En Sıcak Konular

Fakir Dede Destanı-1

28 Mayıs 2013 11:25 tsi
Fakir Dede Destanı-1 Camiinin Kapısını Kim Açar?


                                           FAKİR DEDE DESTANI

 

CAMİİNİN KAPISINI VAKİT AÇAR, İMAM DEĞİL

 

Devir Abdülhamid Han devri. Etraf kaynıyor. Çemberlitaş’ın arkasında, Kapalı Çarşı’dan sahaflara açılan sokakta bir kıraathaneye girdim. Buraya gelme sebebim olan zat-ı muhterem, Tophane lülesi çubuğu ile kıraathanenin kuytu bir köşesinde nargile tüttürüyordu. Başında Mevlevi sikkesi bulunan bu zat, kır saçlı idi ve saçlarının arkası uzundu. Ak sakallı, pos bıyıklıydı, alnındaki derin çizgiler ise sanki yılların izlerini taşıyordu. Hafif kırpık gözleri, derin bir tefekkür halindeymiş gibi mânâ doluydu. 65 yaş civarında olan bu zat-ı muhterem gayet dinç görünüyordu. Tavrında da hafif bir efelik vardı.

Onu görünce çok heyecanlanmıştım. Çünkü Yeni Kapı Mevlevihanesi Kazancı Dedesi, Esnaf Dede terbiyesinden geçtikten beş yıl sonra bu zata ısmarlanmıştım. Yanına iyice yaklaşınca şaşırdım kaldım; zira bu zat-ı muhteremi, sahafları ve Kapalı Çarşı’yı ziyaret ettiğimde, esnaflarda veya kıraathanelerde görüyordum. Yani gözlerim bu güzel insanın suretine aşinaydı. Usulca yanına vardım; baş kesip, selâm verdim. Pek umursamaz bir tavırla selâmımı aldı. Oturmak için ‘destur’ istedim. Eliyle hasır iskemleyi işaret etti. Ben de işaret edilen yere oturdum. Tütün çubuğundan bir nefes daha çekti.

Yüzüme bakarak: “Hoş geldin inşallah,” dedi. Titrek bir sesle mukabele ettim: “Hoş gördük efendim.” Kısa bir sessizlik oldu. Bu sessizliği zat-ı muhterem bozdu: “Meramın ne ola ki?” dedi. “Efendim, beni Esnaf Dede sizlerin muhabbetine ısmarladı. Selâm ve hürmetlerini de yolladı,” dedim. Sağ elini kalbine götürerek, hafifçe başını eğdi, tebessüm ederek: “Aleykümselâm. Ismarlayan, ısmarlanan sağ olsun. Aldık kabul ettik, eyvallah!” diyerek sordu: “İsmin nedir?” Cevap verdim: “Âdem Çelebi, efendim.” “Eyvallah,” dedi ve sordu: “Yaşın kaç Âdem Çelebi?” “33 efendim,” diye cevap verdim. Yine sordu: “Neye talipsin, bizden muradın nedir?” “Siz bilirsiniz, neyi münasip görürseniz efendim,” diye cevap verdim.

Lüle çubuktan bir nefes daha aldıktan sonra: “Yedi sene oldu. Mevlevi Ocağı’ndan bir Âdemoğlu ısmarlamadılar muhabbette. İki sene evvel de Bektaşi ocağından bir Âdemoğlu geldi muhabbete, onu geçen sene azad eyledik, icazet vererek. İnşallah sana da nasip olur,” dedi. “İnşallah efendim,” diyerek sustum.

İçimden ‘en az bir sene muhabbetteyim’ diyerek seviniyordum ki, muhterem, sevincimi kursağımda bırakan şu sözleri söyledi, sanki içimden geçenleri okumuştu: “Geçen sene yine bir ocaktan Âdemoğlu ısmarlamışlardı. Amma iki günde geri postaladık,” dedi. İçimden, ‘bu muhabbetin çok kolay olmayacağı’ fikri geçti. ‘Çok dikkatli olmalıydım!’ Zira ‘erenlerin’ sağı solu belli olmazdı. Hatalarımdan dolayı nasibimi kapatmamalıydım.

Mevlevihane’de yıllarca eğitim almıştım. Bana emek verenlerin, emeklerini ve haklarını zayi etmemeliydim. Bunları düşünürken ürpermiştim. Muhtereme: “Efendim, ben sizlerin bu andan itibaren kölesiyim. Emrediniz!” diyerek sustum.

Bu sözlerim üzerine zat-ı muhterem:

“Öncelikle bana ‘Efendim’ deme. Bana illâ da bir şey diyeceksen, ‘Fakir Dede’ diyebilirsin. Ve kimse kimsenin kölesi olamaz! Bizim lügatimizde bu kelime yoktur! İslâm köleliği kaldırmıştır. İslâm, insanın hürriyetini esas alır. İslam, insanın bırak başkasına köle olmasını, kendi nefsine bile köle olmasını men eder!” diyerek sustu. El işareti ile kıraathane meydancısını yanına çağırıp, lülesine köz istedi. Meydancı, közü getirip lüleye koydu. Bana dönerek:

“Bak taş nasıl da yanıyor, köz olmuş. Onda yanma kabiliyeti var. Ya sende? De bakalım, bu taşın yanma kabiliyeti aşkından mı gelir, aşkından mı yanar?”

Cevap verdim:

“Bir gün dergâhta Kazancı Baba, ocağı yakarken, Bak Âdem Çelebi, ‘Odunlar nasıl da aşkla yanıyor, kor oluyor, hatırasına dayalı olarak’ demişti. Aşkından yanıyor Fakir Dede,” dedim. Fakir Dede çubuktan bir nefes daha çekti. Bu çekilen nefesin etkisiyle köz parladı, körüklendi. Bunun üzerine Fakir Dede sırrı verdi, şöyle dedi:

“Hayır evlat. Aşkından değil, ‘ahından evlat, ahından!’” diyerek ayeti okudu: ‘BİZ EMANETİ GÖKLERE, DAĞLARA, TAŞLARA, YERE TEKLİF ETTİK, ONLAR KORKTULAR, YANAŞMADILAR, ONU İNSAN YÜKLENDİ.’ Ahzâb/ 72. O gün, bu gün pişmanlıklarından ‘ah’ ederler. Volkan dağları da bundan, kor lavpüskürtür böğründen. Aşk insana mahsustur. Öyleyse insana aşk yakışır, ah değil Âdem Çelebi,” diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Muhabbette soru esastır. Kâfi diyene kadar sorabilirsin. Cevap verebileceğimize cevap veririz…”

Şimdiden hakikat diyarlarının kokularını almaya başlamıştım. Büyük bir edep içersinde Fakir Dede’ye sordum: “Sizleri yıllardır Sahaflar Çarşısı’nda, esnafta görürdüm de, nasiplenememişim,” dedim. Bunun üzerine Fakir Dede bana şu soruyu sordu: “Camiinin kapısını kim açar evlat?” Hemen cevap verdim: “İmam Efendi açar.” Fakir Dede başını sallayarak: “Hayır, evlat, ‘CAMİİNİN KAPISINI VAKİT AÇAR, İMAM DEĞİL, VAKİT EVLAT, VAKİT!’ Vakti gelmeyince; burnunun ucunda da görsen nasibini, elini uzatsan alamazsın. Vakti geldi mi, nasip, dünyanın öbür ucundan elini uzatır seni yakalar.”

Oktan Keleş

(Derûnî Devlet-Kutsal Halı Kitabı'ndan)

 



Bu haber 10,679 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,304 µs