En Sıcak Konular

Benefşe'nin Süleyman Çelebi İsimli Eseri

22 Mart 2014 14:03 tsi
Benefşe'nin Süleyman Çelebi İsimli Eseri Hat ve seramik sanatının duayenlerinden Hattat Yusuf Coşkun Benefşe'nin Süleyman çelebi adlı eseri

Süleyman Çelebi

 

 

 


Dünyada hiçbir beşer Hz. MUHAMMED (s.a.v) kadar sevilmedi.Hiç bir fani Hz. MUHAMMED (s.a.v) kadar sevilmeyecektir!

Hz. Sultan EBÂ EYYÜBEL EL-ENSÂRİ (r.a.) SÜLEYMAN ÇELEBİ (k.s) HAZRETLERİNİ Gönlümüzü kalbimizi açarak kafa gözüyle değil, gönül gözüyle okuyalım ki, özüne girelim. Meşhûr Türkçe “Mevlid” kasidesinin yazarı. Bursa’da doğdu. Kaynaklarda Süleyman Çelebi’nin doğum tarihine dair bir kayda tesâdüf edilmedi. Ancak, Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i 60 yaşında yazdığı ve eserin 1409 (H.812) senesinde bittiği, en eski olarak bilinen nüshasında mevcut bir beyte istinâd etmektedir. 1422 (H.825) senesinde vefat ettiği bilindiğine göre, onun 1351 (H.752) senesinde doğduğu neticesi çıkmaktadır. Sultan Birinci Murad Han’ın vezirlerinden Ahmet Paşa’nın oğlu, Şeyh Mahmûd Efendi’nin torunudur. Mahmûd Bey, 1338 (H.738) senesinde Sadrazam Süleymân Paşa ile Rumeli’ye sal ile geçenlerdendir. Süleymân Çelebi, Bursa’da asrının ileri gelen âlimlerinden ilim tahsil etti. Büyük bir âlim olarak, Sultan Yıldırım Bâyezid zamanında Divân-ı hümâyûn imamı, sonra da Bursa’da onun inşâ ve ihyâ ettiği caminin imamı oldu. Resûlullah Efendimize olan muhabbeti, Vesilet-ün-Necât isimli mevlid kasidesini yazmasına vesile oldu. Eserini yazmasının sebebi olarak gösterilen hadise hakkında; Künh-ül-Ahbâr, Güldeste, Tezkire-i Latifî ve başka kaynaklarda geniş bilgi vardır. Süleymân Çelebi’nin vefatı için düşürülen tarih, “Râhat-ı ervâh”tır. Mezarı, Bursa’da Çekirge yolu üzerindedir.

İyi bir tahsil gören Süleymân Çelebi, Bursa’daki Ulu Caminin baş imamlığına getirildi. Bu camideki imamlığı sırasında, bir gün İranlı bir vâiz, vâz ve nasihat ederken, Bakara sûresinin iki yüz seksen beşinci âyet-i kerimesinin; “Biz Allahü teâlânın peygamberlerinden hiçbirinin arasını ayırt etmeyiz (hepsine inanırız). Duyduk ve itâat ettik.” meâl-i şerifini tefsir ederken de; “Hazret-i Muhammed ile hazret-i İsâ arasında hiçbir farklılık, üstünlük yoktur.” diye, kendi kafasına, bozuk inanışına göre tefsir etti. Cemaat arasında bulunan bir kimse dayanamayıp, ayağa kalktı ve “Ey câhil! Kendi kafana göre nasıl tefsir edebilirsin?” Sen bu ilimde çok gerilerdesin. Hiç peygamberler arasında üstünlük farkı olmaz olur mu? Elbette peygamberimiz Muhammed s.a.v, bütün peygamberlerden daha üstündür. Burada fark yoktur demek, nübüvvet ve risâlet yönünden fark yoktur demektir. Üstünlükler, mertebeler yönünden değildir. Burada, “Birinin peygamberliğini kabul edip, diğerini kabul etmeyerek aralarında bir ayrılık gütmeyiz. Her birini kendi derecelerine göre peygamber olarak kabul ederiz” buyurulmaktadır. Bundan, derece ve faziletleri aynıdır anlamı çıkmaz. Bunun isbatı ise, yine Bakara sûresinin iki yüz elli üçüncü âyet-i kerîmesidir.  Burada  meâlen;  “Bu  (sûrede  sözü  geçen)  peygamberlerin  bir  kısmını,  kendilerine  verilen  özelliklerle  diğerlerinden  üstün  kıldık.” buyurulmaktadır. Görüldüğü gibi, bu iik âyet-i kerîme, bizim âlimlerimizin tefsir ettiği gibi birbirlerini doğrulamaktadır. Halbuki, senin bozuk düşüncene göre birbirlerini tekzib etmektedir ki, haşâ bu olamaz!” gibi pek çok sözler söyledi, pek çok deliller getirdi. Neticede İranlı vâiz, yanlış düşündüğünü kabul etti. Bütün bunlara şâhid olan Ulu Cami baş imamı Süleymân Çelebi, bu hadiseden dolayı çok duygulanmış ve meşhûr Mevlid-i Şerifini yazmıştır. Mevlid-i Şerîfinde, hep Ehl-i sünnet itikâdını anlatmıştır. Bu bozuk itikâdlı vâizin sözüne cevap olarak: “Ölmeyüb İsâ göğe bulduğu yol, Ümmetinden olmak için idi ol.” Beytini söyledikten sonra, Resûlullah Efendimizin faziletlerini şöyle izah etmiştir: “Dahî hem Mûsâ elindeki asâ, Oldu O’nun izzetine ejderha. Çok temennî kıldılar Hak’dan bunlar, Kim Muhammed ümmetinden olalar. Gerçi kim bunlar dahi mürsel durur. Lâkin Ahmed efdâl-ü-ekmel durur. Zirâ efdalliğe ol elyak durur, Ânı öyle bilmeyen ahmak durur.”

Süleymân Çelebi, Mevlid’inde; Allah-ü teâlânın mutlak irâdesini, yoktan var ettiğini ve Muhammed aleyhisselâmın hiçbir mahlûkda bulunmayan üstün, yüksek ve emsâlsiz vasıflarını anlatır. Her kelimesinde, gönlü Resûlullah aşkı ile yanan bir müminin engin aşk ve muhabbet kokuları vardır. Hazret-i Muhammed’in diğer peygamberlere olan bütün üstünlükleri, en güzel kelimeler ve en vecîz ifadelerle anlatılmıştır.

Mevlid; münâcaat (Allahü teâlâya yalvarma), velâdet (Peygamberimizin doğumu), risâlet (Peygamberliğin bildirilişi), mirâc (Göklere çıkış, Cennet’i ve Cehennem’i görmesi), rıhlet (Peygamberimizin vefâtı) ve duâ bölümlerinden ibarettir.

Söze Allah-ü teâlânın ism-i şerîfi ile başlayan Süleymân Çelebi, Âdem aleyhisselâmdan Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma kadar bütün dedeleri olan Peygamberlerin alınlarında nûr parladığını ve bu nûrun Muhammed aleyhisselâma intikal ettiğini anlatır. Peygamber Efendimizin doğusuna geniş bir yer ayırarak, O doğarken annesinin neler duyup, neler gördüğünü, bu anda bütün varlıkların engin bir neşe içinde kaldıklarını, bütün zerrelerin O’nu büyük neşe  içinde  karşıladığını  söyler.  Mevlid’de  bundan  sonra,  Muhammed aleyhisselâma  peygamberliğinin  nasıl  bildirildiğini  ve mirâc  hadisesinin  nasıl olduğunu anlatır. Derin üzüntü içinde yazdığı rıhlet ve daha sonra duâ ile Mevlid’ini bitirir. Peygamber efendimizin her varlığın yaratılışı sebebi, bütün yaratılmışların en şereflisi ve O’nu bütün peygamberlere üstün kılan Allahü teâlâya şükürler etmektedir.

Eserde çok olgun fikirler ve kompozisyon bütünlüğü vardır. Mevlid, mesnevî şeklinden ziyâde, kasîde şeklinde tertiblenmiştir. Bazı yerlere gazel parçaları da ilave edilmiştir. Arûz vezni ile yazılmış, (fâilâtün, fâilâtün, fâilün) kalıbı kullanılmıştır. Yalnız bir yerde (Mef’ûlü, fâilâtü, mefâilü, fâilün) kalıbına yer verilmiştir. Kafiyeler güzel ve sağlamdır. Süleymân Çelebi, Mevlid’in mısralarının mükemmel olması için çok titizlik göstermiş, bu sebeple Mevlid, üstün sanat sahibi divan şairlerince dahi sevilip beğenilmiştir.

Mevlid’de hem olayların, hem de düşüncelerin anlatıldığı yerlerde, en kısa, en uygun ve mümkün olan en sade anlatım şekli kullanılmıştır. Mevlid’de, hemen her türlü söz ve ifade sanatına rastlanır. En çok cinâs, teşbîh ve tekrîr gibi sanatlara önem verilmiştir. Bölümlerin ve kitabın bütünlüğüne titizlik gösterildiği kadar, her mısranın ayrı ayrı güzelliği de gözden kaçmamaktadır. Mevlid, lirizm (içlilik) ve öğreticiliği (didaktizmi) iyice kaynaştırmış bir şiir kitabıdır. Kuruluktan uzak olduğu gibi, sırf coşkunluktan da ibaret değildir. Görünüşte kolay, fakat denendiğinde benzerinin yazılmasının çok zor olduğu görülür. Bugüne kadar aşılamamıştır.

Hz. MUHAMMED ALEYHİSSELÂMI SEVMEK Güzel tanıyarak sevmek daha da güzel. Osmanlı medreselerde ilim ve ilim ahlakı ile eğitim veriyordu.  ALLÂH  (c.c)’ı, Peygamber  (s.a.s)’i  tanıtarak  sevdiriyordu.  Bu  da  müslümanlara  ŞUUR  kazandırıyordu.  ŞUUR’suz  bir  müslümanın  ne kendine, ne ailesine, ne devletine, ne ülkesine, ne de insanlığa bir nebze yararı olmaz.

Süleymân  Çelebi  hazretleri,  Mevlid’ine  Arabî  olarak  bir  önsöz yazarak,  şöyle  buyurmaktadır:  “Rahmân  ve  Rahîm  olan  Allahü  teâlânın  ismiyle  başlarım. Muhammed aleyhisselâmı bütün yaratılmışların sebebi, en şereflisi ve en azîzi yapan, makâm-ı Mahmûd ile şefâat hakkını vererek O’nu bütün Peygamberlerden üstün kılan, ismini O’nun ismiyle yanyana yazarak, hasedci şeytanın burnunu sürtüp, O’nun şânını yücelten Allah-ü teâlâya hamd-ü-senâlar olsun. Muhammed aleyhisselâm, Allahü teâlânın indinde çok makbûldür. Allah-ü teâlânın melekleri O’nun yardımcılarıdır.  Ağaçlar, toprak ve taşlar, O’nunla konuştular. O’nu sevenler  dünyada  ve  âhirette  sevilip  kurtulurlar.  O’na  düşman  olanlar  kovulup,  Cehennem’e  atılırlar.  Bizi  Muhammed  aleyhisselâmın  ümmeti  yapmakla şereflendiren Allahü teâlâya hamd ederim. Şerîki ve benzeri olmayan, mekândan münezzeh bulunan Allah-ü teâlânın bir olduğuna şehâdet ederim. O, herkesin kendisine muhtaç olduğu, ibâdet ettiği ve yöneldiği Allahü teâlâdır. O, şânı yüce, kullarını merhametle bağışlayandır. Güzel ahlâk ve cömertlik gibi pek çok meziyetleri ortaya çıkaran, vâdedilen kıyâmet gününde, her tarafta şefâati kabul edilir bir şefâatçi olan Muhammed aleyhisselâmın, Allah-ü teâlânın kulu, resûlü ve habîbi olduğuna şehâdet ederim. Allah-ü teâlâ, O’na seçilmişlerin en üstünleri olan temiz âline ve Eshâb-ı kirâmına sonsuz rahmet etsin.” ALINTI 

EMEKSİZ ZENGİN OLANIN / KİTAPSIZ BİLGİN OLANIN / SERMAYESİ DİN OLANIN; REHBERİ şeytan OLUR... Hz. Pir Sultan Yunus Emre (k.s.) 

Alim Şâir Sultanlarımızdan Süleymân Çelebi Hz.leri tüm ALLÂH dostları gibi ALLÂH aşkı PEYGAMBER sevgisi, EHL-İ BEYT sevdası, EHL-İ SÜNNET inanç ışığında ALLÂH rızasındaki lezzeti tatmış Hz.. Pir. EMİR Sultân (k.s) Efendimizin gönlüne girmiş onun himmetleri ve ALLÂH’ın Lütfu ile PEYGAMBER efendimizin ruhunun asaletini yansıtan emsalsiz eseri “MEVLİD-İ ŞERİFİ” yazma şerefine eren bahtiyarlardandır. Süleymân Çelebi (k.s) Hz.leri Bu gök kubbede ne hoş seda kattı. Adeta gök kubbe onun “MEVLİD-İ ŞERİF”inin aksi sedasıyla çınladı. Ruhu şâd olsun. Güller içinde yatsın. Sanatkâr aşkı ve azmi böyle bir şeymiş meğer. Hülasa: Alimler, sanatkârlar, hattatlar, hafızlar ihlâsları nisbetinde muteberdirler.  Bu medeniyetin çocukları olan bütün  İSLÂM âlemini birbirini sevgiyle  bağlayan KUR’ÂN ve sünnet çerçevesinde ALLÂH’ın rıza ve hoşnutluğunu talep eden bu maneviyat önderlerini bilmeliyiz.

Onlar bizim medeniyetimizi inşa eden çilesini çeken insanlığa MODEL olan maneviyat büyüklerimizden biridirler. Onu ve ÖZÜNÜ onun gibi yüzlerce kamil mürşidleri, Ruh ve gönül insanlarımızı tanımakla ve araştırmamakla çok şey kaybettiğimizi GENÇLİĞE çok şey kaybettirdiğimizi bilmemiz lazım. Zira bunun vebali çoook ağırdır! Tek şaşmayan İLÂHİ ADALET dünyada ve ahrette bedelini ödettirir. Onların binde biri kadar önemi olmayan insanları NESİLLERİMİZE tanıtır, sevdirirken onları unutmak ve unutturmak, eserlerinden düşüncelerinden istifade etmemek ve unutturmak, büyük kayıptır. Bunu affedilmez bir vefasızlık olarak görüyorum. Bir medeniyetin çocukları olarak bütün İSLÂM âlemi birbirine sevgiyle bağlayan KUR’ÂN ve sünnet çerçevesinde ALLÂH’ın rıza ve hoşnutluğunu talep eden bu maneviyat yüce önderlerimizi değerini bilmeliyiz. YOKSA biz Müslümanlar dünyevileşmenin esareti altından kendimizi kurtaramadık şehirlerimizin ruhunu çalan yok eden, şehirleri toplama kampına dönüştüren, şehirlerin potansiyel katilleri RANTÇILARA seyirci kaldık, tepkilerimizi göstermedik, “RANTÇILAR O KADAR FAKİR Kİ SAHİP OLDUKLARI TEK ŞEY AHLI PARA.’’ biz Müslümanlar gavur dediğimiz ülkelerin tarihi şehirleri ne kadar ciddiyet içinde korudukları şahit olup acılar çektik. Onlar kadar olamadık! Tek niklerine değil yaşantılarına ÖZENDİK, Müslümanla Hristiyan arasında eksik bir bağlantı haline geldik. Sonra ise paraya taptık BAKİ HÜDA’da iddialı yerimizden vurdu, paranın bereketini huzuru aldı. Zenginde de fakirde de huzur buhar oldu.   HUZUR sadece TAKVA müminlerde kaldı. Mübarek ruhaniyetlerine, şanlı hatırasına selam olsun. Şefaatlerine nailiyet ümidi ile DUA: ALLÂH dostlarına hizmet eden tüm müminlere hizmetleri onlara KABİR’de geçer akçe sağlasın. Geçip giden zaman akışımda bu hizmetleri kalıcı mutluluklar getirsin. Hizmette rüzgârlar ardından essin, fırsat ve imkânlarını arttırsın, kıskanç aciz münafıkların hile ve desiselerinden korusun. AMİN!

Yusuf Coşkun Benefşe


 

 



Bu haber 4,732 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,854 µs