En Sıcak Konular

Emir Yıldızdan

Köşe Yazısı
Emir Yıldızdan
18 Ekim 2011

EMİR YILDIZ'DAN:Teksas ve Yeni Özgürlük Heykeli



 

EMİR YILDIZ'DAN:Teksas ve Yeni Özgürlük Heykeli

6. Bölüm

Yazın bütün sıcaklığı devam ediyordu. Bu sıcaklardan biraz uzaklaşmak için Karadeniz yaylalarına kendimi atmıştım. Gerçekten de buralar oldukça serindi. Hele akşamları… Muhakkak uzun kollu bir şeyler giyme ihtiyacı hissediyorsunuz.

 Bu yaylalar bana oldukça iyi gelmişti. Hem dinleniyordum hem de bol bol kitap okuyor, yeni çalışmalar için notlar çıkarıyordum.

Günler böyle sürüp giderken bir gün Yavuz Selim’den cep telefonuma bir mesaj gelmişti. Mesajda: “Osman Baba’nın selamı var. Eğer müsaitsen Osman Baba görüşmek istiyor.” deniliyordu. 

Mesajı görürü görmez hemen Yavuz Selim’i aradım.  Hal hatır faslından sonra “Osman Baba ile ne zaman görüşebileceğimizi” sordum. Osman Baba demiş ki, “ Eren ile epeydir görüşemedik. Bir telefon et, eğer izni varsa, gelsin bir yüzünü görelim.” “İstanbul’da mısınız?” diye sordum. “Evet, Abi, İstanbul’dayız” dedi Yavuz Selim. “Tamam, geliyorum, sen Osman Baba’ya selamlarımı ve hürmetlerimi ilet, ben bilet durumlarına bakayım, yarın veya en geç öbür gün İstanbul’a geleceğim inşallah.” Dedim. Yavuz Selim, “tamam, gelince beni ara, seni alayım” dedi…

Nihayet hasret sona erecekti. Osman Baba ile görüşmeyeli 3 ay kadar olmuştu. Bir ara Süleyman’ı aramış, neler yaptıklarını sormuştum. Süleyman’da “Osman Baba ile uzun zamandır görüşmediğini” söylemişti. “Sanırım meşguliyeti var,”  demişti.

Gerçekten de Osman Baba’yı özlemiştim. İnsan kendini onun yanında huzurlu hissediyordu. Onun bilgisine ve yaptıklarına hayran olmamak mümkün değildi. Ama o, bunların hiçbirini önemsemiyordu. Vazifesini yapıyor, yoluna devam ediyordu. Bunca bilgi, belge ona nasıl ulaşıyordu aklım almıyordu. Üstelik benim gördüklerim buzdağının görünen yüzü. Kim bilir daha neler vardı da, biz bilmiyorduk. Bilmemiz de gerekmezdi. Gerektiğinde Osman Baba zaten bizi bilgilendiriyordu. Onu tanıdığım için kendimi çok şanslı hissediyordum. Bir de daha sık görüşebilsek…

Yavuz Selim ile konuştuktan sonra hemen İstanbul’a gitmek için bilet bakmaya başladım.  Nihayet yarından sonrası için bilet bulmuştum.

İstanbul’a gitmek için Trabzon Havaalanı’ndaydım. Geleceğimi Yavuz Selim’e söyledim. “Seni havaalanından alayım” dedi. “Yok, havaalanına gelme, ben metroyla gelirim, bir yerde buluşuruz” dedim.

Bir akşam üzeri Yavuz Selim ile Beyazıt’ta buluştuk. Yavuz Selim, “Osman Baba’nın bizi evde beklediğini” söyledi. Minibüse bindik doğru Eyüp’e…

Eyüp’e yaklaştıkça heyecanım git gide artıyordu. Nihayet araba Osman Baba’nın tek katlı, küçük evinin önünde durdu. Hemen aşağı fırladım. Bahçenin demir kapısını Yavuz Selim açtı, içeri girdik. Evin ziline bastık. Ve nihayet Osman  Baba karşımdaydı. Yüzü yine her zamanki gibi mütebessimdi.

