En Sıcak Konular

Sinema-Mitoloji

5 Temmuz 2021 12:25 tsi
Sinema-Mitoloji Fatma Kızık Yazdı...

Sinema-Mitoloji


İnsan adındaki sır gibi (insan: nisyan) unutandı. Bu unutma halinde insanın, yaşayan bilinçte olduğunu anlatıyor kıymetli kağanımız son kitabında. Ancak hatırlayan bilinçte olmak, Ant’ı hatırlamak aslına dönmek, ölmeden evvel iradeyle O’na dönmek gerektiğini öğreniyoruz her satırda. Biz Türkler, O sesi hem kendi içimizde hem töremizde unutmamalı, daima yaşatmalıydık. Uykuya daldığımız töreden uzaklaştığımız zamanlar-çağlar olur. İşte ritüeller, mitler, destanlar, efsaneler bu nedenle var. Söylenceli kültür aktarımının zayıfladığı veya kaybolduğu çağlarda çağın gerekleriyle başka olgular devreye girmiştir ve girecektir. Baksılardan, Alp ozanlara ve oradan Ozan Barış’a (Barış Manço) evrilen kültürel kodlarımız gibi…

Hatırlayan bilinçlerin, yaşayan bilinçlere kadim mesajları olarak yorumlayabileceğimiz söylenceli tarihimize baktığımızda, ne çok sır var içlerinde.  Zamanı yok eden; Evvel zaman içinde, bir varmış bir yokmuş, mekânı yerle yeksan eden; az gittik, uz (oz)  gittik, dere tepe düz gittik, bir arpa boyu yol gittik anlatmalarıyla, tüm bilinenleri var sandıklarımızı bir anda ters yüz eden bir alana giriveriyoruz. Maddenin ve ona bağlı zamanın bütün kurallarını alt üst ederek.

Tüm anlatmalar kişinin bilincine hitap eder ve hafızasının bir parçası olur. Dinleyen her bilinç için oradaki kahraman kendisidir. Onun bir an evvel uyanmasını savaşması ve kazanmasını ister. Bu bağlamda savaşırken örtünün veya elbisesinin yırtılması ve bir parçasının alınması veya ağaca asılması bilgelik-uyanıştır, mitlerde. Bilinçaltı soyut kavramları somut canlandırmalarla kayıt altına almaktadır. Bu nedenle metaforlara ihtiyaç vardır. Elbise ağaç canavarlar hem metafor hem gerçektir aslında. Elbiseden bir parça ağaca asmak hayat ağacına var sandığından(madde) uyandığını varlığını iade etmektir. Bu kolay olmayacaktır elbette acıyı tatmadan kıymet anlaşılmıyor gerçeği ile (Atasagun 3)

Dikkat edilirse hiçbir kahraman kendisi için bir şey istemez budunu için yaşar. Meşhur kuantum dolanıklığın Türk kültüründeki düsturudur diyebiliriz bu algıya. Türk bilir ki her şeyin Özü Tengri’den bu yüzden her varlığın T-özü Bir ve kutsal kabul edilir.

 Mitler köken ve yaratılış kodlarını açıklayan metinler olarak yorumlanırken, kahramanlık destanları varoluş amacını açıklayan sözlü aktarımlardır. Kaos dönemlerinde bireyin ve toplumun aidiyet ve bir amaç doğrultusunda programlanmaları açısından sözlü aktarımlar psiko-sosyal bir yöntemdir. Ancak bazı zamanlarda kesintiye uğrasa da   (son asırda) görüyoruz ki örneğin sinema unsuru ile bu aktarımlar devam edebilmiştir. Söylenceli tarih açısından kahramanlık olgusunu en güzel işleyen filmler bu dönemde çekilmiştir.

Son yüzyılda gelişme gösteren Sinema doğru ellerde ve doğru kullanılırsa insanın bu yöndeki susuzluğuna ve arayışına çözüm getiren görsel sanat kurumlarındandır. Özellikle 1960 ve 1970’li yıllarda Türkiye’de yaşanan kaos darbeler ve ayaklanmalar döneminde Altar’ın Oğlu Tarkan, Battal Gazi, Baybars, Karaoğlan, gibi filmlerle bir öze dönüş ve kitlesel bir efekt yakalanmıştır. Sinema ideolojik-psikolojik kitlesel etkileşimlerle akı-kara, karayı-ak gösterebilecek  göz ardı edilmemesi gereken önemli bir sanat alanıdır.

 

Kahramanlık destanlarının yapıldığı eski Türk filmlerinin yanında zamanla bu alanda yetişecek Alplerle (kadın-erkek ayırımsız) kendi mitolojimizin filmlerinin çekileceğine inanıyorum. Ülkemizde bu çapta ilk defa yazılan resimli mitoloji kitapları olarak yorumlayabileceğimiz, Kıymetli Kağanımızın Tengri’nin Türk’ü,  Kulbak Bilge gibi eserleri ilk adımları oluşturacaktır sanıyorum.  Sinema bu anlamda kitlesel etkileşim ve iletişimin önemli bir kaynağı olarak doğru ve şuurlu işlerde mutlaka kullanılacaktır. (Ülkemizde gençlerin eğitim hayatlarında meslek seçimleri arasında görsel sanatlar, sinema ve televizyonculuk bölümlerinin de üst sıralarda yer alması şahsi temennimdir.)

İnsan mitolojiye ilgisini hiçbir çağda kaybetmemiştir. Gişe rekorları kıran filmler neden daha çok mitolojik filmlerdir? (Yüzüklerin Efendisi, Avatar vb.) İnsanın metafizik yanına duyduğu özlem veya arayış olabilir mi? Madde dünyasında göremediğimiz olay ve olağanüstülüklere madde kurallarını aşan, bu aşkınlığa duyulan ilgi ve merak neden? Materyalist bakışta bunların gerçek hayatla ilgisi yok deniyor. Madde dünyası bir sıkışmışlık hissi yaratıyor ve bir sınır çiziyor insana.

16.yüzyıldan itibaren gelişmeye başlayan klasik fizik bilimi Newton kanunları varlık âlemini, madde ekseninde ya�"ya kuralını koyarak açıklamaya çalışıyor. Sebep-sonuç ikileminde ya öyledir ya böyle, şeklinde iki kutuplu bir dogma yaratıyor. Her şey maddeye indirgeniyor. Kendileri din olgusunu dogmatik olarak anlamsız bulurken, 20.yüzyıla kadar, bilimi kendilerine kendi dogmalarıyla din haline getiriyorlar. Yok’un (maddenin) var olduğunu ispatlamak için. 20.Yüzyılda bazı fenomenleri açıklayamayan klasik bilim, yepyeni bir alanla şaşkınlığa uğruyor ve atom altı dünyanın kapısı aralanıyor;

Ku-ANT-um fiziği ile. Bu bilim varın zannettiğimiz gibi olmadığını söylüyor. Çalıştayda bu konuda Ant dairesi ile ilgili çok güzel anlatımlar var.

https://www.youtube.com/watch?v=U4QFDVQOlZY (1:10dk) 

Bu yeni bilimin ispatladığı şey, sandığımız gibi bir dünyanın olmadığı hayatımız boyunca etrafımızda gördüğümüz, var sandığımız her şeyin, beynimizin içinde oluşan elektrik sinyallerinin görüntüleri olduğunu, beynimizin bir dekoder gibi bunları çözümlemesi ve yorumu olduğunu söylüyor. Bu defada varın yok olduğu (sandığımız gibi olmadığı) anlaşılmış oluyor. Bu durumda, eskilerin masalları denen mitlerin, arkaik insanın beyninin (daha gelişmiş dekoderler olarak) yorumladığı bir dünyanın anlatmaları olması da mümkün olabiliyor.  

Matrix filminde bir sahne vardı. Matrixle anlaşan ve orda kalmayı seçen Mr. Reagan karakteri: Bu bifteğin var olmadığını biliyorum. Bunu ağzıma koyduğumda Matrix'in beynime, bunun sulu ve lezzetli olduğunu söylediğini biliyorum diyerek gözler önüne seriyor bu durumu. (bazen doğruları söyleyebiliyorlar)  kitapta (İçimdeki Tanrı)  İnsanın haz için kendi bilincini nasıl örttüğüne, var gibi görünen yok’a kendini nasıl teslim ettiğine güzel bir örnek.

Bütün kutsal törenleri, kutsal anlatmaları, kahramanlık öykülerini Yaşayan bilinçten hatırlayan bilince eriştirmek için töre içinde sürekli bir uyandırma kendine getirme araçları gibi düşünebiliriz.

Günümüzde ateş etrafında toplanan buduna kopuzuyla geceler boyu destan anlatan, dimağları diri tutan bilgeleri göremiyor olabiliriz, oysa hiçbir şey yok olmuyor her şey dönüşüyor. Sinema olgusu; karanlıkta bir projeksiyonla beyaz perdeden yansıyan ışığın etrafında toplanan insanları tarihi bir seyir içine başka bir boyuta götürebiliyor ve içinde can buluyor aksakallı bilgeler, uluğ kişiler. Tıpkı kadim zamanlardaki anlatmalarda olduğu gibi.

Bir sistemde yaşatılıyoruz uyutulmak istendiğimiz bir sistem fakat sistemin içinde yüzünü tarihine kültürüne kökenine dönen bahadırlar Alpler daima var olacaklar. Söylenceli tarihimizin görsel alanlara taşınmasında sinema olgusuyla bir dönemin üç bahadırı; Cüneyt Arkın Serdar Gökhan ve Kartal Tibet gönüllerimizde, üstlendikleri misyon ve katkılarla unutulmayacak olan kahramanlarımız olarak kalacaklar.

Bu minvalde geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Kartal Tibet’i Rahmetle anıyoruz. Uçmağın asil canlısı Kartal ve gönül-kültür coğrafyamızın geniş steplerinden Tibet Ülkesi ile çağrışımlar yapan değerli sanatçımızın devri daim olsun.

Tarkan’ın hafızalarımızda yankılanan sesiyle;

Ulusum Ulusların en büyüğüdür

Türkoğlu Türk’üm ben.

Selam ve Dua ile.


Fatma KIZIK




Bu haber 6,055 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,052 µs