En Sıcak Konular

Pablo Picasso - Guernica Tablosu

25 Temmuz 2018 08:19 tsi
Pablo Picasso - Guernica Tablosu Pablo Picasso - Guernica Tablosu:Kadir Sevencan Yazdı.

 

Pablo Picasso - Guernica Tablosu:


 “Guernica Tablosu, Pablo Picasso’nun en ünlü eseridir.” Genelde internette araştırma yaptığınızda karşılaştığınız cümle bu şekildedir. Şahsi düşüncemiz, bu görüşle paraleldir. Picasso, Kübizm denilen akımın ana kurucularından biridir.

Kübizm:

Wikipedia: https://tr.wikipedia.org/wiki/Kübizm 

Kübizm, 20. yüzyıl başındaki temsile dayalı sanat anlayışından saparak devrim yapan Fransız sanat akımıdır. Pablo Picasso ve Georges Braque, nesne yüzeylerinin ardına bakarak konuyu aynı anda değişik açılardan sunabilecek geometrik şekilleri vurgulamışlardır.

Guernica Tablosunun Hikayesi:

https://onedio.com/haber/picasso-nun-guernica-tablosunun-ilginc-ve-trajik-hikayesi-602941

Kabaca ve bütün açıklığıyla şu şekilde özetleyebiliriz. “Guernica İspanya’da bir kasabadır. Franco, Nazi ve faşist İtalyan kuvvetlerinin yeni uçaklarını Guernica üzerinde test etmesi için izin vermiş ve bombardıman başlamıştı... Bombardıman sonrası kasabada büyük bir katliam yaşanmış, o güne kadar görülmemiş şiddette olan bombalamalar Guernica'yı yerle bir etmişti.” Bu açıklamalar resmin yapılma amacı gibi gözükse de biz farklı bir bakış açısıyla hangi öğretiler kullanılarak oluşturulduğu hakkında analiz yapmaya çalışacağız.

Bir önceki analiz de Nicholas Poussin’in “Et in Arcadia Ego” ( Bende Arkadya’daydım ) isimli klasik tarz anlayışla çizilmiş olan resmi açıklamaya çalışmıştık. Bu analizde de kübizm resim anlayışıyla Guernica’yı açıklamaya çalışacağız. Her iki resme baktığımızda klasik anlayışla, kübizm denilen nesnelerin boyutlarına bakmadan serbest çalışma arasında sadece çizim farkı vardır. Konu bağlamında zorluk dereceleri aynıdır diyebiliriz. Özellikle sanat tarihçisi adayı olan kardeş ve arkadaşlarımıza “algıyı yenin” demek istiyoruz. Soyut, kelime olarak bir algıdır. Aslında “Latif” var, soyut yoktur. Soyut denildiği zaman bile aklımızda, hayalimizde ulaşılması imkansız bir durumun varlığını hissederiz. Oysaki resimlerin ulaşılmayacak bir durumu söz konusu değildir. Önemli olan hikayeleri kavramak ve bir bütün oluşturabilmektir. Soyut kelimesi yerine, Kübizm, sürrealimz gibi terimler kullanılsa o zaman bu algının esiri olmayız ve farklı bir bakış açısı geliştiririz. Bizim gibi sanatı sadece görsel maksatlı kullanan bireyler, soyut kelimesini yerinde kullanmayabilir. Bu işle uğraşacak kişilerin bunlara dikkat etmesi kaçınılmazdır. Kendimizi nasıl alıştırırsak o şekilde hayat ilerler. Latif kelimesine baktığımız zaman, kelime de sanki bir şey var ama bunu anlamıyoruz gibi bir algı oluşabilir. Bu insanı bilmek için tetikler. Soyut kelimesi ise anlam olarak direk pes ettirebilir. Soyut diye bir şey vardır ama bu resmi çizenin hayaliyle alakalıdır.  Genel kabul gören konuların dışında sadece hayal ile açıklanabilir. Bu da kişiden kişiye değişen bir konudur. Yoruma açık konulardır. Picasso gibi evrensel konuların işlendiği resimlerde soyut kelimesinin kullanılması doğru gibi durmuyor. Çünkü bunlar hayal değil genel kabullerdir.

Hakka Suresi 17. Ayet: Melekler de onun kenarlarındadır. O gün Rabbinin tahtını, üstlerinde sekiz (melek) taşır.

Meryem Suresi 19. Ayet: Doğum sancısı onu, bir hurma dalı(nın altı)na getirdi. "Keşke dedi, bundan önce ölseydim, unutulup gitseydim!"

Meryem Suresi 19. Ayet: Altından (Ruh) ona şöyle seslendi: "Üzülme Rabbin alt tarafında bir su arkı var etti."

Guernica, İspanya’nın Bask bölgesinde bir yerleşim yeridir. Orijinal ismi Gernika’dır. Gernika kelimesine baktığımızda Nika, zafer elde etmek demektir. Ger ise Meşe Ağacıdır. Nika kelimesini “Global Kapitalizm ve Fransisken Hareketi” adlı yazıda açıklamıştık. Ger kelimesini anlayabilmemiz için Meşe Ağacının bizim kültürümüzde nereye oturduğuna bakmamız gerekir. Kuran’da geçen Tuba Ağacı, Eskiden Türklerin inancını anlatan Kayın Ağacı, Yine bizim kültürümüzde Yedi Katlı Yaşam Ağacının muadili, İspanya’nın Bask Bölgesinde ki halkın inandığı Meşe Ağacıdır.

 


Guernica’nın özelliklerinden olan resimlere baktığımızda;

Birinci resimde sekiz sütunla çevrili 15. yy da dikilmiş, zaman zaman yeşerip tekrar tekrar kurumuş bir Meşe Ağacı vardır. Sekiz sütun, sekiz dalı ifade eder. İkinci resimde ki anıtta sekiz sütun ve önünde ki ağaç Meşe Ağacıdır.  Dördüncü resimde Kale’nin aslında El sembolü olduğunu anlamamız gerekir. Kılıç’ta Aslan demektir. Yani tezahürün Aslan şeklinde olduğunu anlatan bir semboldür. Resimde ki Aslanın dilini Meryem Suresi 19. Ayetteki “Üzülme Rabbin alt tarafında bir su arkı var etti.” Ayeti ile birleyebilirsek, Mitoloji, Evrensel mesaj taşıyan sanat tabloları, Önceki nesillerin çizmiş olduğu semboller hepsi insanın önüne açılır. Kuran’nın her zaman ki bildiğimiz tadı, daha da bir tatlanır ve yakin kelimesi anlamını insana açıklar. Yani o dilin yeşillik olarak gözüktüğü anlaşılır. Dördüncü resmin İkinci karesinde haçın önünde bir Meşe Ağacı ve kenarında sekiz adet *X şekilde sembol olan resim, Göbeklitepe Gerçekleri yazısında ki B yapısı ve Nicholas Poussin’in Et in Arcadia Ego tablosunu analiz ettiğimiz yazıdaki 12 oluşumu ifade eder. Dördüncü resmin üçüncü karesi, mavi nehir, birinci karede ki Eli, beyaz nehir, Elin gözükmesi, ağaçlar ise Aslanı ya da dilini ifade eder. Sonuç olarak Guernica’nın özü El ve ayak sembolleridir. Bu açıklamalardan sonra resme dönebiliriz.

