En Sıcak Konular

Ayşecik Okumaya Çalışıyor-5

15 Temmuz 2017 07:00 tsi
Ayşecik Okumaya Çalışıyor-5 Ayşecik Okumaya Çalışıyor-5


AYŞECİK OKUMAYA ÇALIŞIYOR-5
 KAYIP GÜL VE İŞARETLER


“Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, Dedem Korkut ile Ninem Umay beşiğimi tıngır mıngır sallar iken” diye başlayan eski Türk masallarında uzak çok uzak diyarlarda ailesini soğuktan korumak için ağaç kesmek zorunda kalan eski Türk, önce ağaçtan özür dilermiş. Ağaca ihtiyacından fazlasını kesmeyeceğine, bundan böyle yediği her yemişin çekirdeğini aynı yere gömeceğine dair söz vererek ağacın canına ve onu yaratan güçlere dua edermiş. Yine aynı masal ve efsanelerde hayatta kalmak için bir hayvan avlamak zorunda kalan eski Türk, hayvanı öldürmeden önce ondan da özür diler, ihtiyacından fazlasını öldürmeyeceğini, yiyemediği eti diğer hayvanlara vereceğine dair söz verirmiş.


Isındıktan ve doyduktan sonra bu çocuklar, kadınlar ve erkekler hep beraber birbirlerinden kaçmadan korkmadan yan yana ateş başında davul çalıp dans ederek göklere, aya, güneşe, suya, havaya, toprağa, ateşe, ağaca şükran duası ederlermiş. İşte eski Türklerin efsanevi şifacısı olarak bilinen Umay Ana, tabiatı korumakla görevli kabul edilen dişi cinsiyetin efsunlu ortak ninesiymiş”
(Buket UZUNER-SU KİTABI’ndan ALINTI)


TİN AYİNİ


“Gözlerinizi Kapatın ve Kendinizi Ötüken’de Hayal Edin”


Deruni Babam, Sayın Namık Kemal Zeybek Bey ile birlikte gerçekleştirdiği Gönül Mimarları programında yaptığı bir Tin ayininde bizi uzak diyarlara belki de yüzyıllar ötesine götürmüştü. Benim için ve hepimiz için unutulmayacak bir deneyimdi bu ayin. Kendimi gündüz ormanda, beyaz bir atın üstünde , geceyse bir dağda açık bir arazide halka olmuş insanların içinde döne döne dans ederken görmüştüm. Yaptığımız bu ayinin etkileri ise bir zaman sonra görülmeye başlayacak anlayanlar için, belki de görülmeye başlamıştır bile…



Gönül Mimarları programının her çekiminden sonra SIRLAR KAHVESİ’ne gidilir ve 2 koca gün ve gece nerdeyse sıfır uykuyla nasıl geçti bilemeyiz. Deruni babam herkesle tek tek ilgilenir, bazen rüyalarımızı dinler bazen dertlerimizi...Bazı gecelerse çok özeldir...Gene böyle gecelerden birinde sabaha karşı hepimizi şok eden ÖTÜKEN ÇOCUKLARI BİLGİSİ açıklandı. O geceyi ömrüm boyunca unutmayacağım ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak… Atalarımızın izinde, geleceği inşa etmek üzere görevle buraya gönderilmiş olmak hepimiz için çok büyük bir onurdu. Bir süredir Ocağa sanki “işime geliyorum” sorumluluğuyla gelirken çalıştığım yereyse boşa vakit geçiriyorum duygusuyla kendimi zorlayarak gidiyordum, bunu da bu kadar sık seyahat etmeme şaşıran iş arkadaşlarıma dile getirmiştim, bu konuyu bilmeden.


Yıllar boyunca hiçbir yere ait hissedememe duygusunu hepimiz aynı anda itiraf ettik o gece…. İçerde dolaşan saf sevgi enerjisini , yıllardır ayrı kaldığımız ailemize kavuşmuşuz hissini yaşamadan bilemezsiniz… Hafızadan silinen kayıtlar, çok önemli hayati bilgilerin, kişilerin ve anıların pat diye silinmesi… Uyumsuz , aykırı olarak nitelendirilmek, kimsenin seni anlayamaması…Bir bir yerlerine oturan duygular ardından daha karmaşıklarını getiriyordu.

