En Sıcak Konular

Hacivat İle Karagöz'ün Sırrı

9 Ekim 2012 09:12 tsi
Hacivat İle Karagöz'ün Sırrı Konya Ereğli'deki İvriz Kabartmalarında Hacivat ve Karagöz saklı...

Oktan Keleş, “Derûnî Devlet-Kutsal Halı” kitabında  tarihi bir çok olayı gündeme getirerek, bizlere yeni bir bakış açısı kazandırıyor.

Bildiğimiz tarihi bilgileri bir kenara bırakarak, aslında bazı  “bilgilerin” anlatıldığı gibi olmadığını söyleyerek bütün ezberlerimizi bozuyor. Ve bize yeni bir tarihin kapılarını açıyor... 

Artık gerçeklerin açıklanma vakti gelmiş ki, bu güzel bilgileri öğreniyoruz…

Hacivat İle Karagöz’ün Sırrı…

Oktan Keleş, Hacivat İle Karagöz’ün sırrının Ereğli’deki İVRİZ Kabartmalarında olduğunu söylüyordu.

Dikkat ettim de, bu hafta bir tarih dergisi İvriz anıtlarını, bir dergide Hacivat ile Karagöz’ü konu edinmişlerdi.(Dergideki İvriz Kabartmasının ayrıntılı çizimine bakarsanız tıpkı Hacivat ve Karagöz olduğunu göreceksiniz.)

İvriz Anıtındakilerin Hacivat ile Karagöz olduğunu Oktan Keleş’ten öğrenecektik.

“Derûnî Devlet-Kutsal Halı” kitabında  konu şu şekilde işlenmişti (sh.324-325)


 


 “Hacivat ile Karagöz’ün sırrı bu anıttaydı. Şifrelerden biri de bu kabartmalardaydı. İvriz Anıtı Hacivat ile Karagöz’ün ta kendisiydi. Kıyafetlerinden sakallarına, ellerin duruşundan ayaklarındaki çarıklara kadar hepsi birebir aynıydı.


(NTV Tarih Dergisi'nden alınmıştır.)


Asıl Hacivat ile Karagöz diye bilinen şahsiyetler, Hacı İvaz (İvriz) Türklerin Hitit döneminde bilge kişisini temsil eden kişiydi. Yani Bursa’daki Ulucami ile ilgileri yoktu. Bunlar uydurmaydı. Hacivat diye bilinen şahıs; bilgeliği ve iyiliği temsil ediyordu. Hakk’ın yanındaydı. Karagöz ise, kapkara göz yani masonların simgelerindeki tek gözü, tarihteki Tepegöz’ü temsil eden Şeytanî bir kişiyi temsil ediyordu. Hacivat ile Karagöz; Rahmanilerle Şeytaniler arasındaki savaşı simgeliyordu. Bu iki tarihî kişilik, yani Hacivat ile Karagöz olarak bilinen şahsiyetlerin gerçek isimleri bu değildi. Türk’ün tarihinin belli dönemlerinde Karagöz ve Hacivat diye bilinen mücadelenin sembolleri zuhur etmişti. Osmanlı’daki zuhuru ise bilinen tarih içinde adeta zurnanın son deliği gibidir.

Bu kabartma ile arkeologların yalan tarih yazmaları, bu yeni bilgilerle artık çökmeye mahkûmdu. Tıpkı Marmara-Yeni Kapı kazılarındaki gibi. İstanbul’un tarihi de yeni çıkan arkeolojik eserlerle değişiyordu.”

Oktan Keleş, bir kez daha bizleri şaşırtarak, gerçek tarihin kapılarını açıyor...

"Türk ve Dünya Tarihi Yeniden Yazılacak!" demiştik. Bunu bir iddia olarak değil, hakikatlerin açıklanması vakti geldiği için söyledik.

Selam olsun erenlere, selam olsun "arşivcilere..." 

 

Erol Elmas

buulkem@gmail.com

 



Bu haber 9,436 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,948 µs