En Sıcak Konular

Kutadgu Biliğ

25 Aralık 2014 08:55 tsi
Kutadgu Biliğ Akademik Bir Eser Kutadgu Bilig 'Kahire Nüshası'

KİTABIN ÖNEMİ

Türk cemiyetinin teşkilatı bakımından olduğu gibi, fikir hayatı bakımından da çok mühim bir devrin aynası olan Kutadgu Biliğ’den, Türklük bilgisi sâhasına bir çok yeni noktaların eklenmesi hususunda, istifâde edileceğinden hiç şüphe etmiyorum. Yusuf Has Hâcib’in bu eserinde, Türk dil ve edebiyatından başka, Türk ictimaiyâtı, Türk tarihi ve umûmiyetle Türk kültür tarihi ile uğraşanlar da kendi sâhalarını aydınlatacak birçok parıltılar bulacaklardır. Bu eser Türklerin bilhassa bugün mesûp oldukları kültür muhitine giriş devrini içine alan bir zamanda yazılmış olduğundan, onların dünya görüşünü, kıymet hükümlerini ve karşılaştıkları mes’elelerin hall tarzını ortaya koymak hususunda faydalı olabileceği gibi, temasta bulundukları kavimler bakımından da istifâdeli olacaktır. 

ÖZET 

Kutadgu Bilig hakkında günümüze değin birçok araştırma ve monografi çalışması hazırlanmış, ancak bu araştırmaların çok az bir kısmı eserin metni ve nüshaları ile ilgili olmuştur. Reşit Rahmeti Arat'ın(1900–1964) esere ömrünün yarısını vakfedip ortaya mükemmel bir neşir ve tercüme koymuş olması ile Arat‟ın ilmî otoritesi, KB'nin metin sorunlarına mesafeli yaklaşılmasında temel sebep olmuştur.

Reşit Rahmeti Arat’ın metin neşri üzerine en dikkate değer ve doğrudan yapılan tespitler, Robert Dankoff‟a aittir. Dankoff, Arat‟ın en büyük hatasını, üç yazmaya da eşit olarak değer verip asıl metni ortaya koymada herhangi bir prensiple hareket etmeden keyfî bir uygulama tatbik etmesinde görür. Dankoff, Arat’ın tespitlerini de dikkate alarak metnin nüshalarının teşekkül şemasını hazırlamış ve eserin nüshalarının 6 aşamalık bir süreçten geçtiğini ileri sürmüştür. Buna göre, Fergana nüshası ile Kahire nüshasına kaynaklık eden, ama elimize ulaşmayan X nüshası, üçüncü evrede oluşan Ana nüshaya (Archetype) dayanmaktadır. Kahire ve Viyana nüshası doğrudan aynı kaynağa gitmez, Viyana nüshası Kahire nüshasının neşet ettiği kaynaktan (X nüshası) değil, Kahire nüshasının neşet ettiği kaynaktan gelen ve elimize ulaşmayan bir Y nüshasına dayanır. Viyana nüshasının 1439‟a, Kahire nüshasının 1367 öncesine ve Fergana nüshasının da muhtemelen XIII. yüzyıla ait olduğuna bakılırsa, elimizdeki üç nüshanın da Yūsuf Ḫāṣ Ḥācib‟in kaleminden çıkmadığını veya onun müşahedesi altında yazılmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu nedenle, KB metin neşri çalışmaları ilk olarak bütün nüshaların ayrıntılı edisyon çalışmalarının hazırlanması ile başlamalıydı. Her nüshanın ihtiva ettiği özellikler tespit edildikten sonra “müellifin elinden çıkan asıl nüsha” ile ilgili „asıl metin‟ oluşturma işi başlamalıdır. 

Kutadgu Bilig hakkında günümüze değin birçok araştırma ve monografi çalışması hazırlanmış, ancak bu araştırmaların çok az bir kısmı eserin metni ve nüshaları ile ilgili olmuştur.

Eserin, metin sorunları ile ilgili ortaya konan çalışmaların sayısına ve niteliği dikkate alınarak Dede Korkut gibi bir eserle mukayese edilse, KB hakkındaki çalışmaların Dede Korkut’a göre daha geride olduğu açıkça görülecektir. Dede Korkut ‟un Azerî Türkçesi özellikleri ihtiva etmesi, Azerî Türkologları bu esere yöneltirken, Mehmet Fuat Köprülü ‟nün “Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut’u öbür gözüne koysanız yine Dede Korkut ağır basar” sözü de Türkiye'dekiTürkologları ateşlemiş ve Dede Korkut metninin bütün nüshaları izahlı ve açıklamalı olarak neşredilmiştir.

