En Sıcak Konular

Sultanahmet’teki Dünyanın ‘Merkezi’

2 Mayıs 2014 09:37 tsi
Sultanahmet’teki Dünyanın ‘Merkezi’ Oktan Keleş'in Deruni Devlet-Kutsal Halı Kitab'ında Dünya'nın Merkezi

Sultanahmet’teki Dünyanın ‘Merkezi’


İBB Kültür A.Ş.’ye bağlı olan Yerebatan Sarnıcı’nın hemen yanı başında bulunan Milion Taşı, yüzyıllar önce taşıdığı önemin yeniden fark edilmesinin sessiz gururunu yaşıyor.

Ayasofya Camisi’nin karşısında, Yerebatan Sarnıcı’nın hemen yanı başında bulunan ve Bizans döneminden beri ayakta kalabilmiş olan dikili taşın bulunduğu yer, dünya üzerindeki diğer şehirlerin İstanbul’a uzaklıklarının hesaplanmasında kullanılan sıfır noktasıydı. “Milion Taşı” adı verilen bu dikili taş, aynı zamanda Adriyatik’ten başlayıp Constantinopolis’e gelen Roma anayolu Via Egnatia için başlangıç noktasıydı.

Daha önceleri sık sık önünden geçtikleri halde çok az kişinin bildiği, çok az kişinin fark ettiği “Milion Taşı”nın etrafında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanlığı tarafından çevre düzenlemesi yapılıp bilgilendirme panosu yerleştirildikten sonra, dikili taş, hayli ilgi gören turistik bir objeye dönüştü.

Milion Taşı’nın etrafı cam paravanla çevrelendi. Etrafındaki küçük yollarda, üzerinde dünyadaki diğer şehirlerin İstanbul’a kaç kilometre mesafede olduklarının yazılı olduğu ahşap zemin oluşturuldu. Ayrıca Milion Taşı’nın yanına, diğer dünya şehirlerinin istikametlerini gösteren isim tabelaları yerleştirildi.

Bütün bu düzenlemeler sonucunda adeta dünyanın merkezini işaretleyen tarihi Milion Taşı, İstanbul halkının, yerli ve yabancı turistlerin ilgi gösterdikleri, önünde hatıra fotoğrafları çektirdikleri turistik bir objeye dönüştü.

Milion Taşı nedir?

Constantinus, Mese üzerinde, bu günkü Çemberlitaş’ın olduğu yerde Constantinus Forumu olarak bilinen, heykeller, sütunlar, mermer kemerlerle süslenmiş forum inşa ettirdi. İmparator, antik Byzantion kentinin ana meydanı Strategion’u aynen korudu. Ayasofya Meydanı ve Sultanahmet’in güneyinde Marmara Denizi’ne inen yamaçlar üzerinde büyük sarayın ilk kuruluşu bu döneme rastlar.

Mese Caddesi, henüz inşa edilmemiş olan Ayasofya’nın önünden başlıyor, surlara kadar uzanıyordu. Mese, alt katlarında dükkânlar, üst katlarında heykeller olan mermer sütunlu ve revaklı, 25 metre genişliğinde mermer döşeli bir yoldu. Bu yolun başlangıç noktasında “Milion Taşı” vardı.

Milion, Adriyatik’ten başlayıp Constantinopolis’e gelen Roma anayolu Via Egnatia için başlangıç noktası ve dünya üzerindeki diğer şehirlerin İstanbul’a uzaklıklarının hesaplanmasında kullanılan sıfır noktasıydı.

Avrupa kentlerini baştan aşağı dolaşan çeşitli imparatorluklara ait yolların çıkış noktası olan bu anıt, Augustus tarafından inşa edilen Roma Forumu’nda (Fori Romani) bulunan “Altın Mil Taşı”na (Milliarium Aureum) çok benzeyen ama ondan daha heybetli, kare şeklinde yerleştirilmiş dört tane çemberin desteklediği bir kubbeden oluşmuş çift zafer takını andıran tetrapylondur. Yapının en üstünde Tykhe’nin heykelleri gibi, aralarında haç ile Constantinus’un ve Helena’nın heykelleri bulunur. Yapıyı ayrıca Trajan’ın HadHadrianus’un ve 2. Teodosius’un süvari heykelleri ile Hellios’un dört atlı arabası (Quadrigae) süsler.

Haber 7

 

Oktan Keleş'in Deruni Devlet-Kutsal Halı Kitab'ında Dünya'nın  Merkezi

Düşündüm ki; İstanbul dünyanın merkezi. Demek ki, buranın sırrı ile burasına merkez deniyor. Napolyon bile ‘İstanbul’u almadan imparatorluğumun önemi yok.’ demiş. ‘Dünyanın merkezi İstanbul’dur,’ diyen birçok tarihî kişilik bir şeyler biliyor olmalı. O gün birçok bilgiler öğrendim.


Göz ise, öyle bir enerji merkezinin üzerindeymiş ki… Bunun da bilimsel açıklaması
var, detaya girmiyorum. Ancak enteresan başka şeyler de öğrenmiştim:

Yıllardır felsefeciler tartışıp dururlar; “Dünyanın merkezi neresi?” diye. Bu tartışma kimi zaman da latifelere konu olmuştur. Meselâ Nasrettin Hoca, “Ayağımın bastığı yer.” demiş. Öğrendiğim şu idi: Meşhur Merkez Efendi, Dünya’nın merkezini araştırmış ve bir taşı İstanbul’un bugün Merkez Efendi olarak anılan semtine koymuştur. Bilmem anlatabiliyor muyum?


Bu merkez tartışmalarının altında yatan şey, dünyanın büyük bir enerji kaynağının çekirdek noktasından kaynaklanmaktadır. İşte o gözün bulunduğu yer, o çekirdek enerjinin olduğu yermiş.

Tanrı Parçacığı’nı arayanlar, burayı aramıyorlardı. Buradaki enerjiye emsal bir enerji arıyorlar, yani enerji kaynağı, güç. Buradaki enerjinin mahiyeti dünyanın merkezi olmasına yetecek bir sebepti. Merkez Efendi bu sırrı biliyordu. Üst düzey Şeytanilerde bu sırrı biliyorlardı. Bu yüzdendir ki birçok kral, komutan, “Dünyanın merkezi İstanbul alınmadan, diğerlerinin önemi yok!” diye sözler sarf etmişlerdir.


Daha sonraları burası ile ilgili şu ilginç bilgileri de Paşa Baba’dan öğrenmiştim. Paşa Baba şunları söylemişti: “1970’li yıllardı evladım. Amerika ve Sovyetler soğuk savaşın dozajını iyice arttırmışlar, birbirleri ile düşmanlığa ve rekabete tam gaz devam ediyorlardı. Türk Genelkurmay’ı, ülkemiz üzerindeki emellerin, Şeytanî kara yapılanmalar tarafından planlandığını çok iyi biliyordu. Yani Şeytanî tarikatlar, dünyayı ele geçirme planlarını organize ediyor, süper güç diye adlandıran devletler eli ile bu planlarını yürüttürüyorlardı. Sovyetler Birliği’nin Şeytanîleri ile ABD’nin Şeytanîleri aslında aynı gruptu. Aynı el, iki ülkeyi de yönlendiriyordu. Bu iki ülke vasıtası ile dünyayı ele geçirme planları yapıyorlardı. İkisinin de hedefinde İstanbul vardı. Ruslar tarafından sebep ise Boğazlar gösteriliyordu. Zahirî strateji açısından, Boğazların çok büyük önemi olsa da işin altında yatan temel neden İstanbul’un altındaki şehir, bu enerji çekirdeğini ele geçirmek vardı. İstanbul’un altındaki şehirden kasıt, tabii ki arşivcilerle birlikte indiğiniz Yakûbîlerin bulunduğu ve Adem (as)’in ilk şehit olan oğlunun olduğu kadim şehrimizdi. Karşıt güçler buraya Atlantis veya Mu diyorlardı.”

.....

İşin en enteresan kısmı ise o dönemlerde ABD, ‘Sizin Sultan Ahmet Camii’ni ve meydanını bombalarız.’ demişti. Aslında bu üstü örtülü bir mesajdı. Mesaj Türkiye üzerinden Sovyetler’e verilmişti. Oraya müdahale ederseniz, bombalarız. Tabii ki Allah’ın muradı her zaman üstündü.” dedi Paşa Baba.


İşin başka bir garip tarafı ise, iki süper gücün ve dünyadaki Şeytanîlerin uğruna dünyayı yok edebilecek kadar savaşı göze aldıkları ve böyle bir yerin şuandaki koruyucusu ve görevlisinin bizim Kaygusuz’un olması. Bunda ârifler için ibretler vardır. Tıpkı iki cihan güneşi Hz. Muhammed (sav)’i mağarada sebep olarak koruyan örümcek ağı gibi.

Eyüp’te, yıllar sonra bıçaklanmış olarak bulunan cesedin sahibi belki de o zaman bazı bilgileri açıklayacaktı, kim bilir? Ya da Türk istihbaratına o bilgileri de verdiğini birileri öğrenmişti. Kim bilir? Tabii ki Allah bilir.

Oktan Keleş

Deruni Devlet-Kutsal Halı

(Sh 362-363-364 )


 



Bu haber 7,946 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,539 µs