En Sıcak Konular

Sorun, Kripto Ermeniler

28 Ocak 2012 16:20 tsi
Sorun, Kripto Ermeniler Oktan Keleş yine farklı bir bakış açısı ile gelişmeleri yorumluyor...Sorun, Kripto Ermenilerin Deşifresi...

  

Sorun, Kripto Ermeniler  

  

Hükümetin Dışişleri politikaları, maalesef ki, tam bir fiyasko ile sonuçlanmıştır. Ermenistan açılımı, Kürt açılımı, Suriye politikası vs. Son olarak, Avrupa’nın Firavun’u, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin sözde soykırım yasa tasarısını kabul ettirmesi bunun en  son örneği olmuştur.


 

 


Bu yasa tasarısı, Sarkozy Firavun’un oy kaygısından kaynaklanmamaktadır. Kimse Türk Milletini kandırmasın! Üst düzey yetkililerimizin ve medyamızın; “utanç yasası vs” gibi söylemleri ve bu girişimi “lanetleme, kınama” gibi sözleri artık Türk halkı nezdinde hiçbir  işe yaramamaktadır. Millet; eylem, icraat bekliyor. Samimi olmak gerekir. Hem o ülkeyi kınayacaksınız hem de,  Devlet için  stratejik bir konu olan “çipli pasaport” ihalesini Fransızlara vereceksiniz. Tıpkı “One Minute” çıkışından sonra gündeme gelen mayınlı arazi ihalesi gibi. Bunların artık samimiyetinin bile sorgulanması vakit kaybıdır.   

 

Türk Milletinin onurunu korumakla mükellef olanlara şunu sormak lazım: “Ermenistan ile açılım” diyerek birçok tavizler verildi. Türk Milletinin; tarihine ve dedelerine atılan bu iftirayı savunmak ve savmak mükelleflere düşer. “Ermenistan darılmasın” diye, futbol maçına “İki Devlet Bir   Millet” dediğimiz Azerbaycan bayraklarını almadınız. Bunları bu millet unutmadı. Bu son girişiminiz olan çipli pasaport  ihalesini millete sorun bakalım, bu millet  size ne diyecek?            

 

Ermenilerin gündemde tuttukları sözde soykırım olayına, Türk Milleti direkt müdahildir. Çünkü, bu millete iftira atılmaktadır. Millet adına karar alıcılar, bunu unutmamalıdır. Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, Ağrı Dağı bölgesine göz dikmiş, "biz Karabağ bölgesini düşmanın elinden kurtardık. Ağrı Dağı bölgesinin alınmasını ise siz gençlere bıraktık" demiştir.

 

 Bu sözler bile siz açılımcıları uyandırmadı mı? Hâlâ taviz üstüne taviz veriyorlar; Hahama, Papaza verilen tavizlerin haddi hesabı yok.

 

Şimdi asıl “büyük resmi” analiz edelim. Haçlılar ve Siyonistler önlerindeki masaya haritayı yatırmışlar, tamda dünyada ekonomik  krizinin boy gösterdiği şu dönemlerde, kendi iç kamuoylarına yönelik, kendi krizlerini de örtmek için uğraşıyorlar. Bu sorunları fırsata çevirmek için çabalıyorlar: Binlerce yıllık emellerini  “acaba  bu sefer başarabilir miyiz?” diye sahneye koyuyorlar.

 

ABD’nin bölgedeki planı başka, İsrail’in başka, Vatikan ve müridi olan ülkelerin başka. Bunların bir araya geldiği ortak planlar ise  bambaşka.

 

ABD, “Arap Baharı” fiyaskosunun devamında, sahte kabadayılık yaparak İran’a göndermeler yaparak, Şeytani planlarını uygulama peşinde. Buna kayıtsız kalmayan Avrupa ülkeleri de,  “ana plan” ekseninde, kendi planlarını gerçekleştirme peşindeler.

 

Konumuz Fransa olduğu için Fransa’yı ele alalım:

 

Fransa’nın bu ana  haritadaki planı ise Hatay’dır. Fransa’nın Hatay’dan dolayı kuyruk acısı vardır. Bilindiği üzere Hatay Fransız işgalinden sonra 23 Haziran 1939 yılında Türkiye’ye kendi iradesi ile  katılmıştır.

 

Bu büyük resimde boşluğu gören Fransa, Ermeni kartıyla Hatay’a tekrar göz dikmiştir. Diğer ülkelerin haritadaki koparacağı sözde parçalar bellidir. Ermenistan,  sözde “Büyük Ermenistan” projesi için kimlerden destek almaktadır? Sarkozy gireceği bu son seçimdeki oy düşüşünü, Ermeni oyları ile  kurtaramayacağını çok  biliyordu. Yani sözde bu yasa tasarısının Ermeni oyları ile bir ilgisi yok! O zaman sebebi başka yerde aramak gerekir.

