DAVET
Bu davet, yeni yorgun nesillerin olmaması, hayallerimizin ölmemesi, haysiyetli bir gelecek ve onurlu bir Türkiye için.
Bizler, kararlı, cesur, ümitvar olmak mecburiyetindeyiz. Biliyoruz ki, bir ülke ancak onurlu ve cesur insanların omuzlarında yükselir.
Dünyayı tanıyan, ama yüreği Anadolu aşkı ile dolu insanlarımız niçin olmasınlar? Bu büyük zenginlikten, insanlarımız niçin yoksun kalsın? Bu güzel insanlar, birbirleri ve komşuları ile niçin dost olmasın? Ellerini bu toprağa gömüp, toprağı niçin sıkmasınlar? Ve niçin ‘hazinelerini gizlesinler’, neden ve niçin zenginliklerini yok etmeye uğraşsınlar?
Önce kendimizi ve ülkemizi tanımak zorundayız. Henry j. Barkey’den, Gram Fuller’den, Morton Abromowitz’den, Duane Clarridge’den TÜRKİYE’yi daha fazla bilmek mecburiyetindeyiz. Yoksa o zenginlik değerlerimiz birbirimizin gırtlağına sarılmak için bir araç olur. Bu cennet topraklar derimize, ruhumuza tapulanmışken, üstümüzden bir elbise gibi kayar gider.
Bu milletin evlatları ‘dar alanda’ kıstırılmış bir şekilde görevlerini yapmaya çalışırlarken, gelişmelerin ne kadarını Türkiye’nin lehine sonuçlandırabilirler ve milletin hukukuna ne kadar sahip çıkabilirler? Ve insanlarımız niçin Mekke ile Brüksel arasında bir tercihe zorlanıyorlar? Ve niçin Türkiye’ye biçilen rolleri ‘bizden’ birileri oynuyor? Artık başkalarının oyununu değil, kendi oyunumuzu ‘sahneye’ koyma zamanı gelmedi mi? Başkalarının çıkarları bizleri hiç ilgilendirmiyor. Türk Devleti büyük bir devlettir ve Türk milleti de büyük bir millet…Ve bölgedeki politikasını da kendi istekleri doğrultusunda tayin edecektir. Araç ya da aracı olmayacaktır!
Kendimizden ve ülkemizden kaçmamak için bir araya gelmek zorundayız. Türkiye her şeye rağmen sağlam köprüleri olan bir ülkedir. Ve asla başkalarına ‘vasal’ olmayacaktır. Bunun için, strateji üretmeliyiz, düşüncelerimizi birleştirmeliyiz, bir araya gelip tanışmalıyız. Aslında ne kadar da birbirimize benzediğimizi görüp: ‘Daha önce nerelerdeydik, niçin bir araya gelmedik? ’ sorusunu soracağımız toplantılar için şimdiden yüreğiniz umutlu olsun!
Erol Elmas
(Yukarıdaki yazı, Erol Elmas'ın 1994-2001 yılları arasında çeşitli dergilerde yayınlanmış ve 2004 yılında "Bu Ülkenin Çocukları" kitabında bir araya toplanmış "Denemeler" kitabından alınmıştır.)
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle