En Sıcak Konular

Yıl 2006: Büyük Planı Yazmıştık

28 Mart 2018 08:27 tsi
Yıl 2006: Büyük Planı Yazmıştık Bu toprakları ele geçirebilmek için Türk ordusuyla karşı karşıya gelemez. Türk Milleti ile de karşı karşıya gelmeye cesaret edemez. O zaman Türk ordusunun yapısını bozmaya çalışır.

 Nuri Abi devam etti:

-Vatikan’ı ele geçirmeye çalışıyorlar dedik. Ama genel anlamda baktığımızda, dolaylı yollardan ellerinde olduğu anlaşılır. Yaptıkları bir çok icraat Siyonların senaryolarıdır. yeni projelerinden biri, dağılmış İslam ülkelerinde birleştirici bir lider çıkarmak; yani bir halife. Böylelikle İslam dünyasını bir kişi üzerinden kontrol altına almak. Bu konu hakkındaki ikinci projeleri şudur:

Eğer İslam dünyasını yeni çıkarılacak olan halifeye biat ettiremezlerse, bu onların daha çok işine gelecek olan (b) planlarını devreye sokacaktır. O da şudur:

Halifeye biat edenler ve etmeyenlerin birbirleriyle olan savaş ve çatışmaları.
Yani

Müslüman ülkelerin birbiriyle olan köklü düşmanlıkları. İkiye bölünmüş bir İslam âlemi...Buradan şu akla gelebilir: Zaten Müslümanlar 20 parça. Niye ikiye bölünsün ki? Çünkü çok sesli bir İslam dünyasını kontrol etmek zor. Hem de her geçen gün İslam dünyası anlıyor ki bu hâle bilerek getirilmişler. Bu uyanmanın sonucundan endişe ediyorlar. Ama aynı İslam dünyası; Şiî, Sünnî, şu mezhep, bu mezhep yüzünden birbirine giren İslam dünyası bütün bu farklı yorumları bir renk olarak görmeye başlayabilir. Öyleyse âcilen böyle bir bütünlük olmadan ikilik olmalıdır diyerek Halife Projesi üzerinde ciddi çalışmalara sahiptirler. Şeytanîlerin planlarından bahsederken her yolu ve her imkanı değerlendirdiklerini söyledik. En büyük düşmanları Hilâlîlerdir dedik. Savaş şeytanîler, Haçlı koalisyonu ve Hilâlîler arasındadır dedik.

Şimdi bu şemaya dikkat et. Nuri Abi cebinden bir kağıt, bir kalem çıkardı. Koca Sultanın Türbesi’nde ben de dikkatle ve dehşetle anlatılanları dinliyordum.


1-ŞEYTANÎLER

2-HAHAMLAR

3-KABALACILAR

4 -MOSSAD

5- SİYONLAR

6-İSRAİL

Şemadaki 6 oktaki bütünlük İsrail Devleti’nin yapılanmasıdır. Bayrağında bulundurduğu altı köşeli yıldızın her köşesini temsil edercesine adeta. İşte İsrail’in mekanizması. Bütün bu birimler birleşince bütünü İsrail Devleti oluyor.

Buraya kadar olan şemada bir açıklama yapalım.

 ŞEMADA:


1: ŞEYTANÎLER: Yeryüzünü, kainatı ele geçirmeye çalışan şerliler. Her şerrin temelinde bulunanlar. Yeryüzünü fesada boğarlarken, fitne üretirlerken ve yeryüzünde şerlerini yerine getirebilmeleri için, kendilerine kamufle olacak ve sığınacakları legal bir devlete ihtiyaçları vardır. Yani Uluslar arası platformda tanınacak bir devlete. Çünkü İsrail’i kurmadan önce dünyanın çeşitli yerlerinde gösterdikleri faaliyetler, dünyayı ele geçirme yönündeki ileri çarpı hamlesi olarak kendilerini tanımlayacak bir isme sahip olma durumuna getirmişti. Bu devleti dünyadaki tek Musa şeriatı, Musevi Devleti olarak kurdular.

2: HAHAMLAR: Bunlar sözde Musevi inancı üzerinde kurulan devletin, koyu radikal din adamalarını teşkil ederler.

3: KABALACILAR: Bunlar Tevrat’ın Yahudi yazıtlarının mistik sembollerinin dışında, direk Tanrıdan gelen sesler (bilgiler, yaşayan Tanrı istekleri olduğu gizemi) öğreticilerdir sözde. Bunların da başında Hahamlar vardır. Görevleri bir tek ilkede çok yönlüdür. Tek ilke, dünyadaki insanların psikolojisini bozmak, beyin yıkamak, kendi amaçlarında insanların beyinlerini ele geçirmek. Kabala’da ve Tevrat’ta yazılı olan hadiseleri, vuku bulan tüm olayları, karakterleri şu anda (yaşanan) hâline getirmektir.

Bunun için de Tevrat’ta yazan, Kabalada yazan birçok efsaneyi yaşadığımız çağın hadiseleriyle özdeşleştirirler. Örneğin Tevrat’ta geçen bir kahramanı bugün yaşayan bir insana atfederler. Bu insan bir lider olabilir. Siyasetçi, bilim adamı, sanatçı v. s. de olabilir. Dünyadaki faaliyetleri arasında dünyaca ünlü kişilerin beynini ele geçirmek ve onların servetlerini kendi faaliyetlerine finanse etmek vardır. Örneğin: Bir ülkenin liderine şöyle derler:

“Sen Kabala sırrında geçen şu falan hadisenin bugün yaşayan kahramanısın. Kabala’da ya da Tevrat’ta yazılanların aslının görüntüsü sensin. Sen Tanrının yazdığı bu hadisenin buyruğusun. Tanrı seni seçmiş. Ne büyük imtiyaz! ” İşte bunun gibi beyin yıkama faaliyetlerine girerler ve geçmişin olmadığını; yani zaman kavramının, yazılanların şimdi yaşanması sebebiyle anlam kazandığını beynini yıkayacakları kişiye inandırırlar. Tabii tüm bunları yaparken çok çeşitli teknikler kullanırlar ve bu teknikleri kullanmada özellikle psikoloji uzmanları ve akıl almaz hileler...

Buna inanan lider, bugün dünya realitesinde yer aldığı rolü aslında Tanrının ona bir lütfu gibi algılar ve inanır. Artık tüm hizmeti ve bulunduğu imkanlar Kabalacıların elindedir. Böylelikle dünya realitesinde hayatî roller alan her kesime ve bireye kancayı takıp bu senaryoyu oynatmaya çalışırlar.

4-MOSSAD: Bilindiği gibi istihbarat gizli servisidir. Ama  diğer istihbarat servislerinden siyahla beyazın ayırt edileceği zıtlık kadar farklı bir örgüttür. Her ülkenin gizli servisi vardır. Görevlerinin ana teması kısaca kendi ülkelerinin bekâsıdır. Ama bu örgütün amacı dünyayı Yahudilerin hakimiyetine sokmaktır. . Yeryüzünde, tüm teknolojilerle diğer gizli servisleri de kontrol etme, şer-fitne çıkarma ve imha etme gibi insanlık  düşmanı felsefeleri ve amaçları vardır. Bunlar metafizik ve diğer tüm teknikleri kullanmaktan çekinmezler. Başlarında Hahamlar, Kabalacılar vardır.
Kendi bünyelerindeki ilke de Yahudilerin tanrı, diğerlerin insan bile olmadığı için her türlü muamelenin yapılabilirliğidir. Görünürde de İsrail Devleti’nin legal istihbarat servisi olarak faaliyetlerini sürdürürler.

5: SİYONLAR: Dünyada Siyonistler hemen hemen her ülkede vardır. Fakat bunlar sadece Yahudi ırkından İsrailli olanlardır. Yahudi halkının elit, önemli kişileridirler. Görevleri tüm dünyada siyaseti araç yaparak inançlarına hizmet etmektir. Bunların içinde siyaset, sanat, bilim, spor gibi birçok alanda, dünyada söz sahibi mevkilerde bulunan insanlık düşmanları vardır.

6: İSRAİL: Tüm bu mekanizmanın toplamıdır. Tüm dünya platformlarında bu mekanizmanın faaliyetlerini sürdürmesi ve yerine getirebilmesi için kurulan sözde legal devlettir. Dünya sahasındaki şeytanîlerin emeklerini gerçekleştirebilmeleri için
bir kılıf, bir yasal kamufle, bir etiket, bir elbisedir...

Bu elbiseyle dünyada faaliyet gösterirler. Bu elbiseyi görenler bir devlet olarak dünya platformunda bir yerlerinin olmasının en doğal hakları olduğunu haklı olarak söyleyebilirler. Ama elbisenin içindekini görenler; yani kuzu postuna bürünmüş kurt olduğunu, hatta melek görünümüne bürünmüş şeytan olduğunu görenler onlara yer olarak dünyayı değil insanlık düşmanı olanların ikametgahı olan cehennemin dibini layık görürler.

İsrail’in devlet bazındaki görevi ilk önce vaad edilmiş toprakları; yani Tanrının İsrail oğullarına vaad ettiği toprakları ele geçirmektir. İsrail Devleti’nin ilk görevi budur. Bu topraklar malumdur. Türkiye’nin de doğusunun ve güney doğusunun içinde bulunduğu Mezopotamya, Ortadoğu'dur. Demin de söylediğimiz gibi Haçlıları ileri sürerek bu emellerini yerine getirmeye çalışırlar. İslam dünyasıyla din konusunda direkt, karşı karşıya gelmemeye gayret ederler. Filistin meselesini de devletler arası hukuka dayandırarak dinî bir mesele görünümünde değil sınır ve vatan müdafaası olarak uluslar arası platformda savunurlar. Türkiye’nin bir kısım topraklarında emelleri vardır. Bu emellerine ulaşabilmeleri için her türlü yolu denerler. İsrail’den, dünyadaki tüm Müslümanların nefret ettiğini bildikleri için bu emellerini tereyağından kıl çeker deyimine yakışır bir biçimde yapmaya gayret ederler.

*Taktiklerinin ilki, emelleri olan ülkelerdeki halkı psikolojik olarak etkilemektir.

*Bunu yaparken o halkın dinî, örfî kültürünü çok iyi analiz yaparak gerçekleştirirler. Örneğin Türkiye üzerinde de emellerini gerçekleştirebilmek için Türk insanının tüm psikolojisini çözerek örfî, dinî ve günlük yaşamlarının üzerinden bu oyunu oynarlar. Tıpkı diğer ülkelerdeki oyunları gibi. Türkiye onlar açısından çok önem arz eder. Vaad edilmiş toprakların büyük ve en önemli parçası Türkiye’dedir. Diğer ülkelerin sınırlarında da olan topraklar onlar için ikinci derecede önem arz eder. Türkiye’nin birinci derece önemli durumda olmasının nedenleri şunlardır:

*Çoğunluğu Arap olan diğer ülkelerde vatan bilinci yoktur.

*Orduları yok denecek kadar azdır.

*Türkiye ise Orta doğu ve Kafkasların bulunduğu coğrafyanın en güçlü ülkesidir.

*Askerî açıdan bu bölgenin süper gücüdür.

*Halkı vatan bilincine sahiptir.

*Üstelik imparatorluk geleneği olan köklü bir millettir.

*Diğer Arap ülkeleri gibi kolay lokma değildir. Bu yüzden Türkiye’nin karşısında direkt hasım gözükmezler. Saman altından su yürütürler. Onlara göre vaad edilmiş toprakları, ele geçirmek için her yolu denerler dedik.

*Türkiye’nin jeopolitik yönden üç tarafının denizlerle kaplı olması ve boğazların bulunması;

*Kafkaslara, Orta doğuya, Asya’ya açılan müthiş bir ülke olması sebebiyle bu ülke üzerinde sadece İsrail’in değil, tüm dünyada Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere söz sahibi ülkelerin de hesapları vardır. Hesaplar için sebep çoktur: Madenler, verimli topraklar, yukarıda saydığımız birçok neden. Fakat bu nedenlerin yüzde doksanı jeopolitik madenler ve realitik sebeplerdir.

*Ama tüm bunların olması yanında, İsrail için onların dinî ritüelidir ayrıca. Olmazsa olmazıdır. Var olma sebebidir.

*Ve en önemli sebebiyse ENERJİ’dir. Enerjiye sahip olan ülke, güç dünyaya hükmeder. Türkiye’nin altında öyle madenler var ki... Çok önemli... Ama bir maden var ki... Yeni dünyanın enerjisi. .

Şu anda kimsenin bunlardan, bu madenden haberi yok. Ama İsrail’in var. Daha önce de değindiğimiz gibi bütün savaşlar enerji için. İnsanî gibi gösterilen savaşların sebebi enerji. İşte bu enerji, yani geleceğin enerjisi Türkiye topraklarında. Bu konuya geri dönelim. İsrailli ajanlar, bilim adamları güneydoğuda cirit atıyor. Ama şunu da belirtelim ki deminki konu bağlamında Türkiye’nin bu konumu diğer ülkelerin de iştahını kabartıyor, hesaplar yaptırıyor.

İşte bu sebeple İsrail, diğer ülkeleri de Türkiye’yle mesafeli politikaya itiyor. Pasta benim diyor.

Siz AB’ye girin, destekliyoruz derken planı farklı. Türkiye topraklarındaki bu geleceğin enerjisinin ismi onlarca kodlandı; yani belli bir ismi yok. Kim isim koyarsa o isim olur. Şimdi gelelim şeytanîlerden başlayan tüm bu mekanizmanın, yani kısaca İsrail’in işlemiş olduğu oyuna: Güneydoğu Anadolu ve doğu topraklarının bu vaad edilmiş topraklar olduğunu açıkça haritalarında gösteriyorlar. Hemen oyuna girelim. Bu toprakları ele geçirebilmek için Türk ordusuyla karşı karşıya gelemez. Türk Milleti ile de karşı karşıya gelmeye cesaret edemez. O zaman Türk ordusunun yapısını bozmaya çalışır.

Türk Milleti’nin psikolojisini etkilemeye çalışır. Dinî, örfî, kültürel dedik. Nasıl mı? Örneğin bir hadis vardır:


“AHİR ZAMANDA FIRAT’IN ALTINDAN BİR ALTINDAN DAĞ ÇIKACAK. ÜMMETİMDEN KİM O ZAMANA YETİŞİRSE BİR ŞEY ALMASIN. ”

Hadis dikkatle incelenirse ahir zamanda Fırat’ın altından bir dağ; yani değerli bir olgunun olacağı kısmı doğrudur. Fakat devamı olan “Ümmetimdem kim o zamana yetişirse oradan bir şey almasın.” ve “Orada 100 kişiden 99’u ölecektir. ” kısımları İsrail uydurmasıdır. İsrailiyattan bilinçli bir eklemedir. Şimdi gelelim Hadisin mantığına:

Allah Resulü (sav), tebliğinin dünyadaki balta girmemiş ormanlara bile ulaşmasını ve orada ümmetinin olmasını ve ümmetinin her yere sahip olmasını ister. İskenderiye Patriğine, Mukavkısa, Pers Kralına, Roma’ya bizzat tebliğini ulaştırmıştır. Hiçbir toprağın, vatanın İslam ümmetinden mahrum kalmasını istemez. Zaten bunun aksi Allah Resulünün geliş sebebine aykırıdır. Bazılarının dediği gibi oradaki bazı olayların nüzulü için söylenmiştir denmesi yine mantıksızdır. Eğer orada böyle bir nüzul varsa İslam ümmetinin görevi fitneyi kökünden kazımaktır. Allah Resulü (sav) müşrikler devrinde, Arap Yarımadasında, Mekke’de yapılan, cahiliye dönemindeki zulümleri, cinayetleri, insanlık dışı yaşantıları görüp, “Bırakın orayı, kimse onlara karışmasın; karışırsa 100 kişiden 99 ‘u ölür. Bulaşmayın. ” mı dedi? Haşa... Yoksa “Ordular kurarak birçok Kur’an ayetleri ışığında cahiliye karanlığını aydınlatın. Düşmanınızın silahından sizinki daha üstün olsun. Ümmetim! Allah’ın buyruğunu her yere ulaştırın. ”Hatta Veda Hutbesi’nde bile vasiyeti icabı “Burada olanlar burada olmayanlara söylesinler. ” mi dedi? Tüm bunların içerdiği mantık, Allah vahyini her yerde uygulamak ve oraya o vahyin hakimiyetidir. Şimdi dönelim oyunun devamına:
İşte bu oyun dinî açıdan- böyle hadis adı altında -bu dönemi, bu topraklara sahip olan unsurunu; yani halkını, en azından bu milletin dinî kesimini etkilemek için oynanır. Şimdi coğrafyada PKK olayları, Kürt meselesi senaryoları vardır. Bu hadiselerde bu milletin dinî kesiminin bir kısmını psikolojikman etkilemeye çalışırlar. Halk şöyle demeye başlar:

-Bak Allah’ın Resulünün (sav) böyle beyanatı var. Ondan daha mı iyi bileceğiz? Verin bu toprakları gitsin. Yani Türkiye’nin Güneydoğusunu, hak ettikleri yeri, gibisinden... Milletin bir kısmının psikolojisi bu yöne kaydırılmak istenir. VER- KURTUL psikolojisi.

Bunun gibi birçok İsrailiyat kaynaklı, bilinçli Müslümanların arasında sosyolojik, hukuki ve birçok alanda karışıklık ve ikilik çıkarılması için hadislere sokulan metinler veya doğrudan hadis olduğu iddia edilen konular vardır. Hâlâ yalan hadis konusu gündeme geldiğinde bir kısım Müslümanlar hadisleri inkar etmek ve kaldırmakla suçlanır. Tabi bunu bilinçli yapanları konuşmaya gerek yok. Önemli olan, Hadisin Kur’an’a uyumu ve ölçüsüdür. Kültürel açıdan de dezenformasyon yaparlar. Bireyin ve ailenin ahlaki çöküntüsüne yönelik kültürel tarihi üzerinde oyun oynarlar.

Örneğin şöyle bir düşünün:

İsrailliler hiçbir halkı kendilerine benzetmez istemezler. Çünkü onlara göre, daha önce de zikrettiğimiz gibi, Yahudi ırkından olmayan hiçbir kimse - halk, toplum, kavim- insan değildir. Öyleyse başkalarına benzetmeye çalışırlar. Örneğin Türk ve İslam âleminde batı hayranlığı meydana getirip, onun kültürüne özenmeye ve bu kültürü o halka benimsetmeye çalışırlar. Dikkat edilirse, bütün bu batıya hayranlığın ne olduğu anlaşılacaktır. İsrail kendini batılı, doğulu, oralı, buralı görmez. Üzerindeki elbiseden bahsetmiyorum. Onlar kendilerini yeryüzünün hâkimi, efendisi sayarlar. Diğer halklar, durumlarına göre ya hayvandır ya köledir ya da yok olması, nesli kesilmesi gereken yaratıklardır.

İşte dinî açıdan yaptıkları operasyonların, kültürel operasyonların bir kısmı böyle... İsrail’i biraz daha anlatalım:

*Bu bölgede tutunabilmesi, emellerine ulaşabilmesi için ve tüm bu faaliyetleri yaparken iyi kamufle olabilmesi için de bugünkü dünya realitesindeki en güçlü devleti kullanmalıdır.

*Bu emellere ulaşabilmesi için dünyada iki ülkeye sahip olmalıdır.

Birincisi yukarıda bahsettiğimiz KOLLAMACI DEVLET.

İkincisi: GÖLGE DEVLET.

Kollamacı Devlet, dünyanın süper gücü olmalıdır. Bugün bu rolü ABD yapmaktadır. Uluslararası platformlarda herkes bilir ki ABD -İsrail adeta çıkarları için uğraşan tek
bir devlettir. İsrail’in emellerine ulaşmasındaki kalkanı ABD’dir. Yani Kollamacı Devleti...

Gelelim Gölge devletine. Kollamacı Devlet, dünyadaki kollamaları
yapacaktır. Genel olarak ve her yönden. Fakat Gölge

Devlet ise, özel olarak, vaad edilmiş toprakları ele geçirme planının en büyük parçasıdır.

