En Sıcak Konular

Meleklerin Hocaları

2 Eylül 2013 14:10 tsi
Meleklerin Hocaları Onlar “Meleklerin hocaları.” Eşref-i mahlukât rütbelilerinin en üstünleri.

 

                                                  MELEKLERİN HOCALARI

 - Onlar “Meleklerin hocaları.” Eşref-i mahlukât rütbelilerinin en üstünleri.

 

- İlhami Abi dedim. İnsan meleğe nasıl hocalık yapabilir? 

 

  Tepedeki sis zaman zaman dağılıyor, zaman zaman yoğunlaşıyordu. Öyle bir an oldu ki zirveyi daha net görebilmeye başlamıştık. O bölgede, insan olması muhtemel bir grup beyaz elbiseli varlık, koro halinde devamlı şu cümleyi sarf ediyordu: 

- Gel... Gel... Gel… 

- Bunlar kimdir Latif Baba diye sordum. Beyazlara bürünmüş bu insanlar kim?  

- Onlar mürşidlerdir evlat. Daha önce zirvelere çıkanlar. Oradan bütün insanlığı oraya davet eden tebliğciler. 

“Gel. Ne olursan gel.” Bu gel’ler Hz. Mevlâna’nın; aynı zamanda Şirâzi’ye de atfedilen hitabını anımsatmıştı bana. Bununla ilgili bir hatıra canlandı gözlerimin önünde: 

 Eyüp’teyiz. İlhami Abi, Latif Baba ve ben Eyüp Sultan’dayız. Sohbet var. Konu mürşidler merkezliydi. Hz. Mevlâna’dan söz ediliyordu. Yine aynı davetten konuşuluyordu: 

                              Gel. Ne olursan gel. 

Bir adam da tevafuk olarak bulunduğumuz mekana gelmiş ve ortama katılmıştı. Sonradan öğrendiğime göre ilahiyatçıydı. Aniden söze karışmış ve İlhami Abi’ye dönerek şunları demişti:  

- Ne demek “Gel. Ne olursan gel. İster kafir, ister putperest”? Olur mu böyle bütün insanlığa? Bu kapının bir kuralı yok mu? Müslüman olursun gelirsin. Yoksa bu rahmet kapısına ne olursan ol nasıl gelirsin? 

İlhami Abi’nin cevabı kısa, öz ve netti:  

- Gel hitabı tüm insanlığa -ne olursa olsun- yapılan bir hitaptır. Aynı hitabı bizzat Allah yapmış:  

 YA EYYÜHENNAS! “EY İNSANLAR!” 

Hiçbir veli, hele ki Mevlâna kendinden bir çağrıda bulunmaz, böyle hitap etmez. Onlar Allah’ın hitabıyla çağırırlar:  

 “Ey insanlar!” tabiri “ne olursan ol” tabirini de içerir. Tüm insanları kuşatan bir tabirdir, bir çağrıdır. 

İşte sizin üzerinde durduğunuz söz, Allah’ın hitabının tefsiridir Hocam.  

Adam bu izah karşısında susmuştu. Daha sonra konu tarikat usullerine geldi. Adam aynı muhalif tarzda şöyle dedi: 

- Bu tarikat zikirleri de caiz mi? Ayakta, folklorik şekilde veya oturarak, ritimle, toplu hâlde?  

İlhami Abi Latif Baba’ya “Sen cevapla dercesine” baktı:  

Latif Baba yine aynı latifeli sesiyle ve tonton tavrıyla döndü:  

- Sen şu ayeti duymadın mı? 

“ONLAR AYAKTA DURURKEN, OTURURKEN, YANLARI ÜZERİNE YATARKEN ALLAH’I ZİKİR EDERLER.”  Al-i İmran / 191  

Ne var bunda Kadirîler, Nakşîler, Mevlevîler vs.... kimi ayakta, kimi dönen döne, kimi oturarak zikir yapıyorsa? Sen dua et, daha yatarak yapanı çıkmadı. Allah’ın ruhsatına ters değil ki Hocam. Kur’an’a, Sünnet’e uyan Allah için yapılan bütün ritüeller caizdir. Efendimiz Hz. Muhammed (sav) kimi sahabelerde bazı âdetler, hâller görmüş ve onlara şöyle buyurmuş:  

- Bu yaptığınız Kur’an’a uyuyor, devam edin. 