 


Pablo Picasso’nun Guernica adlı tablosuna baktığımız zaman göze ilk çarpan şeylerden biri tavanda yanan ampuldür. Ampul bir ışık maddesi olması sebebiyle ayak görünümündedir. Nitekim içine dikkatli bakılırsa ayak sembolü görülecektir. Her lamba, kapının yan duvarında ki düğmesinden açılır. Picasso’da bu gerçeği resminde kullanmıştır. Nitekim resmin arka fonunda ki kapının girişinde El sembolüyle buna vurgu yapmıştır. Burada asıl anlatılmak istenen ilk oluşumun nasıl olduğuyla alakalıdır. Bunun ne olduğunu Oktan Abi daha önce açıkladığı için burada tekrar yapmamak adına linki veriyoruz. Sıralamaya linklerle bakmanızı tavsiye ederim.

http://www.onaltiyildiz.com/?haber,5413   ( Yeni Çağın Sohbetleri)
http://www.onaltiyildiz.com/?haber,5813   Oktan Keleş Kulbak Bilge Kitabında Kainatı Anlattı:

Kehf Suresi 63. Ayet: "Gördün mü, dedi, kayaya sığındığımız vakit balığı unuttum. Onu söylememi, bana ancak şeytân unutturdu. (Balık), şaşılacak biçimde denizin içinde yolunu tuttu!

 


Alttaki resim Hitit Uygarlığı yaratılış sembollerinden Balık ve Kuş’un aslında ne anlamda kullanıldığını anlatır. Roma ve Yunan Mitolojisi, hikayelerini tamamen Sümer Medeniyetinden almış ve kendi mantıklarına göre uyarlamışlardır. Yunan mitolojisi, hikayeleri fazla ussallaştırır. Kabul konusunda oldukça ince elerler ve hikayeyi kendilerince mantıklı bir zemine oturttuktan sonra kabullenirler. Bundan dolayı mitolojilerinde ya da inançlarında çok fazla katkı görülür. Sonuç olarak orijinal hikayeleri fazlaca değiştirmişlerdir. Bu resimde canlı formlarının sudan başladığının anlatılmaya çalışıldığını anlıyoruz. Resimde ki profile baktığımızda belli belirsiz kadın mı erkek mi olduğu belli olmamaktadır. Aynı şekilde Hitit rölyefinde de cinsiyet seçilememektedir. Bu Amazonlar dönemine vurgu yapmaktadır. Yunan mitolojisine göre periler dönemi yani Pan Kültünü anlatır. Pan Kültünü “Bende Arkadya’daydım” isimli yazıda anlatmıştık.

Taha Suresi 39. Ayet: Onu sandığa koy, suya at; su onu sahile bıraksın; onu benim de düşmanım onun da düşmanı olan biri alacaktır." "Gözümün önünde yetiştirilmen için senin üzerine benden bir sevgi koydum.

Enbiya Suresi 91. Ayet: O ırzını korumuş olan(Meryem)i de an; ona ruhumuzdan bir çocuk üflemiş, kendisini ve oğlunu âlemlere bir ibret yapmıştık.

 


Sırasıyla baktığımız zaman ilk önce lambanın oluşumu sonra Rüzgar ve Mum ve nihayet bu iki anlatım sağdaki resimde su ve kayaların oluşumunu, soldaki resimde ise artık canlı formlarının oluşumunu anlatmak içindir. Lamba sağdakinin temsili olarak görülebilir, Mum ise soldakinin temsili olmuştur. Soldaki resimde ki boğa, sağda ki At diye yazdığımız sandığın temsilidir. Soldaki bayan ile sandığın içinden çıkan kişi aynı kişilerin temsilidir. Sağdakinde erkek gibi çizilmiş olması canlı formlarının daha olmadığını anlamamız içindir. Soldaki resimde ki kadının elinde ki Kuş şeklinde çizilmiş olan çocuk ise sağdaki resimde ki altta duran kaya şeklinde çizilmiş olan kadındır. Bunlar farklı dönemin birbiri üzerine düşen gölgeler gibi birbirini desteklemek için bu şekildedir. Mitoloji gözlüğüyle bakarsak sağda ki resim peri döneminin artık başlayacağını solda ki ise Tanrı dönemini anlatır. Bu resimlerin hikayeleri Göbeklitepe Gerçekleri 2 adlı yazıda İkarus Kültü, Bende Arkadya’daydım adlı yazıda Pan Kültü olarak anlatılmıştı. Poseidon Ay, Zeus Güneş metaforudur. Boğa ile ilgili İkarus Kültüne bakılabilir. Boğa’yı Daidalus bir labirent inşa ederek içine hapsetmiştir. Atina’dan boğaya kurban olarak gelen Theseus labirente girip boğayı öldürür ve Minos’un kızını alıp gider. Resme bakarsak Boğa dediğimiz zaten kralın kızı olarak gözükmektedir. Bu Gılgamış Destanında Enkidu’nun yerli kızla olan medenileşme durumundan sonraki dönüşümü gibidir.