Kanaatimizce burada üzerinde önemle durulması gereken konu, neden KB için de aynı durumun söz konusu olmadığıdır. Eski Türkçenin en uzun metinlerinden biri olan ve günümüz

Türk lehçeleri için bir hazine niteliğindeki bu kıymetli eser, niçin nüshaları bakımından hak ettiği tetkik mesaisine sahip olamamıştır? Bu sorunun birden çok cevabı olabilir, ama Şüphesiz ki, Reşit Rahmeti Arat’ın (1900–1964) esere ömrünün yarısını vakfedip ortaya mükemmel bir neşir ve tercüme koymuş olması ile Arat’ın ilmî otoritesi, KB’nin metin sorunlarına mesafeli yaklaşılmasında temel sebep olmuştur.

Kahire nüshası hakkında ilk ve tek malumatı Wilhelm Radloff ‟tan öğreniyoruz. 1897'de Kahire ‟deki Hidiv Kütüphanesi müdürü Bernhard Moritz (1859–1939), Berlin Bilimler Akademisi’nde görevli Karl Eduard Sachau‟a (1845–1930) birkaç sayfa Eski Türkçe bir yazmanın kopyasını gönderir. Sachau da yazmanın kopyalarını Radloff’a gösterir. Türkçe bilmeyen ve yazmayı tanımlayamayan Bernhard Moritz‟in aksine Wilhelm Radloff eseri hemen tanır ve tavsif eder. Buna göre, yazma 196 yapraktan müte şekkil olup 35x35 cm edatındadır. Her sayfada 17 satırın yer aldığı yazmada yazılar 1 cm içeridedir (Radloff 1898, 22–23). Yazma, bugün Mısır Millî Kütüphanesi ve Arşivi’nde (Eski Adı: Hidiv Kütüphanesi) No: 168‟de muhafaza edilmektedir.

Kahire Büyükelçiliğinin yardımıyla nüshasının fotoğrafları Türk Dil Kurumu’na getirilmiştir. Fotoğrafların yer aldığı mikrofilm, Türk Dil Kurumu Kütüphanesi Mikrofilm Arşivinde No: 150‟de saklanmaktadır. Bu fotoğraflar, Türk Dil Kurumu tarafından 1943‟tetıpkıbasım olarak yayınlanmıştır. Daha sonra Kültür Bakanlığı Mısır’dan getirdiği yeni fotoğraflarla nüshanın tıpkıbasımını 1993 yılında tekrar yayınlamıştır. Ancak hemen belirtmeliyiz ki Kültür Bakanlığının yayınladığı faksimile neşri ile Türk Dil Kurumu’nun yayınladığı faksimile neşri arasında “çok büyük farklar” görülmemektedir.

“Kahire nüshasının yazısı açık ve okunaklı nesih ile yazılmıştır. Nüshanın başında ve ortalarında bazı sahifeler, rutubet tesiri ile zedelenmiş, geri kalan büyük bir kısmı ise iyi muhafaza edilmiştir” (KB I, XXXVIII). Nüshada eksik yapraklar mevcuttur. Arat’ın KB neşrine göre, Kahire nüshasındaki eksik beyitleri şöyle gösterebiliriz: D/73–454, D/587–646, D/836–971, D/1504–1562,

D/4579–4610, D/6245–6303, D/6352–6417, D/6632–6645 (KB I, XXXVIII). Her sayfada 17 satır olduğunu düşünürsek, takriben 46 sayfalık bir kısmın eksik veya kayıp olduğunu söylemek mümkündür.

Kahire nüshası, yazısı bakımından nüshalar arasında en iyi olanıdır ve fotoğraf tekniği bakımından da kusursuzdur. Ancak Türk Dil Kurumu’nda basılan faksimile neşre hazırlanırken bazı yerlerde müdahaleler olmuş ve müdahalelerle kimi yerlerde metindeki ifadeler değişmiştir.

(KB I, XLII). Arat’ın da ifade ettiği üzere, faksimileleri neşre hazırlayanlar, müdahale etmeden nüshayı yayınlamalıydı.


http://tdtkb.org/



Bu haber 9,043 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,461 µs