Uymayanı uyarmış. Tasavvuf da aynı şekilde İslam’ın emirlerine, Kur’an’ın beyanına uyuyorsa, niye “bu ritüel Kur’an’da yok.” diye inkar edilir ki?.. Asıl olan, yaptığın şeyin Allah’ın buyruğuna uyup uymadığı.   

                                                                                                                    

Yoksa, yaptığın şey tam mânâsıyla Kur’an’da yok diye Allah’a giden yolların önünü niye kesiyorsun ki? Önemli olan; ritüeller, prensipler Kur’an’a uyuyorsa, helalse Allah’a giden bir yoldur. Sen gitmiyorsan gideni engelleme Hocam. 

Bir gün bu konuyla ilgili bir soru sormuştum İlhami Abi’ye.  

 - Mevlâna ve diğer bazı tasavvuf velileri bazı metotlar, ritüeller, yollar uygulamışlar. Bunu hangi ölçüye göre yapmışlardır? Örneğin Mevlevîlik’teki semâ ve bazı daha başka ritüeller…  

İlhami Abi de şöyle cevap vermişti: 

- Allah kuluna yollar yaratmış Âdem. Beyan etmiş: 

 “Hadi kulum! Bu yollardan gel.” Bir de kullar bu yolları geçtikten sonra, kendileri Sevgiliye giden yollar aramış ve gitmişler. Yani o kul şöyle demiş:  

- Sevgilim bana Kendine varayım diye yolları göstermiş. Ama bir de ben sevgiliye giden yollar bulmalıyım ki, O’na giden yollarım çok olsun. Belki bu yollardan da geçenler, varanlar olur. Allah’a giden yollar mahlukâtın nefesleri sayısıncadır. Aslında benim bulduğum yollar da bunlardan biri. 

                                      Bu işin ehli,   

“Sevgili görsün ki ben O’na ulaşmak için sadece O’nun gösterdiği yollardan gelerek kolaya kaçmıyorum. O’nun için, O’na ulaşmak için cefayla, kendim de meşakkat çekerek yollar arıyorum. Zira O’nun için çekilen her cefa ne güzeldir... Çünkü buna layıktır O sevgili.” der.  Allah bir yol vermiş, göstermiş. Sen de Ona gitmek için bir yol bul. Nerdeyse, istiyoruz ki Sevgili ayağımıza gelsin.  

  O gün İlhami Abi’nin söylediklerinden şunları anlayabilmiştim: 

Allah’ın nizamına ters olmadıkça, helal olan her ritüel uygulanabilir ve helal olan her yoldan da gidilebilir. Gitmek isteyen gitsin. Hatta kendi bu çerçeve içersinde yiğitse ve Sevgiliye düşkünse yol bulsun.  

Bundan başka çok önemli bir bilgi de edinmiştim o gün İlhami Abi’den. 

 - Şeytan’ın bir doktrini de ahir zamanda şudur demişti: 

                        İslam’ı akademikleştirmek.   

Bakmış ki Allah’ın ayetleriyle baş edemiyor, o zaman onları akademikleştirerek belli bir metot ve yönteme sokarak belli kitlenin eline geçmesini sağlayacak ve böylelikle diğer bütün metotların; yani Allah’a giden yolların önünü kesecek. 

İstisnalar hariç, bazı ilahiyatçı profesörler akademikleşen İslamî bilgileri tek yol ve tek metot kabul ediyor; diğer yollara giden insanları kınıyor, yalanlıyor ve yollarını da inkar ediyordu. Tabii burada, “hiç mi doğruları yok?” diyenler olabilir. Tabii ki İslam İslam’dır. Akademik olarak da bilinse doğruları vardır tabii ki. Ama ekseri bu doğrular diğer doğruları inkar için kullanılıyordu. Sanki din sadece ilahiyatçı falanlara gelmişti de, otorite bu diplomalı akademisyenlerdi. Onlar medyalarda boy gösteriyordu.          

 

                   Ya diplomayı Allah’tan alanlar?

  Şeytan bu yolların nasıl da üzerine oturuyordu?