“Çağırmasak geleceğin yok evladım” diyerek bizi içeri buyur etti Osman  Baba. Ben ise bir an ne diyeceğimi bilemedim. “Ben de sizden haber bekliyordum Osman Baba,” dedim. Osman Baba: “ Hoş geldin, hoş geldin, ben latife yapıyorum” diyerek bana sarıldı. Ben de “Hoş bulduk” diyerek elini öptüm. İçeri geçtik. Yine huzur dolu bu odadaydım. Geçmiş ile gelecek arasında kaldığınız bir yerdi burası. Sanki Türkiye’nin bütün sırları bu odada saklı gibi geliyordu bana.

Osman Baba, yeğenine “bir şeyler hazırlamasını” söyledi. Yavuz Selim  mutfağa geçti. Bir an sessizlik oldu. Sessizliği duvardaki saatin tik takları bozuyordu. Osman Baba, 'neler yaptığımı' sordu. Ben de anlattım. Bir süre böyle sanki baba oğul gibi dertleştik. Osman Baba bir ara rahatsızlanmış, hastanelere gidip gelmiş. 'Şimdi durumum iyi çok şükür. Artık yaşlandık evlat' dedi.  Ben ise; 'Aman kendinize dikkat edin Osman Baba, daha bize lazımsınız, size bir şey olsa biz ne yaparız?' dedim. Osman Baba: “Yeis yok, Allah var, yeis yok,' dedi.

“Hadi evlat vakti değerlendirelim. Çıkar defterini biraz çalışalım, bu sefer biraz da dışarıda neler oluyor ona bakalım. Hep içeri ile uğraşacak değiliz ya.” Dedi ben de çantamdan defterimi çıkarıp not almaya başladım.

Osman Baba kalktı camı açtı. 'Biraz hava alalım' dedikten sonra anlatmaya başladı:

“Biraz da dışarıyla ilgilenelim dedik. ABD’deki gelişmelere bir bakalım. Daha doğrusu ABD’nin eyaleti Teksas’ı mercek altına alalım. Buranın üç dönemdir valisi olan bir kişi var. Bak şimdi evlat, bu Teksas Valisi Rick Peryy, bildiğin gibi 2012 yılında yapılacak Başkanlık seçimleri için Cumhuriyetçi Parti'den aday olduğunu açıkladı. Peryy’i Başkanlık için hazırlıyorlar, olur veya olamaz orasını bilemem ama bu isim üzerinde ciddiyetle durmak gerek.

Kimdir bu Peryy? Ve neden önemlidir Teksas? ABD’nin eyaletidir Teksas, dedik. Ancak bu eyalet kelimesi seni yanıltmasın. Amerika Birleşik Devletleri'nde yüzölçümü bakımından Alaska'dan sonra 2. sırada gelir. Yüzölçümü Rusya ve Türkiye dışında tüm Avrupa devletlerinden daha geniştir. Ayrıca Teksas dünyanın en zengin yerlerinden biridir. Dünyada yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle öne çıkar. Dünyanın en zengin petrol yataklarının bir kısmı da buradadır. Yalnız petrol ele alındığında yıllık kazancı milyar dolarları bulur. Amerika Birleşik Devletleri'nin petrol ihtiyacının %40 kadarı Teksas'tan sağlanır. Tarımda ve hayvancılıkta Amerika Birleşik Devletleri içinde liderdir.  Yani ABD’nin bir numarasıdır ve lokomotifidir bu eyalet.

