Tefekkürler Bölüm-2

17 Mayıs 2015 08:00 tsi
Tefekkürler Bölüm-2

Tefekkürler  Bölüm-2

...

Merak edilen soru şuydu: "Gazete, kitap, televizyon, dergi ve her türlü yayın aracını kullanan bir Müslümanın, bu araçları kullanmadan önce bir zikirde bulunması gerekir mi?

Adem ağabey nargilesinden derin bir nefes çekerek, Kulbak Bilge'den bir bölüm hatırlattı: "Günümüzde kitle iletişim araçları -özellikle gazeteler- yayınları içerisine farkedemeyeceğimiz ama bize tesiri olan kripto semboller ihtiva ediyor. Fakat her kim besmeleyle başlar ise bu araçları kullanmaya bu sembollerin tesiri altında kalmaz."

Cevap net olduğundan dolayı Edi ile Büdü bunu adet edinmek gerektiğini düşündü.

Adem ağabey gelecekte yaşanma ihtimaline karşı şu uyarıda bulundu:

“Bir güruh var ki, ellerinde ‘ışıklı nameler’ ile siyasileri, diplomatları ve başka önemli insanları ziyaret ederek bu nameleri onlara hediye ediyorlar. Fakat! Ne hikmetse daha sonraları yapılan aramalarda gizli kayıt cihazları(böcek) bulunuyor ve bu böceklerin kayıda başlangıç tarihleri de ziyaret vakitlerine rastgeliyor.”

Edi ve Büdü’nün zihninde bu namelerin ne olduğu ve kimler tarafından bırakıldığına dair bir fikir belirdi.
Gelinen teknolojik noktada şu maddeler, sıradan vatandaşların, diplomatların, siyasilerin ve askerlerin veri güvenliğini tehdit ediyordu:

- Operatörlerin “kişiyi sesinden tanıma özelliği”
- Akıllı telefonların kapalı konumda olsa dahi GPS çipinin bulunması
- Telefonlardaki ücretsiz mesajlaşma programları
- Her köşeye konulan kameralar
- Sosyal ağlardaki yüz tanıma özelliği
- Web sitelerine kayıt olurken verilen kişisel bilgilerin reklam şirketlerine satılması
- Arama motorlarında yapılan sorgulamalar sonucunda bir ülke insanlarının psikolojik durumlarını istatistiksel olarak ölçümleyebilme.

 

Bilgi korsanlarının ve istihbarat örgütlerinin bu bilgileri bir kişiye, bir gruba, bir millete karşı silah amacıyla kullanma ihtimalide mevcut. Üstelik kısa zaman önce ortaya çıkan bulut depolama sistemlerinin hacklenmesi olayı bunu kanıtlar nitelikteydi.

Edi ve Büdü daha önce tahlil ettikleri bu bilgileri anımsadıklarından ötürü birbirlerine anlamlı bir bakış attılar.

Son zamanlarda kimi siyasi liderlere Allah’ın vasıflarını ithaf ediyorlardı. Bu duruma istinaden Adem ağabey daha önce Padişahların kendilerine atfettikleri Zıllullah yakıştırmasına da değindi ve ekledi; “ Her şeyin bir ölçütü olduğu gibi yapılan övgünün de bir adabı ve ölçüsü vardır. Önemli olan, misliyle alçak gönüllü tepki vermektir(övgü kişiye yakışır olsa dahi)”

 

Konu konuyu açıyor, muhabbetin derinliği ile gecenin karanlığı birbirine karışıyordu. Edi ve Büdü soru sormaktan ziyade, durmadan not almaya çalışıyorlardı.

Aynı günlerde uluslararası kamuoyunda Türkiye Cumhuriyeti’ni sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla köşeye sıkıştırmaya çalışanlar demeçler veriyordu. Adem ağabey milli konularda hassas olması münasebetiyle aynen şöyle dedi; “Acemi it, köye kurt çeker” Türk devleti kripto unsurlar dahil, işbirlikçi her öbekten haberdardı. İsim isim ve kapı kapı..”

Uzun lafın kısası deyip bağladı Adem ağabey. Daha yazılmamışlardan hallice, Edi ve Büdü’nün aklına Hacı Bektaş’ı ziyaret etme zaruriyeti geldi.

2. Bölümün sonu...

 http://dijitaldergah.com/2015/05/15/tefekkurler-bolum-2/

Sevan&Ömer 

1. Bölüm:   http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=3962

Bu haber 5,005 defa okundu.