En Sıcak Konular

Arkaik Dönem, Melekler Konusunu

9 Aralık 2017 09:30 tsi
Arkaik Dönem, Melekler Konusunu Arkaik Dönem Çalıştay’ının izinde,Melekler Konusunda…


Arkaik Dönem Çalıştay’ının izinde,Melekler Konusunda…


Sayın Oktan Keleş Kağanımın rehberliği ve öğretmenliği ile bütünleşen sevgili Kalperenlerin başlattığı arkaik Dönem Çalıştaylarını ,büyük bir sevgi ve ilgiyle“deruni” olarak takibe geçtik,bir çalıştaya da katılmayı Allah nasip etti bu fakire.


Arkaik dönem’de ; günümüz dünyası insanına göre , önyargılarımızla ilkel olarak nitelediğimiz insan veya insanımsı türlerce yapılmış tespitleri inceledik.Kaynak olarak başta Kur’an’da yer alan ve “esatiri evvelin” yani eskilerin hikayeleri olarak geçen ayetler ve bunlarla ilişkili ayetler, o dönem insanının duvar ve kayalara çizdiği resimler,taş heykeller,önce sözle sonra taşlara yazılan yazılarla aktarılan efsaneler ve Oktan Keleş Kağanımızın bize tefekkür yoluyla öğrettiği aktardığı önermeler kullanıldı.

Kuran’da arkaik döneme atıflar var , hem de bu atıflar önemli bir şey ile insanları uyarıyor! Uyarılan bu insan grupları uyarıları,ciddiye almayıp,bunlar “uydurma safsata saçmalık masal hikayedir” diyorlar!

Enfal 31; “Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman, «işittik, dilersek bunun gibisini biz de söyleriz, bu, eskilerin efsanelerinden başka bir şey değildir» diyorlardı.”

Mutaffifin 13;”Karşısında ayetlerimiz okunduğunda: «Eskilerin masalları!» dedi.”

Görüldüğü üzere ; Kur’an’da geçen “eskilerin hikayeleri“ betimlemesini , o günün insanları da ciddiye almamayı seçmişler.Tıpkı günümüz dünyası insanlarının çoğunluğunun; gerçekleri ,önlerinde cereyan ederken görmeyi reddetmesi gibi. Her şey büyük bir hızla olup bitiyor.Bir hırs uğruna  çıkarılan savaşlar,orada burada ölen öldürülen milyonlarca insan, dünyanın bir kısmında açlık içinde süründürülen milyarlarca insan ve günlük hayatın oluşturduğu “huzur ve istikrar,rahatlık ve özgürlük illüzyonu” altında rahat yaşatılan bir grup insan.Maalesef ki,ben de o illüzyon altında yaşadığını sanan insanlardan biriydim ta ki Oktan Keleş Kağanımı bulana ya da O beni bulana kadar…”Hatasız kul olmaz” elbette,ancak ben , bir şeylerin ters gittiğini hem de her iş düz giderken fark etmiştim. Adalet ,Hak, Paylaşmak,Merhamet neredeydi , tüm bu yaşananlar yaşanırken? Ben , “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”diyen Hz.Ali efendimizin yüzüne nasıl bakardım? Ve bu silkinişle,”titreyişle” ayağa kalktım.Kalbime biriken katılıkları atıp,çoktan koyulmam gereken yola koyuldum.Atalarım,eskiler, benden ve diğer koldaşlarımdan bunu isterlerdi.Şehit kanıyla sulanan Türk coğrafyasında yaşamak bunu gerektirirdi.Meslek dil din ne olursa olsun,birleşmek gerekti hem Türklükte hem de gerçek İslam’da…uydurulan değil indirilende! Bunu da yaşayan/yaşatan Yesevi gelenekleriyle,önce Muhammed(s.a.v.) ile ve onun kandan kana dilden dile geçen gerçekleriyle yüzleşerek yapabilirdim.Ayette ne yazıyordu hem;  Necm 1-2;”İnmekte olan yıldıza andolsun ki, Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı.”

Bizi bizden çok seven Rabbimiz,en sevdiğini de bize arkadaş etmişti.Bu yüzden Kalperen Yolunda ilerlemek hem kendinle hem de hakikatle yüzleşmeyi gerektirir.Bunu bahşeden Rabbime sonsuz kez hamdolsun.Kağanıma ve Koldaşlarıma selam ve dua ile yazıma devam ediyorum…

Arkaik dönem insanları,bizim sandığımız gibi ilkel miydi? Günümüz arkeoloji bilimi artık ,Göbekli Tepe ve benzerleri yerler kazıldıkça,o dönem insanına daha çok saygı duymaya başladı.Matematik ve Astronomide çok ileri olan Sümer medeniyetinden  binlerce yıl önce ,Sümerleri de aşan bilgiye sahip insanlar mı yaşıyormuş??!! Nasıl olur bu ? dedi insanlık…

İnsanlık kendi egosu içinde şişine dursun,Allah en doğrusunu bilir ve yeri gelir küt diye bildirir.

Göbekli Tepe , şu anki teknolojimizle bulabildiğimiz en eski yer.Yakın gelecekte keşfedilecek,daha da eskileri ile buluşmaya hazır mıyız? Ya din kitaplarında ve efsanelerde anlatılan bizden güçlü varlıklar olarak betimlenen Melekler ile buluşmaya hazır mıyız?

Melek olarak bildiğimiz,efsanelerde kanatlı ışıklı varlıklar ,kim veya ne acaba? Yoksa bu konuştuklarımda mı “eskilerin hikayeleri” ?

Kur’an başta olmak üzere tüm din kitaplarında,efsanelerde yer alan , günümüz dünyasında ise artık dizilere ve çeşitli filmlere konu olan Melekler kimdir veya nedir?

Melek Kelime Kökeni: Arapça mlk kökünden gelen malak ملك  "bir tür tanrısal varlık" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük İbranice məlāk מלך  "elçi, haberci" sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük İbranice #lAk לאך "gönderme" kökünden türetilmiştir.

Tarih boyu insanlık; kendisinden güçlü olana saygı duymuştur.Gelen tanrısal varlıkları,zaman zaman tanrı sanma hatasına düşmüştür,çünkü bu tanrısal varlıklardan bir kısmı ,onlara göre tanrısal güç kullanmaktadır.Yüce yaradan elbette ki bu varlıklardan da her tür benzetmeden de uzaktır.Ancak insan; hataya açıktır.Gördüğü bu üstün güçlü varlıkları Tanrı veya tanrı oğlu tanrı kızı olarak adlandırmıştır,bu duruma Kuran;

Enbiya 26; Böyle iken dediler ki: «Rahmân çocuk edindi.» Allah bundan münezzehtir. Doğrusu melekler (Allah'ın çocukları değil) ikram olunmuş kullardır.”

Al-i İmran 80;”Ve O size: «Melekleri ve peygamberleri tanrılar edinin.» diye de emretmez. Siz müslüman olduktan sonra, size hiç inkârı emreder mi?”

Ayetleri ile cevap vermiştir,her tür yanlış anlaşılmayı düzeltmek için… Demek ki Melek varlıkları da ikram verilmiş kullardır.Peki bu verilen ikram ,her halde otobüslerde verilen çay ikramı değildir? Nedir?

İkram Kelime Kökeni: Arapça krm kökünden gelen ikrām إكرام  "cömertlik etme, ağırlama, karşılıksız verme" sözcüğünden alıntıdır. 

İkram edilen şey,Allah’ın dilediğine verdiği,dilediğinden de geri aldığı bir şeydir.

Al-i İmran 26;”De ki ey mülkün sahibi olan Allah'ım! Dilediğine mülk verirsin, dilediğinden de mülkü çeker alırsın; dilediğini yüceltir, dilediğini alçaltırsın. Hayır yalnız senin elindedir. Gerçekten sen, herşeye gücü yetensin.”

Hac 18;”Görmedin mi göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, bütün hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah'a secde ediyorlar. Bir çoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah her kimi de hakir ve zelil ederse artık ona ikram edecek yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar.”

Bu ayetlerde apaçık anlaşılacağı gibi, Tanrı, dilediğine verir,dilediğinden de geri alır! Peki tam bu noktada soralım: Şu an ki teknoloji ve bilimimiz ile kavramakta zorlanacağımız bir olayı tam gözümüzün önünde görsek,bu olaya sihir mi derdik yoksa mucize mi? Örnek ; göklerde bir görünüp bir kaybolan UFO’lar veya Kağanımızın bizi uyardığı bir çeşit lazer yansıtması ile oluşturulacak olan hologramlar.Göklerden uçarak inecek olan sahte Mesih(gerçekte Deccal),bazı üstün teknolojik varlıkların gösterdiği yaptığı inanılmaz olaylar vs vs…Bize bilimsel yol ile bu olay anlatılsa,aramızdaki zeki bilim adamları önce olmak üzere herkes bir noktada olayın aslını anlamaya başlardı değil mi?

Öyleyse bence verilen ikram ; bize göre çok öte gözüken bir bilimdir veya bu bilim ile elde edilmiş olan sonuçtur.Her sonucun bir sebebi vardır değil mi? Bu pek çok şeyi yapabilmeyi sağlayan Sebep kelimesi Kur’an’da nasıl ve nerelerde geçer peki?

Kehf 84;” İnnâ mekkennâ lehu fîl ardı ve âteynâhu min kulli şey’in sebebâ””Biz onun için Arzda bir müknet hazırladık ve ona her şeyden bir sebeb verdik”

Sad 10;”Yoksa bütün o göklerin, yerin ve aralarındakilerin mülkü onların mı? Öyle ise sebepler içinde üstüne çıksınlar (bütün sebeplere başvurarak yukarı çıkma yollarını denesinler).”

Ayetlerde sebep kelimesi çok ilginç bir biçimde kullanılmış değil mi?Kehf 84’de anlatılan;biz Kalperenlerin,Kağanımız Oktan Keleş yolu ile bildiğimiz Zulkarneyn yani Oğuz Kağan’ a verilen her şeyden verilen bir sebep ile ,görevine koyulması ve gittiği yerlerde ona verilen hüküm yetkisidir.Malumunuz ,Zulkarneyn ,yecüc mecücü hapis etmiştir.Serdar Koldaşımızın müthiş tefekkür dizisinde bu durum ayrıntılı açıklanır:

http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=6264

Özet ile Yecüc tek kavimdir ve şeytani Yahudilerdir ancak, Mecüc birden çok kavimdi…Bu yazı dizisi defalarca okunmalı ve üzerinde en ince detaya kadar düşünülmeli…

Kur’an’da anlatılan Sebepleri alan Zulkarneyn’i şimdi önünüzde görseniz ne düşünürdünüz? “eskilerin masalları “ mı derdiniz acaba çok merak ediyorum…

Sebep; benim kendimce tefekkürüm ile, önemli sonuçlara ulaşmayı sağlayan ileri teknolojik bir bilim aracı…

Şimdi Kağanımın kitaplarındaki “sebepler alemi” kısımları gözüme çok daha farklı gözükmeye başladı! Vatandaşa paranormal,”bana normal” deyişi bile bu olayların süregeldiğini ispat ediyor.Zaten hali hazırda biz Kalperenler,pek çok şeyi gördük görüyoruz…Tekrar konumuza dönelim.

İkrama erdirilen kullar olan Melekler,Kur’an’da anlatıldığı üzere ,Hz.İbrahim’e de önemli bir şey gösteriyorlar

Zariyat 24;”İbrahim'in ikram edilen konuklarının haberi geldi mi sana?”

En’am 75;”Bu sûretle İbrâhîme göklerin ve yerin melekûtünü gösteriyorduk ki yakîn hâsıl edenlerden olsun”

Hz.İbrahim’e göklerin(dikkat göğün demiyor!) ve yerin melekütü gösteriliyor ki yakin elde etsin!!!

Rabbimiz daha ne deseydi ki daha iyi anlayalım.Kur’an’da akıl ve bilim sahiplerinin daha iyi anlayacağı pek çok şey olduğu defalarca belirtilmiyor mu? Öyleyse,önemli peygamberlerden olan Hz.İbrahim’e hangi göklerin bilgisi ve melekütü gösteriliyordu? Bilimde en ileri gitmesi gereken Türkler bu konuyu derinlemesine düşünsünler.Atamız bize “hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir” ve “istikbal göklerdedir” dememiş miydi? AtaTürk; zamanında ,yaşadığı çağ insanlarının anlayacağı dil ile konuşarak bir çok mesaj vermişti,en önemli mesajları gençliğe idi.Hem o zamanın gençliğine hem de bu zamanın! Bilimde ilerleyen topluluklar gerçekten özgür olurlar.AtaTürk ile olan konu çok derin bu konuyu şimdilik kapatarak,Hz.İbrahim’den devam ediyoruz…

Meleküt gösterildi Hz.İbrahim’e! Meleküt neydi peki nasıl çevrildi dilimize?

En’am 75;”Bu sûretle İbrâhîme göklerin ve yerin melekûtünü gösteriyorduk ki yakîn hâsıl edenlerden olsun”Yakinen bilenlerden olması için İbrahim'e göklerin ve yerin hükümranlığını şöylece gösteriyorduk”

Meleküt dilimize ; Hükümranlık,Krallık gibi çevriliyor.Göklerin ve Yerin Krallığı…Şimdi bu da neyin nesi?

Zaten meleküt kelimesi de melek kelimesi de mülk kelime kökü ile bağlantılıdır.

Mülk Kelime Kökeni: Arapça mlk kökünden gelen milk veya mulk مِلك/مُلك  "1. sahip ve egemen olma, sahiplik, egemenlik, hükümdarlık, krallık, 2. sahip olunan şey, egemenlik alanı" sözcüğünden alıntıdır. 

Yine ; anlam olarak hükümdarlık krallık manaları çıkıyor.Zaten İblis de Adem Atayı nasıl kandırmaya çalışmıştı:

Ta’ha 120;”Derken şeytan ona vesvese verdi: «Ey Adem, sana sonsuzluk ağacını ve çürümesi olmayan bir saltanatı(mülkü) göstereyim mi?» dedi.

Bu kadar ayetin işaret ettiği nokta aslında şu: İnsanoğlunun; yaradılışından beri içinde olan gerçek gücü ve yükselme basamaklarını fark edememesi nedeniyle,kendisine gösterilen üstün güce yönelmesi zaafı var.İblisin ,Adem Ata’ya teklif ettiği güç ile, Babil’deki “sihiri” kendi kirli çıkarları için kullanan insanlar arasında bir bağlantı var.O bağlantı kıyamete kadar vardı var olacak.Mühlet dolana kadar…

Bize düşen en önemli şey şu: Yerdeki Türkler ile Gökteki Türklerin buluşması gerçekleşti gerçekleşiyor.Çoğu insanın algı sınırlarını aşan olaylar günümüzde yaşanır iken,Türklüğü korumamız gerekir.Türklüğün anlamını da ,sayın Oktan Keleş Kağanımız, “Türk,Tengri’nin yanında yolunda olandır.Türk Tengriyi bilir”diyerek belirtmiştir.

 http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=6279


Bu kadar kelimeyi neden anlattım?

Yakın gelecekte;kadim düşmana,onun uzaylı dostlarına ait işaretler belirdiğinde şaşırmayın,”sihire” kapılmayın,güce aldanmayın diye…

Yerdeki ve gökteki Türkler’e ait bazı olağanüstü haller görüldüğünde,bunların da Tanrı sanılmaması için altını çizerek vurguladım…

Allah tektir ve bizim düşünebileceğimiz her şeyden ötedir.Ancak O’nun vesileleri de vardır,ve Kur’an’a göre ,kendilerine büyük üstün güçler verilmiş,bazı önemli şeyler gösterilmiş bazı kulları da vardır. Bu kullar çağlar boyu gözükmüştür,gözükmektedir,gözükecektir.Siz onları Hızır Ata olarak,Gayb Erenleri olarak bilirsiniz.Selam olsun o güzel insanlara…

Dünya’da hakim olan şeytani güçlerin planları ise; bizi bir kaosa zorlamak ve bu kaos ile büyük insan topluluklarını yok edip,geriye kalanları da köleleştirmektir.Bu doğrultuda Serdar Koldaşımın da çok detaylı anlattığı gibi :

https://www.kalpoder.com/2017/11/22/bir-meczup-kalperenin-ruyasi-seytanilerin-yeni-11-eylul-plani/

Danışıklı bir  uzaylı istilası yapıp,bu soykırım istilası ile düşünebilen savaşma potansiyeli olan imanlı insan topluluklarını yok edip ,geriye kalan nüfusu da sözde kurtarıcı Mesihleri ile(bize göre Deccal) kurtarıp ,yapay zeka ve bilinç aktarımına açık saf köleler haline getirmektir…

Eski Kanada savunma bakanı olan Paul T. Hellyer’in son haftalarda anlattığı bazı çarpıcı bilgiler de bizim anlattıklarımız ile örtüşmektedir.Aşağıdaki video da,şeytani bir grubun , insanlığı bir uzaylı istilası ile soykırıma uğratıp,geriye kalanları köle gibi kullanacakları bir plan anlatılmaktadır.

https://www.youtube.com/watch?v=IWfKfuuj6Jo

İster inanın ister  uyumaya devam edin,bu plana karşı elbet Allah’ın da bir planı vardır.

Enfal 30:” Hani bir zaman da o kafirler, seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri ya da sürüp çıkarmaları için, sana tuzak kuruyorlardı; onlar tuzak kurarlarken Allah da karşılığını kuruyordu. Öyle ya Allah tuzakların hayırlısını kurar.”

Allah’ın kurduğu plana uygun olarak yaşamış,yaşayan Yer ve Gök Türkler, elbette şeytani plana tarih boyu dur demişlerdir ve diyeceklerdir!

Türk Ordusuna ve Türk Milletine selam olsun,Bu Millet’in Ata’sına selam olsun,Kağan’ıma ,tüm Gök Atalarıma ve Erenlere selam olsun.Koldaş ve Kalperenleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum…Kapanışı bir ayetle yapıyorum:

Saffat 8:” Ki onlar «Mele'-i a'lâ» ya kulak verip dinleyemezler, her yandan kovularak atılırlar. Onlar için (âhiretde de) ardı arası kesilmez bir azâb vardır.”

Hicr 16-18:“ (16-18) Gerçekten Biz, gökte burçlar yarattık ve onları seyredenler için yıldızlarla süsledik. Hem onu kovulmuş her şeytandan koruduk. Ancak kulak hırsızlığı edenler olursa, onu da parlak bir ışık kovalar.

Dr.Hamdi C. Düzgit




Bu haber 8,657 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,045 µs