 

Artık bu sözde  “Ermenistan soykırım” iddiaları fazlasıyla kabak tadı vermiştir. Dünyanın kabul ettiği bilimsel argümanlarla ispat, nedense devreye sokulmamaktadır: Yani belgelerle tarihçiler karar versin. Anlaşılmıştır ki; ne tarihçilerle ne tarihçilersiz masaya yanaşmayan Ermeniler ve Ermeni diasporası, “kurdun kuzuyu yeme” olayında olduğu gibi davranmaktadır. Artık Türkiye’nin bu gerçeği görmesi gerekmektedir! Öyleyse yapılacak şey söz değil, eylemdir!

 

Şimdi, “çare nedir?” diye soranlara tavsiyemiz şudur: Yapılması gereken şey; Türkiye’de, Ermenicilik yapan, “Kripto Ermenilerin” Devlet tarafından deşifre edilmesidir! Türkiye’de dış bağlantılı Ermenicilik yapanlar, kimlerdir? Bu faaliyet öyle büyük bir organizasyon ki; iç ve  dış bağlantıları ile birlikte  yürütülmektedir. Üstelik  bu durum, yeni bir şey  de değil!

 

Bu organizasyonların içinde kimlerin olduğu, Türkiye’nin içinden bunlara kimlerin destek verdiği devletin bilgisi dahilindedir. Daha açık konuşalım: Osmanlı’nın son dönemlerinde yani 1915 tehcir olayları sırasında; Türk tebaasına geçen Ermeniler, bugün Türkiye’nin Doğu ve Güney doğusunda hangi Kürt aşiretlerini oluşturmuşlardır?   Kendini Kürt olarak ifade eden Ermeniler kimlerdir?  Bunlar, bugün hangi büyük sermayeli şirketlerdir? “Büyük Ermenistan”  hayaline destek veren kripto Ermeniler kimlerdir?

 

PKK’nın,  sözde “Büyük Ermenistan” ve İsrail çıkarlarına nasıl hizmet ettiğinin belgeleri devlette mevcuttur. PKK’ya destek veren Ermeni asıllı Kürtler kimlerdir? PKK’nın, sözde  elit komutanları Kürt asıllı değildir! Beyin takımı Ermenilerdir! Bütün bu kripto Ermenilerin deşifre edilmesi gerekmektedir. Bu organizasyonların nasıl çalıştığına dair iki küçük Örnek: Orhan Pamuk; “Türkler,  bir milyon Ermeni’yi kesmiştir” iftirasının cüretini kimlerden almıştır? Yine Ağrı Dağı üzerine yakılan türküleri kimler gündeme getirmiştir? Daha fazla açmıyorum.  

 

Daha önce sormuştum: “2. Abdülhamit'i tahtan indiren altı kişiden biri olan Emanuel Karasu kimdir? Sarkozy ile akrabalığı ne boyuttadır. Sarkozy'nin İstanbul'daki akrabaları kimlerdir. Araştırın ve bakın! Ne sürprizlerle karşılaşılacak...”

http://www.onaltiyildiz.com/artikel.php?artikel_id=15

 

Beni o yazımdan dolayı suçlayanlar çok olmuştu. Bana komplocu diyenler olmuştu. Eminim beni o zamanlar eleştirenler şimdi bana hak veriyorlardır.

 

Daha sonra Sayın Başbakan benim o zamanlar yazdıklarımı birebir teyit etmiş ve şöyle demiştir:

 

“Sarkozy’nin büyük dedesi Osmanlı topraklarında doğmuş büyümüş biridir. Dedesi kovulan Musevilerdendir. Ne kadar Türkiye düşmanlığı yaparsa yapsın, soyu Osmanlı’ya dayanan tarihiyle Türkiye ile kesişen biridir. Sarkozy, ne kadar çabalarsa çabalasın, geçmişini silemeyecek…”

 

Ermenicilik yapan Kürtler vardır, bunları Devlet deşifre etmelidir. 5-6  yıl sonra bunların açıklanması geç olabilir. Yine şu  konuya açıklık getirmeliyim; Burada anlattıklarımdan  daha önce Osmanlı tebaasında olup da gerçekten Müslüman olmuş veya Türkiye’de olup da, kendi halinde yaşayan, kanunlarımıza saygılı ve ülkemize düşmanlık beslemeyen Ermeni asıllı vatandaşlarımızı kastetmiyorum.