Şimdi Teksaslılar  ABD’den ayrılmayı gündeme getiriyorlar. Bu işin başını da Vali Peryy çekiyor. Teksas ABD'ye 1845 yılında katıldı ve Amerikan iç savaşı sırasında 1861 yılında birlikten ayrıldı. 3 yıl sonra yeniden ABD'ye katıldı. Yani Teksas’ın ABD’den ilk ayrılığı olmayacak bu. 

Yahudiler seçimlerde Teksas’a ayrı bir önem veririler. Nitekim bir Yahudi olan milyarder Thomas Friedkin Başkanlık seçimlerinde Peryy’i destekleyeceğini açıklamıştır. Peryy’i finans olarak destekleyenler arasında  ayrıca ; San Antonia Spurs basketbol takımının sahibi Peter Holt, milyarderler; Bob Perry ve  Harold Simmons’ta var. Şunu da hatırlatayım evlat, Teksas’taki bankalarda bekleyen milyarlarca dolar Peryy’in bir imzasını bakmaktadır.

Bütün bu para babaları, neden Peryy’i destekliyorlar acaba? Obama ile umduğunu bulamayan, istediğini elde edemeyen İsrail lobisi ve diğerleri bu ismi destekleyerek, isteklerini elde etme peşindeler.

Peryy, ‘Kurukafa ve Kemikler’ örgütünün bugünkü sıralamasında 999 nolu künyeye sahiptir. Aynı zamanda 9’ların desteklediği bir kişidir Peryy, yani dokuz'ların adamıdır,” dedi Osman Baba. 9’lar lafını duyunca ben daha da bir dikkat kesildim.

Bu arada Yavuz Selim, hazırladığı yiyecekleri getirdi önümüze koydu. Osman Baba yemeğimizi yerken konuşmasına ara verdi. Yemeğimizi yedikten sonra  Osman Baba konuşmasına  kaldığı yerden devam etti:

“Teksas ABD’den ayrılmayı tartışıyor, diyoruz. ABD’nin de en büyük korkularından biri, Teksas ve bezeri eyaletlerde  çıkacak olan, altını çizerek söylüyorum ‘Finansal İsyandır.’

Hatırlar mısın bilmem Obama 2009 yılında ABD Başkanı seçildiğinde, Dünya Bankası Başkanı şunları söylemişti: ‘Kim gelirse gelsin fark etmez, ABD Başkanları bizim memurumuzdur.’

Kurukafa ve Kemikler örgütüne bağlı Dünya Bankası, bir hamle olarak Teksas’ın ABD’den ayrılmasına sıcak bakmaktadır. Teksas’ın ABD’den ayrılması hakkında ABD’de çeşitli analizler yayınlanmaktadır.

2010 yılında Peryy Vatikan’dan gelen heyetle birlikte İsrail lobisine bir yemek vermişti. Peryy’in o yemekte söylediği iki cümle FBI tarafından sansürlenmiştir. Uyanık Peryy dışarıda Özgürlük Heykeli’nin aleyhinde atıp tutuyor, şeytani bir yapı, masonların simgesi, diyor ama özel toplantılarda başka şeyler söylüyor. FBI tarafından sansürlenen cümlesi şu: 'Teksas’a yeni bir özgürlük heykeli dikelim, yeni dünya düzeninin bir simgesi olarak.' Peryy New York’taki Özgürlük Heykeli’nin artık yeni dünya düzenini temsil etmediğini, artık eskidiğini, bunun için Teksas’a yeni bir heykel dikerek, yeni dünyanın temsilcisinin de Teksas olacağını söylemek istiyor.

Peryy’in bu özel  toplantıdaki açıklamalarından ABD istihbarat örgütleri oldukça rahatsız olmuşlardır. Ayrıca Peryy o özel toplantıda yeni özgürlük heykelinin başında bulunan taçların yedi değil, dokuz olacağını da, söylemiştir.



New York’taki Heykelin başındaki taç'ın 7 sivri ucu 7 kıtayı veya 7 denizi simgelediği söylense de aslı Yahudilerin 7 tane ışık saçan yedi kollu şamdanlarına benzer.



