nin (büyün) gibi bir büyü getireceğiz. Sen şimdi seninle bizim aramızda bir buluşma zamanı ve yeri tayin et; ne senin, ne de bizim caymayacağımız uygun bir yer olsun."
Taha Suresi 59. Ayet:
(Mûsâ): "Buluşma zamanınız, Süs (bayram) günü ve insanların toplanacağı kuşluk vakti olsun" dedi.

Mısır Takviminin başlangıç günü Sirius Yıldızının ilk göründüğü gün 11 Eylül’dür. Bu günde Nil’in suları taşarak bereketi, bolluğu temsil ettiği için bayram olarak kutlanırdı. İnsanlar takılarını, yeni elbiselerini giyip panayır havasında bütün günü kutlardı. Kuran’da geçen Ziynet Günü bu güne rastlaması muhtemeldir. Çünkü firavunda ihtişamıyla halkın arasında gezip boy gösterirdi. Ayette geçen “ne senin, ne de bizim caymayacağımız uygun bir yer olsun” cümlesi ve Musa AS’ın zekası Ziynet Gününü belirledi. O zaman firavun mecburen gücünü, görkemini halka göstermek için çıkmak zorundaydı. 11 Eylül hikayesinin bilinen en eski kaynağı burasıdır. Fakat nedenlere sarılıp yol aldığımızda Nuh AS zamanında da bu tarihe ulaşabiliriz belki.

Konumuzla ilgili 11 Eylül’de İngiltere adına Oliver Cromwell Drogheda’yı işgal etmiştir. Çünkü Druidler, Yeni parlamentoyu savunanların katı bir diktatörlük rejimini getirmeye çalıştıklarını görüp buna karşı krala destek vermek istediyseler de başarılı olamamışlardır. (Abdülhamit Han’ın savaşı bahane edip Parlamentoyu fes etmesi olayı!) Bu sırada İngiltere’de bir iç savaş vardır. Buradan da İngiltere’de ki Druidlerin incelenmesi gerekir. Firavun belki ölmüştür ama taşımış olduğu misyon bu şekilde haleflerinde gözükmektedir. Mısır kendi içinde belli başlı bir konu olduğu için bu kadarda bırakıyoruz. Araştırınız daha çok şey bulacaksınız.

Sutuboğda Bilgisi ve Boyne Nehri.

Öncelikle destanların (Oğuz Kağan, Sümer, Gılgamış vs) anlatmış oldukları hikayelerin kökenine baktığımızda yaşanmış bir hafızanın yaşatılmaya çalışıldığını görürüz. Bunu istisnasız bütün destanlar için kullanıyoruz. Dolayısıyla Drogheda’yı, Druidleri de aynı şekilde gördüğümüzü Kral Arthur Efsanesini oluşturanların çalmış oldukları Kral Amantur Ata Efsanesinden olduğuna inandığımızı belirtmiştik. Sümer’le yaşıt olan bu uygarlık hangi bilgileri yerleşmiş oldukları yeni bölgelerine getirmişlerdir?

Boyne Nehri Drogheda’yı tam ortadan bölüp, nehrin iki tarafına kurulmuş bir yerleşim yeridir. Benzetmek istersek İstanbul’un Boğazın iki yakasına konumlandırılması şeklinde de söyleyebiliriz. Boyne Nehri, Tuna ve Nil gibi hayat veren, yaşamı oluşturup devamını sağlayan fiilerin yüklendiği bir yaşam kaynağı olarak görülmüştür. 2. Yy. da Batlamyus bu nehrin ismini “Bouvinda” olarak kaydetmiştir. Proto Kelt dilinde nehre “Beyaz İnek” denilmektedir. Boğda sesi ile Bouvinda sesi birbirine oldukça benzemektedir. Yumuşak G’nin Vin olarak telaffuz edilmiş olabileceği muhtemeldir. Çünkü günümüzde Boyne olarak yazılan kelimede ki -Y harfi antik dönemde ki Vin sesi yerine konulmuş olabilir. “Yani Bovnda” gibi. Bunu destekleyen bir de Boyne Nehri’ne atıf yapılan mitolojik hikayesidir. Mitolojiye göre Tanrıça Boann, Boyne Nehrini meydana getirmiştir. Kısaca dibi görünmeyen bir kuyu bütün kötülüklerin kaynağıdır. Boann bu kaynağa meydan okur ve saldırır. Sonunda hayatını kaybeder diye İrlanda mitolojisinde geçer. Mitolojik hikaye aslında Zeus’un başından Athena’nın çıkması hikayesidir. Zeus, karısı Metis’i hamileyken yutar. Kendi bedeninin bir parçası olan Metis, Zeus’la bir iken Athena başından doğar. İrlanda mitolojisinde Boann öldükten sonra sular yükselir. Athena’da tatlı suları yöneten bir tanrıçadır. Bu noktada su aslında bir fenomendir. Gerçekte vardır ama ihtiva ettiği anlam buğdayla eşleşir. Mısır’da da İrlanda’da da sular toprağı doldurur ve zamanla çekilir başaklar oluşur. Bunun gibi işte o kökeninde olan su görünüşte buğdaydır. Sümer’de ve Gılgamış’ta altınla eşleştirilir. Annunakilerin (suların) yaratmış olduğu kölelerin altın (buğday) aramak için çalıştırıldığı ve madenler kurulduğu fenomeni aslında budur. Sonuçta insan köle gibi bir şeyleri biriktirmek için yaşar bu noktaya atıftır.

