En Sıcak Konular

İbrahimi Dinler Tuzağı

26 Mayıs 2014 09:16 tsi
İbrahimi Dinler Tuzağı İbrahimi dinler, diyalogculuk, şimdi de küresel Hıristiyanlaştırma Afrikaya yeni din adıyla zehir enjekte ediliyor...

Oktan Keleş Kitaplarında Bu Tehlikeye Karşı Uyarılarda Bulunmuştu:

“ŞAYET İNSANLARIN KÜFÜRDE BİRLEŞMİŞ BİR TEK ÜMMET OLMASI TEHLİKESİ BULUNMASAYDI, RAHMAN’I İNKAR EDENLERİN EVLERİNİN TAVANLARINI VE ÇIKACAKLARI MERDİVENLERİNİ GÜMÜŞTEN YAPARDIK.” Zuhruf / 33

Bu ayet tefekkür edilirse tüm “insanlar” tabiriyle tek ümmet olması “Yeni Dünya Düzeni”ne işaret ediyor. Tek sistem, tek din, tek kral vs… İnsanlar tabiri ayrımsız -Müslüman olsun, Hıristiyan veya şu kültür, bu kültür- tümünü kapsar.

Küfür: Şeytan’ın sistemi.

* Tağut, Şeytan’ın evrensel sistemi. Bu sistemi ona uyanlar besliyor. İlhami Abi’yle sohbetteyken konuyla ilgili, Şeytanîlerin Yeni Dünya Düzeni, tek din, tek kültür planlarını sorduğumda bana şöyle demişti:

- Yeni olan bir şey yok. Şeytan yeryüzüne indirildiğinden beri taraftarlarıyla bu sistemi kurmaya çalışır.

- Biz ne yapacağız, nereden anlayacağız dediğimde de:

- Her şey Kur’an’da… Aç, bak diye cevap vermişti ve arkasından bana bu ayetleri okuyup açıklamıştı. Şok olmuştum adeta ve acı gerçeği; Kur’an’ı hâlâ nasıl bilmediğimizi anlamıştım. (Asa Kitabı sh .205)

*

Latif Baba’ya, ‘gayri Müslimlerin Cennet’e girip giremeyecekleri’ sorulmuştu. Bu konuda ortada birçok görüş dolaşıyordu ve milletin kafası karışmıştı. Adı üstünde fitne işte. Latif Baba şu cevabı vermişti: “Hz. Peygamber Efendimiz (sav) dünyayı şereflendirip, peygamberliğini ilan ettikten sonra, O’na tabi olmayan, Yüce Kuran’ın vahiylerine, Müslümanlığın gereği itikadî konulara iman etmeyen hiç kimse Cennet’e giremez. Bu kim olursa olsun. İster ehli kitap olsun, ister başka zümre. Peygamber Efendimiz (sav)’den önceki ehli kitaptan tabii ki cennete girecek olanlar vardır. Bugünkü ehli kitap şirktedir. Ekserisi teslis inancını taşır. Bunlar Kur’an hükümlerine göre şirk ve küfürdedir.

Bunların çok azı şunu dese; ‘Ben, Hz. Muhammedi’nde (sav) peygamberliğine inanıyorum. Ama kendi dinimin kurallarına göre amel ediyorum’ dese yine yetmez. Kuran’a ve Hz. Peygamber’in (sav) peygamberliğine iman ettiği gibi hangi din olursa olsun, kendi dinlerinin bâtıl olduğunu, hükmünün kalktığını kabul etmesi, ‘Hak din Hz. Muhammed’e (sav) gelen İslâm’dı’ diyerek İslâm itikadına göre iman etmesi gerekir.

Bunları yapmıyorsa cennete giremez. Çift dinlilik hiç olmaz. Hem ‘sizin dininize iman ettim, hem kendi dinime’ demek gibi bir sapıklık söz konusu değildir. Ehli Kitap  kelimesi ile kelime oyunu yapanlar, ‘tüm dinlerin ismi İslâm’dır’ diyenler şunu bilmelidirler:

Elbette ki, tüm hak peygamberlerin dininin ismi İslâm’dır. Ama bunu kelime oyunu yaparak, ‘Hz. İsada İslâm peygamberidir’ diyerek, bugün ‘Ben Hıristiyan’ım diyen ya da İsevi’yim diyen ya da Musevi’yim’ diyen, ‘Tevrat’a, İncil’e göre amel ediyorum’ diyen İslâm dininden olamaz. Çünkü Kuran’dan önceki İncil, Tevrat, Zebur’un, suhufların (sahifelerin) hükümleri Hz. Kur’an indirildiğinde kalkmıştır. Zaten o kitapların asılları kalmamış ki. Tahrif edilmiş kitabın şeriatı ile nasıl amel yapıp, İslâm dininden olduğunu iddia edeceksin? Kuran-ı Kerim, kendinden önceki kitapların hükümlerinin kalktığını ve o kitapların din adamlarının elleriyle tahrif edildiğini ve bozulduğunu açıkça buyurur: Â’râf Suresi 157. ayet, ehli kitabın hangi şartta açıkça cennete gideceğini belirtmiştir. Yahudiler ve Hıristiyanlar Hz. Muhammed (sav) geldikten sonra, O’nun getirdiğine iman etmeleri, Kuran’a iman etmeleri ve kendi dinlerinin bozulduğuna, kitaplarının hükmünün kalktığına iman etmeleri, kısacası Hz. Muhammed (sav)’in getirdiği şekilde Müslüman olmaları durumunda cennete girebilecekleri, kurtuluşa erebilecekleri açıktır.

‘Ehli kitabın hepsi bir değildir,’ Âl-i İmrân/113 ayeti, onların cennetlik olduğu anlamına gelmez. Müslümanların onlara bakış açısına, onlara olan muamelesine bir ölçüdür. Dünyaya gelen her çocuk; ister Hıristiyan, ister Yahudi, hatta ister ateist anne babadan olsun, Müslüman fıtratında doğar. Bu çocuklar akıl baliğ olmadan ölürlerse, Allah’ın izniyle cennete giderler. Bu ayrı bir mevzudur.”

Bugün Yayınlanan Haber:

Hırislam

İbrahimi dinler, diyalogculuk, şimdi de küresel Hıristiyanlaştırma Afrikaya yeni din adıyla zehir enjekte ediliyor... 

“Birbirini anlamak” bahanesi altında, Dinlerarası Diyalog, İbrahimi Dinler, üç hak kitap, cami-kilise-havra birlikteliği gibi ifsadlara şimdi yenisi eklendi. Özellikle Afrika ve Uzak Asya’da küresel Hıristiyanlaştırma faaliyetlerine yeni bir ad buldular. Hâşâ camiinin üzerine haç koymak demek olan bu yeni ifsad dininin adı Hırislam!

Küresel güçlerin İslam dünyasındaki direnişleri kırmak için ortaya koydukları İslam ve Hıristiyanlık’ın karışımı melez yeni bir “din”in adı olan Hırislam sapkınlığı için; başta Nijerya, Uganda gibi Afrika ülkelerinin yanı sıra Amerika’da, Avustralya’da da çok sayıda “Hırislam Kilisesi” faaliyet gösteriyor.

Hilalle Haçı Birleştirme Çabası

Yeni bir medeniyetin doğuşu diyerek İslamo-Hıristiyanlık ya da İstiyanity olarak da adlandırdıkları Hırislam, İslam Peygamberinin (s.a.v.) üzerine haşa haç koyma olarak da tanımlanıyor. Hırislam safsatasını ilk çıkaranlar ise daha çok Evanjelist Hıristiyanlardan oluşuyor. Genelde Afrika olmakla birlikte bu tür sentez din anlayışlarının en fazla görüldüğü ülkelerden biri Nijerya. Öyle ki, Nijerya’da iki camiye Hz. İsa’nın boydan resmi, O da Müslümanların bir peygamberidir denilerek asıldı.

Papaz şemseddin önce hacca, sonra kiliseye!

Papaz Samusideen (Şemseddin) Saka Müslüman bir ailede yetişmiş olmasına, birkaç defa da hacca gitmesine karşın, “Şimdi Hıristiyan’ım. Fakat bu, İslam kötü demek değil” diyor. Böylece İslam’dan dönülmeden de Hıristiyan olunabilecekmiş gibi yansıtmaya çalışıyor. Bin 500 kişilik salonda Pazar günleri koro Hıristiyan ve İslami ilahileri birlikte söylüyor. Papaz Şemseddin, İncil ve Kur’an’dan vaazlar veriyor. Hutbeleri, konuşmaları yerel televizyonlarda yayınlanıyor. Medya elinden geleni yapıyor.

İslam-Hıristiyan karışımı melez bir din arzulanıyor

Afrika’da farklı ülkelerde bu yöndeki çalışmalarıyla tanınan Afrika uzmanı araştırmacı Mustafa Efe, Milli Gazete’ye yaptığı açıklamada, Uganda’da bir binanın giriş kapısının üstüne hem hilal hem de haçın dikildiğine dikkat çekerek, “İçeri girildiğinde kiliselerdeki gibi sıralar var. Ancak sıraların arası secde edecek kadar geniş. Dışarıda ezana benzer karışık bir şeyler söyleniyor. Namaz kılınırken namaz içinde kilise şarkıları söylenip alkış tutuluyor” diye konuşuyor.

Afrika kıtasında daha önceden Hıristiyanlıkla yerel dinlerin birleşmesinden birçok ucube inanç türediğini ve bu sürecin devam ettiğini bildiren Mustafa Efe, “Bunu şimdi de İslam üzerinde Hıristiyanlıkla birleştirerek yapmaya çalışıyorlar. Hırislam sapkınlığı da bunun son halkası. Müslümanları bekleyen tehlike ne şeytandır ne de düşmandır. Müslümanları bekleyen esas tehlike Müslüman’ım diyen kâfirlerdir” şeklinde konuşuyor.

Sözde Hırislam dininin Nijerya’daki kurucusu Tela Tella, “Müslümanların elbiselerini kurutan güneş Hırıstiyanların elbiselerini kurutmuyor mu” diye soruyor ve ekliyor: “Tanrının Müslümanlardan daha fazla Hıristiyanları sevdiğine inanmıyorum.” Takipçileri onu, “Elçi, Tanrının dileği, Kutsal Mesih, Ifeoluwa” diye isimlendiriyorlar. Tela Tella da İslam ve Hıristiyanlık arasında takipçilerine birlik ve hoşgörü vaazları veriyor. Böylece melez bir dini yaşam Afrika’da gittikçe popülerleşiyor.

Önce, faize ve kapitalist sisteme uygun bir Hıristiyanlık oluşturmak için Alman Keşiş Martin Luther’in öncülüğünde Protestanlık mezhebini oluşturdular. Zaten tahrif edilmiş olan İncil’i ve 3 milyarlık Hıristiyanlığı, Siyonistlerin bugünkü küresel düzeninin itaatkâr, teslise dayalı, seküler dini haline getirdiler. Ancak masonluk ve dolar gücüyle oluşturdukları Gizli Dünya Devleti aracılığıya kıtaları yönetmek ve sömürmek için önlerinde bir engel vardı. Yüce Allah’ın kıyamete kadar koruması altındaki Kur’an-ı Kerim ve İslam.

Şuursuz veya zayıf bırakılmış Müslümanları Hıristiyanlaştırma faaliyetlerinde Afrika ve Uzakdoğu’da kısmen mesafe kaydetseler de, başarılı olamadılar. Bunun üzerine İslam Dinini, inancını, en azından yaşantı olarak bozmaya, ılımlılaştırmaya, dejenere etmeye başladılar. Uzun yıllara dayanan dinler arası diyalog masalından sonra şimdi başvurdukları yeni sapkınlığın adı ise Hırislam.

Hilalle Haçı Birleştirme Çabası

Yeni bir medeniyetin doğuşu diyerek İslamo-Hıristiyanlık ya da İstiyanity olarak da adlandırdıkları Hırislam, İslam Peygamberinin (S.A.V.) üzerine haşa haç koyma olarak da tanımlanıyor. Hırislam safsatasını ilk çıkaranlar ise daha çok Evanjelist Hıristiyanlardan oluşuyor.

Genelde Afrika olmakla birlikte bu tür sentez din anlayışlarının en fazla görüldüğü ülkelerden biri Nijerya. Öyle ki, Nijerya’da iki camiye Hz. İsa’nın boydan resmi, O da Müslümanların bir peygamberidir denilerek asıldı.

Nijerya’da Tanrı Misyonu’nun Gerçek Mesajı adlı kilisede Hıristiyanlık ve İslam’ı birleştirmeye çalışıldı. İbadet etmek için bu Kiliseye gelenler, önce İsa (a.s.)’a atfen ayrılan bölümde dua ediyor. Ardından da caminin çevresindeki fayanslı bölgede koşup sözde ‘Tek Tanrıya’ affedilmeleri ve yardım için duada bulunuyor. Söz konusu olan dos doğru İslam dinini sentezlemek olunca sınır kalmıyor. Bu dönüşü de Kabe’nin etrafındaki dönüşe benzetiyorlar. Bu grup “Chris-lam-herb” olarak da biliniyor. Hırislam ifsat projesinin mimarları, Nijerya’daki bu grubu bütün Afrika’ya bir model olarak gösteriyor.

Yarısı Müslüman yarısı Hıristiyan bir ülke olan Nijerya’da bu tür sentezci oluşumlar, Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki Hıristiyan vahşetini de örnek göstererek, hoşgörülü bir barışa hizmet edecek gruplar olarak takdim ediliyor. “İnsanlar faydacı ve pratik bir din arayışında oldukları için rijit doktrinleri olan inançlara girmeyeceklerdir” diyorlar.

Papaz Şemseddin

Papaz Samusideen (Şemseddin) Saka Müslüman bir ailede yetişmiş olmasına, birkaç defa da Hacca gitmesine karşın “Şimdi Hıristiyan’ım. Fakat bu, İslam kötü demek değil” diyor. Böylece İslam’dan dönülmeden de Hıristiyan olunabilecekmiş gibi yansıtmaya çalışıyor. Bin 5 yüz kişilik salonda pazar günleri koro Hıristiyan ve İslami ilahileri birlikte söylüyor. Papaz Şemseddin, İncil ve Kur’an’dan vaazlar veriyor. Hutbeleri, konuşmaları yerel televizyonlarda yayınlanıyor. Medya elinden geleni yapıyor.

Sözde Hırislam dininin Nijerya’daki kurucusu Tela Tella “Müslümanların elbiselerini kurutan güneş Hırıstiyanların elbiselerini kurutmuyor mu” diye soruyor ve ekliyor: Tanrının Müslümanlardan daha fazla Hıristiyanları sevdiğine inanmıyorum”. Takipçileri onu “Elçi, Tanrının dileği, Kutsal Mesih, Ifeoluwa diye isimlendiriyorlar. Tela Tella da İslam ve Hıristiyanlik arasında takipçilerine birlik ve hoşgörü vaaazları veriyor. Böylece Melez bir dini yaşam Afrika’da gittikçe popülerleşiyor.

Mustafa Efe: İslam-Hıristiyan Karışımı Melez Bir Din Arzulanıyor

Afrika’da farklı ülkelerde bu yöndeki çalışmalarıyla tanınan Afrika uzmanı Araştırmacı Mustafa Efe, Milli Gazete’ye yaptığı açıklamada Uganda’da, bir binanın giriş kapısının üstüne hem hilal hem de haçın dikildiğine dikkat çekerek, “İçeri girildiğinde kiliselerdeki gibi sıralar var. Ancak sıraların arası secde edecek kadar geniş. Dışarıda ezana benzer karışık bir şeyler söyleniyor. Namaz kılınırken namaz içinde kilise şarkıları söylenip alkış tutuluyor” diye konuşuyor.

Afrika kıtasında daha önceden Hıristiyanlıkla yerel dinlerin birleşmesinden birçok ucube inanç türediğini ve bu sürecin devam ettiğini bildiren Mustafa Efe, “Bunu şimdi de İslam üzerinde Hıristiyanlıkla birleştirerek yapmaya çalışıyorlar. Küresel planların uygulama yeri olan Afrika kıtası sömürgecilik, misyonerlik, kölelik, komünizm ve kapitalizm gibi zulümlerden çok çekti. Milyonlarca insan kültürünü, dilini, dinini, hayatını kaybetti. ‘Beyaz Tanrının’ baskısı üzerlerinden hiç inmedi. Hırislam sapkınlığı da bunun son halkası. Müslümanları bekleyen tehlike ne şeytandır ne de düşmandır. Müslümanları bekleyen esas tehlike Müslümanım diyen kafirlerdir” şeklinde konuşuyor.

Afrika kıtasında 1900’lü yılların başında Hıristiyan nüfusun yüzde 7-9 arasında olmasına karşın bugün bu oranın yüzde 50’nin üzerine çıktığına vurgu yapan Afrika Uzmanı Mustafa Efe, Müslümanları Hıristiyanlaştırmak için 1965 II. Vatikan Konsilinde alınan kararlar doğrultusunda misyonerlerin geliştirdikleri yeni taktiğe göre Müslümanlara “sevgi” ve ortak “değerler” temelli yaklaşılmaya çalışıldığını kaydetti. Efe şöyle konuştu: “Müslümanlar İsa (a.s.)’a olan sevgilerinden dolayı kurtuluşa ereceklerdir. Bu şekilde yaklaşarak Müslümanların gönüllerini alacaklar ve Hıristiyanlığın kötü imajını yıkarak Müslümanların en azından Hıristiyanlığa sempati ile bakmaları sağlanacaktır. Bu yüzdendir ki dinlerarası (nasıl olacaksa) diyalog çalışmaları vesilesiyle haçlı seferleri, yakılıp yıkılan şehirler, Endülüs’te, Cezayir’de, Afrika’da katledilen ve halen Irakta, Afganistan’da devam eden katliamlar unutturulmaya çalışılmaktadır.”

Hak-batıl yok, hoşgörü var!

“Bu ‘Küresel din’ projesinin gerçekleşmesinin önünde olacak bütün hareket, düşünce, organizasyon, kurum ve kuruluşlar radikal ya da terörist ilan edilerek sindirileceklerdir.” diyen Mustafa Efe, “Artık ‘Bu Hakk’tır, bu da Batıl’ demek radikallik göstergesi, Hıristiyanlığın tahrif olmuş bir din olduğunu söylemek hoşgörüsüzlük olarak kabul edilecektir. Siyah ve beyazın değil gri tonların hakim olduğu her ortama, bölgeye, kişiye uygun kişiliksiz, kimliksiz bir din anlayışı kabul görmeye başlamıştır. Üç Testament yani üç kitap Tevrat, İncil ve Kur’an’ın ortak bir versiyonu üzerinde çalışmalar devam etmektedir.” diyerek tehlikenin boyutlarına dikkat çekiyor.

http://www.milligazete.com.tr/haber/Hirislam/321786#.U4LV10prP5p

 



Bu haber 7,209 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,119 µs