Yeni Çağın Sohbetleri:Uzay Mistisizmi

  Uzay Mistisizmi  

 “Demek ki bizim gibilere parazit diyorlar” dedi. Devam etti:  “Bilim insan fıtrat kabiliyetine göre insanlara iş temini yönlendirmeyi teşvik eder, zaten su akar bir şekilde yolunu bulur, önemli olan suyun akışına engel olmamak bu anlamda, Sistem kelimesi Latincede systema, Yunancada konumlanma, yerleşme anlamında sustema kelimesinden türemiş sonra  diğer dillere girerek sistem olmuş. İyi ama bu kelime ilk nereden zikredilmiş bilmek gerek. Öz Türkçede tanam  anlamı, duman sis demek. Arapçada Sayis anlamı bugün Türkçedeki söylemi ile seyis at terbiyecisi. Sys Tema, seyis, siyaset kelimesinin türevi olarak  kabul  görür. Arapçanın kökeninde Finikece olduğunu gördüğümüzde SİSTEM kelimesinin gizlenmiş anlamının aslında yere ait değil uzaya ait, uzay mistisizmine ait olduğunu biliyoruz. 

Sistem kelimesinin anlamı; “madde enerji ve birbirleriyle bilgi alış verişinde bulunan elemanlar parçalar” demek. Dünya mistisizmi bilinir ama, ya uzay mistisizm mi? Uzay mistisizminden ilk defa söz ediyoruz. Uyduruk dünya mistisizminin içinde doğruluk az da olsa vardır. Dezenformasyona uğramıştır. Kimsenin bilmediği uzay mistisizminden bilgiler neden verilmez? Dünya mistisizmi bazen uzayı da içerse yine dünya merkezlidir.

Systema kelimesi uzayda Şeytan için kullanılan frekansın adıdır! Yani uzayda Şeytanın bir vasfının adıdır.  Ama orada kelime olarak telaffuzu yoktur orada ses olarak; SSSSST  olarak yankılanır. Telaffuzu dünyada kelime olarak zikredilmiş ve anlamlandırılmıştır.

 SSSSST sesi frekans kesmedir. Hani çocuklara ya da büyüklere fark etmez, istenilmediği bir kelam ses vs. için SŞŞŞŞT  denir ya… Kesme sesi adeti aslında bize, insanlığa uzaydan kalan bir sestir ve anlamı oluşmuş bu sesi duyduk mu, hakikatler söylendiğinde de birileri tarafından  kullanılır; Sşşşşt SUS,  KES!” 

Çok şaşırmıştım bu bilgiler karşısında. Uzayla ilgili Kulbak Bilgemizden bir çok bilgiler edinmiştik, ancak   bu UZAY MİSTİSİZMİ terimi ve bilgiler ayrı bir ufuk açmıştı.    

Soramadan edemedim; peki sistem bir şeyleri örtüyor, nasıl mücadele edeceğiz bu sistemle? 

 Latif baba söze latifeli bir sesle girdi; ŞŞŞŞŞİİŞT!   

Hemen sustum. Latif  Baba devam etti: “Sistem, düzene karşıdır. Düzen yani nizam Yaradan’ın tanzimidir. Sistemse belli nizamı bozmaya, devre dışı bırakmaya programlı.  Öyleyse köklerimizi hatırlamak, köklerimizden koparmaya çalışanları bilmek, metotlarını bilerek, köklerimizin bilgileriyle gerçek fıtratı yaşama ulaşmakla sistemi alt etmek mümkün olur.” diyerek bana dönerek; “şimdi konuş” dedi. 

Sordum : “Peki sistem ne zaman alt olacak? Yaradan’ın nizamına ayrı bir alternatif olan sistem?” 

Cevabı ayetle verdi: “ŞURA 21.AYET: ‘Yoksa Allah’ın izin vermediği bir dini meşru kılıp ortaya koyan ortaklarımı var? Eğer önceden takdir olunan bir söz erteleme olmasaydı hükümleri hemen verilirdi’ diyerek bu coğrafyada yaşamak sırları bilmekle, sırları örteni de bilmekle mümkün bu da avucunun içinde ateş tutmak gibidir” diyerek sustu. 

Herkes sırların peşindeydi. Hiç şüphesiz Dünya ve yaradılış sınırları sırlarla doluydu. Bazıları bazılarına ayan, sır değildi, ama her çağın gizlediği öyle sırlar vardı ki insanın ve Dünyanın bekasında çok büyük roller oynuyordu.  

Sorun, bu sırlara kim ya da kimler ulaşacak ya da ulaşıyordu. Bildiğimiz bir şey vardı; sırlar, bilgiler unutulup, yitip gitse de Türklerin coğrafyalarında ve Türklerin bilgelerindeydi. 

Sistem, ne gibi sırlar örtüyordu? 

 Uzay mistisizmi bilgileri neydi? 

Bu konunun açılmasını dört gözle bekliyordum. Turan Bey, sanki içimden geçirdiklerimi okurcasına;  “şu anda,  bu çağda herkesin gözü bu topraklardaki sır ve bilgilerde,” diyerek konuya girdi. 

“Evet öyle sırlar var ki bu topraklarda,  bu sırları, bilgileri elde etmek için şeytani örgütler, gizli servisler, özel uzman ajanlar, hesabına  çalıştığı patronları için bu topraklarda cirit atıyorlar. Hele bir sır var ki seferber olmuşlar kokusunu almışlar.” 

“Nasıl?” diye sordum.    

Turan Bey cevap verdi: 

 “Çok çeşitli yollarla teknolojik, bilimsel, tarihsel bilgilerin ip uçları vs.” dedi. 

Yine sordum: “Nasıl bu kadar rahat gelebiliyorlar?” 

Cevabı manidardı: 

“Bunlar,  diplomatik dokunulmazlıklara sahip.  Ülkelerin karşılıklı anlaşmalarını suistimal ederler. Bu anlaşmalar, dokunulmazlık başta olmakla beraber, kendilerine büyük alanlar açarlar. Özellikle de uluslararası spor karşılaşmaları başta futbol, bunlara bulunmaz imkân verir. Bazıları taraftar kisvesinde özel uçaklarla gelirler. Ne aranır ne de sorgulanırlar. Ülke evlerinde maça kitlendi mi de değmeyin gitsin! Rahatlıkla bir çok operatif  fiiller bu zamanlarda yapılır. İyi kamufle değil mi?” 
 

Oktan Keleş

Kopuz Ata-1. Bölüm'den alınmıştır.

 http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=5507