 “İBLİS DEDİ: AND İÇERİM Kİ, BEN DE ONLARI SAPTIRMAK İÇİN SENİN DOĞRU YOLUNUN ÜSTÜNE OTURACAĞIM.”   Araf / 16

Düşündüm de İblis yine Allah’ın malzemesiyle iş görüyordu. O’nun doğrusuyla yanıltmak, diğer doğruları yok etmek. İblis’in sevdiği şeydi, 

                                         “Doğru ile doğruyu savaştırmak.”  

İnsanın burada aklına şu gelebilir: “Ya herkes kendine yol zannederek bir şey çıkarırsa?” Anlattığımız o değil ki anlayan kişiye.

                                   Kaide belli:

 Allah’ın nizamına ters olmadıkça, helal olan her ritüel uygulanabilir, helal olan her yoldan da gidilebilir. 

 Gönül tepesine yürüyüşümüz devam ediyordu. Şimdi ise bulunduğumuz yerden bakış zaviyemize göre başka görüntüleri fark etmeye başlamıştım. O beyaz kıyafetli, “gel” hitabını yankılatan mürşidlerin üzerinde, nur ve ışık saçan başka insanlar görünüyordu. Ancak bu görüntü net değildi. Saçılan nur ve ışık hem kendilerini kamufle etmiş, hem de etrafı çepeçevre sarmıştı. Sesleri o kadar tatlıydı ki izah edemem, misal getiremem. 

İlhami Abi’ye sordum kim olduklarını. 

- Onlar “Meleklerin hocaları.” Eşref-i mahlukât rütbelilerinin en üstünleri. 

- İlhami Abi dedim. İnsan meleğe nasıl hocalık yapabilir?

 “ALLAH ÂDEM’E BÜTÜN İSİMLERİNİ ÖĞRETTİ. SONRA ONLARI ÖNCE MELEKLERE ARZ EDİP, EĞER SİZ SÖZÜNÜZDE SADIK İSENİZ ŞUNLARIN İSİMLERİNİ BANA BİLDİRİN DEDİ.”     Bakara / 31 

MELEKLER, YA RAB! SENİ NOKSAN SIFATLARDAN TENZİH EDERİZ. SENİN BİZE ÖĞRETTİKLERİNDEN BAŞKA BİZİM BİLGİMİZ YOKTUR. ŞÜPHESİZ ALÎM VE HAKÎM OLAN ANCAK SENSİN DEDİLER.”  Bakara / 32

“BUNUN ÜZERİNE, EY ÂDEM EŞYANIN İSİMLERİNİ MELEKLERE ANLAT DEDİ.ÂDEM ONLARA İSİMLERİNİ ANLATTI.”  Bakara/ 33                                                                                                                                            

                                         

İlhami Abi bu ayetleri sıraladıktan sonra şöyle devam etti:

 - Demek ki öyle insanlar, bu ayetlerden anlaşılacağı gibi, meleklere ta Âdem (as)’dan beri hocalık yaparlar. 

                       Meleklerin bilgisi şuydu yalnızca:    

 Allah’ın noksan sıfatlarının olmayacağını Allah’ın verdiği müşahede izni ile biliyorlardı. 

Fakat detayı bilmiyorlardı. İşte bazı melekler sadece bu bilgi çerçevesinde insanlara hocalık yapar. Ancak Âdem’in hocası bizzat, tabiri caizse, Allah’tır. “Âdem’e isimlerini öğretti.” gereğince meleklere hocalık yaparak diplomayı alabilir.

 Ne mutlu bu diplomayı alma şerefine ulaşanlara dedim içimden. Bir ilahiyatçı profesör girdiği münakaşada, muhatabına kibirli bir tavırla şöyle diyordu:

 - İlk meali ben yaptım. Sen kimsin...

 İzlediğim kanaldaki bu hitaba şimdi de ben cevap veriyorum:

 - İlk meali sen yaptıysan ne olmuş? Mealini yapacak olduğun şu ilk ayeti de Allah indirdi. Senin hocan kim?

                    “OKU! YARADAN RABBİNİN ADIYLA...”

 

 

Oktan Keleş

Melekler Ağlarken (sh 341-346)

 

 

 

 

 

 


 



Bu haber 8,847 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,261 µs