Ayşecik Okumaya Çalışıyor-1

16 Aralık 2015 09:18 tsi
Ayşecik Okumaya Çalışıyor-1

AYŞECİK OKUMAYA ÇALIŞIYOR-1

 

Kulbak Bilge Serisi’nin başlangıcının ANT-1 (http://medya.onaltiyildiz.com/ant-b01/)   kitabı olduğunu düşünüyorum. ANT-2 Kitabının en sonu Karanlık Sırrı... Kulbak Bilge Serisi “Cinler” ile başlıyor ve hem karanlık sırlarından hem evrensel sırlardan hem de Türklük sırlarından bir çok bilgiler veriyor.   ANT-1 Kitabının ilk kısmında bulunan kristal kafatasının incelenmesi sonucunda:  

 “İkra...Bismi rabbikellezi halak” (Oku...Yaradan Rabbinin adıyla Oku...O seni alaktan yarattı...) 

“Allah Allah ...Yaradan önce KENDİNİ OKU” diyor.... 

Yani hem ANT kitaplarında hem de Kulbak Bilge serisinde kendi hayatımızı okumak için bir çok ipucu gizlenmiş. Oktan Hocam çizimlerinde ve anlatımlarında bazen sembolik anlatımlar kullanıyor, bazen de görünenin ardındaki görünmeyeni görebilmemiz için resimlerin altlarına başka çizimler gizliyor. Amaç farkındalığımızı artırmak ve gönül gözlerimizi açmak. Bize verdiği emekler için Allah razı olsun ondan. 

Mesela Ant-1 kitabının kapağındaki elin soluk parmağı benim bir çocukluk anımı çağrıştırıyor, kimselerin bilemeyeceği. Kendimi analiz etmem sonucu kalem ile açığa çıkacak olan her neyse (yazarlık, ressamlık, şairlik?) bu sebeple ortaya çıkamamış gibi... Yaşamım boyunca uyumama sebep olan anı bu muydu yoksa? 

ANT kitabı daha önce örneği olmayan, benzersiz bir kitap, içinde ses dosyaları da var, sadece internet üzerinden okuyup dinleyebiliyoruz.

Hepimiz Seferiyiz, nerden gelmişiz nerelere gideriz? 

Bu sesi dinlediğimde ilk aklıma gelen Hz. Mevlana’nın şu sözleri oldu: 

Unutmayın Dünyada Yaşamıyorsunuz, Dünyadan Geçiyorsunuz… 

Kulbak Bilge-14’deki “Türkün Yasak Kitabı”ndan öğrendik ki, kimbilir nerelerden gelmişiz nerelere gideriz?

 http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=3486

 
Nasıl İZ’ler bırakmışız, bizde kimlerin İZ’leri olmuş? Kendi kendimize sormalıyız. 
Devam ediyor ANT-1 kitabı, yaradılış sırlarını anlatıyor...Kuranı hiç bu gözle okumamışızdır belki de... 

Şeytan’ın adımların izlemeyin...Bakara 208 

Şeytanın ideal Adem suretlerinden bahsediyor, atletik, kaslı göbeksiz erkek, manken ölçülerinde kadın. Şeytanın yarattığı bu ideal ölçüler bir çok çocuğun, bir çok gencin anaroksia, bulimia gibi ölümcül psikolojik hastalıklara yakalanmasına, günaha girmelerine, israf etmelerine neden oluyor. Bu imajlar şeytanın etkisiyle adeta toplum tarafından putlaştırılıyor. Çocukların algılarıyla oynanıyor. (Bu hastalıklara yakalanmış biri olarak kurtulduğuma hep şükrediyorum. Dışardan şımarıklık olarak algılanabilecek bu rahatsızlıklar insanın iç dünyasında ve ruhunda derin yaralar açabiliyor. Allahım beni affetsin.) 