Şu anda -demin belirttiğimiz gibi- en can alıcı toprak parçası Türkiye’dedir. Ayrıca Türkiye’nin öyle basit yenilebilir bir lokma olmadığını, buna cesaret edilemeyeceğini de ifade etmiştik. Bu toprak parçasında Türk hakimiyeti olduğuna göre, bu bölgenin evlatlarını birbirine kırdırıp köklü düşmanlıklar tesis ederek, Türklerden bunu direkt almak ve bu topraklarda Gölge Bir Devlet kurmak planları vardır. Bu devlet İsrail’in gölgesi olacaktır sözde.

Bunun için sihirli kelime “ETNİK”tir.

Bu işin senaryosunda oynama işi Kürtlere kesilmiştir. Maksat kardeşi kardeşe kırdırarak Kürdistan’ı kurdurmaktır. Ama bu kurdurulmaya çalışılan sözde devlet, kesinlikle adı gibi, Kürtlerin olmayacaktır. Bu devlet İsrail’in gölgesi olacaktır. Planlarının bir parçasıdır. Düşünülse, koskoca Türk Devleti’ne, Türk Milleti’ne bu toprakları layık görmeyen İsrail, hiç Kürtlere bu toprakları layık görür mü? Burada dikkat edilecek husus şudur:

Bu topraklarda, saydığımız birçok sebepten dolayı sadece İsrail’in değil Batının, ABD’nin ve daha birçok ülkenin de gözü vardır. Bunlar da birbirleriyle bu topraklar için mücadele ederler. Bu işin temelinde de şeytanîlerle Haçlı konseyi vardır.

İsrail, Kürtlerin kökeninin kendilerine dayandığını iddia edecek çalışmalar içindedir. Kürtlerin sözde bayrağını; yani Kürdistan bayrağını Yahudiler çizmiştir. Sarı, kırmızı, yeşil renkler ve sarı güneş. Şimdi önce şuna dikkat edilmelidir: 7. yüzyılda ölen Türk beylerinin, açılan arkeolojik kazılarda, bu renklerde bulunan elbiselerle gömüldüğü görülür. Yani Türk’ün Kürt’ten ayrısı gayrısı yoktur.

Aynı kültürün parçasıdır. Yalnız ortalarına konan sarı güneş bu topraklarda doğacak olan İsrail’in sözde doğacak olan güneşidir. Önce bu bayrak "sözde- bu topraklarda Ay yıldızın yerini alacak, sonra da bu yeri meşhur İsrail yıldızı olan bayrağa bırakacaktır. İşin özü; Kürdistan bayrağı sözde çizilen haritalarda İsrail devleti adına dalgalanacak ve İsrail Yıldızı’nın bu topraklardaki alâmeti olacaktır. Tabi bunların hepsi sözde. İşte bu coğrafyadaki bir çok olay, Mossad kökenli bu oyunun parçasıdır.
PKK olayları, Kuzey Irak olayları, buralarda akan kanlar, huzursuzluklar... Hepsi akla biraz önce bahsettiğimiz psikolojiyi getiriyor ve ona destek veriyor:

VER KURTUL.

Ama bu topraklar erenlerin şehitleriyle dolu;

ŞEHİTLER DİYARI.

Tüm dünyanın şehit kabri bu topraklardır. Buraya kem bakanlar gelebilirler; ama geri dönemezler. Dün Malazgirt’te, Çanakkale’de olduğu gibi bu topraklarda toprağını verecek bir millet yok dedi.

Nuri Abi’nin sözünü hiç kesmiyor, adeta dikkat kesilmiş, dinliyordum. Aklıma Hz. Ali’nin (ra) bir sözü geldi:

Şahsınıza yapılan kötülükleri affedin. Müslüman’ın zarafet ve asilliğine bu yakışır. Ama dininize, vatanınıza, milletinize yapılan kötülüğü asla affetmeyin...

Bunu mırıldandım. İçimden de:

“Bırakın verip kurtulmayı, bir gün zamanı geldiğinde bu tezgahları kuranlardan bunun hesabını sormalıyız.” diye düşündüm.

Oktan Keleş 

MELÂMİ SAVAŞLARI (BİR MECZUBUN RÜYASI-2)
sh186 vd. Yayın yılı 2006



Bu haber 7,971 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,470 µs