O günden sonra aileme karşı daha bir anlayışlı ve sevecen bakar olmuştum. Boşa geçmiş gibi gelen yaşantım anlam kazanmaya başlamıştı.

KİMSİN SEN?

Yine Sırlar kahvesinde bir gece yarısı Oktan hocam yanına oturtarak bazı sorular sormaya başladı

“Sen kim olduğunu biliyor musun?” diye sordu…

”Bilsem bile ne yapacağımı bilmedikten sonra ne işe yarar ki” dedim.

Gözlerini kapa ve ezgiye odaklan dedi…

Vurdu sırlı sazına ve 7 yıl kuraklık 7 yıl bolluk sırrını ezgiyle birlikte anlatmaya başladı. 7 yıllık döngüler hep bariz değişimler getirmiştir hayatımda…Ezginin etkisinden uzun süre çıkamadım, ciğerime işlemişti sanki…

Soruyla birlikte Deruni babamın çok sevdiğim “YOKLA KENDİNİ” yazısı geldi aklıma:

“YOKLA KENDİNİ HEY sen! Hep; “BEN BEN” dersin de “SEN” kimsin? Yokla kendini; belki senden içeruyu görecek, belki utanacak, belki şükredeceksin. Belki de kendindeki kendine gömülü mezarı görecek, mezar taşını okuyacaksın! Ne yazılı herkes kendi okusun sırrını, belki de kimininkinde yazan “EGO” burada yatıyor. Hüvelbaki ALLAH. “

Yokla kendini SOSYETİK AYŞECİK kimsin sen? Kimler ne diye gömdü seni o mezara, kendinde gömülü o mezarda kim var?...

Mezar demişken Kulbak Bilge’deki resim geliyor gözümün önüne ve Sırlar Kahvesin’de kendiliğinden 4’de durmuş saat…


 


Mezarın üzerinde 2 tane iç içe geçmiş siluet görüyorum, biri düz duruyor biriyse sağ tarafa bakıyor. Öne doğru bakan egoyu, sağa bakansa öz benliği temsil ediyor. Mezar taşından bir gül goncası filizlenmiş. Saat 4’te çıkılacak bir yolculuk var, saat bir VALİZ’in üzerine oturtulmuş çünkü, sapının YEŞİLAY şeklinde çizilmesi de bu yolculuğu yaparken her türlü BAĞIMLILIK’tan arınmış olmayı çağrıştırıyor. Sigara, alkol ve yeme bozuklukları ile ilgili yaptığım amansız mücadele geliyor aklıma.

Yolculuğa çıktığımızda ne kadar istekli ve gayretli olsakta bazen bir yerlere takılırız ve ilerleyemeyiz. Herkesin bir veya birden fazla KÖR NOKTA’sı olabilir. Kendimizin farkedemediği o gizli yanlarımızı bize gösterip kilitli kapıları açacak bir ANAHTAR gerekir bazen. Bu anahtar bazen bir Deruni Baba bazen de Sırlar Kahvesi’ndeki çok özel ENERJİ’ler ve DOST’lar olabilir.

İçimdeki KAYIP GÜLÜ ararken İŞARET’leri takip ediyorum. Bir Kalperen dostumun paylaştığı bir resim çıkıyor karşıma. Deruni Babamın resminin arka kısmında “GÜL GOPTA” yazısını farkediyorum.


“Allah Allah bu bana bir işaret olabilir mi, annemlerin evi GOP’ta gidip bir baksam mı acaba” diye düşünüyorum. Ablam seyahate çıkarken Çiçekleri sulamamı istemişti ama normalde hafta sonu gidecektim. Daha 3 gün var.

O akşam 3 Silahşörleri annemlerin evine iftara davet ediyorum. Eve girdiğimde ocağın üzerindeki çaydanlığın altının açık unutulduğunu görüyorum. Suyu bitmiş ve gitmeseymişim ev yanacakmış nerdeyse. Şükrediyorum Allahıma ve Deruni Babama…

Sahura kadar sohbet ediyoruz kardeşlerimle. Sabah evime gitmek üzere hazırlanırken ablamın kitaplarına gözüm takılıyor. Kitapların içinden bir tanesini seçiyorum.

“Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları-SU” kitabını alıp 2 gün içinde bitiriyorum. Hayretler içindeyim, içinde Uyumsuz Defne’yi okurken “Yaramaz Ayşecik” i buluyorum. Bıçaklanmış Yunus Balığına  söylenen “Sana Nasıl Kıydılar” sözünü okuyunca “Daha Uçmayı Öğrenmeden Kanatları Kırılmış Yakın Zannettiği Uzaklardan” sözü geliyor aklıma … Ağlıyorum, ağlıyorum…

Anılarıma dönüyorum… Yıllar evvel, bir doğa kampındayım, 19 Mayıs tatilinde gönüllü çalışıyorum. Kadınsı kıskançlıklardan dolayı haksız yere kalbim kırılmış, ama içimdeki yılanı yutabilmişim, sesimi çıkarmamışım. Zaten bir süredir üzerimde yoğun bir haset enerjisi var. Kuş Cenneti olarak geçen İğne Ada’dayım. Akşam üstü sahilde tek başıma yürüyüşe çıkıyorum. Yürüyorum yürüyorum, bir yanım deniz bir yanım orman o kadar ıssız bir sahil  ki, tek bir kişi yok…O kadar ıssız yerde bir MEZAR var. Gidip başına Fatiha okuyorum. Arkama geldiğim yere dönüyorum, çok uzaktan siyah bir köpek bana doğru geliyor.

“Biliyorum dostsun ama bu kadar ıssız yerde korkarım ben senden, nolur git, diyorum”

Köpek dönüp arkasına gidiyor, galiba beni duydu.

Yürümeye devam ederken kıyıya vurmuş bir Yunus kafası görüyorum, çok üzücü.
Bir yandan müzik dinlerken içimden dans etmek isteği geliyor, çılgınlar gibi dans ediyorum, nasıl olsa kimse beni göremez.

Geldiğim yöne doğru bakıyorum ama göz gözü görmüyor sis çökmüş, korka korka kampa doğru dönüyorum.

Siyah köpek hoplaya zıplaya beni karşılıyor ve kamp sonuna kadar beni hiç yalnız bırakmıyor, ayağımın dibinde ya da çadırımın arkasında uyuyor, beni koruyor.”

Daha sonra yaşadığım bütün bu olaylar bir bir yaşamımın bir yerinde anlam buluyor. Burası DEMİRKÖY’deymiş, şaşırıyorum…Gerçek benliğimi ararken 7 yıllık bir imtihan sürecinin işaretlerinin yaşatıldığını şimdi şimdi anlıyorum.”

Alışveriş merkezlerinde duramıyorum artık, iş yerim hapishane gibi geliyor, benliğim değişirken içimden başka biri çıkıyor sanki. Arkadaşlarım bambaşka biri olduğumu söylüyorlar, ailem ve oğlum da…

İçimde filizlenen Gül beni artık vahşi doğaya, ormana, hayvanlara doğru çekiyor. Belki de benliğim yanarken bir yanım Ötüken’i hatırlamaya başlıyor, kimbilir?

Sabaha karşı Barış Manço’nun şarkıları çalınıyor Sırlar Kahvesi’nde…

Yaz dostum
Yoksul görsen besle kaymak bal ile
Yaz dostum
Garipleri giydir ipek şal ile
Yaz dostum
Öksüz görsen sar kanadın kolunu
Yaz dostum
Kimse göçmez bu dünyadan mal ile

Ve Deruni Babam bana “Yaz Dostum” diyor…Yeniden başlıyorum yazmaya…


AYŞECİK OKUMAYA ÇALIŞIYOR-1 (KENDİNİ OKU)
http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=4643
AYŞECİK OKUMAYA ÇALIŞIYOR-2 (TEMİRİN KAMASI)
http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=4655
AYŞECİK OKUMAYA ÇALIŞIYOR-3 (BÜYÜ)
http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=4688
AYŞECİK OKUMAYA ÇALIŞIYOR-4 (SIRLAR KAHVESİ-DEMİRCİLİK ZANAATI)
http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=6135



Bu haber 6,366 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,000 µs