İlhami Abi Sohbetleri: İnsan Şeytanı

25 Temmuz 2014 09:42 tsi
İlhami Abi Sohbetleri: İnsan Şeytanı

 İlhami Abi Sohbetleri: İnsan Şeytanı

- Şeytan aleyhillane boş durmuyor. Yeryüzünde krallığını ilan etmedikçe durmaz da. Dünyada yaşanan tüm olayların, kötülüklerin kökeninde onun parmağı vardır.

- Şeytanın bizzat kendisinin mi?

İlhami Abi bu sorum karşısında yüzüme baktı ve kaşlarını kaldırarak:

- İblis’in ta kendisi.

Bu ifadeden sonra kısa bir sessizlik hüküm sürdü. Dünyadaki kötülükleri düşündüm. Şeytanîleri, haçlıları, şeytansı insanları öğrenmiştim. Yeryüzünde fesat ve bozgunculuk çıkartanları; ama İblis’in bizzat işin içinde olduğunu ve ne kadar içinde olduğunu bilmiyordum. Bu düşüncelerle boğuşurken İlhami Abi konuşmasına devam etti:

- Âdem efendi bütün din öğreticileri Şeytan’dan bahseder; çünkü bu bahsi bizzat Yüce Yaradan Kelam’ında açık açık anlatmıştır. Fakat burada dikkat edilecek husus şu: Din öğreticileri İblis’i sanal, hayalî bir varlıkmış gibi anlatırlar. Tüm hilelerinden, insanları nasıl saptırdığından bahsederler; ama bu anlatımla Şeytan insanlara mecazî bir tavır algılayışıyla sunulur. İyi anlaman için kısa ve öz anlatıyorum. İblis’i anlatırlarken ayetlerden, hadislerden örnek verirler.

Mesela: Şeytan teklif eder. Yaptırım gücü yoktur. O da hak alacak ve insanoğlunu suçlayacaktır. İşte bu konular anlatılırken insanlar sanki onu basit, farklı boyutta ve bazı filozofların iddia ettikleri gibi insanın nefsinin bir parçası vs... gibi algılarlar; yani insanlara soyut bir varlık gibi algılatılır. Oysa Yaradan:

“O SİZİN APAÇIK DÜŞMANINIZDIR.” buyurur. Apaçık ibaresi bile onun ne kadar somut bir varlık olduğunu gösterir. Ayetlerde İblis’in kendini bizzat kendisinin anlatmasına, tanıtmasına izin verilmiştir. Kendisi niyetini, stratejisini anlatır:

“ONLARIN SAĞLARINDAN, SOLLARINDAN GELECEĞİM. DAMARLARINDA, KANLARINDA DOLAŞACAĞIM.” der.

Yaradan İblis’e:

- Mühlet verilmişlerdensin der. Kısacası yeryüzünde somut olarak da bulunur. O lanete uyup tapan insanlara, Yaradan “insan şeytanı” diyerek onlardan da kendisine sığınılmasını ister. Bu insan şeytanları nasıl somut bir varlıksa, İblis’in kendisi de somut bir varlıktır. Şöyle düşünülebilir:

Ama İblis Yaradan’la konuştu. Ayete geçti. Farklı bir güç gibi, dumansız ateş ibareleriyle vs... Yaradan Hz. Muhammed (sav) Efendimiz’le de vasıtasız konuştu. İblis’le vasıtalı bir muhatabiyet söz konusudur. Yani Yaradan insanla da konuştu. Nasıl bir Âdem var ve Âdemoğulları var. Bir de İblis ve onun oğulları, kavmi var. Yaradan İblis’e kıyamete kadar mühlet verdi; bu mühletin içinde de ömür. Onun için, bu onun soyut gibi algılanmasını gerektirmez. Onun bazı boyutlarda da bulunması somut âlemde de olmaması anlamına gelmez. Efendimiz (sav) ile somut olarak karşılaşması da vakidir. Anlatılır; ama nerdeyse hayalî bir yaratıkmış gibi algılanır. Yeryüzündeki fesadı bizzat yönetir. Bu konuyu kısa kısa anlatıyorum. Detaya şimdilik girmeyeceğim. Daha öğreneceğin konular var. Devam edelim.

Mesela Şeytan’ın yandaşlarının sistemine bir göz at: Tüketim politikası. İnsanlık bu ilkeyle sömürülür. Ama önemli olan şudur ki;tüketim politikası,israf ve savurganlık üzerine kurgulanmış bir politikadır.

Bu bütün dünyada böyledir. Ancak israf üzerine ekonomilerini canlı tutarlar. Yaradan, Yüce Kelamında ne buyurur:

 “İSRAF EDENLER ŞEYTANLARIN KARDEŞLERİDİR. TA KENDİLERİ.”

Şimdi bunlar da insan şeytanı olmuyorlar mı? Aynı zamanda “Şeytan’ın kardeşleridir.” ibaresi şeytanların ta kendileri yapıyor bunları. Yani insan şeytanı sözünden bir adım daha öte bir ibare. Bir yerde insan; ama şeytan. Yani insan şeytanı. Burada ise şeytanların kardeşleri; şeytanın kendileri. Bunları düşün diye anlatıyorum. Gelelim yine israf ekonomisine. Bu ekonomiyi insanlar uyguluyor; ama bu bilgi kodunu Şeytan laneti fısıldıyor. Peki insanlar bu bilgiyi; yani Şeytan’ın fısıldamasını nasıl duyuyor? Madem farklı soyut bir kavram, farklı boyutta İblis bu fısıldamayı insana nasıl duyuruyor?

İnsanın yaşadığı âlem somut, müşahede âlemi dediğimiz bir âlem. Demek ki insan da bu âlemde olduğuna göre Şeytan da bu âlemde insana fısıldar. Demek ki onun varlığının da bu âlemde somut bir hâli var. Burada verdiğim örneği yanlış anlama. İsraf politikası dediğim sistemi insanlığa sunan bir numaralı adamlarına somut fısıldamasından bahsettim. Dünya âlemindeki somut varlığına delil olsun diye.

Bu planı uygulayan, farkında olmadan uyan insanlara da diğer boyutlardan fısıldamasını inkar etmedik. Yani soyut, hissî fısıldadığı gibi.... Detaya girmedim. Şimdilik düşün dedi ve sustu.
 
Aklımın trafiği iyice karışıktı. Bir sürü şey geçti, geçti... Şunu hiç anlayamamıştım: İblis, Şeytan bizzat Şeytanîlerin başındaki adamla temasa geçiyor, talimatlar veriyordu. Yeryüzündeki bütün olumsuz organizasyonların kodlarını... İlhami Abi sadece israf ekonomisinden, israftan örnek vermişti. Ama örnekler çoktu. İblis’in fısıldamasını bizzat somut olarak da yaptığını öğrenmiştim. İsraf denince İstanbul’un günlük yaşamı geçti gözlerimin önünden. Bu şehirde savurganlıkların ve israfın bolca yapıldığını düşündüm. Sadece çöp tenekelerine atılan ekmek miktarı, hesaplara göre Afrika kıtasındaki açların üçte birini doyuracak kadardı. Demek ki şeytanların kardeşleri bu şehirde de vardı. Ama en önemlisi benim ne olduğumdu.

- Allah’ım ben neredeyim? Bu kategoriye giriyor muyum? Bütün israflarımdan tevbe ediyor, bağışlanma diliyorum Allah’ım.

Oktan Keleş

Melekler Ağlarken Kitabı ( sh.69-72) 

Bu haber 8,419 defa okundu.