Sutu kelimesi Us yani üst tarafı anlatır Tu ise üstteki, üstte duran gibi. Boğda ise Boğ boğa yani Su anlamına gelir. Da ise dağ demektir. Suyun oluşturduğu dağ anlamına gelir. Bu da Buğday demektir. Kulbak Bilge 15’de ki anlatılışına bakarsak daha iyi anlarız.

http://www.onaltiyildiz.com/?haber,3583

 

Birinci resimde buğday fenomeninin anlatımı vardır. Mesela buğday metafiziki alemde Su, yada bilgelerin anlatmak istedikleri şeyi sembole dökmek için kullandıkları Boğa figürü gibi gözükürken fiziki alemde buğday olarak vücut bulmuştur. Bu çok büyük bir bilgidir daha da deşilirse Allah’ın emri olan Ruh nedir sorusunun cevabı da insana gözükebilir. 2. Resimde ve 3. Resimde manyetik alan hapishaneleri ve tarih çözümünün sırrı verilmektedir. 3. Resimde 3 saatlik yola gitmeleri zamanın 3 saat sonra geleceğini anlatır. Bu eski bazı yapıların mesela Göbeklitepe’nin neden bu zamanda keşfedildiğinin cevabıdır. Öyle bir manyetik alana saklanmıştır ki bu zamanda meydana çıkması istenmiştir. Neden bu zaman da diye düşünürsek bu her şeyin cevabını ya da tarihini bulabileceğimizin delili olmaktadır. O zaman aralıklarında hep aynıya benzer şeylerin cereyan etmesi şeklinde düşünülebilir. 2. Resimde ki 1940’a gidilmesi ve 2014 tarihinin verilmesi arada ki 74 yıllık ölçüyü göstermek içindir. Sonuçta 1940 yılında saklanan taş 2014 yılında yine saklayanlar tarafından bulunmuştur. Sutuboğda bilgisi bunun gibi kayıttan silinen ama hafızalarda var olan bilgiydi. Göbeklitepe olsun Newgrange olsun bunlar silinmişti fakat tarihsel olarak bir anlamları vardı ve bunu bir takım kişiler hafızalarında saklıyordu. Önemli olayları bu tarihi bilgilerle Alimler biliyorlardı, şeytaniler seziyorlardı. Mesela 11 Eylül gibi. Yine bariz bir örnek;

http://www.onaltiyildiz.com/?haber,5281 Şifreler Açılıyor Makalesinden

Sutuboğda bilgisiyle Kuran nasıl okunabilir?

Bir örnek:

Araf suresi 142. Ayet:
Mûsâ ile otuz gece (bana ibâdet etmesi için) sözleştik ve buna on gece daha kattık. Böylece Rabbinin tayin ettiği vakit, kırk geceye tamamlandı. Mûsâ, kardeşi Hârûn'a dedi ki: "Kavmim içinde benim yerime geç, ıslah et, bozguncuların yoluna uyma."

Bu vereceğimiz sadece metod olarak düşünülmelidir yoksa kesinlikle bu doğrudur şeklinde bir iddia ile düşünülmemesi gerekir. Örneğimiz sadece tarih bulma şeklinde ele alınmak içindir.

Burada ki Ayete baktığımızda insana verdiği duygunun gece hakimiyeti şeklinde gözükür. Ayet öyle bir hava estirir ki okurken sanki hep karanlıkmış gibi bir izlemin insana uyandırır. İnsan bunu ya fark eder ya da etmez. Burada Güneş’in en az gözüktüğü tarihe doğru bir gidiş vardır. Yani 40 Gün sonra artık en karanlık döneme gelinmiş Musa AS mealen “Rabbin bana kendini göster” demiştir. Yani en uzun geceden sonra artık yavaş yavaş günler uzamaya başlayacaktır. Bu tarih Oğlak Dönencesinde 21 Haziran’dır. Kuzey’de en uzun gün Güney’de en uzun gecedir. Ayetin devamında Harun AS’ı yerine bırakması bir tarafın Gece bir tarafın Gündüz olması şeklinde düşünürsek, Hızır AS ile Harun AS arasında bir bağ var mıdır acaba diye düşünülmesi gerekir. Sutuboğda Bilgisi aslında içinde çok derin anlamları barındıran Kainat Bilgisidir. Yani bu bilgi ile tarih, coğrafya, fizik, kimya, kim ne zaman doğacak, doğmuş her bilgi öğrenilebilir.