Kitabi bilgilere baktığımızda özgürlük heykeli ile ilgili olarak şunlar yazılıdır,” diyerek elindeki notu yazıma eklemem için bana verdi. Notta şunlar yazılıydı: “1860’larda, ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu yönetimindeki Mısır'ın Hıdiv'i Said Paşa'nın Süveyş Kanalı inşası için imzaladığı antlaşmanın gereği olarak Süveyş Kanalı'ndaki Port Said Limanı'nın girişine konulmak üzere planlanmış, ancak dönemin Osmanlı Sultanı Abdülaziz tarafından peşinatı ödendiği halde dikilen heykelden ötürü yerel huzursuzluk çıkacağı endişesiyle, Kavalalı soyundan Hidiv İsmail Paşa planlanan yere inşasını istememiştir.

Fransız bir heykeltıraş olan Frederic Auguste Bartholdi'ye ısmarlanan bu heykel, bakır ve çelikten yapılarak tamamlanmış, fakat daha sonra Mısır’a dikilmesinden vazgeçilmesiyle Paris’te bir depoya kaldırılmıştır. Tasarlanan bu ilk heykel Kızıldeniz ile Akdeniz’in birleştiği yere koyulacak firavunlar zamanının giysilerine bürünmüş bir kadın şeklindeymiş ve elinde 'Asya'nın ışığının Mısır'dan geldiğini' sembolize eden bir meşale tutuyormuş. Bu olaydan 20 yıl sonra 1885’te Fransa hükümeti ABD ile olan iyi ilişkilerinin bir göstergesi olarak büyük bir heykel yaptırmak istediğinde yine aynı heykeltıraşın kapısı çalınmış. Hazır durumda olan heykel depodan çıkarılmış, heykeltıraş Bartholdi ve Gustave Eiffel (Eyfel kulesinin mühendisi) birlikte çalışarak bazı değişikliklerle heykeli yenilemişlerdir ve heykel New York sahilinde Liberty Adasına yerleştirilmiştir.”

"Şimdi yeni heykelin tek farkının başındaki taçların 7’den dokuz’a çıkarılacağı olduğunu söylemiştik. Neden dokuz ve bu dokuz taç için nereden esinlenmişlerdir? Meşhur 9’lar hakkında daha önce bazı yazılar hazırladığını biliyorum Eren evladım. Peki bu 9 taç için esin kaynakları neresi?”

Osman Baba’nın sorusu üzerine, şu cevabı verdim:

“Yoksa Türkiye mi?”

Osman Baba, biraz durakladı, tebessüm ederek, ‘evet’ manasında başını salladı ve konuşmasını sürdürdü:

“Evet, esin kaynakları yine Türkiye. Bu sefer ilham aldıkları yer; Antalya Perge. Perge Antik Kenti’nde bulunan heykellerden birinden esinlenmişlerdir. Bu da oldukça manidar değil mi? Adamlar Türkiye’den bir türlü vazgeçemiyorlar.

Osman Baba, çekmeceden bir gazete kupürü çıkararak bana gösterdi. Haberdeki heykeli görünce oldukça şaşırmıştım. Gerçekten de başında 9 tane taç vardı.



O dönemde yapılan bu heykelin boyun kısmına dikkat et. Oradaki hilali görüyor musun? O taç’taki hilalin üzerindeki güneşe de dikkat et evladım ve elindeki meşaleye. 



Bir yerde, üç dini temsil ediyor gibi bir anlam yüklüyorlar bu heykele. Hatırlarsan birkaç yıl önce yine Antalya’da, tek tanrılı üç dinin mensuplarının birlikte ibadet edebileceği  ‘Dinler Bahçesi’ hoşgörü mesajlarıyla açılmıştı. Bu bahçede; Cami, kilise ve sinagog bulunuyor. Noel Baba’yı da hatırlarsan yine Antalyalı ilan etmişlerdi.

