En Sıcak Konular

3. Köprü: Yavuz Sultan Selim

30 Mayıs 2013 11:30 tsi
3. Köprü: Yavuz Sultan Selim 3. Köprü için Yavuz Sultan Selim ismi seçildi


                                                    

 

                                           YAVUZ SULTAN SELİM

 

Son günlerde işportacı fikir arkeologlarının çoğaldığı, bilgi noksanlığı, kaygısız kimselerin uydurmaları ve diğer düşünce anarşistlerinin gazetelerdeki neşriyatı hakiki bilgilere üzüntü verdiği gibi bir nevi tahkir mahiyetini alıyor.

Bayezi-i Veli'nin oğlu Yavuz Sultan Selim'in resmi hakkında tuhaf ve garip uydurma  fikir spekülasyonu devam ediyor.

Osmanlı padişahları içinde olgunluk çağında iki sultanın sakalı yoktur.

Sakal bırakmamışlardır. Sebebi vardır. Bu sebep maddi değildir.

Maddeye bürünmüş manevi bir hürmet ve mecburiyet meselesidir.

1-Yavuz Sultan Selim

2- Sultan Vahideddin

Sultan Selim'e niçin (Yavuz) lâkabı verilmiştir. Sebebi vardır. Kim bu ismi koymuştur?

Yavuz'un vücudu çok kıllıdır. Köse değildir. Hatta ölümüne sebep olan sırtında çıkan sivilceyi sıktırmış bu yara azarak ciğerine kadar işleyerek ölümüne sebep olmuştur. Şir-i pençe (Antraks) vücudun kıllı mıntıkalarında husule gelir, izahı tıp kitaplarında vardır. Hatta Fransız cerrahlarından Prof Hartmann'ın kitabında Şir-i pençeyi salip şeklinde yarın ve etrafındaki kılları traş etmeyin sözü yazılıdır.

Viyana'da bir resim bulunmuş. Gür sakallı Yavuz'un resmi bu imiş. Bunda köselik yoktur. Yavuz köse ise bu resim niçin Yavuz'a atfedilmistir.

Sağ kulağında bir küpe vardır. Bu küpe (Hatem) dir. Mısır seferinde Yavuz emaneti mübareke ve hilâfeti aldığında Mısır sultanının 99 adet büyük inciden yapılmış ve ucunda eski 5 kuruşluk büyüklüğünde bir hatem takılı idi. Bunu Yavuz sağ kulağına takmıştır. Sol kulağına değil.

Ruhi ve tıbbi sebebi vardır. Bu hatemi kim taktırmıştır. Tomarı Osmanide yani arşivde ve Şemseddini Sami Bey'in Kamus-u Alâm'ında bunun hakkında malûmat vardır.

Hacı Bektaş-ı Veli'ye giderek kulağını deldirmiş küpe taktırmış, Yeniçerileri bende etmek için... Bunlar hikâye bile değildir. İspata bile lüzum yoktur. Zira uydurma iddiayı ispata çalışmak aynı bilgisizliğe iştirak olur.

Hacı Bektaş-ı Veli zamanında Osmanlı Devleti yoktu. Selçukiler vardı. Yeniçeri denilen bir teşkilât da yoktu. Sonra Yeniçeriler Hacı Bektaş-ı Veli'yi asırlarca sonra Pir kabul ederek, alevi tarafını tutarak Yavuz'a küfür bile etmişlerdir.

Hacı Bektaş-ı Veli, İstanbul'un fethinden evvel yaşamış. Osmanlı İmparatorluğu yok o zaman. Selcuki devri.

Şimdi kimseye birşey öğretmek ve inandırmak niyetinde değiliz. Tomarı Osmaniden yani Osmanlı Arşivinden bir sayfa okuyalım.

Yavuz Selim Şam'da. Oradan Mısır'ı fethetmek niyetiyle harekete hazır... Şam'da Gademi şerif onun batısına doğru bugün hava meydanı olan yerde Otağı Hümayun kurulmuş. Padişahın cadırı... Vezirler ellerini kavuşturmuşlar boyunları eğik padişahı dinliyorlardı.

- Paşalar, yarın sabah namazını ben kıldıracağım ve ondan sonra da Sina çölünü aşarak Mısır'a varacağız.

Ordu, 365 bin atlı, develi ve yaya askerden ibaret. Yavuz Selim'in lalası ellerini oğuşturuyor.

- Lala ne ellerini oğuşturursun senin dilinin altında bir şey var. Söyle...

- Şevketlimi söyleyeceğim yalnız benim fîkrimdir. (Paşalar fikirlerini söylemekten korktukları için fikir padişahın sevdiği laladan çıkıyordu.)

- Şevketlimi, Sina çölünde kum, sıcak, susuzluk var. Biz bu çölü ancak 9 günde geçebiliriz. Sahilden (Süveyş kanalı olmadığından) Mısıra girebiliriz dedi.

Yavuz, kaşlarını çatarak, lala seni çok severim. Boynun mu kaşınıyor dedi. Çadırdakilerin hepsi birden bembeyaz kesildiler. Ertesi günü sabah namazı kılındı. Ordu hareket etti. Önde padişah çöle girdiler. Güneş yükselmeye başladı. Sıcak... Sessiz, ordu yürüyordu Birden atını durdurdu Yavuz. Öğle oldu. Abdesti olanlar abdesti ile, suyu olanlar su ile, olmayanlar kum ile teyemmüm ederek, cemaatsiz herkes namazını kılsın buyurdu.

Namaz kılındı tekrar ordu yola girdi. Bir saat sonra Yavuz atını durdurdu, şimşek gibi yere atladı. Dört elli çölde yürümeye başladı. Kumandanlar vezirler herkes şaşırdı. Padişah dört elli yürüyordu. Üç dört kilometre böyle devanı etti. Gözlerinden yaşlar geldi. Sessiz...

Kalktı atına bindi. Yola devam edildi. Çöl dokuz günde geçildi. Ne telefat var, ne susayan var, ne acıkan var. Mısır'a varıldı, Mısır fethedildi. Padişah Mısırda otuzbir gün kaldı. Sahil yolundan tekrar İstanbul'a dönüldü. Aradan üç ay geçti.

İbni Kemal ve diğer vüzera padişahın sakin bir zamanında Şevketlünı Sina çölünde 3 - 5 km dört elli yürüdünüz. Sonra oturdunuz dua ettiniz, ağladınız. Atınıza bindiniz yolumuza devanı ettik. Bu hadiseyi biz anlayamadık. Bizlere lütfeder misiniz dediler. Yavuz diz çöktü ağlamaya başladı.

"Ne görürüm paşalarım bilir misiniz, yalın ayak başı açık Resulü Ekrem efendimiz önde yürüyordu. Hicabımdan dört ayak yürümek mecburiyetinde kaldım. Sonra kayboldu buyurdular. Yavuz tekrar ağlamaya başladı. Paşalar yanından parmaklarının ucuna basarak sessizce çekildiler. Ondan sonra Yavuz, emaneti mübareke için yaptırdığı daireye kırk hafız tayin ederek hergün orada hatim indirilmesini emretmişti.

Resulullah'ın mübarek ağızlarından insaniyete bildirilen ilâhi vahyin ihtizazları 420 sene devam etti. Sebebi bilinmez. Her halde tecelli rabbani 1940 senelerinde bu, kendiliğinden kalkıp gitti.

Niyazımız ister inan ister inanma. Bu meçhul dediğin ne ise onun altında gizli hakikatlerden birisidir.

Osmanlı Padişahları içinde Yavuz Selim son halife Vahdettin hazretleri sakal bırakmamışlardır.

Sebebi vardır.

Resulullah efendimiz rivayete göre vefatlarından üç sene evvel biraz sakal bırakmışlardır. 11.12.1982 (M. Derman) 

Kısa Kısa:

Cesaret insanı zafere
Kararsızlık tehlikeye
Korkaklık ölüme götürür.

Yavuz Sultan Selim böyle demiş bir gün, O günü bul. Hangi gün ve nerede... Tarih biliyorsan eğer...

Yavuz'un sol kulacında küpe yardı... Niçin... Sakalı yoktu... Bunları bilemezsin. Onlar büyük bir şey ifade etmektedir. Sana gülünç gelir bunlar ama sen bilmediğin için gülünç durumda kalırsın.

Bir Öğrensen kendine acır ve utanırsın. Bu lâflar sahibini bulur.

SELİMİYE SÜLEYMANİYE


Osmanlı Mimarisi: İlhamı rabbani ile yepyeni bir mimari ortaya çıkmıştır. Edirne. Bursa'da çıktı. İstanbul'da Süleymaniye ile dünyaya haykırdı.

Edirne: Osmanlı Devletinin ilk başkenti. Şehzadeleri tahta çıkaran şehir. Batıya açılan hudut kapısı. Hülâsa padişahları daima ziyaret eden velilerin uğrağı mübarek bir şehir... Selimiye camiinin bulunduğu yer... Bu şehir niçin mübarektir dedik... Evet mübarek. Resulü Ekrem'in himayesindedir de ondan.

Günümüzde bile mimari esrarı çözülmeyen Selimiye Camii. Süleymaniye Camii... Ejnebiler söyler Süleymaniye için: Bu kul yapısı değil. Gökten inme bir mabed. Yavuz Selim rüyada Resulü Ekrem'i görüyor. (Oğlum bu benim himayemdedir) buyurmuştur. SAV Kıblesini Resulallah rüyada bildirmiştir. (Yavuz'a, sadrazama, şeyhülislâma).

Bu camide her devirde bir vakit zamanında kırklardan bir veli bulunur... Hangi vakitte olduğunu söylemek doğru değildir. Bunu izhar etmemek ruhani bir edep meselesidir... Süleymaniye: Hiç şüphesiz dünyada eşi ve emsali olmayan bir mimari örneğidir.

Tek kusuru : Kusursuz olmasıdır.

Göz nuruna iman gücü katarak yerden; toprağa taşa şekil ve biçim vererek yükselmiş tevhitlerin haykırış mekânı...

Yavuzla Sinan el ele vererek Resul'den aldığı ilham üzerine yaptılar bu mabedi. Fakat ne kadar yazık ki biz ne Selim'e ne de Sinan'a benzemiyoruz artık.

Dr. Münir Derman


 

 



Bu haber 9,934 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,482 µs