En Sıcak Konular

Ayşecik Ötüken'de

13 Ağustos 2017 08:56 tsi
Ayşecik Ötüken'de Ayşecik Ötüken'de

AYŞECİK ÖTÜKENDE


“Her şey hayal kurmakla başlarmış”
 
Kayıp gülümü GOP’ta aradığım gece, Üç Silahşörlerle Kopuz Ata’nın 5. Bölümünden konuşmuştuk. İçimizde henüz olasılık aşamasında olan Tire yolculuğu ve dağ kampı heyecanı vardı. Tire’deki Tahtakale Cami’nin Göktürk’lerden nişane bir meteor parçası üzerine kurulduğunu, burada toplanılacağını, Tire’de UFO olaylarının arttığı bir dönemde belki de Göktürklerle Yertürkler’in bir araya gelebileceğini okumuştuk. Bunun olasılığı bile kalbimizi yerinden oynatmaya yetmişti.


Birilerinin rüyasını yaşıyor olduğumuz gerçeği bize ağır gelmişti ve “Madem ki her şey hayal kurmakla başlar öyleyse biz de başlayalım ki şeytanilerin rüyasını değil bizimkileri yaşayalım”diyerekten gözlerimizi kapattık. KİTARO’nun müziği eşliğinde başladık hayal kurmaya. Ben dağa çıktığımız zaman tünel gibi bir kanalın açıldığını ve ışıklar içinde Göktürklerle kucaklaştığımızı hayal etmiştim. Kardeşlerim daha da ilerisini düşünüp alıp götürdüklerini düşünmüşler. “Oralarda 1 ay geçirsek burada 1 gün gibi olsa” diye düşünmüştük hatta.

Belki de götürmüşlerdir, belki de rüyalarda götüreceklerdir.  Kimbilir?

YOLCULUK BAŞLIYOR

Oktan hocamın Tire’deki şirin köy evine geldiğimde Başkan’ım hemen bana takılmaya başladı…

“Ayşe abla asker gibi giyinmişsin, yandın sen, Sultanım seni çalıştıracak, şezlongunu getirdin mi ”  filan diye.

“Allah Allah Başkanım benim dağ kamplarına götürdüğüm şezlongu nerden biliyor ki? Tamam eskiden birazcık sosyetik olabilirim ama aklımdan sadece sandalyemi götürsem mi acaba diye geçirmiştim '

“Komtanımın emirlerine hazırım Başkanım” diyerek bir asker selamı çaktım.

Oradaki olağanüstülüğü bir çok arkadaşım anlattı. Hocamın yüzünde güller açıyordu, hiç bu kadar mutlu görmemiştim, herkesle tek tek ilgileniyordu. Sofra Halil İbrahim sofrası gibi, herkes de bir mutluluk bir heyecan. Yemekden sonra düğün evi gibi konvoy halinde yola koyulduk.

Arabalarla gidebileceğimiz yere kadar gittik ve tırmanacağımız sarp yokuşu görünce Başkan’ımın neden bana takıldığını anladım. Ben daha evvel dağa tırmanmamışım ki, sefa sürmüşüm.

Oktan hocam 10’ar kişilik timlere ayrılmamızı istedi. Tıpkı Ok kişisini arayan OK-ON’lar gibi 8 adet 10’arlı tim...

Sırtımda çok ağır bir çantayla Oktan hocamın timinde zorlu yolu tırmanmaya başladım. Herkes birbirinin elinden tutuyor, eşyasını yükleniyor, koruyup kolluyordu. (Ne vardı bu kadar çok eşya getirecek. Allahım eşyanın hakikat ilmini öğret bananolur. )

Oktan Hocam’sa sırtında nerdeyse 50 kiloluk malzemeyle gayet kendinden emin bir şekilde bize yol gösteriyordu.

Kan ter içinde konaklayacağımız düzlüğe geldiğimizde başladım söylenmeye.

“50 yaşında kadınım daa, tabi o kadar zorlanırım da” Tabi hocam hemen lafı gediğine koydu,

“Dernekte hiç yaşından bahsetmiyodun Ayşecik”

“Hiçte bile”

Şaka bir yana dizimde minisküs olduğundan, dostlar yardım etmese çıkamazdım ve inemezdim o tepeyi. Hakkınızı helal edin dostlar…

Sırtımı Deruni Babanın tam karşısındaki tepeye vererek yerleştim. Tam ortamıza bir ateş yakma hazırlığı başladı. Hava kararmaya yüz tutmuşken hocamın tavşan avlamaya gittiğini duyunca üzüldüm.

Yani o kadar yolu hayvancığın canını almak için mi gelmiştik. Hatta küstüm bile denilebilir. Daha sonra işin iç yüzünü öğrendiğimde özür diledim hocamdan. “Oktan hocam yapıyorsa vardır bunda bir hayır” demem gerekiyordu. Başkanımın bir YOKSA’sı ile başbaşa kalmıştım.

“Biz ÖtükendeÇokuz” ezgisi, “Okyayın Şarkısı”, hocamın Burak ve Cenk’in eşlik ettiği ezgiler bizi Ötüken’in ruhsal boyutuna götürmüştü. Ogün ve Ali’nin yaptığı Kam ayiniyle kendimizden geçtik, enerjimizin yükseldiğini hissediyordum. Belgesel çekimlerinde ateş ve duman eşliğinde hocamı hiç öyle heybetli görmemiştim, verdiği deruni bilgileri yeni kitabında da yayınlayacağı müjdesini aldık.


Gece yarısını geçtiğinde hocam yere uzanıp gökyüzünü seyretmemizi, içimizden “Hu” zikriyle tefekkür etmemizi istedi. Ben yıldızlara bakmaya devam ederken etrafımda bir hareketlilik hissettim. Birden sağımdan Özlem kolumdan çektiği gibi kaldırdı. Herkes arkamdaki tepeye bakıyordu şaşkınlıkla. Oktan hocam biriyle kucaklaştı. Huu sesleri etrafı inletiyordu. Birden Kulbak Bilgem sanki etrafını beyaz-yeşil bir ışık sarmışçasına belirginleşti. Elindeki asasını göğe doğru kaldırıp bizi selamladı. Rüzgar olmamasına rağmen saçları dalgalanıyordu ve bize coşkuyla gülümsüyordu. Asasının ucundaki çatal sanki hilal şeklini almıştı.

O anki hislerimi nasıl ifade edebilirim ki. Çok büyük bir sevgi hissettim orada olan herkese karşı. Kardeşlerimi kucaklamak istiyorum bir yandan, bir yandan olanlardan gözümü alamıyorum. Ellerimiz havada kurt işareti yaparken yer gök “ Huu” sesleriyle inliyordu. Arka tarafta iki kişiyi daha farkettim ama tam olarak seçemedim. Yeşil dönen bir enerji gördüm çok net. Meğer ben gökyüzüne bakarken topraktan Gökbörüler çıkmış.

Daha sonra tepeden inen Hocam Kulbak Bilge’nin bizi uyardığını söyleyerek yere uzanıp yatmamızı, içimizden Huu zikrine devam etmemizi,ateşi söndürüp sessiz olmamızı istedi. İnen şerliler bizi arıyormuş, Göktürkler de bizi korumaya gelmiş. O andan sonra gökyüzünde bir ışıktan savaş başladı. Karşı tepelere inen ışıkları birbirini kovalayan renkli araçları izlemeye başladık. Bir yandan da dua ediyorduk. Çok heyecanlanmıştım ama ilginçtir en ufak bir korku hissetmedim. Diğer Kalperen dostlarımında aynı durumda olduğunu düşünüyorum.

Neden bir kişi bile gökyüzünün fotoğrafını ya da videosunu çekmedi diyen arkadaşlara cevaben söyleyebileceğim tek şey. “Emre Uyduk” o kadar. Çekilecek tek bir karenin yansıtacağı ışık ya da yayacağı frekans yerimizi belli edebilir 80 kişinin hayatına mal olabilirdi. Bu yüzden hocamız tehlikeye karşı uyardı bizi.

Tehlikenin geçtiği bilgisini veren hocam “Sigara içmek serbest” dedi. 7 sene sonra 1 sigara yaktım o heyecanla, pişman değilim yine olsa yine yakarım

Tarihe geçecek bir olaya şehadet etmiştik ,Allahım bu ne büyük bir lütuf, layık olabilmeyi nasip et.

Güneş doğana kadar gökyüzünü seyretmeye ve dua etmeye devam ettim. O gece hepimiz tek yürek olmuştuk, Kalplerin Birlenmesi böyle bir şeymiş demek ki.

 



AY’DA NELER OLUYOR?


İki gün sonra Oktan hocamı şirin köy evinde tekrar ziyaret etmek nasip oldu. Aklım fikrim orda kalmıştı, olanlar hakkında konuşamamıştık. O geceden sonra Ay’a bir saldırı olmuş. Evin balkonundan yine ışıklı saldırılar gözlemlenmiş. Ay gittikçe kızarmaya başlamış ve sonra dağın ardından kaybolmuş. Oktan hocam burda açıklamamın sakıncalı olabileceği kendine özgü bir yöntemle inenlerin cisimlerini ve resimlerini belirlemiş.

Biz gittiğimizde de aynı olaya şahit olduk. Ay gittikçe kıpkırmızı oldu. Ortaya çıkan acayip korkunç şekil Yecüc-Mecüc kavmine ait olabilirmiş.

O gece neredeyse 2. bir MENEMEN OLAYI yaşanacaktı. Bacıbeylerin her birinin imece usulü yaptığı Menemen’i karıştırırken içinde koca bir sinek ilacı buldum. Artık yukardan mı düştü yoksa şerlilerden biri camdan içine mi attı bilemedim. Allah korudu, neredeyse hepimiz zehirlenecektik.

“TÜRK DEVLETİ TAVŞAN’I KAĞNI ARABASIYLA YAKALAR”

Olayların üzerinden 2 hafta geçmesine rağmen hala tam olarak kendime gelmiş değilim. Zaman içinde zaman, mekan içinde mekandı belki de yaşadıklarımız. Lütfun büyüklüğünden ağlama hissi geliyor bazen, sorumluluğumuzun farkındayım, Türk’ün “Allaha Yakın Olan” demek olduğu birebir yaşatıldı. Bundan böyle her bir adımımda O’nunla olmayı bunun farkındalığıyla yaşayabilmeyi diliyorum. Bir enerji yükselmesi geliyor bazen üzerime, anlamlandıramıyorum ne olduğunu.

Ay’a olan saldırıdan sonra acaba diyorum Sin-Ay ve Ehli Ay Çocukları makalelerinde geçen konularla bizim yaşadıklarımızın bir ilgisi var mı?

Onur kardeşimin aşağıdaki yorumu bu makaleleri getirdi aklıma:

“Konakladığımız yere tırmanırken bir vadinin yakınından geçtik hatta bazı arkadaşlar bu vadi yarığının içinden tırmandı. Şimdi bu yarığa arapça "ELİF" harfi diyelim. Yukarıda konakladığımız dairevi konumlu bölgeye de arapça "HE" harfi dersek ve ikisini birleştirirsek arapça "MİM" harfini elde ederiz. Yani mim vadisi. Bu vadinin gökyüzündeki kopyası ise Kulbak Bilge'de anlatıldığı üzere ayın karanlık yüzündedir. Bu bağlamda o gece görmüş olduğumuz kurgan aydaki türbenin arza yansıması olabilir.”

Acaba Oktan hocam Mim Vadisinde tavşanı kesip dualar okuyarak bir tür Büyü bozma ya da korumaya alma  işlemi mi yaptı?


Tavşan, Aydaki tavşan deliklerini yani geçiş kapılarını temsil ediyor olabilir mi?
Yaptığımız yeri göğü inleten “Hu” zikri SAYHA yerine geçmiş, şerlileri azaplandırmış, Mim Vadisine gömmüş  olabilir mi?

Aşağıdaki biblo yıllar evvel eski müdürüm YILDIZ hanım tarafından doğum günümde hediye edilmişti. Bu da bir işaret olabilir mi acaba?

 


Sorular sorular…Cevaplarıysa Deruni Babamızda. Tek bildiğim Deruni Babamı ve tüm Kalperen dostlarımı eskisinden daha da çok seviyorum. Allahıma şükürler olsun ki bizi bir araya getirdi. Orada varlıklarıyla bizi şereflendiren Kulbak Bilge’me, Erenlere ve Göktürklere selam olsun..

Sevgilerimle.

TENGRİ BİZ MENEN



Bu haber 6,794 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,624 µs