Abdülhamit Han ve İngiltere’nin Çöküşü:

Abdülhamit Han’ın Portsmouth ve Drogheda Futbol Kulübünü kurdurmuş olduğunu ilk kez Oktan Abi’den okumuştuk

http://www.onaltiyildiz.com/?haber,1526

 

Drogheda Bölgesinde 1800’lü yılların ikinci yarısında büyük kuraklık olmuş ve açlıktan dolayı büyük ölümler baş göstermişti. Bu zamanda Abdülhamit Han 3 büyük gıda ile dolu gemiyi yardım için göndermişti. Drogheda Futbol Kulübü de bu jesti unutmamış ve Ay yıldızı amblemi olarak benimsemiştir diye bilinir. Bu doğrudur fakat aslında gerçek kökleri daha da eskiye dayanır.

1925 yılında Drogheda’da kurulmuş “Drogheda Steam Packet Company” isimli şirketin bayrağında Osmanlı Hilali vardır.

https://en.wikipedia.org/wiki/Drogheda_Steam_Packet_Company

 

Bu şirketin yönetim kurulunda 1844 yılında Drogheda Belediye Başkanı olan Patrick Ternan’da vardır. Osmanlı’nın ya da Türklerin Britanya ile bağları anladığımız kadarıyla çok eskilere dayandığı anlaşılmaktadır. Potsmounth Limanı ve Liverpool Limanlarına hakim ailelerin yada dönemin zenginlerinin Türklerle olan bağlantısı ve İngiltere’nin 1880’li yıllarda Ekonomik olarak Dünya’nın süper gücü olarak anılırken aradan sadece 20 sene sonra üretim ve kazanç anlamında dip yapmasında bu Türk ailelerin etkisi araştırıldığında, bugünkü Dünya sahnesinde ki sermaye sahiplerinin sadece şeytaniler olmadığı anlaşılacaktır. 1900’lü yıllarda İngiltere’den Amerika’ya büyük sermaye akışı olmuştur. Ternan Ailesi gibi birçok aile şirketlerini “Lancashire ve Yorkshire Demiryolları” şirketine satmış, satımdan elde edilen sermaye başka kanallara gitmiştir. O dönemde bu şirketin, satın almış olduğu şirketlerin hangileri olduğu araştırılırsa aslında İngiltere’yi ayakta tutan ailelerin Kral’a ya da Kraliçe’ye bağlı olmayan aileler olduğu da görülecektir. Bu aileler Osmanlı Devletinden sonra Türkiye’nin Kurulmasıyla birlikte başka bir sisin altında faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bu düşüncenin tarihsel izlerini Oliver Cromwell’in meclisteki konuşmasından anlayabiliriz!

https://tr.wikipedia.org/wiki/Oliver_Cromwell

Acele edin ve defolup gidin. Oturumunuzu sonlandırmaya geldim. Meclisi yaptığınız her icraat ile kirletmenize ve şerefsizleştirmenize artık kalıcı bir son vermeye geldim. Siz ki fitneci, fesatçı, meclis üyeleri, siz ki iyi bir hükümet olmak dışındaki her şeysiniz! Kiralık sefil yaratıklar, zavallılar, ülkenizi en küçük şahsi çıkar adına satılığa çıkaranlar, birkaç kuruş için Tanrı'ya ihanet edenler, içinizde bir parça da olsun erdem kalmadı mı? Bir parça vicdan da mı yok? Atım kadar bile dindar değilsiniz! Altın sizin yeni Tanrınız olmuş! Satılığa çıkarmadığınız bir değer bile kalmadı. Ulusunuz adına iyi bir şey düşünemez misiniz? Sizi çıkarcı sürüsü, bulunduğunuz bu kutsal meclisi, varlığınızla kirletiyorsunuz! Tanrının kutsadığı bu meclisi, ahlak yoksunu davranışlarınızla hırsızların ini haline çevirdiniz! Halkın size verdiği yetkiyi kötüye kullandınız. Halkın umutsuz dertlerine çare olmalıydınız, kendiniz halka en büyük dert kaynağı oldunuz! Ama ülkeniz beni asırlardan beri temizlenmemiş bu ahırı temizlemeye çağırdı! Bu gücü de bana Tanrı verdi. Bu şeytan ocağını yönetmeye geldim. Vay halinize! Şimdi derhal defolun! Acele edin rüşvetin köleleri! Acele edin, gidin! Süslü saltanat eşyalarınızı alın ve defolup gidin!

Burada Cromwell kimleri suçluyor ve suçladığı insanlar kimlere yardım ediyordu?

Bazı kişilerin Atatürk’ün İngiltere’den veya başka ülkelerden yardım gördüğü şeklinde ki eksik bilgilerini bu şekilde doğru bilgilerle doldurmak gerekir. Aynı şekilde zamanının Han Koltuğuna oturan Abdülhamit Han’ın İngiltere ile nasıl kedinin fare ile oynadığı gibi hareket ettiğinin görülmesi gerekir. İngiltere savaş gücünü Çanakkale’de bırakmış ekonomik gücünü ise Amerika’ya yollamıştır. Abdülhamit Han’ın dehası Oktan Abi’nin çizmiş olduğu düzlemde gün geçtikçe daha iyi anlaşılacaktır.

 

 Kadir Sevencan



Bu haber 7,270 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,704 µs