TUZAK YENİÇAĞ ÖĞRETİLERİ

Kulbak Bilge’nin eski bölümlerine  göz atıyorum dönüp dönüp.

 
http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=2983

51. Sayfadaki (Kulbak Bilge-6) çizimler ve “Kutsal Rengimiz Turuncuyu Sevdirdik” sözü günümüzdeki Yeni Çağ öğretilerini çağrıştırıyor. Bu öğretiler (Reiki-Meditasyon, Yoga vb. ) ve enerji çalışmaları, uyumlamaları son derece pozitif niyetli şifa çalışmaları gibi görünse de aslında negatif bir kanala hizmet ediyorlar, bir çok iyi niyetli insanın da tuzağa düşmesine sebep oluyorlar. Bu yüzden çok büyük bir tehlike söz konusu.  

İslam'a, namaza, duaya, zikre alternatif olmuşlar ve çoğu insan iyiliğe hizmet ettiğini zannediyor. Şeytan kundalini enerjisini kullanarak, çakraları açarak hızlı yoldan Nirvana’ya erişmeyi vadediyor, sahte cennetler yaşatıyor enerjetik olarak. İslamın gücü SABIR’ken, şeytanınki SÜRAT, HIZ. Tavşan da hızın ve cinselliğin sembolü, Playboy dergisinin sembolünün beyaz tavşan olması gibi. (Bunlar yazılardan benim çıkarımlarım, kusurlarım olduysa affola)

Kulbak Bilge 15’deki 7 tane şeytan sureti de omurgadan çakraların içine yerleştirilmiş tıbbın sembolü Kadüse’yi çağrıştırdı nedense. 
http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=3583

 
Şeytan kundalini enerjisi vasıtasıyla , alenen yapılan cinselliği ve şehveti bir dönüşüm ve erme aracı olarak gösteriyor.(Davinci Şifresi Kitabını okuyanlar Tapınak Şövalyelerinin sapkın ayinlerini nasıl farklı gösterdiklerini hatırlayacaktır.)

Enerji temizleme, şifa çalışmaları masum insanları kandırma yöntemi olmuş. Kulbak Bilge 15 sayfa 204’deki masum bacılar da temizleme çalışması içindeler. Ama sağ taraftakinin duruşu yoga duruşunu andırıyor ve başında bir kuru kafa çizimi gizli.

 
Bir sonraki sayfada da bacımızın başına sanki kocaman bir kobra yılanı sarılmış, fettan bir bakışı var. Elinde sıktığı çamaşır Oktan hocamın ve sevgili Kalperenlerin yeni ziyaret ettiği “Yılanlı Sütun” a benziyor sanki. Çamaşırın hemen altında 9 sayısı var ve bacağında tavşan silueti. Bu kadın iyiliğe hizmet ediyormuş gibi görünen aslında 9’lar için çalışan büyücü bir kadın olabilir mi?  

 

---

Gene çizimlerin içinde çocukluk anılarıma rastlayıp tefekküre dalıyorum. Doğduğum hafta ablamın kolu çamaşır makinasının merdanesine sıkışmış, bağlantıyı tam anlayamıyorum…Yılanlı direğin hikayesini merak ediyorum. 
 

Dikiş makinası da beni eskilere götürüyor ve kendi zaaflarımı fark ediyorum. Çizimin aynısı dikiş makinasıyla, anacığımın diktiği kıyafetleri beğenmemem, konfeksiyon istemem. Arkadaşlarımın annemin diktiği ve çok severek sık sık giydiğim bayramlığımla, “Başka kıyafetin yok mu” diye dalga geçmeleri.

Bu anılarımı  Oktan Hocam nerden biliyor, bence gönülden gönüle bağlantı kuruyor ve zaaflarımızla yüzleşmemiz için yardımcı oluyor.

Kulbak Bilge’nin rehberliğinde içsel yolculuğum başlıyor.

AYŞECİK

Bu haber 7,658 defa okundu.