Onlar da Çocuktu
Birçok kıymetli hanım okurumuzdan aynı konu ile ilgili ortak soru alıyorum. Aldığım sorular içinde bu konu azınlık da olsa saygı duyuyorum. Kıymetli Hanım okurlarımızın ortak noktası aynı olan konuyla ilgili bu küçük yazıyı ve arşivimdeki çerçeveden çıkarttığım bu resmi cevap olarak yayınladım.
Ortak soru şu minvaldeydi; bu ortamda çocuğumu daha iyi kreş, okul vb. etkinliklerin hangisine götürsem endişeleniyorum. Eğitim yönünden çocuklarımızın istikbali için strese giriyoruz vs. Hiç şüphesiz Türk annesi dünyanın en kahraman, vefakâr ve cefakâr annesidir; yemez yedirir, giymez giydirir. Savaşta canı olan bebeğini bırakır, cepheye cephane taşır. Bu yüzden Türk kadını anne değil, ANA’DIR. Bu hanım okuyucularıma cevap olarak diyorum ki; yayınladığım resimdekiler de çocuktu. Çoğunun babası Çanakkale şehidi idi. 9 ile 13 yaş arasında olan bu çocuklar, askeri okula zorunlu alındılar. Zorunlu alındılar çünkü askere ihtiyaç vardı.
Onlar, ne çizgi film izlediler, ne lunaparka gittiler ne kreşe ne koleje. Onların, çizgi-animasyon sanal kahraman resimleri olan çantaları, defterleri, kalemleri olmadı. Sinemalara gidip çizgi film veya animasyon filmleri izleyemediler. Türk bayrağının, vatanının savunması için eğitimde; küçücük ellerine önce sopa, sonra kocaman tüfekler verildi. Çikolata nedir bilmediler, şeker yemediler. Rengârenk, jelatinli tv’lerde boy boy reklamları yapılan çeşit çeşit çocuk ürünlerinden yemediler. Karatay’ın küflü ekmeği onların mamalarıydı. Kendilerine has, dayalı döşeli çocuk odaları olmadı. Saman balyalarında, bitlerin içinde uyumaya -uyumak denirse- çalıştılar. Onları saracak ana-baba kucakları yoktu. Çoğu yetim, öksüzdü. Onları koruyan bir ALLAH vardı, tıpkı sizin bizim çocuklarımızı koruyan gibi. Strese gerek yok!
“Çocuklarımızın odalarına; sahte, sanal, animasyon kahraman resimlerinin hangisini assam karar veremiyorum” diye zorlanan ve bana soran annelere tavsiyem; bu kahraman çocukların resmini çocuklarının duvarlarına assınlar ki, “Türk Çocuğunun” nasıl kahramanlar kahramanı olduğunu görsünler de övünsünler!
Ayaklarını öptüğüm bu çocuklara “ne olduğunu” soracak olursanız, hepsi bir sonbahar günü -isimleri belgelerimde mevcut- "ŞEHİT OLDULAR."
Yazı biraz sert olduysa şimdiden hakkınızı helal edin.
Saygılarımla.
Oktan Keleş
oktankeles@gmail.com
onaltiyildiz@gmail.com
Twitter: @oktankeles
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle