En Sıcak Konular

Bilinç Kıyameti Tüm Hızıyla Devam Ediyor

20 Mart 2011 18:01 tsi
Bilinç Kıyameti Tüm Hızıyla Devam Ediyor Oktan Keleş, bilinç kıyametine karşı uyarmıştı.

Oktan Keleş 8 Nisan 2010 tarihinde yazmıştı: SİNGULARİTY TEHLİKESİ - BİLİNÇ KIYAMETİ

http://www.onaltiyildiz.com/artikel.php?artikel_id=33


 Şeytanî seçilmiş zekaların yeni ürünü. Yeni din anlayışına biçtikleri rol.

  1-     Önce insanlık bilincini, hafızasını, zekasını silmek.

 2-     Daha sonra kendi anlayışlarını, insanlığın sıfırlanmış zeka ve hafızasına işleyerek yeni bir bilinç oluşturmak.

    Silinecek insanlık bilincinde dinî inançlar dahil olmak üzere tüm bilgiler; dünya insanını ilgilendiren tüm argümanlar mevcut. Böylelikle, seçilmiş bir dünya kitlesine bir nevi bilinç kıyameti yaşatıp yeni bir çağ başlatmak.

   Amaçlanan asıl plan dünya hafızasını (tarihini) tümden yok edip; yani insanlık bilgisinden kopartıp yeni bir tarih başlatmak.

   Ancak bu planda o kadar yeni kavramlar ve içerikler mevcut ki, "tarihi başlatmak" derken aslında başlayan her şeyi yok etmek üzerine kurulu bir sistem bu...

   Şöyle düşünün:

 * Tüm insanlık bilgilerinin, dünya tarihinin; bilinen her şeyin silindiği, unutturulduğu bir insanda yeni bir sistematik bilinç oluşturuluyor.

 * Oluşturulan bilinç illa ki bir başlangıca sahip olacaktır. Yani sıfır noktasından sonraki başlangıç bir tarih gelişimidir. İşte bu başlangıcı bile yok eden; hiçbir şekilde dünü olmayan, düne ait bilgisi olmayan bir bilinç.

 * Dahası bu insanın geleceği de olmayacaktır. Gelecek bilinci olmayacaktır. O insan için bugün vardır ve bugünün içine hangi komutlar sığdırılmışsa onu yaşayacaktır.

 * Gelecek bilgisi olmayan bir insanın gelecekten beklentisi de olmayacaktır.

   Lütfen bu ibareye dikkat ediniz:

 * Eğer insanın gelecek bilgisi olursa, gelecekten de beklentisi olacak ve bu gelecekten umduğu beklentileri gerçekleştirebilmesi için inisiyatif alacak, plan kuracak ve harekete geçecektir.

    İşte bu yüzden "Singularity Planlayıcıları" geleceğin inşasını kimsenin ellerine bırakmamak ve insanın dünden; yani geçmişinden tecrübe almaması, gelecekle de ilişkisini kesmesi için sistemleri deneylemektedirler. Birkaç aşamalı geçiş formülleri deney aşamasındadır.

   Geçmiş ve geleceği olmayan bir bilincin, sadece bugünü yaşaması; yani his, duygu ve akıl parametrelerini geçmiş ve geleceğe kapatması gerekmektedir. Bunu gerçekleştirmek için insanı bu hâlde yaşatacak ve bugününü din olarak algılatacak birçok planları vardır.

Konu çok detaylı; ama birkaç somut örnek:

       * "Geçmiş yoktur." inancı bilince işlenir. "Sadece bugün vardır. Yaşadığın an vardır."

 * Bunları anımsamak; yani "Dün vardı." bilgisi günahtır ve imha cezası gerektirir.

 * "Gelecek de yoktur." "Var" demek imha cezası gerektirir.

 * Böylelikle gelecekle ilgili plan yapmayan maymunlaştırılmış bir nesil oluşur.

 * Şeytanîler bu nesil için geleceği inşa eder. Geleceği eğer onlar inşa ederse bir sonraki gelecek yine Şeytanîlerin elinde demektir; tabii ki kendilerince...

   Aklıma Yunus Emre Hazretleri'nin şu dizesi geldi:

 "Dem bu demdir, dem bu dem."

  Öyle ise bizler de anımızı çok iyi değerlendirmeliyiz ki, gelecek, birilerinin hükmüne, eline geçmesin. Allah'ın sünnetullahında her devrin sahipleri vardır. Kimi zaman devirleri zalimler sahiplenmişler, kimi zaman inananlar... Mesela bir zamanlar Zülkarneyn (as) ve Süleyman (as) gibi inananlar, bir başka zaman ise Nemrut ve Buhtunnasr gibi zalimler… Konumuza geri dönelim:

  Singularity içeriğinden birkaç plan:

 1-     Tüm zekalar aynı seviyeye getirilmeli.

 2-     Tüm insanlık bilinci yok edilmeli.

 3-     Bu, aşamalı olarak bilim ve yeni bir akım hâlinde gerçekleştirilmeli.

 4-     "Bilim öyle ileri gitmiştir ki…" inancı insanlara; yani bilimle alakası olmayan insanlara hissettirilip onlarda aşağılık kompleksi ve işe yaramadıkları psikolojisi yaşattırılmalı.

 5-     Dahiler, zekiler, bilim adamları elenmeli.

 6-     Dünyada süper beyinler zümresi ve işe yaramazlar zümresi oluşturulmalı.

 7-     Bilimde gelinen durumun her insanı ölümsüz kılacağı düşüncesi telkin edilmeli ve buna inandırılmalı.

 8-     Kafası kesilen bir insanın dondurulup tekrar birleştirileceği çalışmalarının deklare edilmesi… (Birinin kafasını kesip sonra birleştirme -sözde- mucizesi; Deccalî bir vasıf.)

 *  Bu sekizinci madde, Calut'un kafasını kesen Hz. Davud'un kılıcının karşı operasyonudur ki inşallah Asâ'da açıklanacak.

  9-  Dijital bilimin insan vücudu ve suretini ele geçirmesi… Önce zihinden başlayarak yarı makine (organları plastik) insanların meydana getirilmesi...

  10- "Uzun yaşamın sırrı çözüldü." imajının (ölümün yenilmesi) oluşturulması… Böylelikle ortada hesap verilecek bir gün olmayacak.

11- En güvenilir insanların bizzat bu işlere, deneylere kendilerini kobay olarak kullandırtmasıyla "güvenilirliğin" arttırılması... Bu işin başındaki adam Ray (Raymond) Kurzweil'dir. Ray Kurzweil, Dünya Büyük Şeytanî Organizasyonu'nun 9'lar konseyi adayıdır. İlk 21 kişi arasında… Bilim dünyasının karanlık prenslerinden biri...  (**)

  Singularity felsefesi:

 * Var olmayanı var gibi göstermek.

 * Deccalî bir yaklaşım.

 * Mucizeler (bilimsel) göstererek insanlığı etkilemek.

 * Cennet ve cehennem temaları.

 * Dünyada yalancı sahte cennetler kurma projeleri.

 * Singularity felsefesi hak eden insanlara ömür boyu cennet vaadi ve teknolojik yalancı cennet tabiriyle kurulacak mekanlar…

    Akla Hz. Peygamber Efendimiz (sav)'in Deccal ile ilgili hadisi geliyor:

  "Kim Deccal'i görürse Deccal yalancı cennet gösterecek. Onun cennetine kimse el uzatmasın. Onun gösterdiği cennet aslında cehennemdir. Cehennem diye gösterdiği cennettir. Dikkat edin." diye buyurmuştur.

    Bu şahıs (Ray Kurzweil) kafasını kestirip klonlanmasını istemektedir. Hz Davud'un Calut'un kafasını kesişinin sembolü gibi…

   Henüz bu planın tanıtımı, akımın varlığını yayma aşaması gündemde. Aldığımız bilgiye göre, bu işin bir de İstanbul sorumlusu olarak R. C. Dawkins diye biri varmış. Önce bilimkurguya aşina gençliğe ve sosyeteye panellerle ("Bitkiler ve hayvanlar dünyasındaki sırlar." adı altında) yeni akımı yayma faaliyetleri hazırlığındaymışlar. Yakında birtakım gençliğin, kişilerin beyinleri adeta afyonlanmış gibi bilinç temizleme derslerini ve öğretilerini duyarsanız şaşırmayın. Çağımız birçok gelişmelere gebe. Konu çok detaylı… Biz sadece masum gibi başlayan yeni bir akımın tehlikesine karşı bilinç oluşturmak istedik. Çünkü artık bilim ve teknolojiyi kullanarak zihin avcılığı yapmak kolaylaştı.

  Karşılaştıkları en büyük engel Kur'an bilgileri. Onun içindir ki bu öğretiyi zihinlerden silmek ve -aslında tüm inançları- yok etmek istiyorlar. Hatırlayın "Bunların elinden Kur'an'ı almadıkça bir şey yapamayız." diyenleri... Metot ve teknikler değişti; ama amaç aynı. Her şeye rağmen Allah'ın da bir planı vardır. Ama kullara düşeni de kullar yapmalı.
 

Şimdi konuyla ilgili habere bakalım:

Buz içinde 230 ölü dirilmeyi bekliyor(muş)

http://www.sabah.com.tr/fotohaber/yasam/buz_icinde_230_olu_dirilmeyi_bekliyor

Tüm dünyadan 230 cansız vücut, içi sıvı nitrojen dolu büyük metal silindirler içerisinde, eksi 196 derecede, tıbbın ilerleyip kendilerini yeniden dirilteceği günü bekliyor. Türkiye'den ise 1 kişi var...

ABD'de Oakland City'de yaşayan 71 yaşındaki psikiyatr Dr. Eugene Donovan, yakalandığı yemek borusu kanserinden kurtulamayacağı kesinleşince dondurulmaya karar verdi. Zaten hep ölümsüzlük peşinde olan, hayalci biriydi.

Bilimin ve tıbbın ölümsüzlüğü bir gün bulacağına ama kendisinin buna yetişemeyeceğine inanıyordu. Alcor Life Extension Foundation'la bir anlaşma imzaladı. Eugene'in dört öz, üç de üvey çocuğu vardı. Üvey çocuklar bu olayı parayı sokağa atmak olarak görüyor ve Eugene'in ölümünden sonra kendilerine hiçbir şey kalmayacağından yakınıyorlardı. Aile ikiye ayrıldı. Üvey çocuklardan biri Eugene'in zihinsel durumunun yerinde olmadığını ortaya attı. Diğer kardeşler hemen harekete geçip tersini ispatlayan bir rapor aldı. 10 Mart 1989'da Eugene iyice zayıf düşmüş, durumu daha da ağırlaşmıştı. Artık ölmeye hazırdı.

Hatta hâlâ yaşadığına öfkeleniyordu. Sonunda 21 Mart 1989 sabahı öldü ve hemen işlemlere başlandı. Kanı damarlardan boşaltıldı. Ardından damarlar basınçlı steril suyla temizlendi. Eugene yalnızca başının dondurulmasını isteyenlerdendi. O, bir gün tek bir hücreden bir in-sanın yaratılacağına, bilimin bu kadar ilerleyeceğine inanıyordu. Operasyonun en önemli aşaması nöroizolasyon aşamasıydı. Eugene'i hedefe götürecek olan bu aşamaydı. Bedeni ise geri gönderilip yakıldı.

Sözlük anlamı, insanların bilinmeyen bir gelecekte çözül-mek üzere dondurulması olan cryonics terimi, ilk olarak 1965 yılında kullanıldı. Ancak ilk kez Neil R. Jones 30'larda yazdığı bir romanda insanların dondurulmasından söz ediyordu. Ünlü fizikçi Robert C. W. Ettinger da 1964'de yayımlanan "Olumsuzluk İhtimali" adlı kitabında insanların gelecek yıllarda canlandırılmak üzere dondurulması fikrinin akla yatkın olduğunu ileri sürüyordu. Dünyada dondurulan ilk kişi 73 yaşında akciğer kanserinden ölen Amerikalı psikolog James Bedford'dı.

Alcor Life Extension Foundation, 1972’den bu yana dondurma hizmeti veriyor

Dondurulanlar, içi nitrojen dolu metal silindirler içinde eksi 196 derecede bekliyor

1967'den beri buzlar içinde diriltileceği günü bekliyor. Bazıları için insanları, nano teknolojinin ve tıbbın çok ilerlediği, her hastalığa çare bulunabildiği, tek bir hücreden bile bir insanın yeniden yaratılabildiği bir çağda uyandırmak üzere dondurmak için paralarını almak umut tacirliğinden başka bir şey değil. Ancak yapılan bir deney hiç de öyle demiyor. Dr. Paul Segal'in 1992'de American Cryonics Society'nin sponsorluğunda California Oniversitesi'nde yaptığı şu meşhur deneyden söz ediyoruz. Dr. Segal beagle cinsi sevimli köpeği Miles'ı dondurup tekrar diriltmeyi başarmış ve bu deney cryonicsist bilim insanları için o günden beri büyük bir ispat olarak sayılıyor. Miles kanı çekildikten sonra doldurularak öldürülmüş, 70 dakikalık klinik ölümün ardından kanı tekrar damarlarına enjekte edilerek oda sıcaklığına geri getirilmişti. Üç buçuk yaşındaki köpek hayata geri döndüğünde tüm karakteristik özelliklerini olduğu gibi taşıyordu, alışkanlıkları ve huyları değişmemişti. Bu, dondurulan insanların bir gün yeniden canlandırıldığında hafızalarının yerinde olacağına ispat olarak gösteriliyor.

Cryonics, yani insanların şu Mel Gibson'ın "Forever Young" filmindeki gibi ileride canlandırılmak üzere dondurulması öyle cesedi (onların deyimiyle hastayı) buzların içine yatırmakla olmuyor. Çünkü insan bedeni, önlem alınmadan dondurulursa buz kristalleri hücrelerin çevresini sarıyor ve su kaybına sebep oluyor. Gerilen hücre zarı yırtılıyor ve hücre parçalanıyor. Bunu engellemek için gliserol gibi donmayan kimyasallar kullanılıyor.

Buzlar içinde diriltilmeyi bekleyen Güner Kuban

Ölü beden önce buz kalıplarıyla soğutuluyor ve göğüs kafesi açılarak vücuttaki kan damarlardan çekiliyor. Yerine eksi 50 derecede gliserol enjekte ediliyor. Vücuda yayılımı sağlanan solüsyon vücut ısısının da eksi 50 dereceye düşmesini sağlıyor. Hücre çevresindeki yağların buzdolabında kalmış birkaç günlük yağlar gibi buruşmaması için de hasta içi sıvı nitrojen dolu büyük metal silindirler içerisinde, eksi 196 derecede korunuyor.

Buzlar içinde diriltilmeyi bekleyen Dr. Eugene Donovan

Tüm bedeni dondurmak 150 bin dolar

En büyük cryonics şirketi ABD'li Alcor Life Extension Foundation. Onu American Cryonics Society, Cryonics Institute ve Trans Time takip ediyor. Bu şirketlerde dondurulmuş olarak bir gün diriltilmeyi bekleyen toplam 230 "hasta" bulunuyor. Öldüğünde dondurulmak üzere anlaşmaya imza atmış insan sayısı ise 900 civarında. Tüm bedeni dondurmanın bedeli 150 bin, yalnızca başı dondurmanın bedeli ise 80 bin dolar. Ödeme kolaylıkları da sağlanıyor. Önce bir hayat sigortası yaptırıyorsunuz. Sigortanızın primlerini ölene dek düzenli olarak ödüyorsunuz.

Ölümünüzden sonra kalacak olan toplu para yakınlarınıza ödenmiyor, bir miktarıyla dondurulma masrafları karşılanıyor. Geri kalanı ise faiziyle birlikte yeniden hayata döneceğiniz, yani buzların çözüleceği güne kadar sizin adınıza biriktiriliyor. Türkiye'de bu dondurulma anlaşmasını imzalayan isimlerden biri olan Güner Kuban, bu uygulamayı "Artık kefenin de cebi var" diyerek özetliyor. Anlaşma imzaladığınız firma size bir bilezik ya da kolye veriyor. İçinde, beklenmedik bir şekilde ve yerde ölürseniz sizi bulanların nereye başvuracağı yazılı oluyor.

Türkiye'den ilk isim

Tüm dünyadan 230 cansız vücut, içi sıvı nitrojen dolu büyük metal silindirler içerisinde, eksi 196 derecede, tıbbın ilerleyip kendilerini yeniden dirilteceği günü bekliyor. Türkiye'den ise 1 kişi var oda Güner Kuban.

Bu hizmeti veren ABD'li firmalara ulaşıp dondurulmanın ayrıntılarını, tekrar diriltmenin bilimsel olup olmadığını ve maliyetini konuştuk. Ardından Türkiye'deki 16 cryonicsist'ten ilki olan Güner Kuban'a ulaştık.

"Her 50 yılda bir dirilsem yeter"

Anlaşma gereği dondurulanların veya dondurulmak üzere kontrat imzalayanların ismi bir sır olarak saklanıyor. Bunu açıklamak isteyenlerinki hariç. Bilinen dondurulmuş en ünlü iki isim yazar Dick Jones (Dick Clair olarak da biliniyor) ve efsane beyzbol oyuncusu Ted Williams. Türkiye'den de Çerkez Ethem'in yeğeni olarak bildiğimiz Güner Kuban var.

Kuban, Alcor firmasıyla 1992 yılında dondurulma anlaşmasını imzaladığında şirketin Türkiye temsilciliğini de almış ve o zaman 16 Türk anlaşma imzalamak için kendisine başvurmuş. Ama bugün o isimlerin kimler olduğunu söylemiyor.

Buzlar içinde diriltilmeyi bekleyen Dick Clair

Kendisinin dondurulmayı istemesinin nedenini ise şu sözlerle anlatıyor: "Ben diğer insanlar gibi yaşamaya çok meraklı olduğumdan, hayatımı sürdürmek istediğimden dolayı imzalamadım bu anlaşmayı.

Tek istediğim kısa bir süreliğine de olsa gelecekte dünyanın nasıl olduğunu görebilmek. İleri teknolojinin gelişimini, ışınlanmanın, zaman makinesinin icat edildiğini, insanların beyin kapasitelerinin yüzde 100'ünü kullanmaya başladıklarını, diğer güneş sistemlerinin keşfedildiğini görmek istiyorum. 80 yıl içerisinde, dondurulan insanların yeniden hayata döndürülebileceğine inanıyorum çünkü nano teknoloji inanılmaz ilerliyor. Hatta iste-diğiniz yaşta uyanabileceksiniz. Ben 17 yaşımda uyanmak istiyorum. 50 yılda bir, birkaç haftalığına uyansam yeter bana."

Buzlar içinde diriltilmeyi bekleyen Ted Williams

Dünyada ilk canlı olarak dondurulacak kişi olmayı hedeflediğini söyleyen Kuban, "Artık yaşam sevinçlerim azalmaya baş-ladı. Yaşlılığın tuzağına düşmek istemiyorum. İnsanlar ruhlarıyla beraber yaşlanıyorlar ama benim ruhum hâlâ 17 yaşında. Biraz daha yaşarsam zaten gençleri kıskanmaktan öleceğim. O nedenle işlerim bitince bunlardan biri Çerkez Ethem'in hayatını yazdığım kitap elden ayaktan düşmeden Kolombiya'ya gidip ötenazi yaptıracağım. Ardından da dondurulacağım" diyor.

Kuban, cryonics işleminin dini kurallara aykırı olup olmadığı sorusunu ise, "Bugünün tıp anlayışına göre ölü olarak kabul edilen kişiler, yarının tıp bilgi ve anlayışına göre ölü olarak kabul edilmeyecekler ki" diyerek yanıtlıyor.



Bu haber 7,451 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    15,129 µs