 

Resmin bu bölümü şimdiye kadar anlattıklarımızın toplamıdır. Atın başındaki mor noktalarla ( 5 adet parmak) beraber 4 adet El vardır. Aynı zamanda Atın da 4 ayağı vardır. Her ayağın sembolü farklıdır. Bir ayak At şeklinde çizilmiş, ikincisi İnsan üçüncü Kaya şeklinde ve sonuncusu Keçi Ayağı şeklindedir. Bu insanın kendini nasıl açığa çıkardığının kavgasının anlatımıdır. İnsan kendini nasıl açığa çıkarmıştır;

http://www.onaltiyildiz.com/?haber,6441 Tengri’nin Türk’ünde Evrim Teorisi’nde net anlatılmıştır.

Resimde dikkat edersek yerde yatan adamın başı kopmuş ve onu kesen kılıçta kırılmıştır. Bize kafatası kültünü anlatır bu bir başlangıçtır. Sönmüş meşale vadiye düşüp görünmez olup, demir mızrak etkisi yapar şekilde görünmüştür. Mızrak ucu aslında At’ın arka tarafıdır. Mızrağın sopası At’ın ön tarafını anlatır. Kafatası kültü yani ölümden sonra ki yaşam kılıcın kırılmasıyla çiçek halinde gösterilmiştir. Bu yaşamın filizlendiğinin habercisidir. Bütün kavga döğüş sadece o çiçeğin zuhur bulması içindir. İki elin bir hareket etmesi neticesinde ortaya çıkabilmiştir.
Kılıç, mızrak, sönük meşalenin neyi anlattığı:
http://www.onaltiyildiz.com/?haber,5552/kopuz-ata-2 Kopuz Ata 2’de açıkça yazılmıştır. Sembolik olarak değil resimlere dikkatlice bakılırsa ve yazı da yavaşça okunursa direk olarak ne çarpmış olduğu söylenmiştir. Resimde ki kargaşa, hırs ve yok oluş kardeşin kardeşi yok etmesi ya da yemesi http://www.onaltiyildiz.com/?haber,5726 Kopuz Ata 3’te açıkça belirtilmiştir. Burada At ile insan ayrı değildir. Kırık olan kılıç, Yüzüklerin Efendisinde ki kırık kılıçla aynı şeyi anlatır. Elrond’un onu tamir edip Aragorn’a teslim etmesi İnsan dönemine vurgudur.

Bugün sanat tarihi okuyan ya da ressamlık mesleğini icra eden sanatçılar, sanat eserlerine oldukça yüklü bedeller ödeyerek bunlara sahip olmaları gerekiyor. Çünkü konuları ve meslekleri icabı resimlerin netliği, kağıt kalitesi gibi bir çok unsurdan dolayı bu tarz eserlere sahip olmaları gerekmektedir. Yine bununla beraber mitoloji, arkeoloji, Rönesans, Barok sanatı gibi konulara da vakıf olmaları beklenmektedir. Her şeye sahip olunsa da yine de resim okuması, antik metin okuması yapmada zorluk çekildiği görülür. Okumada zorluk çekilmesinin birçok nedeninin yanında en büyük neden önyargıdır. Kendi adımıza Kuran’da görmediğimiz şeylere inanmakta zorluk çekiyoruz. Mitoloji Kuran’da var mı? Ön yargıyı aşarsak her şeyi Kuran’da görebiliriz. Bir film izliyoruz ve kurguya bakıp hayranlığımızı gösterirken, yönetmeni, oyuncuları yüceltmede oldukça cömert davranıyoruz. Mesela Matrix’in son bölümünde kapılar vardı. Bir kapıdan girilip sonra bambaşka bir yerden çıkılıyordu. Dr. Strange filminde de 3 kapı vardı bir anda o kapılardan farklı yerlere ulaşılabiliyordu. Bunları insan kurgulayabiliyor da bazı metinlerde bunları gördüğümüzde “böyle bir şey olamaz” düşüncesine kapılmamız aslında okuduğumuz kaynağı basite aldığımızı gösterir. Biz anlamadık diye o metinde bir eksiklik olmaz aksine bizdeki önyargı daha çok derinleşir. Yunan mitolojisi tamamen gerçeği farklı noktalara çekerek, konuyu akıllara sokmak için ekledikleri şeyleri daha çok ön plana çıkarmaktadır. Lucretius’un “Evrenin Yapısı” isimli kitabı, Mısır’ın Heretik felsefesinin Yunan Kültürüne ihracını yansıtır. Baktığınız da her şeyin akılcı yönü ön plana çıkarılmaya çalışılır. Fakat kelimeler düşünceyi tam anlamıyla ifade etmekte yetersiz kalabilir. O zaman daha dolambaçlı ve daha çok ek katmak zorunda kalmak, orijinali daha çok bozmaktan başka bir şeye yaramaz. Kaldı ki bu ekler hikaye oluşturma şeklinde olması, gerçekten tamamen uzaklaşmaya neden olmaktadır. Mayaların Popol-Vuh dua metinleri daha az bozulmuş metinlerdir. Dzyan Kitabı aynı şekilde çevirisi iyi olmamasına rağmen yine de anlam olarak sadeliğini koruma çabası göze çarpmaktadır. Sadece çevirenin kendi yorumları vardır onları görmeden okursak metinde çok bozulma olmadığı görülür. Burada anlatılmak istenen şey orijinal kaynağın insanı daha çok bilgilendirdiği, eklemelerin ise daha çok anlamdan uzaklaştırdığıdır. Yunan, Roma, Aztek, Maya, İskandinav mitolojilerinde hep tanrılar vardır. Fakat yaratılış penceresinden bakılırsa aslında o tanrıların hepsi tek bir İlaha itaat eder. Bunları insanlar bozmuş yozlaştırmış ve saflığını kaybetmelerine neden olmuşlardır. Dolayısıyla bizim elimizde hiç bozulmamış Bir Kuran-ı Kerim var. Akıl ile okunduğu zaman çözülemeyecek sembol yoktur. Eğer insan çözemiyorsa anlamıyor demektir. Anlamadığı yönünü hem bilgi, hem manevi olarak zenginleştirmeye çalışması gerekir. Akıl ile nasıl okunması gerektiğini çalıştaylardan örnek alarak insan kendi yönelimine göre geliştirmelidir. Toplam 18 çalıştay olmuştur.
http://www.onaltiyildiz.com/?haber,6693 Çalıştay.

Pablo Picasso’nun Guernica adlı tablosunda ki bilgiler Onaltıyıldız’da bir çok yerde verilmiştir.
http://www.onaltiyildiz.com/?haber,6279 Tengri'nin Türkü

Üstteki yazdıklarımız ile romandaki resimleri sırası ile takip ediniz. Tuba Ağacı, iki ordunun savaşı, insanın kendini açığa çıkarmaya çalışması, Umay Ana Kültü yani Guernica’nın Boğa, kadın çocuk olan resmi, Kafatası kültü, Ög Atlar hepsini orada görebilirsiniz.

 


Bu resmi anlayabilirsek bir şaheser olduğunu da anlayabiliriz.

Saffat Suresi 96.Ayet: "Oysa sizi de, yaptığınız (bu şeyler)i de Allâh yaratmıştır."

Kadir Sevencan 




Bu haber 9,686 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,171 µs