Perge’deki kazılar devam ediyor. Bu heykel üzerinden akıl yürütenler, bu heykeli, üç medeniyetin ürünü olarak görüyorlar.

İşte bu yapmayı düşündükleri 9 taç'lı yeni özgürlük heykeli, yeni dünyanın temsilcisi olacak.

Hatırlarsan 11 Eylül olayından sonra New York'taki Özgürlük Heykeli’ne saldırı düzenleneceği iddiası ile bir süre ziyarete kapatmışlardı heykeli. Aslında bu heykeli ta o zaman yok edeceklerdi. Kendileri özgürlük heykelini yok edip, yine Müslümanların üzerine atacaklardı. Bildiğin gibi, Özgürlük Heykeli, UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Listesi'nde de yer almaktadır.

Heykelin daha küçük boyutlarda bir kopyası Paris'tedir ve Atlas Okyanusu'na doğru bakar. Dünyanın başka çeşitli yerlerinde de (Osaka, Priştine, Pekin, Nevada, Güney Dakota, Bordeaux, Poitiers gibi) küçük kopyaları bulunmaktadır.

Peryy’in büyük akrabalarının kurduğu, Columbia Pictures’ın amblemine dikkat ettin mi?Tıpkı özgürlük heykeli gibi değil mi? Elindeki meşalesi vs ile...



Osman Baba, çekmeceden bir resim daha çıkararak önüme koydu.

Bak, bu resmindekinin de kaynağı yine Türkiye’de. 7 taçlı bu heykel, İstanbul Arkeoloji Müzesinde…



Evet evlat, Teksas yeni dünya düzeninin temsilcisi olmak istiyor. Görelim olabilecek mi, yeni heykellerini dikebilecekler mi? 

 Biz de takip ediyoruz..."

 

Birinci bölümü okumak için: http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=45

İkinci bölümü okumak için :http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=211

Üçüncü bölümü okumak için: http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=237

Dördüncü bölümü okumak için: http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=401

Beşinci bölümü okumak için :http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=489

 

Erol Elmas

buulkem@gmail.com

16.08.2011



Bu yazı 9,806 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 1 Aralık 2023 Discovery Skandalı
    • 26 Mayıs 2021 Kara Yöneticiler ve Yılanların Öcü
    • 13 Ocak 2021 30 Saat Savaşları
    • 4 Ocak 2021 Günümüzün Fuggerleri, Aşı ve Korku İmparatorları
    • 30 Mayıs 2020 Göktürklerden Hediye
    • 1 Nisan 2020 Kulbak Bilge İle Çağı Anlamak
    • 7 Aralık 2019 Turks ve Caicos Adaları
    • 19 Mayıs 2019 Barbarosun Sancağı
    • 12 Aralık 2018 NATO mu PESCO mu?
    • 17 Ağustos 2018 Papaz Kaçtı Oyunu
    • 17 Aralık 2017 Yüzyıllık İntikam
    • 13 Ağustos 2017 Gökteki Türklerle Yerdeki Türkler Birleşti!
    • 31 Temmuz 2017 Pentagon'un Planını 5 Yıl Evvel Deşifre Etmiştik
    • 21 Temmuz 2017 Gargad-DNA Görünmezliği Projesi ve Manyetik Biyoloji
    • 23 Haziran 2017 27 Uçağın Sırrı
    • 4 Mayıs 2017 LOLAN (LÜLEN)-ECE-AYSULU TÜRK'e Kavuştu!
    • 6 Şubat 2017 13 Ocak 16.40, Denktaş, İstanbul
    • 1 Ocak 2017 Tarikatlar-Cemaatler ve İstihbarat-1
    • 6 Aralık 2016 Ordu, Bütün Türk Milletidir!
    • 1 Kasım 2016 Sessiz Sözsüz Yaşananlar

    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    10,591 µs