 

Burada öne çıkardığım: Ermenicilik yapan, kendine sorulduğunda; “Türk’üm, Kürd’üm” diyenlerdir. Ve -sözde- “Büyük Ermenistan” hayali peşinde koşan  ve bu fikre destek veren şirketlerdir. İşte bunların açıklanmasını talep ediyorum. Mesela soruyorum: “Böyle gazeteciler var mıdır? Bu organizasyonun her alanında  yer alanlar kimledir?”

 

Bu şer organizasyon bir an önce deşifre edilmelidir! Asıl çare budur

 

Türk dış politikası kuşatılmış pozisyondadır. Türk Hükümetine de, dış destekli, içerden  tuzaklar kurulduğu da açıktır! İçten derken, hükümete sözde destek verenlerden bahsediyorum. Hükümet bunları iyi okumalıdır. Hükümete destek veren bir cenah, Türk dış politikasında daima  AB ve İsrail çıkarlarına destek vermektedir. Hükümet bunların cevabını en iyi bilendir.

 

Türk dış politikasının toparlanması elzemdir. Türkiye suni sebeplerle Suriye’ye sokulmak istenmektedir. Daha önce söylediğimiz mezhep savaşları konusunda çok dikkatli olmalıdır.  http://www.onaltiyildiz.com/artikel.php?artikel_id=170

 

http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=1281  

 

Hükümet,  derhal milli politikaya dönmeli ve  bölge ülkeleri ile iyi köprüler kurmalıdır. Dünya ekonomik  bir krizdeyken, savaş ekonomisi göz ardı edilemez. Hitlerin savaş ekonomisi sayesinde nasıl işsizlere iş bulduğu hep anlatılır…Bazıları galiba yine Hitler’i örnek alıyor…

 

Savaş ekonomilerinde akıl aranmaz. Türkiye bir an önce milli politikaya dönüp, sahte kabadayılara prim vermemelidir. Aynı zamanda bu kripto Ermeniler, deşifre edilmelidir. Bakın  o zaman  bütün bu suni gündem maddeleri nasıl gündemden düşüyor. Bu kriptoların hepsi olmasa bile Türkiye’ye büyük zarar verenleri en azından derhal ifşa edilmelidir.

 

Şu mesaj da çok iyi okunmalıdır : HEPİMİZ ERMENİYİZ!

 

 Sanırım ne demek istediğim anlaşılmıştır.  

 

Hükümete, dış politikada, bu gibi milli meselelerde; ister seven olsun, ister sevmeyen olsun, destek olmak zorundadır. Çünkü  söz konusu  olan Türk Devleti ve Türk Milletidir.

 

Hükümetin de pasaport ihalesi gibi girişimlerini tasvip etmediğimizi söylemeliyiz. Bu gibi konularda samimi olmalıdır. Tarih her şeyi kaydetmektedir.

 

ABD, F-35’leri, gelişmiş ülkelere zorla satmak istemesinden  dolayı bu uçaklar elde kalmıştır. Herkesin  F-32’leri istediği aşikardır. Çünkü bu uçaklar,  radara yakalanmamaktadır. Savaş baronları, ellerinde  kalan silahları satmak istemektedirler.

 

Şu gelişmeleri de kaydediyoruz:

 

“İsrail ile yaşanan krizin ardından Yahudilerin gönlünü almak için TRT'ye Can Bonomo ricası gitmiş. Ricanın merkezi Dışişleri Bakanlığı... Dahası da var, ilk kez bir Müslüman ülkede gösterime giren Shoah belgeseli de TRT'de rica ile yayınlanmaya başladı.” http://www.f5haber.com/postmedya/trt-ye-yahudi-ricasi-haberi-2729095/  

 

İsrail’e şirin görünmek için birileri hükümete  baskı mı yaptı?  Bildiğiniz gibi Mavi  Marmara baskınından  sonra bazıları  İsrail’den  yana tavır almışlardı.

 

Haçlıların; Türk düşmanlığı ve İslam düşmanlığı  hiç bitmeyecektir! Bu topraklar üzerinde emelleri olanlar, bu isteklerinden vazgeçmeyeceklerdir. Gözümüzün içine baka baka bize hakaret eden; Hıristiyan, Yahudi ve Şeytani oluşumlara menfaatleri açısından şirin görünmek için her türlü tavizi verenleri tarih unutmayacaktır.

 

Malta papazının ayakları altına alınan Türk bayrağını tekrar sizlere hatırlatmak isterim. İşte Haçlıların bize bakış açısı.


  


 

 Birilerinin diline doladığı: Hoşgörü masalı bizim için BOŞGÖRÜDÜR!  

           

Son olarak bir Türk Atasözü: Su uyur, düşman uyumaz!

 

Saygılarımla.

 

 

 

Oktan Keleş

 

oktankeles@gmail.com

 

onaltiyildiz@gmail.com

 



Bu haber 26,198 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,642 µs