Devlet olmak nedir? Neden TEK DEVLET-TEK MİLLET diyemeyiz?
Devlet olmak, bağımsız olmaktır. Hür devlet iradesi ile bir baba gibi yurttaşlarına kol kanat germektir. Devlet olmak ancak ve ancak bu toprak uğruna canını veren, vermeye her an hazır olan millet ile gerçekleştirilebilir ve ayakta tutulabilir. Bir millet olgusu olmadığı takdirde devlet bekası da düşünülemez, kurgulansa bile kısır kalır.
Hali hazırda Kadim Türk Milleti ile kurulmuş bu topraklarda nasıl bir hazineye sahip olduğumuzu görmemiz ve sahip çıkmamız gerektiği konusu devletçilik çatısı altında irdelenmelidir. Milliyetçilik ve Devletçilik ilkelerinde bize en iyi ışık tutacak kaynak ordu yapısıdır. Kadim Türk Devletlerine baktığımızda Ordu-Millet yapısı ile uzun yıllar toprak bütünlüğünü koruyabildiğini gözlemleyebiliriz. Bugün birçok devletin ordu yapısı incelediğinde ne demek istediğimiz daha net anlaşılacaktır.
Günümüzde Türkiye Cumhuriyeti topraklarındaki demografik yapıyı incelediğimizde çoğunluğu kendisini Türk Milleti olarak kabul eden bireylerden oluşmaktadır. Suriye topraklarında gerçekleşen iç çatışmalar sonrasında mülteci olarak gelen ve sayıları 4,5 milyonu bulan(kendi ülkesinde mücadele etmeyi seçmemiş erkek nüfus dahil) Suriye vatandaşları halihazırdaki bu demografik yapıyı nasıl etkileyecektir?
Bilinmelidir ki bu vatanı vatan yapan şehitlerimizin, gazilerimizin torunları olan Türk Milleti bu gelişmeleri yakinen takip etmektedir. Bugün alınan her kararın arkasında mülteci sorununa atıfta bulunarak savunma yapılması devletin bekası noktasında sıkıntılı sürece girilmesine neden olabilir. Neden olabilir peki?
Kendi ülkesinden kaçan insanlar, sığınmacı statüsünde korunamazsa zamanla içerden çözülmeye bilinçli veya bilinçsiz sebebiyet verebilecek davranışlarda bulunabilirler. Bunu yaparken kendi yaşadıkları topraklardan kaçarak gelenlerin Vatan Millet Sakarya idrakinden çok uzak bir düşünce yapısında olacağını öngörmek çokta zor olmasa gerek.
Yeni Türkiye-Yeni Osmanlıcılık hayalleriyle bir sonraki adımları planlanmamış kısır bir hayalperestlikle hareket etmek Pollyannacılıktan başka bir şey olmayacaktır. Tek Devlet-Tek Millet-Tek Vatan-Tek Bayrak derken bunun adının konulması zaruriyeti buradan doğmaktadır. Sınırlarının ne olduğu belli olmayan söylemler bugünkü konjonktürde her yana çekilebilecek ve kaosa sürükleyebilecektir. Dahası zamanın konjonktüründe Wilson İlkelerine atıfta bulunarak çizilmiş sınırlarımız için tehdit unsuru oluşmasına sebebiyet verebilme potansiyeline sahip olma olasılığı da ihmal edilmemesi gereken bir unsurdur.
Hal böyle iken Dış Politikanın idaresi noktasında doğru adımların (iktisadi-siyasi-sosyal) atılarak MİLLİ anlayıştaki sınırlarımızın doğru ifade edilmesi gerekmektedir. Kendimizi ispat; devletimizin bekası, yurttaşlarımızın kalkınması, ekonomi, sağlık, beşeri ilişkiler konusunda tercih edilebilir ileri medeniyet seviyesine gelinmekle kendilerini BİZDEN kabul edecek tebaya sahip olacak şekilde olmalıdır. Birçok açıdan değerlendirdiğimizde bugün ümmetçilik ile BİLE bunun gerçekleşemeyeceğini, erken ARAP BAHARI vs. söylemlerinin O BÖLGEDE YAŞAYAN MİLLETİN, O MİLLETİN VE TOPRAĞIN DEĞERLERİNİN, o değerlerde ki dış güçlerin emellerinin hiç hesaba katılmaksızın yapıldığını yaşayarak öğrendiğimiz aşikardır.
Günümüzde eğitim, ekonomi vs. nedenlerle dış göç alan ülkelere yapılan göçler sonrası o ülkenin vatandaşlığına girme istemi, tercih nedeni olması ve en önemlisi zamanla aidiyet duygusu edinerek o ülkenin vatandaşı olduğunu söylenmesi ancak sınırı çizilmiş doğal veya yapay milliyetçilik anlayışı ile mümkün olabilmektedir. Buradan yola çıkarak baktığımızda farklı ırklardan olsalar bile zamanla Fransızım, İngilizim, Amerikanım vs. diyerek o ülkenin milli değerlerini benimsedikleri görülmektedir. Bunun sürekliliği hakkaniyet-adalet ölçüsüyle mümkün olabilmektedir ki bu ayrı bir ihtisas konusudur.
Konuyu dağıtmadan toparlayacak olursak, bizim ufkumuzun ötesinde gördüğümüz İLERİ MEDENİYET seviyesinin ne olduğunu öncelikle bizim ANLAMAMIZ, kendi içimizde irdeleyip, uygulanabilir halini hayatın içinde yaşayarak doğru ANLATMAMIZ elzemdir. İleri medeniyet seviyesine bizi götürecek yol ‘DOĞAL OLAN HERŞEYE SAYGI’ ve ‘İNSANCA’ yaşamayı uygulanabilir kılmaktan geçmektedir. Tarihsel süreç iyi analiz edildiğinde görülecektir ki bu özlem Global TEK MİLLET-TEK DEVLET veya ÜMMETÇİLİK anlayışı ile değil bu ÜLKÜYÜ kendine misyon edinmiş KADİM TÜRK MİLLETİ, TÜRK DEVLETİ’ nin ektiği tohumların filizlenmesi ile gerçekleşecektir. Bu ülkünün basit ırkçılık söylemleriyle tanımlanarak örselenmeye çalışılması, dünyanın kadim tarihinin göz ardı edilerek adım atılması olacaktır ki, geçmişten aktarılanı İYİ OKU-yamayan doğru ilerleyemiyecektir! Kaosun eşiğine getirilmeye çalışan dünya halklarının İNSANCA yaşayabilme ufkunu görebilmeleri, ancak ve yeniden HAKİKATİ DOĞRU OKUYABİLECEK kutsal davası KIZIL ELMA olan YÜCE TÜRK DEVLETİ-MİLLETİ tarafından gerçekleştirilebilecektir. Tarihten bu yana böyle bir ülküye sahip çıkarak kendine misyon edinmiş başka bir millet bulunmamaktır. Bu geçmişte de böyleydi "ANDA" da böyledir. Türk Milletinin ALLAH’a verilmiş AND'ı, HAKİKATİ ortaya çıkarma ve yaşatma sözüdür. Basit ırkçılık söylemlerine indirgemeye çalışanların neyin karşısında durduklarını tanımlamaları için yeterli olacaktır sanıyorum.
Ufuktan Ötesini Gören Basiretli Gönüllere SELAM olsun…
Didem Karakumru
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle